|
- We are being asked to discuss directives about breakfast at the end of the morning.
- Sabahın sonunda kahvaltı ile ilgili direktifleri görüşmemiz isteniyor.
- Many people don't eat breakfast because they don't have time.
- Çoğu kişi vakti olmadığı için kahvaltı bile yapmıyor.
- When you wake up in the morning, eat a protein-rich, low-sugar breakfast.
- Sabah uyandığınızda protein açısından zengin, şeker oranı düşük bir kahvaltı yapın.
- Make sure your kids eat a good breakfast in the morning.
- Çocuklarınıza sabahları mutlaka iyi bir kahvaltı yaptırın.
- Easy check-in and check-out, extensive breakfast choices with many extra touches, friendly staff, and clean room.
- Kolay giriş ve çıkış, birçok ekstra dokunuşla geniş kahvaltı seçenekleri, güler yüzlü personel ve temiz oda.
- It would be a nice place for breakfast or afternoon drinks.
- Kahvaltı veya akşamları bir şeyler içmek için harika bir yer.
- Well, then come down for breakfast.
- O zaman kahvaltı için aşağıya gel.
- If you don't eat breakfast at all, start immediately.
- Eğer hiç kahvaltı yapmıyorsanız hemen başlayın.
- You should make sure you eat a high-protein breakfast, especially.
- Özellikle yüksek protein içeren bir kahvaltı yaptığınızdan emin olmalısınız.
- It would be a nice place for breakfast or afternoon drinks.
- Kahvaltı ya da öğleden sonra bir şeyler içmek için harika bir yer olabilir.
- Drink plenty of water, eat breakfast and let your body move.
- Bol su için, kahvaltı yapın ve vücudunuzu harekete geçirin.
- I no longer eat breakfast, no need to.
- Artık kahvaltı yapmıyorum, gerek yok.
- You should make sure you eat a high-protein breakfast, especially.
- Özellikle yüksek proteinli bir kahvaltı yaptığınızdan emin olmalısınız.
- Working individuals may not eat breakfast at home.
- Çalışan bireyler evde kahvaltı yapmıyor olabilir.
- The prevailing public wisdom suggests that, yes, you should eat breakfast.
- Yaygın olan kamuoyu görüşüne göre, evet, kahvaltı yapmalısınız.
- You should eat breakfast at least three times a day.
- Günde en az üç defa kahvaltı yapmalısınız.
- I don't understand people who eat breakfast for dinner.
- Kahvaltıyı akşam yemeğinde yiyenleri anlamıyorum.
- The prevailing public wisdom suggests that, yes, you should eat breakfast.
- Genel kanıya göre, evet, kahvaltı yapmalısınız.
- When you wake up in the morning, eat a protein-rich, low-sugar breakfast.
- Sabahları uyandığınızda protein açısından zengin, şeker oranı düşük bir kahvaltı yapın.
- Well, then come down for breakfast.
- O zaman kahvaltı için aşağı gel.
- You should eat breakfast at least three times a day.
- Günde en az üç kere kahvaltı yapmalısın.
- We eat breakfast together and take the kids to school.
- Birlikte kahvaltı yapıyoruz ve çocukları okula götürüyoruz.
- I no longer eat breakfast, no need to.
- Artık kahvaltı yapmıyorum, buna da gerek yok.
- Drink plenty of water, eat breakfast and let your body move.
- Çok su iç, kahvaltı yap ve vücudunu hareket ettir.
- We always eat breakfast in the kitchen.
- Biz kahvaltıyı hep mutfakta yapıyoruz.
- Make sure your kids eat a good breakfast in the morning.
- Çocuğunuzun sabahları güzel bir kahvaltı yapmasını sağlayın.
- We eat breakfast together and take the kids to school.
- Kahvaltıyı birlikte yapıyoruz ve çocukları okula götürüyoruz.
- It would be a nice place for breakfast or afternoon drinks.
- Kahvaltı ya da öğleden sonra içecekleri için güzel bir yer olurdu.
- I don't know how it works, 'cause I never eat breakfast.
- Nasıl oluyor bilmiyorum çünkü ben asla kahvaltı yapmam.
- Make sure your kids eat a good breakfast in the morning.
- Çocuklarınızın sabahları iyi bir kahvaltı yaptığından emin olun.
- If you don't eat breakfast at all, start immediately.
- Eğer hiç kahvaltı yapmıyorsanız, hemen yapmaya başlayın.
- I don't understand people who eat breakfast for dinner.
- Ben akşam yemeğinde kahvaltı öğünü yiyenleri anlamıyorum.
- We always eat breakfast in the kitchen.
- Kahvaltıyı her zaman mutfakta ederiz.
- Working individuals may not eat breakfast at home.
- Çalışan bireyler evde kahvaltı yapamayabilir.
- I guess men who eat breakfast only exist in myths or fairy tales.
- Kahvaltı yapan erkekler sadece efsanelerde ya da masallarda var sanırım.
- You should make sure you eat a high-protein breakfast, especially.
- Özellikle mutlaka protein ağırlıklı bir kahvaltı yapmalısınız.
- Do you want to go out for breakfast?
- Kahvaltı için dışarı çıkmak ister misin?
- I always have coffee and toast for breakfast.
- Ben her zaman kahvaltıda kahve ve tost alırım.
- Tom didn't want any breakfast.
- Tom herhangi bir kahvaltı istemedi.
- What did you have for breakfast?
- Kahvaltıda ne yedin?
- I like eating fruit for breakfast.
- Kahvaltı için meyve yemeyi severim.
- I ate a nutritious breakfast.
- Ben besleyici bir kahvaltı yedim.
- I have a boiled egg for breakfast every day.
- Her gün kahvaltıda haşlanmış yumurta yerim.
- I would like my breakfast in my room at eight o'clock sharp.
- Kahvaltımı saat tam sekizde odamda istiyorum.
- A walk before breakfast is exhilarating.
- Kahvaltıdan önce yapılan bir yürüyüş heyecan vericidir.
- Tom didn't show up for breakfast.
- Tom kahvaltıya gelmedi.
- Could you bring my breakfast to room 305?
- Kahvaltımı 305 numaralı odaya getirebilir misiniz?
- Will you join for me breakfast?
- Bana kahvaltı için katılır mısın?
- Do you eat breakfast at home?
- Evde kahvaltı yapar mısın?
- Today I had some kipper for breakfast.
- Bugün kahvaltı için biraz çiroz yedim.
- She makes a point of taking a shower before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş almaya özen gösteriyor.
- I usually take a shower before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce duş alırım.
- Breakfast is served.
- Kahvaltı servis edilir.
- For breakfast, Sandra had a slice of bread and a cup of coffee.
- Sandra kahvaltıda bir dilim ekmek ve bir fincan kahve yedi.
- Tom told me Mary didn't eat breakfast.
- Tom bana Mary'nin kahvaltı yemediğini söyledi.
- How about taking a walk before breakfast?
- Kahvaltıdan önce yürüyüşe çıkmaya ne dersiniz?
- I still haven't finished eating breakfast.
- Hala kahvaltımı bitirmedim.
- My father had already finished breakfast when I got up this morning.
- Bu sabah kalktığımda babam kahvaltısını çoktan bitirmişti.
- He usually looks through the newspapers before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce gazetelere göz atar.
- Tom takes a quick jog around the block every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce mahallede hızlı bir koşu yapar.
- It will soon be breakfast time.
- Birazdan kahvaltı vakti gelecek.
- What should a healthy breakfast consist of?
- Sağlıklı bir kahvaltı nelerden oluşmalı?
- Tom ate breakfast all alone.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
- Ben kahvaltıda yumurta severim ama ablam yulaf ezmesini tercih eder.
- Tom was in a hurry so he left his breakfast only half eaten.
- Tom'un acelesi vardı, bu yüzden kahvaltısını yarım bıraktı.
- Tom left this morning without finishing his breakfast.
- Tom bu sabah kahvaltısını bitirmeden çıktı.
- Tom woke up the children and told them it was time for breakfast.
- Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanı olduğunu söyledi.
- Tom ate breakfast while his wife read the newspaper.
- Karısı gazete okurken, Tom kahvaltı yaptı.
- I want eggs for breakfast tomorrow morning.
- Yarın sabah kahvaltıda yumurta istiyorum.
- What does breakfast include?
- Kahvaltıda ne var?
- I want eggs for breakfast tomorrow morning.
- Yarın sabah kahvaltı için yumurta istiyorum.
- Tom usually eats breakfast very quickly.
- Tom genellikle kahvaltıyı çok çabuk yer.
- How about taking a walk before breakfast?
- Kahvaltıdan önce bir yürüyüşe ne dersin?
- Do you want some breakfast?
- Biraz kahvaltı ister misin?
- I'm eating breakfast.
- Kahvaltı yapıyorum.
- It'll soon be breakfast time.
- Yakında kahvaltı vakti olacak.
- Although I ate 3 bowls of cereal for breakfast, I am still hungry.
- Kahvaltıda 3 kase mısır gevreği yememe rağmen hala açım.
- Tom skipped breakfast this morning.
- Tom bu sabah kahvaltıyı atladı.
- We have barely enough bread for breakfast.
- Kahvaltı için ancak yetecek kadar ekmeğimiz var.
- I don't like tea, in general I have coffee with my breakfast.
- Çay sevmem, genelde kahvaltımda kahve içerim.
- Go wake Tom up and tell him breakfast is ready.
- Git Tom'u uyandır ve ona kahvaltının hazır olduğunu söyle.
- She had an early breakfast.
- Erken kahvaltı yaptı.
- Tom should've eaten breakfast.
- Tom kahvaltı yemeliydi.
- Tom ate breakfast by himself.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- He often eats breakfast there.
- O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- I usually only eat fruit for breakfast.
- Kahvaltıda genellikle sadece meyve yerim.
- Where's my breakfast?
- Kahvaltım nerede?
- What do people eat for breakfast in Australia?
- Avustralya'da insanlar kahvaltı için ne yer?
- I cooked breakfast for you.
- Senin için kahvaltı hazırladım.
- My father always reads a newspaper before breakfast.
- Babam kahvaltıdan önce hep gazete okur.
- Tom often jogs before breakfast.
- Tom genellikle kahvaltıdan önce koşar.
- I had half a grapefruit for breakfast.
- Kahvaltıda yarım greyfurt yedim.
- Tom told me he had skipped breakfast.
- Tom bana kahvaltıyı atlamış olduğunu söyledi.
- Tom was unable to remember what he had eaten for breakfast.
- Tom kahvaltıda ne yediğini hatırlayamadı.
- I always try to drink milk at breakfast.
- Ben her zaman kahvaltıda süt içmeye çalışırım.
- How about we meet for breakfast?
- Kahvaltıda buluşmaya ne dersin?
- I've prepared eggplant and egg for my breakfast.
- Kahvaltı için patlıcan ve yumurta hazırladım.
- Iris, what do you usually eat for breakfast?
- İris, genellikle kahvaltı için ne yersiniz?
- Tom ate breakfast alone.
- Tom kahvaltısını yalnız yaptı.
- Tom didn't have time for breakfast.
- Tom'un kahvaltı için vakti yoktu.
- I usually swim a few laps before breakfast.
- Genelde kahvaltıdan önce birkaç tur yüzerim.
- I eat breakfast there, most of the time.
- Çoğu zaman kahvaltımı orada yapıyorum.
- When and where is breakfast served?
- Kahvaltı ne zaman ve nerede servis edilmektedir?
- I have to prepare the breakfast.
- Ben kahvaltı hazırlamak zorundayım.
- Do you want to go out for breakfast?
- Kahvaltıya çıkmak ister misin?
- How about we meet for breakfast?
- Kahvaltı için buluşmamıza ne dersin?
- Maria always drinks milk at breakfast.
- Maria kahvaltıda her zaman süt içer.
- Mike has been making a model plane since breakfast.
- Mike kahvaltıdan beri model uçak yapıyor.
- He usually only eats eggs for breakfast.
- Genellikle kahvaltıda sadece yumurta yer.
- Tom called Mary before breakfast.
- Tom kahvaltı öncesi Mary'yi aradı.
- I'd just like to eat my breakfast in peace.
- Huzur içinde kahvaltımı yapmak istiyorum.
- Breakfast is served at eight o'clock.
- Kahvaltı saat sekizde servis edilir.
- I invited my neighbor to breakfast.
- Komşumu kahvaltıya çağırdım.
- Would you like a glass of OJ with your breakfast?
- Kahvaltınızın yanında bir bardak portakal suyu ister misiniz?
- I would like my breakfast in my room at eight o'clock sharp.
- Kahvaltımı saat tam sekizde odamda yapmak istiyorum.
- I'm getting dressed right after I eat breakfast.
- Kahvaltıdan hemen sonra giyineceğim.
- He was unable to remember what he had eaten for breakfast.
- Kahvaltıda ne yediğini hatırlayamıyordu.
- Is breakfast included?
- Kahvaltı dahil mi?
- I almost always eat oatmeal for breakfast.
- Kahvaltıda neredeyse her zaman yulaf ezmesi yerim.
- When is breakfast served?
- Kahvaltı ne zaman servis ediliyor?
- Tom should've eaten more for breakfast.
- Tom kahvaltıda daha fazla yemeliydi.
- Tom often jogs before breakfast.
- Tom kahvaltıdan önce sık sık koşar.
- I invited them to breakfast.
- Onları kahvaltıya davet ettim.
- I ate breakfast by myself.
- Kahvaltıyı tek başıma yaptım.
- I'd like breakfast in my room at 8 sharp.
- Tam sekizde odamda kahvaltı istiyorum.
- He was unable to remember what he had eaten for breakfast.
- Kahvaltıda ne yediğini hatırlamıyordu.
- I eat my breakfast in the office.
- Kahvaltımı ofiste yapıyorum.
- Do you eat breakfast every day?
- Her gün kahvaltı yapar mısın?
- We need not have eaten breakfast so early.
- Çok erken kahvaltı yapmamıza gerek yoktu.
- She's getting breakfast ready.
- Kahvaltıyı hazırlıyor.
- We used to take a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yapardık.
- Aren't you going to eat breakfast?
- Kahvaltı yapmayacak mısın?
- Will you join for me breakfast?
- Bana kahvaltıda eşlik eder misin?
- I eat breakfast every day.
- Ben her gün kahvaltı yaparım.
- I like eating fruit for breakfast.
- Kahvaltıda meyve yemeyi severim.
- When will breakfast be ready?
- Kahvaltı ne zaman hazır olur?
- They made breakfast.
- Onlar kahvaltı yaptı.
- Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.
- Kahvaltıda verandada yemek Fransa'nın kentsel bölgelerinde yaygın olarak uygulanmaktadır.
- I always have a look at the newspaper before breakfast.
- Kahvaltıdan önce mutlaka gazeteye göz atarım.
- I don't usually eat breakfast.
- Genelde kahvaltı yapmam.
- Tom and Mary hardly spoke to each other during breakfast.
- Tom ve Mary kahvaltıda birbirleriyle neredeyse hiç konuşmadılar.
- He began to eat his breakfast.
- Kahvaltısını yapmaya başladı.
- What did you eat for breakfast this morning?
- Bu sabah kahvaltı için ne yedin?
- I almost always eat oatmeal for breakfast.
- Kahvaltı için neredeyse her zaman yulaf ezmesi yerim.
- I forgot that the daily rate included breakfast.
- Günlük fiyata kahvaltının dahil olduğunu unuttum.
- Do you always have coffee with your breakfast?
- Kahvaltıda her zaman kahve içer misin?
- Tom didn't have time for breakfast.
- Tom'un kahvaltı için zamanı yoktu.
- She came down for breakfast at eight.
- Saat sekizde kahvaltıya indi.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast every morning.
- Onun her sabah kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı.
- What do people eat for breakfast in Australia?
- Avustralya'da insanlar kahvaltıda ne yer?
- We've just finished breakfast.
- Kahvaltımızı yeni bitirdik.
- Tom often eats breakfast with us.
- Tom sık sık bizimle kahvaltı yer.
- I should've eaten breakfast.
- Kahvaltı yapmalıydım.
- I don't have time for breakfast.
- Benim kahvaltı için zamanım yok.
- I used to take a walk before breakfast.
- Eskiden kahvaltıdan önce yürüyüş yapardım.
- If I had eaten breakfast this morning, I would not be hungry now.
- Bu sabah kahvaltı yapsaydım şimdi aç olmazdım.
- Come on, I'll buy you breakfast.
- Hadi, sana kahvaltı ısmarlayayım.
- I like coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve tost severim.
- I'm waiting for the day that we eat breakfast together.
- Birlikte kahvaltı yapacağımız günü bekliyorum.
- She seldom eats breakfast.
- Nadiren kahvaltı yapar.
- I haven't had my breakfast yet.
- Kahvaltımı henüz yapmadım.
- He ate breakfast by himself.
- Kahvaltısını tek başına yaptı.
- I'll make you breakfast.
- Sana kahvaltı hazırlayacağım.
- Tom eats breakfast with his mother.
- Tom annesiyle kahvaltı yapar.
- Even though I had eaten a lot for breakfast, I was already hungry.
- Kahvaltıda çok yemiş olmama rağmen zaten acıkmıştım.
- I haven't finished my breakfast yet.
- Kahvaltımı henüz bitirmedim.
- Breakfast is at half past nine.
- Kahvaltı dokuz buçukta.
- The family is eating breakfast outdoors.
- Aile kahvaltısını dışarıda yapıyor.
- Tom didn't eat breakfast.
- Tom kahvaltı yemedi.
- Tom usually eats breakfast with his family.
- Tom genellikle kahvaltısını ailesiyle birlikte yapar.
- We've just finished breakfast.
- Kahvaltıyı henüz bitirdik.
- Tom hasn't yet finished eating breakfast.
- Tom henüz kahvaltı yemeyi bitirmedi.
- Tom usually eats a bowl of cereal for breakfast.
- Tom genellikle kahvaltıda bir kase mısır gevreği yer.
- We went out for breakfast.
- Kahvaltı için dışarı çıktık.
- Raspberry jam on toast is my favorite breakfast meal.
- Kızarmış ekmek üzerine ahududu reçeli en sevdiğim kahvaltı öğünüdür.
- Tom didn't eat breakfast, did he?
- Tom kahvaltı yemedi, değil mi?
- Tom is cooking breakfast.
- Tom kahvaltı hazırlıyor.
- How much time does it usually take you to eat breakfast?
- Kahvaltı yapmak genellikle ne kadar zamanınızı alır?
- Tom usually only eats oatmeal for breakfast.
- Tom genellikle kahvaltıda sadece yulaf ezmesi yer.
- Tom came down to breakfast earlier than usual.
- Tom kahvaltı için her zamankinden daha erken indi.
- Breakfast is the most important meal of the day.
- Kahvaltı günün en önemli öğünüdür.
- I've woken up and I intend to prepare my breakfast.
- Uyandım ve kahvaltımı hazırlamak niyetindeyim.
- What do Chinese people have for breakfast?
- Çinliler kahvaltıda ne yer?
- What do you eat for breakfast?
- Kahvaltıda ne yersiniz?
- It was time for breakfast.
- Kahvaltı vakti gelmişti.
- I jog before breakfast every morning.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşarım.
- I'll make you breakfast.
- Sana kahvaltı hazırlayayım.
- I cooked breakfast for you.
- Sana kahvaltı hazırladım.
- Tom ate pancakes for breakfast.
- Tom kahvaltıda krep yedi.
- I just finished breakfast.
- Kahvaltımı yeni bitirdim.
- He took a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yaptı.
- Tom doesn't eat breakfast.
- Tom kahvaltı yapmaz.
- Do you want some breakfast?
- Kahvaltı ister misin?
- He came down to breakfast.
- O aşağıya kahvaltıya indi.
- A walk before breakfast is refreshing.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yapmak canlandırıcıdır.
- Breakfast will be ready soon.
- Kahvaltı yakında hazır olacak.
- Today I had some kipper for breakfast.
- Bugün kahvaltı için biraz tütsülenmiş ringa balığı yedim.
- Tom is eating breakfast with his family.
- Tom ailesiyle kahvaltı yapıyor.
- I always drink milk with my breakfast.
- Kahvaltımda hep süt içerim.
- Tom usually takes a shower before eating breakfast.
- Tom genellikle kahvaltıdan önce duş alır.
- A little walk will give you a good appetite for breakfast.
- Küçük bir yürüyüş kahvaltı için iştahınızı açacaktır.
- Tom ate breakfast all by himself.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- Breakfast is served between 7 and 9.
- Kahvaltı 7 ile 9 arasında servis edilir.
- Breakfast is at half past nine.
- Kahvaltı saat dokuz buçuktadır.
- Tom told me Mary didn't eat breakfast.
- Tom bana Mary'nin kahvaltı yapmadığını söyledi.
- I don't have time for breakfast.
- Kahvaltı için zamanım yok.
- I got up at six, ate breakfast and then went to school.
- Altıda kalktım, kahvaltımı yaptım ve sonra okula gittim.
- Mayuko eats bread for breakfast.
- Mayuko kahvaltıda ekmek yiyor.
- Tom always eats fruit for breakfast.
- Tom kahvaltı için her zaman meyve yer.
- I have bagel and cheese for breakfast.
- Kahvaltı için gevrek ve peynirim var.
- She took her dog to the park before breakfast.
- Kahvaltıdan önce köpeğini parka götürdü.
- Tom eats breakfast every morning.
- Tom her sabah kahvaltı yapar.
- For breakfast, I usually only eat fruit.
- Kahvaltıda genellikle sadece meyve yerim.
- A light breakfast was served.
- Hafif bir kahvaltı servis edildi.
- Tom is eating breakfast inside.
- Tom içeride kahvaltı yapıyor.
- Tom said Mary should've eaten breakfast.
- Tom, Mary'nin kahvaltı yapması gerektiğini söyledi.
- What do you eat for breakfast?
- Kahvaltıda ne yersin?
- A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.
- Tipik Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve tuzlu krakerden oluşmaktadır.
- Tom had breakfast all by himself.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- Tom ate the leftover pizza for breakfast.
- Tom kahvaltıda kalan pizzayı yedi.
- I usually don't eat just one banana for breakfast.
- Genelde kahvaltıda sadece bir muz yemem.
- Breakfast isn't ready yet.
- Kahvaltı daha hazır değil.
- Tom showers every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce duş alır.
- He finished breakfast.
- Kahvaltısını bitirdi.
- Have you finished breakfast yet?
- Kahvaltını bitirdin mi?
- A walk before breakfast is exhilarating.
- Kahvaltıdan önce bir yürüyüş canlandırıcıdır.
- I made an omelet for breakfast.
- Kahvaltı için omlet yaptım.
- It was hard to work without breakfast.
- Kahvaltı yapmadan çalışmak zordu.
- Tom ate breakfast while his wife read the newspaper.
- Karısı gazete okurken Tom kahvaltı yaptı.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- Tom does 100 sit-ups every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce 100 mekik çeker.
- Tom called Mary before breakfast.
- Tom kahvaltıdan önce Mary'i aradı.
- Tom eats a healthy breakfast every morning.
- Tom her sabah sağlıklı bir kahvaltı yapıyor.
- My father had already finished breakfast when I got up this morning.
- Bu sabah kalktığımda babam zaten kahvaltıyı bitirmişti.
- Maria always drinks milk at breakfast.
- Maria kahvaltıda hep süt içer.
- I don't always have time for breakfast.
- Kahvaltı için her zaman vaktim olmuyor.
- We ate pancakes for breakfast.
- Kahvaltıda krep yedik.
- For breakfast, Sandra has a slice of bread and a cup of coffee.
- Sandra kahvaltıda bir dilim ekmek ve bir fincan kahve yerdi.
- We ate breakfast at seven.
- Yedide kahvaltı yaptık.
- I must get the breakfast ready.
- Kahvaltıyı hazırlamalıyım.
- I made myself a big breakfast.
- Kendime büyük bir kahvaltı hazırladım.
- She usually takes a shower before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce duş alır.
- I finished eating breakfast while Tom was getting ready for school.
- Tom okul için hazırlık yaparken, ben de kahvaltımı bitirdim.
- Breakfast is from seven to nine.
- Kahvaltı 7'den 9'a kadar.
- Would you like coffee or tea with your breakfast?
- Kahvaltının yanında çay mı kahve mi istersin?
- I like coffee and toast for breakfast.
- Ben kahvaltıda kahve ve tostu severim.
- Tom had an early breakfast.
- Tom erken bir kahvaltı aldı.
- I had a healthy breakfast.
- Sağlıklı bir kahvaltı yaptım.
- Iris, what do you usually eat for breakfast?
- Iris, kahvaltıda genelde ne yersin?
- I always have coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda her zaman kahve ve tost yerim.
- The breakfast is included in the charge.
- Kahvaltı ücrete dahildir.
- Tom ate a Japanese-style breakfast for the first time yesterday.
- Tom dün ilk kez Japon tarzı bir kahvaltı yaptı.
- Tom takes a shower before breakfast.
- Tom kahvaltıdan önce duş aldı.
- She came down to breakfast at eight.
- Saat sekizde kahvaltı için aşağı geldi.
- He makes it a rule to drink a glass of water before breakfast.
- O kahvaltıdan önce bir bardak su içmeyi prensip edinir.
- Tom likes to eat cold pizza for breakfast.
- Tom kahvaltıda soğuk pizza yemeyi seviyor.
- You should've eaten more for breakfast.
- Kahvaltıda daha fazla yemen gerekirdi.
- All I want is some breakfast.
- Tüm istediğim, biraz kahvaltı.
- It will soon be breakfast time.
- Yakında kahvaltı zamanı olacak.
- You need to eat breakfast.
- Kahvaltı yapmalısın.
- How's the breakfast at McDonald's?
- McDonald's'ta kahvaltı nasıldı?
- My breakfast usually consists of coffee with milk, a piece of bread and jam, a small banana, a piece of orange and some dried plums.
- Benim kahvaltım genellikle sütlü kahve, bir parça ekmek ve reçel, küçük bir muz, bir dilim portakal ve birkaç kurutulmuş erikten oluşur.
- My mother often prepares us doughnuts for breakfast because we love them.
- Annem bize kahvaltıda sık sık çörek hazırlar çünkü onları severiz.
- I wasn't the only one who didn't eat breakfast.
- Kahvaltı yapmayan tek kişi ben değildim.
- I eat my breakfast in the office.
- Kahvaltımı ofiste yerim.
- We need not have eaten breakfast so early.
- Kahvaltıyı bu kadar erken yapmamalıydık.
- Breakfast will be provided.
- Kahvaltı verilecektir.
- What time do you usually eat breakfast?
- Genellikle saat kaçta kahvaltı yersin?
- I want breakfast in my room.
- Odamda kahvaltı istiyorum.
- The captain invited them for breakfast.
- Kaptan onları kahvaltıya davet etti.
- I ate scrambled eggs and sausage for breakfast.
- Kahvaltıda çırpılmış yumurta ve sosis yedim.
- I eat breakfast every morning.
- Ben her sabah kahvaltı yaparım.
- She is getting breakfast ready.
- Kahvaltı hazırlıyor.
- Eating a good breakfast is very wise.
- İyi bir kahvaltı yemek çok akıllıcadır.
- I hardly ever eat breakfast.
- Neredeyse hiç kahvaltı yapmam.
- I usually don't eat just one banana for breakfast.
- Ben genellikle kahvaltı için sadece bir muz yemem.
- Can I have my breakfast here?
- Kahvaltımı burada yapabilir miyim?
- She came down to breakfast at eight.
- Kahvaltıya sekizde indi.
- I mostly have fruit for breakfast.
- Kahvaltıda çoğunlukla meyve yerim.
- Do you skip breakfast in the mornings?
- Sabahları kahvaltıyı atlar mısın?
- I'm cooking breakfast.
- Kahvaltı hazırlıyorum.
- All I want is some breakfast.
- Tek istediğim biraz kahvaltı.
- I didn't eat breakfast this morning.
- Bu sabah kahvaltı yapmadım.
- I don't like tea, in general I have coffee with my breakfast.
- Ben çay sevmiyorum, genel olarak kahvaltımla kahve alırım.
- What time did you eat breakfast?
- Kahvaltıyı kaçta yaptınız?
- Tom told me that he had bacon and eggs for breakfast.
- Tom bana kahvaltıda pastırma ve yumurta yediğini söyledi.
- His dog stared at him every morning while he had his breakfast.
- Köpeği her sabah kahvaltısını yaparken ona bakıyordu.
- You should eat breakfast every day.
- Her gün kahvaltı yapmalısın.
- Breakfast is served at eight o'clock.
- Kahvaltı saat sekizde servis ediliyor.
- Go wake Tom up and tell him breakfast is ready.
- Git Tom'u uyandır ve kahvaltının hazır olduğunu söyle.
- He began the day with a hearty breakfast.
- O güne doyurucu bir kahvaltıyla başladı.
- When do you eat breakfast?
- Ne zaman kahvaltı yaparsın?
- Tom checks his email before he eats breakfast.
- Tom kahvaltı yapmadan önce e-postalarını kontrol etti.
- Tom always eats fruit for breakfast.
- Tom kahvaltıda hep meyve yer.
- Tom ate three eggs for breakfast.
- Tom kahvaltıda üç yumurta yedi.
- I made pancakes for breakfast.
- Kahvaltı için krep yaptım.
- Tom wanted me to come over for breakfast, so I did.
- Tom kahvaltıya gelmemi istedi, ben de geldim.
- I had nan with tea for breakfast.
- Kahvaltıda çayla nan yedim.
- I'm meeting them for breakfast.
- Onlarla kahvaltıda buluşacağım.
- I often take a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce sık sık yürüyüşe çıkarım.
- I ate breakfast at eight.
- Sekizde kahvaltı yaptım.
- Tom woke up the children and told them it was time for breakfast.
- Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanının geldiğini söyledi.
- I thought you might want some breakfast.
- Kahvaltı istersin diye düşündüm.
- He takes a shower every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce duş alıyor.
- He took a walk before breakfast.
- O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.
- I used to take a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yapardım.
- I bought a loaf of bread for breakfast.
- Kahvaltı için bir somun ekmek aldım.
- Tom often eats scrambled eggs for breakfast.
- Tom kahvaltıda genellikle çırpılmış yumurta yiyor.
- Tom wouldn't come down to eat breakfast this morning.
- Tom bu sabah kahvaltı yapmak için aşağıya gelmedi.
- I eat breakfast every day.
- Her gün kahvaltı yapıyorum.
- We ate sandwiches for breakfast.
- Kahvaltıda sandviç yedik.
- I know what Tom ate for breakfast.
- Tom'un kahvaltıda ne yediğini biliyorum.
- I'm looking forward to the day that we eat breakfast together.
- Birlikte kahvaltı yapacağımız günü iple çekiyorum.
- He makes it a rule to drink a glass of water before breakfast.
- Kahvaltıdan önce bir bardak su içmeyi kural haline getirdi.
- I am hungry because I did not eat breakfast.
- Karnım acıktı çünkü kahvaltı yapmadım.
- We often watch TV while we're eating breakfast.
- Kahvaltı yaparken genellikle TV izleriz.
- You really should've eaten more for breakfast.
- Gerçekten kahvaltı için daha çok yemeliydin.
- Breakfast is from seven to nine.
- Kahvaltı saat yediden dokuza kadardır.
- Tom often eats breakfast by himself.
- Tom genellikle kahvaltısını tek başına yapar.
- At what time do you eat breakfast?
- Kahvaltıyı kaçta yapıyorsun?
- I almost always eat breakfast by myself.
- Neredeyse her zaman kahvaltımı tek başıma yerim.
- Describe your ideal breakfast.
- İdeal kahvaltını tarif et.
- What time is breakfast?
- Kahvaltı ne zaman?
- He often eats breakfast here.
- O burada sık sık kahvaltı yapar.
- She took a walk before breakfast.
- O, kahvaltıdan önce bir yürüyüş yaptı.
- Aren't you going to eat breakfast?
- Kahvaltı yapmayacak mısınız?
- I always try to drink milk at breakfast.
- Kahvaltıda hep süt içmeye çalışırım.
- John often has a quick breakfast.
- John genellikle hızlı bir kahvaltı yapar.
- I always have a look at the newspaper before breakfast.
- Kahvaltıdan önce her zaman gazeteye göz atarım.
- Was your breakfast this morning delicious?
- Bu sabahki kahvaltınız lezzetli miydi?
- Did you eat breakfast?
- Kahvaltı yaptın mı?
- He ate breakfast alone.
- Kahvaltısını yalnız yaptı.
- You are eating a muffin for breakfast.
- Kahvaltıda muffin yiyorsun.
- I ate scrambled eggs and sausage for breakfast.
- Ben kahvaltıda omlet ve sosis yedim.
- The breakfast is included in the charge.
- Kahvaltı da ücrete dahil.
- I forgot that the daily rate included breakfast.
- Günlük ücrete kahvaltının dahil olduğunu unuttum.
- He ate breakfast by himself.
- Kahvaltısını kendi başına yedi.
- I eat cornflakes for breakfast.
- Kahvaltıda mısır gevreği yerim.
- He often eats breakfast there.
- Kahvaltısını sık sık orada yapar.
- I really should've eaten breakfast.
- Gerçekten kahvaltı yemeliydim.
- We often eat breakfast in the kitchen.
- Kahvaltımızı genellikle mutfakta yaparız.
- What time is breakfast served?
- Kahvaltı ne zaman servis ediliyor?
- Didn't you like breakfast today?
- Bugün kahvaltıyı sevmedin mi?
- That cafe has a pretty good breakfast special.
- Şu kafenin kahvaltı spesiyali çok güzel.
- Do you think that eating breakfast every day is important?
- Her gün kahvaltı yapmanın önemli olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you want a boiled egg for breakfast?
- Kahvaltı için haşlanmış bir yumurta istiyor musunuz?
- I'm free for breakfast tomorrow.
- Yarın kahvaltı için boşum.
- It was time for breakfast.
- Kahvaltı vaktiydi.
- It's time for breakfast.
- Kahvaltı vakti geldi.
- I ate breakfast in my pajamas.
- Pijamalarımla kahvaltı yaptım.
- We hardly have time to eat breakfast.
- Kahvaltı yapmaya bile zor vakit buluyoruz.
- I'd like to eat breakfast with you.
- Seninle kahvaltı yapmak istiyorum.
- Tom eats breakfast every morning at six o'clock.
- Tom her sabah altıda kahvaltı yer.
- I ate breakfast all by myself.
- Kahvaltıyı tek başıma yaptım.
- He used to have bread for breakfast.
- Kahvaltıda ekmek yerdi.
- She jogs every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşar.
- I try to always drink milk with breakfast.
- Kahvaltıda her zaman süt içmeye çalışıyorum.
- Tom ate a late breakfast.
- Tom geç bir kahvaltı yaptı.
- Tom takes a shower every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce duş alır.
- Is breakfast ready?
- Kahvaltı hazır mı?
- Do you want a boiled egg for breakfast?
- Kahvaltıda haşlanmış yumurta ister misin?
- He takes a shower every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce duş alır.
- Help yourself to breakfast.
- Kahvaltı yap.
- Do you eat breakfast at home?
- Kahvaltıyı evde mi yapıyorsun?
- Tom finished eating breakfast before Mary woke up.
- Tom Mary uyanmadan önce kahvaltı yemeyi bitirdi.
- What did you eat for breakfast?
- Kahvaltıda ne yedin?
- What time did you eat breakfast?
- Saat kaçta kahvaltı yaptın?
- He usually only eats eggs for breakfast.
- Kahvaltıda genelde sadece yumurta yer.
- We're making breakfast.
- Kahvaltı yapıyoruz.
- She takes her dog to the park before breakfast.
- Kahvaltıdan önce köpeğini parka götürüyor.
- I'd like breakfast in my room at 8 sharp.
- Saat tam sekizde kahvaltıyı odamda istiyorum.
- She goes jogging every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşuya çıkar.
- My father always reads the newspaper before breakfast.
- Babam her zaman kahvaltıdan önce gazete okur.
- I skipped breakfast.
- Kahvaltıyı atladım.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
- Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- Have you eaten breakfast?
- Kahvaltı yaptın mı?
- I have cookies for breakfast every day.
- Her gün kahvaltıda kurabiye yiyorum.
- I ate a nutritious breakfast.
- Besleyici bir kahvaltı yaptım.
- Tom hasn't yet finished eating breakfast.
- Tom henüz kahvaltısını bitirmedi.
- I had a sustaining breakfast.
- Besleyicibir kahvaltı yaptım.
- You've hardly touched your breakfast.
- Kahvaltına dokunmadın bile.
- Do you want anything for breakfast?
- Kahvaltı için bir şey ister misin?
- I often don't have time to eat breakfast.
- Kahvaltı yapmak için çoğunlukla zamanım olmaz.
- Guess what I had for breakfast.
- Kahvaltıda ne yediğimi tahmin et.
- I usually eat breakfast here.
- Genelde kahvaltımı burada yaparım.
- The next morning, we ate breakfast together.
- Ertesi sabah, biz birlikte kahvaltı yaptık.
- Breakfast will be provided.
- Kahvaltı sağlanacaktır.
- I've made a splendid breakfast.
- Mis gibi kahvaltı hazırladım.
- Tom surprised Mary by bringing her breakfast in bed.
- Tom, kahvaltısını yatağa getirerek Mary'yi şaşırttı.
- Breakfast will be served.
- Kahvaltı servisi yapılacaktır.
- What time do you have breakfast?
- Kahvaltıyı kaçta yapıyorsun?
- He always eats breakfast here.
- Kahvaltısını hep burada yapar.
- Everyone ate breakfast in the kitchen.
- Herkes kahvaltısını mutfakta yaptı.
- Come on, I'll buy you breakfast.
- Hadi, sana kahvaltı ısmarlayacağım.
- I prefer coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve tostu tercih ederim.
- Can I help with breakfast?
- Kahvaltıda yardım edebilir miyim?
- I won't eat breakfast today.
- Bugün kahvaltı yapmayacağım.
- I haven't eaten since breakfast.
- Kahvaltıdan beri bir şey yemedim.
- When will breakfast be ready?
- Kahvaltı ne zaman hazır olacak?
- Having finished breakfast, I hurried to school.
- Kahvaltımı bitirdikten sonra aceleyle okula gittim.
- What do you usually have for breakfast?
- Genellikle kahvaltıda ne yersiniz?
- We jog before breakfast every morning.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşarız.
- Tom is getting breakfast ready.
- Tom kahvaltı hazırlıyor.
- This is a breakfast.
- Bu bir kahvaltı.
- I go jogging before breakfast almost every day.
- Neredeyse her gün kahvaltıdan önce koşuya çıkarım.
- I usually eat eggs for breakfast.
- Ben genellikle kahvaltı için yumurta yerim.
- How many eggs do you usually eat for breakfast?
- Kahvaltıda genellikle kaç yumurta yersin?
- Do you want some breakfast, darling?
- Biraz kahvaltı ister misin, sevgilim?
- Tom doesn't usually eat breakfast.
- Tom genellikle kahvaltı yapmaz.
- He used to have bread for breakfast.
- O kahvaltı için ekmek yerdi.
- Please wake me for breakfast.
- Lütfen beni kahvaltı için uyandır.
- I have bagel and cheese for breakfast.
- Kahvaltı için simit ve peynirim var.
- Come on, let's get breakfast.
- Hadi, kahvaltı yapalım.
- The family eats breakfast on the balcony.
- Aile balkonda kahvaltı yapıyor.
- I don't eat breakfast.
- Ben kahvaltı yapmam.
- The captain invited her for breakfast.
- Kaptan onu kahvaltıya davet etti.
- I met Tom for breakfast.
- Kahvaltı için Tom'la buluştum.
- Could you shout to Tom and tell him it's breakfast time?
- Tom'a seslenip kahvaltı vakti olduğunu söyler misin?
- I made you breakfast.
- Sana kahvaltı hazırladım.
- Sami ordered breakfast.
- Sami kahvaltı sipariş etti.
- I have bagel and cheese for breakfast.
- Kahvaltıda simit ve peynir var.
- What do you think about breakfast at McDonald's?
- McDonald's'ta kahvaltı hakkında ne düşünüyorsun?
- Thank you for breakfast.
- Kahvaltı için teşekkürler.
- I'd like to eat breakfast with you.
- Sizinle kahvaltı yapmak istiyorum.
- Tom made himself a big breakfast.
- Tom kendine büyük bir kahvaltı hazırladı.
- I haven't seen Tom since breakfast.
- Tom'u kahvaltıdan beri görmedim.
- Describe your ideal breakfast.
- İdeal kahvaltınızı tarif edin.
- What time do you usually eat breakfast?
- Genelde kaçta kahvaltı yaparsın?
- Tom said that he takes a walk every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce yürüdüğünü söyledi.
- If I hadn't had such a large breakfast, I would have loved to have lunch with you.
- O kadar büyük bir kahvaltı yapmamış olsaydım, seninle öğle yemeği yemeyi çok isterdim.
- Can we have pancakes for breakfast tomorrow?
- Yarın kahvaltıda krep yiyebilir miyiz?
- Tom could smell breakfast cooking in the kitchen.
- Tom mutfakta pişen kahvaltının kokusunu alabiliyordu.
- I usually have a glass of milk for breakfast.
- Kahvaltıda genellikle bir bardak süt içerim.
- What time is breakfast?
- Kahvaltı saat kaçtadır?
- What did Tom eat for breakfast?
- Tom kahvaltıda ne yedi?
- I still need to eat breakfast.
- Hala kahvaltı yapmam gerekiyor.
- Bread and butter is my usual breakfast.
- Ekmek ve tereyağı her zamanki kahvaltımdır.
- Breakfast is served between 7 and 9.
- Kahvaltı saat 7 ile 9 arasında servis edilmektedir.
- I haven't had my breakfast yet.
- Henüz kahvaltımı yapmadım.
- I often skip breakfast.
- Sık sık kahvaltıyı atlarım.
- I skipped my breakfast.
- Kahvaltımı atladım.
- I always have fruit and oatmeal for breakfast.
- Kahvaltıda her zaman meyve ve yulaf ezmesi yerim.
- A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.
- Tipik bir Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve pretzelden oluşur.
- I wonder what Tom ate for breakfast.
- Tom'un kahvaltıda ne yediğini merak ediyorum.
- I ate pohe for breakfast.
- Kahvaltıda pohe yedim.
- I want to eat breakfast outside.
- Dışarıda kahvaltı yapmak istiyorum.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
- Büyükbabam kahvaltıyı genellikle altıda yapar.
- For breakfast, I usually only eat fruit.
- Kahvaltı için genellikle sadece meyve yerim.
- I eat my breakfast at seven o'clock.
- Ben kahvaltımı saat yedide yaparım.
- She takes her dog to the park before breakfast.
- O,sabah kahvaltısından önce köpeğini parka götürür.
- Thanks for the breakfast and the present.
- Kahvaltı ve hediye için teşekkürler.
- My mother is cooking breakfast.
- Annem kahvaltı hazırlıyor.
- Tom had a quick breakfast.
- Tom hızlı bir kahvaltı yaptı.
- My father is in the habit of reading the newspaper before breakfast.
- Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı vardır.
- Tom wouldn't come down to eat breakfast this morning.
- Tom bu sabah kahvaltıya gelmedi.
- Water the flowers before you eat breakfast.
- Kahvaltı yapmadan önce çiçekleri sulayın.
- Does the price include breakfast?
- Fiyata kahvaltı dahil mi?
- I always take some exercise before breakfast.
- Ben kahvaltıdan önce biraz egzersiz yaparım.
- Does that include breakfast?
- Buna kahvaltı dahil mi?
- Do you always drink coffee with your breakfast?
- Kahvaltınızla birlikte her zaman kahve içer misiniz?
- He usually takes a shower before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce duş alır.
- I ate quesadillas for breakfast.
- Kahvaltıda quesadillas yedim.
- Breakfast will be served.
- Kahvaltı servis edilecektir.
- What did you eat for breakfast this morning?
- Bu sabah kahvaltıda ne yedin?
- He will have breakfast early tomorrow.
- Yarın kahvaltıyı erken yapacak.
- I haven't finished breakfast yet.
- Henüz kahvaltımı bitirmedim.
- Tom takes a shower before breakfast.
- Tom kahvaltıdan önce duş alır.
- Tom usually eats breakfast very quickly.
- Tom genelde kahvaltısını çok çabuk yapar.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast every morning.
- Her sabah kahvaltıdan önce yürüyüş yapma alışkanlığı vardı.
- What do you usually have for breakfast?
- Genelde kahvaltıda ne yersin?
- What would you like for breakfast?
- Kahvaltı için ne istersiniz?
- Tom washes his face every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce yüzünü yıkar.
- Tom is eating breakfast alone in the kitchen.
- Tom mutfakta tek başına kahvaltı yapıyordu.
- What would you say to breakfast at McDonald's?
- McDonald's'ta kahvaltıya ne dersiniz?
- What do you want for breakfast?
- Kahvaltıda ne istersin?
- Breakfast will not be served after ten o'clock.
- Kahvaltı saat ondan sonra servis edilmeyecek.
- I run before breakfast every morning.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşarım.
- You'll miss breakfast.
- Kahvaltıyı özleyeceksin.
- I fried myself a couple of eggs for breakfast.
- Kahvaltı için kendime bir çift yumurta kızarttım.
- Do you want some breakfast, darling?
- Kahvaltı ister misin, sevgilim?
- Before I had eaten breakfast, I had run five miles.
- Kahvaltı yapmadan önce, 5 mil koşmuştum.
- He had a shower before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş aldı.
- What would you like for breakfast?
- Kahvaltıda ne istersin?
- We jog before breakfast every morning.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşu yaparız.
- Tom said he wanted to eat breakfast in bed.
- Tom kahvaltıyı yatakta yapmak istediğini söyledi.
- What do you do before breakfast?
- Kahvaltıdan önce ne yapıyorsun?
- Bob cooks breakfast in the morning.
- Bob sabahleyin kahvaltı hazırlar.
- Tom didn't want breakfast.
- Tom kahvaltı istemedi.
- Did you eat breakfast this morning?
- Bu sabah kahvaltı yaptın mı?
- Who's going to make breakfast?
- Kahvaltıyı kim yapacak?
- I must cook breakfast for her.
- Onun için kahvaltı pişirmeliyim.
- If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
- Kahvaltı yapmazsanız, muhtemelen sabahları aç olursunuz ve işte olabileceğiniz kadar verimli olamazsınız.
- It was hard to work without breakfast.
- Kahvaltı olmadan çalışmak zordu.
- It'll soon be breakfast time.
- Birazdan kahvaltı vakti gelecek.
- I wish I hadn't skipped breakfast this morning.
- Keşke bu sabah kahvaltıyı atlamasaydım.
- Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.
- Tom yataktan fırladı, üzerine bir şeyler giydi, kahvaltısını yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.
- Don't forget that, if you are on a diet, skipping breakfast will not help you.
- Unutmayın ki, diyet yapıyorsanız, kahvaltıyı atlamak size yardımcı olmaz.
- I had half a grapefruit for breakfast.
- Kahvaltı için yarım greyfurt yedim.
- John often has a quick breakfast.
- John genellikle hızlı bir kahvaltı yer.
- He listens to the radio while eating breakfast.
- Kahvaltı yaparken radyo dinler.
- I'm meeting him for breakfast.
- Onunla kahvaltıda buluşacağım.
- I want to have my breakfast.
- Kahvaltımı yapmak istiyorum.
- I often take a bath before breakfast.
- Kahvaltıdan önce sık sık banyo yaparım.
- Bread and butter is my usual breakfast.
- Ekmek ve tereyağı benim her zamanki kahvaltımdır.
- Tom hadn't eaten since breakfast and was getting hungry.
- Tom kahvaltıdan beri bir şey yememişti ve acıkmaya başlamıştı.
- Tom wanted me to come over for breakfast, so I did.
- Tom kahvaltı için gelmemi istedi, bu yüzden geldim.
- What do you usually eat for breakfast?
- Genellikle kahvaltıda ne yersin?
- Breakfast is served at seven a.m.
- Kahvaltı sabah yedide servis edilir.
- She goes jogging every morning before breakfast.
- O her sabah kahvaltıdan önce koşmaya gider.
- I go jogging before breakfast almost every day.
- Neredeyse her gün kahvaltıdan önce hafif koşuya giderim.
- We made breakfast.
- Biz kahvaltı yaptık.
- Tom always eats breakfast, but Mary hardly ever does.
- Tom her zaman kahvaltı yapar ama Mary neredeyse hiç yapmaz.
- Tom almost always eats eggs for breakfast.
- Tom neredeyse her zaman kahvaltıda yumurta yer.
- I'm meeting Tom for breakfast.
- Kahvaltı için Tom'la buluşacağım.
- I can't do without coffee at breakfast.
- Kahvaltıda kahve içmeden yapamam.
- Guess what I ate for breakfast.
- Kahvaltıda ne yediğimi tahmin et.
- Breakfast is served.
- Kahvaltı hazır.
- Please wake me for breakfast.
- Lütfen beni kahvaltı için uyandırın.
- I wish I had eaten breakfast.
- Keşke kahvaltı yapsaydım.
- I overslept this morning, therefore I haven't had my breakfast.
- Bu sabah uyuyakalmışım, bu yüzden kahvaltımı yapmadım.
- We ate breakfast at seven.
- Biz yedide kahvaltı yaptık.
- We are eating breakfast indoors.
- Kahvaltıyı içeride yapıyoruz.
- Since I didn't eat anything for breakfast, I'm very hungry now.
- Kahvaltıda bir şey yemediğim için şimdi çok açım.
- Guess what I had for breakfast.
- Tahmin et kahvaltıda ne yedim.
- She took a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüşe çıkar.
- What's for breakfast?
- Kahvaltıda ne var?
- I often take a walk before breakfast.
- Sık sık kahvaltıdan önce yürüyüşe çıkarım.
- I must cook breakfast for her.
- Ona kahvaltı hazırlamalıyım.
- Breakfast is an important meal.
- Kahvaltı önemli bir öğündür.
- You'll miss breakfast.
- Sen kahvaltıyı kaçıracaksın.
- Don't forget that, if you are on a diet, skipping breakfast will not help you.
- Eğer bir diyetteysen, kahvaltıyı atlamanın sana yarar sağlamayacağını unutma.
- I ate toast for breakfast.
- Kahvaltıda tost yedim.
- My father reads the newspaper while he eats breakfast.
- Babam kahvaltı yaparken gazete okur.
- I haven't finished breakfast yet.
- Kahvaltıyı henüz bitirmedim.
- Tom probably wishes he'd eaten more for breakfast.
- Tom muhtemelen kahvaltıda daha fazla yemiş olmayı dilerdi.
- I went home and ate a hearty breakfast.
- Eve gittim ve doyurucu bir kahvaltı yaptım.
- Do you ever eat rice for breakfast?
- Kahvaltıda hiç pirinç yer misin?
- He began the day with a hearty breakfast.
- Güne doyurucu bir kahvaltıyla başladı.
- Eating a good breakfast is very wise.
- İyi bir kahvaltı yapmak çok akıllıca.
- My father has a habit of reading the newspaper before breakfast.
- Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı var.
- We always eat breakfast in the kitchen.
- Kahvaltıyı hep mutfakta yaparız.
- Tom usually takes a shower before breakfast.
- Tom genellikle kahvaltıdan önce duş alır.
- I never eat before breakfast.
- Kahvaltıdan önce asla bir şey yemem.
- Tom often eats breakfast by himself.
- Tom sık sık tek başına kahvaltı yer.
- Did you eat breakfast this morning?
- Bu sabah kahvaltı yaptınız mı?
- I eat breakfast there, most of the time.
- Ben çoğu zaman orada kahvaltı yerim.
- Mary made breakfast.
- Mary kahvaltı yaptı.
- She walks her dog to the park before breakfast.
- Kahvaltıdan önce köpeğini parka götürüyor.
- Tom usually skips breakfast.
- Tom genellikle kahvaltıyı atlar.
- I eat breakfast at eight o'clock.
- Kahvaltıyı saat sekizde yaparım.
- Would you like some breakfast?
- Biraz kahvaltı ister misiniz?
- Bread and butter is their usual breakfast.
- Ekmek ve tereyağı onların her zamanki kahvaltısı.
- We were all very happy at breakfast.
- Kahvaltıda hepimiz çok mutluyduk.
- My mother is cooking breakfast.
- Annem kahvaltı pişiriyor.
- What do your children usually eat for breakfast?
- Çocuklarınız kahvaltıda genellikle ne yer?
- I ate three eggs for breakfast.
- Kahvaltıda üç yumurta yedim.
- I haven't finished my breakfast yet.
- Daha kahvaltımı bitirmedim.
- Do you usually have tea for breakfast?
- Kahvaltıda genellikle çay içer misin?
- I seldom eat breakfast.
- Nadiren kahvaltı yaparım.
- She had an early breakfast.
- O, erken bir kahvaltı yaptı.
- I'll wake you for breakfast.
- Seni kahvaltı için uyandıracağım.
- I had a quick breakfast.
- Hızlı bir kahvaltı yaptım.
- I fried myself a couple of eggs for breakfast.
- Kahvaltı için kendime birkaç yumurta kızarttım.
- Do you ever eat rice for breakfast?
- Hiç kahvaltıda pilav yer misin?
- I eat breakfast at eight o'clock.
- Ben saat sekizde kahvaltımı yerim.
- I don't feel very good when I haven't eaten breakfast.
- Kahvaltı yapmadığım zaman kendimi iyi hissetmiyorum.
- I had a huge breakfast, so I'm not really very hungry now.
- Kocaman bir kahvaltı yaptım, o yüzden şu an pek aç değilim.
- Can I have my breakfast here?
- Kahvaltımı burada yiyebilir miyim?
- I'm meeting her for breakfast.
- Onunla kahvaltıda buluşacağım.
- My father has a habit of reading the newspaper before breakfast.
- Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı vardır.
- You had bacon and eggs for breakfast, didn't you?
- Kahvaltıda pastırma ve yumurta yedin, değil mi?
- I almost always eat eggs for breakfast.
- Neredeyse her zaman kahvaltıda yumurta yerim.
- Tom usually eats breakfast with his family.
- Tom kahvaltıyı genellikle ailesiyle yer.
- We have breakfast at seven.
- Yedide kahvaltımız var.
- What does breakfast include?
- Kahvaltı neleri kapsıyor?
- Tom rarely eats breakfast with us.
- Tom nadiren bizimle kahvaltı yapar.
- Tom ate breakfast.
- Tom kahvaltı yedi.
- Many young people in Japan eat bread for breakfast.
- Japonya'da birçok genç kahvaltıda ekmek yiyor.
- I eat a boiled egg for breakfast every day.
- Her gün kahvaltı için haşlanmış yumurta yiyorum.
- He started his day with a good breakfast.
- İyi bir kahvaltı ile gününe başladı.
- Does that price include breakfast?
- O fiyata kahvaltı dahil mi?
- All I had for breakfast was a cup of coffee.
- Kahvaltıda tek aldığım bir fincan kahveydi.
- It's my custom to go for a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüşe çıkmak benim adetimdir.
- I ate three eggs and two pieces of toast for breakfast.
- Kahvaltı için iki tane tost ve üç yumurta yedim.
- I want you to mow the lawn right after breakfast.
- Kahvaltıdan hemen sonra çimleri biçmeni istiyorum.
- Tom said he wanted to eat breakfast in bed.
- Tom kahvaltısını yatağında yemek istediğini söyledi.
- I cooked breakfast.
- Kahvaltı hazırladım.
- Bob cooks breakfast in the morning.
- Bob sabahları kahvaltı hazırlar.
- How's the breakfast at McDonald's?
- McDonald's'taki kahvaltı nasıldır?
- Would you like coffee or tea with your breakfast?
- Kahvaltının yanında çay ya da kahve ister misin?
- His dog stared at him every morning while he had his breakfast.
- O kahvaltısını yaparken köpeği her sabah ona bakardı.
- Tom listens to the radio while eating breakfast.
- Tom kahvaltı yaparken radyoyu dinler.
- Tom made breakfast.
- Tom kahvaltı yaptı.
- Tom sometimes calls Mary in the morning before breakfast.
- Tom bazen Mary'yi sabah kahvaltıdan önce arar.
- I've woken up and I intend to prepare my breakfast.
- Ben uyandım ve kahvaltımı hazırlamak niyetindeyim.
- When is the breakfast served?
- Kahvaltı ne zaman servis ediliyor?
- My grandfather made it a rule to take a walk before breakfast.
- Büyükbabam kahvaltıdan önce yürüyüş yapmayı bir kural haline getirmişti.
- I eat a boiled egg for breakfast every day.
- Ben her gün kahvaltıda haşlanmış yumurta yerim.
- She usually takes a shower before breakfast.
- Kahvaltıdan önce genelde duşa girer.
- Tom often eats breakfast here.
- Tom kahvaltısını sık sık burada yapar.
- Tom always listens to the news on the radio while he's eating breakfast.
- Tom her zaman kahvaltı yaparken radyoda haber dinler.
- She came down for breakfast at eight.
- Saat sekizde kahvaltı için aşağıya geldi.
- I had a hearty breakfast.
- Doyurucu bir kahvaltı yaptım.
- I have cookies for breakfast every day.
- Her gün kahvaltı için kurabiyelerim var.
- Tom always ate fruit for breakfast.
- Tom her zaman kahvaltıda meyve yerdi.
- Guess what I ate for breakfast.
- Tahmin et kahvaltıda ne yedim.
- Do you want breakfast?
- Kahvaltı ister misin?
- Tom usually reads the newspaper while eating breakfast.
- Tom genellikle kahvaltısını yaparken gazetesini okur.
- Tom always ate fruit for breakfast.
- Tom her zaman kahvaltı için meyve yedi.
- What did you eat for breakfast?
- Kahvaltı için ne yedin?
- I like eating pineapple for breakfast.
- Kahvaltıda ananas yemeyi seviyorum.
- It is common for students to skip breakfast before going to school.
- Öğrencilerin okula gitmeden önce kahvaltıyı atlamaları yaygındır.
- He had a shower before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş alırdı.
- Tom almost never eats breakfast.
- Tom neredeyse hiç kahvaltı yapmaz.
- Who's going to make breakfast?
- Kahvaltıyı kim hazırlayacak?
- Would you like some ham for breakfast?
- Kahvaltıda biraz jambon ister misin?
- I have to prepare the breakfast.
- Kahvaltıyı hazırlamalıyım.
- I fried an egg for breakfast.
- Kahvaltı için bir yumurta kızarttım.
- As I didn't have any breakfast, I am very hungry now.
- Kahvaltı yapmadığım için şu an çok açım.
- The family is eating breakfast on the balcony.
- Aile balkonda kahvaltı yapıyor.
- Was your breakfast this morning delicious?
- Bu sabah kahvaltın lezzetli miydi?
- Tom said that he takes a walk every morning before breakfast.
- Tom her sabah kahvaltıdan önce yürüyüşe çıktığını söyledi.
- Where shall we have breakfast today?
- Bugün kahvaltıyı nerede yapacağız?
- The doctor told me that I should eat breakfast every day.
- Doktor bana her gün kahvaltı yapmam gerektiğini söyledi.
- Tom and Mary hardly spoke to each other during breakfast.
- Tom ve Mary kahvaltı sırasında birbirleriyle neredeyse hiç konuşmadılar.
- My breakfast usually consists of coffee with milk, a piece of bread and jam, a small banana, a piece of orange and some dried plums.
- Kahvaltım genellikle sütlü kahve, bir parça ekmek ve reçel, küçük bir muz, bir parça portakal ve biraz kuru erikten oluşur.
- Can I get you some breakfast?
- Sana kahvaltı getireyim mi?
- I eat my breakfast at seven o'clock.
- Kahvaltımı saat yedide yerim.
- What do you want for breakfast?
- Kahvaltı için ne istiyorsun?
- I wonder what Tom ate for breakfast.
- Tom'un kahvaltı için ne yediğini merak ediyorum.
- I usually take a shower before breakfast.
- Genelde kahvaltıdan önce duş alırım.
- I just finished breakfast.
- Kahvaltıyı yeni bitirdim.
- I finished eating breakfast while Tom was getting ready for school.
- Tom okula gitmek için hazırlanırken ben kahvaltımı bitirdim.
- I've made a splendid breakfast.
- Harika bir kahvaltı hazırladım.
- You ate breakfast, didn't you?
- Kahvaltı yedin, değil mi?
- Tom finished eating breakfast before Mary woke up.
- Mary uyanmadan önce Tom kahvaltısını bitirdi.
- Many young people in Japan eat bread for breakfast.
- Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.
- Breakfast is ready.
- Kahvaltı hazır.
- Did you eat breakfast today?
- Bugün kahvaltı yaptın mı?
- Thank you for breakfast.
- Kahvaltı için teşekkür ederim.
- I'd be almost there by now if I'd left right after breakfast.
- Kahvaltıdan hemen sonra çıksaydım şimdiye neredeyse varmış olurdum.
- What do you usually eat for breakfast?
- Kahvaltıda genellikle ne yersiniz?
- I hope we're having pancakes for breakfast.
- Umarım kahvaltıda krep yeriz.
- I go for a jog every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşuya çıkarım.
- Eat a healthy breakfast.
- Sağlıklı bir kahvaltı yap.
- What do you have for breakfast?
- Kahvaltıda ne yersin?
- He was in the habit of taking a walk before breakfast.
- Onun kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı.
- I always take some exercise before breakfast.
- Kahvaltıdan önce her zaman biraz egzersiz yaparım.
- I wanted to get up early to make them breakfast.
- Onlara kahvaltı hazırlamak için erken kalkmak istedim.
- I'm eating breakfast.
- Kahvaltı yiyorum.
- Who makes breakfast for Tom?
- Tom'a kahvaltıyı kim hazırlıyor?
- Will tomorrow's breakfast be bread, or rice?
- Yarınki kahvaltı ekmek mi yoksa pilav mı olacak?
- I thought I'd make breakfast.
- Kahvaltı yapacağımı sanmıştım.
- Would you like some breakfast?
- Kahvaltı ister misiniz?
- Tom should eat breakfast.
- Tom kahvaltı yemeli.
- She lays the table for breakfast.
- Kahvaltı için masayı hazırlar.
- You really should've eaten more for breakfast.
- Kahvaltıda daha fazla yemeliydin.
- Tom is cooking breakfast.
- Tom kahvaltı pişiriyor.
- I drank the milk that was left over from breakfast.
- Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
- I like eating pineapple for breakfast.
- Kahvaltıda ananas yemeyi severim.
- Today I had some kipper for breakfast.
- Bugün kahvaltıda biraz çipura yedim.
- Breakfast will be ready soon.
- Kahvaltı birazdan hazır olur.
- Can I help with breakfast?
- Kahvaltıya yardım edebilir miyim?
- Tom ate breakfast all by himself.
- Tom tek başına kahvaltı yaptı.
- I want Tom to make me breakfast.
- Tom'un bana kahvaltı hazırlamasını istiyorum.
- She makes a point of taking a shower before breakfast.
- O, kahvaltıdan önce duş yapmayı ihmal etmez.
- She met him for breakfast.
- Onunla kahvaltıda buluştu.
- He was in the habit of taking a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce yürüyüş yapma alışkanlığı vardı.
- I usually eat eggs for breakfast.
- Genelde kahvaltıda yumurta yerim.
- All I had for breakfast was a cup of coffee.
- Kahvaltıda içtiğim tek şey bir fincan kahveydi.
- Have you already eaten breakfast?
- Kahvaltı yaptın mı?
- What does Tom eat for breakfast?
- Tom kahvaltıda ne yer?
- I haven't eaten anything since breakfast.
- Kahvaltıdan beri hiçbir şey yemedim.
- It is common for students to skip breakfast before going to school.
- Öğrencilerin okula gitmeden önce kahvaltıyı atlaması yaygındır.
- I almost always eat oatmeal for breakfast.
- Neredeyse her zaman kahvaltıda yulaf ezmesi yerim.
- George had a lot of cheese for breakfast.
- George kahvaltıda çok peynir yedi.
- Tom likes to eat cold pizza for breakfast.
- Tom kahvaltıda soğuk pizza yemekten hoşlanır.
- Tom told me he had skipped breakfast.
- Tom bana kahvaltıyı atladığını söyledi.
- She should eat breakfast.
- O, kahvaltı yemelidir.
- I showered before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I usually eat breakfast here.
- Ben genellikle kahvaltıyı burada yerim.
- I invited my neighbor to breakfast.
- Komşumu kahvaltıya davet ettim.
- She is getting breakfast ready.
- O, kahvaltı hazırlıyor.
- I'll wake you for breakfast.
- Kahvaltı için seni uyandıracağım.
- Eggs never miss breakfast.
- Yumurtalar kahvaltıyı asla kaçırmaz.
- I prefer coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve kızarmış ekmek tercih ederim.
- There's an extra charge for breakfast.
- Kahvaltı için ekstra ücret alınıyor.
- It's my custom to go for a walk before breakfast.
- Kahvaltıdan önce bir yürüyüşe gitmek benim alışkanlığımdır.
- I usually eat a bowl of oatmeal for breakfast.
- Kahvaltıda genellikle bir kase yulaf ezmesi yerim.
- Eggs never miss breakfast.
- Yumurtalar asla kahvaltıyı kaçırmaz.
- When and where is breakfast served?
- Kahvaltı ne zaman ve nerede servis edilir?
- Tom should've eaten more for breakfast.
- Tom kahvaltıda daha çok yemeliydi.
- I always drink milk with my breakfast.
- Her zaman kahvaltımla süt içerim.
- There're sausages for breakfast.
- Kahvaltıda sosis var.
- Breakfast isn't ready yet.
- Kahvaltı henüz hazır değil.
- Tom met Mary for breakfast.
- Tom kahvaltı için Mary ile buluştu.
- Could you bring my breakfast to room 305?
- Oda 305'e kahvaltımı getirir misin?
- He started his day with a good breakfast.
- Güne iyi bir kahvaltıyla başladı.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- Tom took a shower before breakfast.
- Tom kahvaltıdan önce duş aldı.
- You should've eaten more for breakfast.
- Kahvaltıda daha fazla yemeliydin.
- He usually looks through the newspapers before breakfast.
- O, gazetelere genellikle kahvaltıdan önce bakar.
- She had better eat breakfast.
- Kahvaltı yapsa iyi olur.
- Tom often eats breakfast at a diner.
- Tom kahvaltısını çoğu zaman bir lokantada yapar.
- Tom cooked breakfast.
- Tom kahvaltı hazırladı.
- The hotel was expensive, but the daily rate included breakfast.
- Otel pahalıydı ama günlük fiyata kahvaltı dahildi.
- I ate three eggs and two pieces of toast for breakfast.
- Kahvaltıda üç yumurta ve iki parça tost yedim.
- She slept while I finished eating breakfast.
- Ben kahvaltımı bitirirken o uyudu.
- He came down to breakfast.
- Kahvaltıya indi.
- What time did you eat breakfast?
- Kahvaltıyı kaçta yaptın?
- She seldom eats breakfast.
- O, nadiren kahvaltı yapar.
- Tom has already finished breakfast.
- Tom çoktan kahvaltısını bitirdi.
- A walk before breakfast is refreshing.
- Kahvaltıdan önce bir yürüyüş canlandırıcıdır.
- Tom barely touched his breakfast.
- Tom kahvaltısına neredeyse hiç dokunmadı.
- I usually have a light breakfast.
- Genellikle hafif bir kahvaltı yaparım.
- Have you eaten breakfast yet?
- Henüz kahvaltı yapmadınız mı?
- You should eat breakfast.
- Kahvaltı yapmalısın.
- I usually eat a bowl of oatmeal for breakfast.
- Genellikle kahvaltı için bir kase yulaf ezmesi yiyorum.
- The manager is having his breakfast at a café.
- Müdür bir kafede kahvaltısını yapıyor.
- I usually swim a few laps before breakfast.
- Genellikle kahvaltıdan önce birkaç tur yüzüyorum.
- I made an omelet for breakfast.
- Kahvaltı için bir omlet yaptım.
- I asked my mother if breakfast was ready.
- Anneme kahvaltının hazır olup olmadığını sordum.
- I had naan with the tea for breakfast.
- Kahvaltıda çayın yanında naan yedim.
- Does that price include breakfast?
- Bu fiyata kahvaltı dahil mi?
- Do you want anything for breakfast?
- Kahvaltı için bir şey istiyor musun?
- Tom usually takes a shower before eating breakfast.
- Tom kahvaltı yapmadan önce genellikle duş alır.
- We have breakfast in the kitchen.
- Kahvaltıyı mutfakta yapıyoruz.
- I'm hungry because I didn't eat breakfast.
- Kahvaltı yapmadığım için açım.
- Do you usually have tea for breakfast?
- Kahvaltıda genellikle çay mı içersin?
- The breakfast dishes were still in the sink.
- Kahvaltıdaki tabaklar hâlâ lavabodaydı.
- Tom came down to breakfast earlier than usual.
- Tom kahvaltıya her zamankinden erken geldi.
- I almost always eat oatmeal for breakfast.
- Hemen hemen her zaman kahvaltıda yulaf ezmesi yerim.
- She's getting breakfast ready.
- O kahvaltıyı hazırlıyor.
- I think breakfast is the most important meal of the day.
- Bence kahvaltı günün en önemli öğünüdür.
- You need to eat breakfast.
- Kahvaltı yemen gerekiyor.
- How often do you eat cereal for breakfast?
- Kahvaltıda ne sıklıkla mısır gevreği yersin?
- Tom drinks a glass of water every morning before he eats breakfast.
- Tom her sabah kahvaltı yapmadan önce bir bardak su içer.
- Tom was unable to remember what he had eaten for breakfast.
- Tom kahvaltıda ne yediğini hatırlayamıyordu.
- He started the day with a good breakfast.
- Güne güzel bir kahvaltıyla başladı.
- I go for a jog every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce hafif koşuya giderim.
- She lays the table for breakfast.
- Kahvaltı için masayı hazırlıyor.
- My husband has his breakfast while reading the newspaper.
- Kocam kahvaltısını gazete okurken yapıyor.
- Where shall we have breakfast today?
- Bugün kahvaltıyı nerede yapalım?
- Tom eats breakfast with his mother.
- Tom kahvaltısını annesiyle birlikte yapıyor.
- It is common for students to go to school without eating breakfast.
- Öğrencilerin kahvaltı yapmadan okula gitmeleri yaygındır.
- The manager is having his breakfast at a café.
- Müdür kahvaltısını bir kafede yapıyor.
- I've already finished breakfast.
- Kahvaltıyı çoktan bitirdim.
- Are you through with your breakfast?
- Kahvaltını bitirdin mi?
- The cannibal invited her to breakfast.
- Yamyam onu kahvaltıya davet etti.
- Do you always have coffee with your breakfast?
- Kahvaltının yanında hep kahve mi içersin?
Show More (748)
|