1 |
brood |
kara kara düşünmek |
v. |
|
- Gavin was brooding over the job position he missed.
- Gavin kaçırdığı iş fırsatı üzerine kara kara düşünüyordu.
- She brooded over the bullying done to her.
- Kendisine yapılan zorbalığı kara kara düşündü.
- She brooded over the bullying done to her.
- O, kendine yapılan zorbalık üzerine kara kara düşündü.
- He brooded over the mistake he made.
- Yaptığı hata üzerine kara kara düşündü.
- He brooded over the mistake he made.
- Yaptığı hatayı kara kara düşündü.
Show More (2)
|
2 |
brood |
kuluçkaya yatmak |
v. |
|
- Don't disturb the doves brooding eggs.
- Kuluçkaya yatan güvercinleri rahatsız etmeyin.
Show More (-2)
|
3 |
brood |
kuş yavrusu |
n. |
|
- The female bird was feeding the brood.
- Dişi kuş, yavrularını besliyordu.
Show More (-2)
|
4 |
brood |
çoluk çocuk |
n. |
|
- The family is struggling as a result of a brood of kids.
- Aile, çoluk çocuktan dolayı sıkıntı çekiyor.
Show More (-2)
|