1 |
bumpy |
engebeli |
adj. |
|
- However, there is still a pretty bumpy road ahead.
- Bununla birlikte, önümüzde hala oldukça engebeli bir yol var.
- However, there is still a pretty bumpy road ahead.
- Ancak önümüzde hala oldukça engebeli bir yol var.
- The bus rattled as it drove along the bumpy road.
- Otobüs engebeli yolda ilerlerken zıngırdıyordu.
- The bus rattled as it drove along the bumpy road.
- Otobüs engebeli yol boyunca giderken tıngırdadı.
- The road was very bumpy.
- Yol çok engebeliydi.
- It's pretty bumpy.
- Oldukça engebeli.
Show More (3)
|
2 |
bumpy |
sarsıntılı |
adj. |
|
- Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
- Çünkü amortisörler o kadar eski ki sürerken çok sarsıntılı oluyor.
- Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
- Çünkü amortisörler, o kadar eskimişler ki tüm yolculuk çok sarsıntılı geçiyor.
Show More (-1)
|
3 |
bumpy |
inişli çıkışlı |
adj. |
|
- Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.
- İnişli çıkışlı diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları kesmemiştir.
- The road was very bumpy.
- Yol çok inişli çıkışlıydı.
Show More (-1)
|