|
- The conference area comprises three rooms, with access to an outdoor patio area.
- Konferans alanı üç odadan oluşmakta ve açık bir veranda alanına erişimi bulunmaktadır.
- Finally block 4 comprises 3 amendments which must be rejected by Parliament, based on the total compromise.
- Son olarak 4. blok, toplam uzlaşı temelinde Parlamento tarafından reddedilmesi gereken 3 değişiklikten oluşmaktadır.
- According to the law, however, Cyprus does not comprise two separate States.
- Ancak yasalara göre Kıbrıs iki ayrı devletten oluşmamaktadır.
- Presently, the SIS comprises 23 regional offices.
- Halihazırda DİE, 23 bölge ofisinden oluşmaktadır.
- Electoral lists comprising 50% men and 50% women could be worth emulating.
- %50'si erkek ve %50'si kadınlardan oluşan seçim listeleri taklit edilmeye değer olabilir.
- We are a continent comprising many small countries with different traditions.
- Bizler farklı geleneklere sahip çok sayıda küçük ülkeden oluşan bir kıtayız.
- This structure comprises the Space Advisory Group and other high-level groups.
- Bu yapı, Alan Danışma Grubu ve diğer üst düzey gruplardan oluşmaktadır.
- The voting slip comprises 4 blocks.
- Oy pusulası 4 bloktan oluşmaktadır.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
- Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The committee comprises ten members.
- Komite, on üyeden oluşuyor.
- The committee comprises ten members.
- Komisyon, 10 üyeden oluşuyor.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
- Güney Yarımküre çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The United States comprises 50 states.
- Birleşik Devletler, 50 eyaletten oluşmaktadır.
- A week comprises a hundred and sixty-eight hours.
- 1 hafta 168 saatten oluşur.
- The United States comprises 50 states.
- Amerika Birleşik Devletleri 50 eyaletten oluşmaktadır.
- A week comprises a hundred and sixty-eight hours.
- Bir hafta yüz altmış sekiz saatten oluşur.
- The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523.
- İsveç, Danimarka ve Norveç'ten oluşan Kalmar Birliği 1523'te dağıldı.
Show More (14)
|
|
- This should comprise all essential and key medicines.
- Bu, tüm temel ve kilit ilaçları içermelidir.
- This rule of law comprises the right to an opportunity to shape one's own life.
- Bu hukukun üstünlüğü, kişinin kendi hayatını şekillendirme fırsatına sahip olma hakkını da içerir.
- This may comprise organisational and technical structures, as well as training.
- Bu, örgütsel ve teknik yapıların yanı sıra eğitimi de içerebilir.
- This EU approval mechanism will comprise a political and technical aspect.
- Bu AB onay mekanizması siyasi ve teknik boyutları içerecektir.
- It comprised numerous obligations and, worse still, numerous prohibitions.
- Çok sayıda yükümlülük ve daha da kötüsü çok sayıda yasak içeriyordu.
- Democracy also comprises the possibility for dialogue with the citizens in the process.
- Demokrasi aynı zamanda süreç içerisinde vatandaşlarla diyalog imkanını da içerir.
Show More (3)
|
