|
- The last time you did this it was rather confusing.
- Bunu en son yaptığınızda oldukça kafa karıştırıcıydı.
- I know this is slightly confusing, but it is a confusing directive!
- Bunun biraz kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum ama bu kafa karıştırıcı bir yönerge!
- The more I hear about these, the more confusing I think they are.
- Bunlar hakkında ne kadar çok şey duyarsam, o kadar kafa karıştırıcı olduklarını düşünüyorum.
- For lay people it is indeed often incomprehensible and confusing.
- Meslekten olmayan insanlar için bu konu gerçekten de çoğu zaman anlaşılmaz ve kafa karıştırıcıdır.
- That leaves you and me looking through a lot of amendments that can sometimes be rather confusing.
- Bu da size ve bana bazen oldukça kafa karıştırıcı olabilen çok sayıda değişikliği incelemek zorunda bırakıyor.
- I know this is slightly confusing, but it is a confusing directive!
- Bunun biraz kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum, ancak bu kafa karıştırıcı bir yönerge!
- We have also had some confusing responses, especially on the Global Health Fund.
- Özellikle Küresel Sağlık Fonu konusunda bazı kafa karıştırıcı tepkiler de aldık.
- The inclusion of category is unnecessary, costly and potentially confusing to consumers.
- Kategorilerin dahil edilmesi gereksiz, maliyetli ve potansiyel olarak tüketiciler için kafa karıştırıcıdır.
- The last time you did this it was rather confusing.
- Bunu son yaptığınızda oldukça kafa karıştırıcıydı.
- The title, 'Women and Sport', might itself have been confusing, but the content is entirely beyond comprehension!
- Kadınlar ve Spor' başlığının kendisi kafa karıştırıcı olabilir, ancak içerik tamamen anlaşılamaz nitelikte!
- They are given the confusing label of 'economic refugees'.
- Bu kişilere kafa karıştırıcı bir etiket olarak 'ekonomik mülteciler' adı verilmiştir.
- We have also had some confusing responses, especially on the Global Health Fund.
- Özellikle Küresel Sağlık Fonu konusunda bazı kafa karıştırıcı yanıtlar da aldık.
- The title, 'Women and Sport', might itself have been confusing, but the content is entirely beyond comprehension!
- Kadınlar ve Spor başlığının kendisi kafa karıştırıcı olduğu gibi içeriği de baştan sona anlaşılır gibi değil!
- The existence of two different Statements of Assurance is not only confusing, but also deceptive.
- İki farklı Güvence Beyanının varlığı sadece kafa karıştırıcı değil, aynı zamanda aldatıcıdır.
- If that sounds confusing, check out the example below.
- Bu kulağa kafa karıştırıcı geliyorsa aşağıdaki örneğe göz atın.
- Their explanation was confusing.
- Açıklamaları kafa karıştırıcıydı.
- Everything seems confusing.
- Her şey kafa karıştırıcı görünüyor.
- It can be a little confusing.
- Biraz kafa karıştırıcı olabilir.
- Four-dimensional space is confusing.
- Dört boyutlu uzay kafa karıştırıcı.
- That must be confusing.
- Bu kafa karıştırıcı olmalı.
- You're really confusing me.
- Gerçekten kafamı karıştırıyorsun.
- That sounds confusing.
- Kulağa kafa karıştırıcı geliyor.
- You're confusing Tom.
- Tom'un kafasını karıştırıyorsun.
- It's very confusing.
- Çok kafa karıştırıcı.
- Isn't that confusing?
- O kafa karıştırıcı, değil mi?
- I don't understand this confusing grammar question.
- Ben bu kafa karıştırıcı gramer sorusunu anlamıyorum.
- You're confusing him.
- Onun kafasını karıştırıyorsun.
- This is all very confusing.
- Bunların hepsi çok kafa karıştırıcı.
- Tom's explanation was very confusing.
- Tom'un açıklaması çok kafa karıştırıcıydı.
- It's definitely very confusing.
- Bu kesinlikle kafa karıştırıcı.
- I finally found my way out of the confusing maze.
- Sonunda, kafa karıştırıcı labirentten çıkış yolumu buldum.
- Is this confusing to you?
- Bu senin için kafa karıştırıcı mı?
- That would be confusing.
- Bu kafa karıştırıcı olurdu.
- It can be confusing at first.
- O ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.
- Stereotypes are confusing and misleading.
- Stereotipler kafa karıştırıcı ve yanıltıcıdır.
- It's confusing.
- Bu kafa karıştırıcı.
- It's confusing.
- Kafa karıştırıcı.
- That's confusing.
- Bu kafa karıştırıcı.
- The reports were confusing.
- Raporlar kafa karıştırıcıydı.
- She was very confusing.
- Çok kafa karıştırıcıydı.
- Life is full of confusing things.
- Hayat kafa karıştırıcı şeylerle dolu.
- Am I confusing you?
- Kafanı karıştırıyor muyum?
- This is very confusing.
- Bu çok kafa karıştırıcı.
- Isn't that confusing?
- Bu kafa karıştırıcı değil mi?
- It's frustrating and confusing.
- Sinir bozucu ve kafa karıştırıcı.
- His words are confusing.
- Onun sözleri kafa karıştırıcı.
- You're confusing him.
- Sen onun kafasını karıştırıyorsun.
- This is all very confusing.
- Bu çok kafa karıştırıcı.
- It's definitely very confusing.
- Kesinlikle çok kafa karıştırıcı.
- It was very confusing.
- Çok kafa karıştırıcıydı.
- It was very confusing.
- O çok kafa karıştırıcıydı.
- He was very confusing.
- O çok kafa karıştırıcıydı.
- That sounds confusing.
- O kafa karıştırıcı görünüyor.
- It's frustrating and confusing.
- Bu sinir bozucu ve kafa karıştırıcı.
- It's really confusing.
- Gerçekten kafa karıştırıcı.
- I find this confusing.
- Bunu kafa karıştırıcı buluyorum.
- It wasn't confusing at all.
- Hiç de kafa karıştırıcı değildi.
- Four-dimensional space is confusing.
- Dört boyutlu uzay, kafa karıştırıcıdır.
- You're confusing them.
- Onların kafasını karıştırıyorsun.
- It was confusing to me.
- Benim için kafa karıştırıcıydı.
- It would be confusing.
- Kafa karıştırıcı olurdu.
- At first, things were very confusing.
- İlk başta, işler çok kafa karıştırıcıydı.
- It was a confusing time.
- O kafa karıştırıcı bir zamandı.
- It's all a little confusing, isn't it?
- Her şey biraz kafa karıştırıcı, değil mi?
- This must be confusing to you.
- Bu senin için kafa karıştırıcı olmalı.
- It can be confusing at first.
- İlk başta kafa karıştırıcı olabilir.
- This explanation sounds confusing.
- Bu açıklama kafa karıştırıcı.
- You're confusing me.
- Kafamı karıştırıyorsun.
- It's all very confusing.
- Her şey çok kafa karıştırıcı.
- His words are confusing.
- Sözleri kafa karıştırıcı.
- Stereotypes are confusing and misleading.
- Klişeler kafa karıştırıcı ve yanıltıcıdır.
- Their explanation was confusing.
- Onların açıklamaları kafa karıştırıcı.
- You're confusing them.
- Kafalarını karıştırıyorsun.
- I know how confusing this must be for you.
- Bunun senin için ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum.
- This is so confusing.
- Bu çok kafa karıştırıcı.
- Tom's explanation was confusing.
- Tom'un açıklaması kafa karıştırıcıydı.
- That can be confusing.
- Bu kafa karıştırıcı olabilir.
- That must be rather confusing.
- Bu oldukça kafa karıştırıcı olmalı.
- This is a little confusing.
- Bu biraz kafa karıştırıcı.
- It was frustrating and confusing.
- Sinir bozucu ve kafa karıştırıcıydı.
- She was very confusing.
- O çok kafa karıştırıcıydı.
- He was very confusing.
- Çok kafa karıştırıcıydı.
- Everything is confusing.
- Her şey kafa karıştırıyor.
- It's all a little confusing, isn't it?
- Bunun hepsi biraz kafa karıştırıcı, değil mi?
- It's all very confusing.
- Bunun hepsi çok kafa karıştırıcı.
- I don't understand this confusing grammar question.
- Bu kafa karıştırıcı dilbilgisi sorusunu anlamıyorum.
- We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing.
- Profesörümüzün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık ama kafa karıştırıcı görünüyordu.
- It's really confusing.
- Bu gerçekten kafa karıştırıcı.
- Is this confusing?
- Bu kafa karıştırıcı mı?
- It was a confusing time.
- Kafa karıştırıcı bir zamandı.
- That's confusing.
- O kafa karıştırıcı.
- It's very confusing.
- O çok kafa karıştırıcı.
- Everything is confusing.
- Her şey kafa karıştırıcı.
- I finally found my way out of the confusing maze.
- Sonunda kafa karıştırıcı labirentten çıkış yolunu buldum.
- This is confusing.
- Bu kafa karıştırıcı.
- It can be a little confusing.
- Bu biraz kafa karıştırıcı olabilir.
Show More (93)
|