1 |
connect |
bağlamak |
v. |
|
- The farmer connected the trailer to his pick-up.
- Çiftçi römorku pikabına bağladı.
- This gas pump is directly connected to the main tank.
- Bu benzin pompası doğrudan ana depoya bağlanmıştır.
- The secretary connected me to the director.
- Sekreter beni müdüre bağladı.
- We need to connect Europe and its markets.
- Avrupa'yı ve pazarlarını birbirine bağlamamız gerekiyor.
- The third priority is to strengthen the single market and connect Europe.
- Üçüncü öncelik tek pazarı güçlendirmek ve Avrupa'yı birbirine bağlamaktır.
- The third priority is to strengthen the single market and connect Europe.
- Üçüncü öncelik ise tek pazarı güçlendirmek ve Avrupa'yı birbirine bağlamaktır.
- As has been said here, it is also important to connect the new Member States to the internal market in energy.
- Burada da söylendiği üzere, yeni Üye Devletleri enerji alanında iç pazara bağlamak da önemlidir.
- We need to open up and connect the energy and transport markets and develop Europe's broadband networks.
- Enerji ve ulaştırma piyasalarını açıp birbirine bağlamamız ve Avrupa'nın geniş bant ağlarını geliştirmemiz gerekiyor.
- Connect an external effect unit for further variety.
- Daha fazla çeşitlilik için harici bir efekt ünitesi bağlayın.
- This option is the only possible way to connect a USB flash drive to an Apple smartphone or tablet.
- Bu seçenek, bir USB flash sürücüyü bir Apple akıllı telefona veya tablete bağlamanın tek olası yoludur.
- This option is the only possible way to connect a USB flash drive to an Apple smartphone or tablet.
- Bu seçenek, bir USB flash sürücüyü bir Apple akıllı telefona veya tablete bağlamak için mümkün olan tek yoldur.
- Connect an external effect unit for further variety.
- Daha fazla çeşitlilik için harici bir efekt birimi bağlayın.
- This tramway connects the city centre with the railway station.
- Bu tramvay şehir merkezini tren istasyonuna bağlıyor.
- This road connects the two cities.
- Bu yol iki şehri birbirine bağlıyor.
- The Panama Canal connects the Atlantic with the Pacific.
- Panama Kanalı, Atlantik ile Pasifik'i birbirine bağlıyor.
- Connect the two cables together.
- İki kabloyu birbirine bağlayın.
- The Suez Canal connects the Mediterranean and Red seas.
- Süveyş Kanalı Akdeniz ve Kızıldeniz'i birbirine bağlar.
- Have they connected the radio antenna?
- Telsiz antenini bağladılar mı?
- Mary hasn't connected her phone to the Internet yet.
- Mary henüz telefonunu internete bağlamadı.
- The Trans-Siberian Railway connects Moscow and Vladivostok.
- Trans-Sibirya Demiryolları, Moskova ile Vladivostok'u birbirine bağlar.
- The Trans-Siberian Railway connects Moscow and Vladivostok.
- Trans-Sibirya Demiryolu Moskova ve Vladivostok'u birbirine bağlar.
- The man connected two wires.
- Adam iki kabloyu birbirine bağladı.
- The canal connects the Atlantic with the Pacific.
- Kanal, Atlantik ile Pasifik'i birbirine bağlıyor.
- He connected the cord to the machine.
- Kabloyu makineye bağladı.
- This expressway connects Tokyo with Nagoya.
- Bu otoyol Tokyo ile Nagoya'yı birbirine bağlıyor.
- This expressway connects Tokyo with Nagoya.
- Bu otoban Tokyo'yu Nagoya'ya bağlar.
- This road connects Tokyo with Osaka.
- Bu yol Tokyo ile Osaka'yı birbirine bağlıyor.
- Their job is to connect the computers to the network.
- Onların işi bilgisayarları ağa bağlamaktır.
- Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom televizyonu, evinin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
- The Tomei Expressway connects Tokyo with Nagoya.
- Tomei Otoyolu Tokyo'yu Nagoya'ya bağlıyor.
- They are planning to connect the cities with a railroad.
- Onlar bir demiryolu ile şehirleri birbirine bağlamayı planlıyorlar.
- This road connects the two cities.
- Bu yol iki şehri bağlamaktadır.
- This road connects Tokyo with Osaka.
- Bu yol Tokyo'yu Osaka'yla bağlar.
- The Panama Canal connects the Atlantic with the Pacific.
- Panama Kanalı, Atlantik'i Pasifik'e bağlar.
- The Suez Canal connects the Mediterranean and Red seas.
- Süveyş Kanalı, Akdeniz ve Kızıldeniz'i birbirine bağlar.
- The canal connects the Atlantic and Pacific Oceans.
- Kanal, Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlar.
- After the accident, they connected him to a lot of machines.
- Kazadan sonra onu birçok makineye bağladılar.
- The M1 motorway connects London to Leeds.
- M1 otoyolu Londra'yı Leeds'e bağlıyor.
- They are planning to connect the cities with a railroad.
- Şehirleri bir demiryolu ile birbirine bağlamayı planlıyorlar.
- The bridge connects the two cities.
- Köprü iki şehri birbirine bağlıyor.
- The M1 motorway connects London to Leeds.
- M1 otoyolu Londra'yı Leeds'e bağlar.
- The Tomei Expressway connects Tokyo with Nagoya.
- Tomei Otoyolu, Nagoya ile Tokyo'yu bağlar.
- He connected the cord to the machine.
- O, kordonu makineye bağladı.
- The canal connects the Atlantic and Pacific Oceans.
- Kanal, Atlantik ve Pasifik Okyanuslarını birbirine bağlıyor.
- The man connected two wires.
- Adam iki kabloyu bağladı.
- Have they connected the radio antenna?
- Radyo antenini bağladılar mı?
- I cannot connect my phone to the Internet.
- Telefonumu internete bağlayamıyorum.
- The canal connects the Atlantic with the Pacific.
- Kanal, Pasifik ile Atlantik'i bağlar.
- Mary hasn't connected her phone to the Internet yet.
- Mary telefonunu henüz internete bağlamadı.
- He knows how to connect his computer to the Internet.
- Bilgisayarını internete nasıl bağlayacağını biliyor.
- We need to connect this cable to the generator.
- Bu kabloyu jeneratöre bağlamamız gerekiyor.
Show More (48)
|
2 |
connect |
bağlantı |
adj. |
|
- They also have relatively fast speeds and allow you to connect up to five devices at once.
- Aynı zamanda nispeten yüksek hızları vardır ve bir defada beş cihaza kadar bağlantıya izin verir.
- Killing and bringing you back, that's how he connects.
- Öldürüp geri getirmek, işte bu şekilde bağlantı kuruyor.
Show More (-1)
|
3 |
connect |
bağlanmak |
v. |
|
- They also have relatively fast speeds and allow you to connect up to five devices at once.
- Ayrıca nispeten yüksek hızlara sahipler ve aynı anda beş cihaza kadar bağlanmanıza izin veriyorlar.
- These sorts of questions can help you connect and get to know one another better.
- Bu tür sorular birbirinize bağlanmanıza ve birbirinizi daha iyi tanımanıza yardımcı olabilir.
Show More (-1)
|
4 |
connect |
birleştirmek |
v. |
|
- The bridge connects the two cities.
- Köprü iki şehri birleştiriyor.
- Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
Show More (-1)
|
5 |
connect |
değmek |
v. |
|
- The player swung the bat, but it didn't connect the ball.
- Oyuncu sopayı savurdu ama topa değmedi.
Show More (-2)
|
6 |
connect |
ilişki kurmak |
v. |
|
- There isn't any evidence that connects the suspect with the assassination.
- Şüpheliyle suikast arasında ilişki kuracak hiçbir kanıt bulunmamaktadır.
Show More (-2)
|
7 |
connect |
yolcu aktarmak |
v. |
|
- My luggage was lost while being transferred to a connecting flight.
- Bagajım yolcu aktaran uçuşa transferi esnasında kayboldu.
Show More (-2)
|
8 |
connect |
bağ kurmak |
v. |
|
- The readers can connect with the author by reading his autobiography.
- Okuyucular otobiyografisini okuyarak yazarla bağ kurabilirler.
Show More (-2)
|
9 |
connect |
bağlantısı |
n. |
|
- She is connected with that company.
- O şirketle bağlantısı var.
Show More (-2)
|