|
- The new restaurant is popular among couples.
- Yeni restoran çiftler arasında popüler.
- It is also important to know which house the couple will live in, and that is the job of the Convention.
- Çiftin hangi evde yaşayacağını bilmek de önemlidir ve bu da Konvansiyon'un işidir.
- This couple has such nice personalities.
- Bu çiftin güzel kişilikleri var.
- Pick some spring clothes for this nice couple.
- Bu sevimli çift için baharlık kıyafetler seç.
- We were out to dinner with another couple last Saturday night.
- Geçen cumartesi gecesi başka bir çiftle akşam yemeğine çıkmıştık.
- Pick some spring clothes for this nice couple.
- Bu sevimli çift için güzel bahar kıyafetleri seçin.
- They're a nice middle-aged couple, just like us.
- Tıpkı bizim gibi orta yaşlı hoş bir çiftler.
- Pick some spring clothes for this nice couple.
- Bu sevimli çift için bahar kıyafetleri seçin.
- The couple has been living happily together since.
- Çift o zamandan beri beraber mutlu bir şekilde yaşıyor.
- The couple has been living happily together since.
- Çift o zamandan beri mutlu bir birliktelik yaşıyor.
- They're a nice middle-aged couple, just like us.
- Orta yaşlı sevimli bir çift, tıpkı bizim gibi.
- We were out to dinner with another couple last Saturday night.
- Geçen Cumartesi akşamı bir başka çiftle yemekteydik.
- The couple posed for the photograph.
- Çift fotoğraf için poz verdi.
- We are a happy couple who've been together for more than twenty years.
- Biz yirmi yılı aşkın süredir birlikte olan mutlu bir çiftiz.
- That couple gets soused nearly every night.
- O çift neredeyse her gece içer.
- They're like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi.
- The couple was walking arm in arm.
- Çift kol kola yürüyordu.
- My mother attempted to reconcile the couple.
- Annem çifti barıştırmayı denedi.
- It is hard for the couple to live together any longer.
- Çift için artık birlikte yaşamak çok zor.
- That couple was made for each other.
- O çift birbirleri için yaratılmış.
- We were a perfect couple.
- Biz harika bir çifttik.
- Tom and Mary seem like the perfect couple.
- Tom ve Mary mükemmel bir çift gibi görünüyor.
- Dan and Linda met an elderly couple at the park.
- Dan ve Linda parkta yaşlı bir çiftle tanıştılar.
- Tom and Mary are a great couple.
- Tom ve Mary harika bir çift.
- Sami and Layla appeared a very happy couple.
- Sami ve Layla çok mutlu bir çift gibi görünüyorlardı.
- The couple were the same age.
- Çift aynı yaştaydılar.
- The couple named their first child Mark.
- Çift ilk çocuklarına Mark adını verdi.
- What a nice couple they are!
- Ne güzel bir çift!
- Tom and Mary, the famous celebrity couple, want to get divorced.
- Ünlü şöhretli çift Tom ve Mary boşanmak istiyorlar.
- That couple was made for each other.
- Bu çift birbirleri için yaratılmış.
- What a charming couple!
- Ne cazibeli bir çift!
- The couple doesn't fight often these days, but they used to a lot.
- Çift bugünlerde sık sık kavga etmiyor ama eskiden çok kavga ederlerdi.
- What a beautiful couple!
- Ne güzel bir çift!
- The couple went off on their honeymoon.
- Çift balayına gitti.
- The couple led a happy life.
- Çift, mutlu bir yaşam sürdü.
- The couple carved their initials in an oak tree.
- Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.
- The couple were the same age.
- Çift aynı yaştaydı.
- The couple quarreled, but soon made up.
- Çift tartıştı ama kısa süre sonra barıştı.
- They are a good couple.
- Onlar iyi bir çifttir.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
- Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek hoştur.
- The couple carved their initials into the oak tree.
- Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.
- The couple put their house on the market.
- Çift evlerini satışa çıkardı.
- They sound like a married couple.
- Evli bir çift gibi konuşuyorlar.
- Tom and Mary seem to be a happy couple.
- Tom ve Mary mutlu bir çift gibi görünüyor.
- The real estate man told lies to the couple.
- Emlakçı, çifte yalanlar söyledi.
- They sound like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi görünüyor.
- At the neighbouring table sat a German-speaking couple.
- Komşu masada Almanca konuşan bir çift oturuyordu.
- The couple quarreled, but soon made up.
- Çift tartıştı ama kısa sürede uzlaştı.
- The real estate man told lies to the couple.
- Emlakçı, çifte yalan söyledi.
- The couple are going out of the church.
- Çift kiliseden çıkıyor.
- The burglar locked the couple in the basement.
- Soyguncu çifti bodruma kilitledi.
- What a nice couple they are!
- Ne hoş bir çift.
- The couple separated, never to see each other again.
- Çift bir daha birbirlerini görmemek üzere ayrıldı.
- The couple led a happy life.
- Çift, mutlu bir hayat sürdü.
- The burglar locked the couple in the basement.
- Soyguncu çifti bodrumda kilitledi.
- The couple broke off their engagement.
- Çift, nişanlarını bozdu.
- The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift, balayında Hawaii'ye gitti.
- They are a good couple.
- Onlar iyi bir çift.
- The couple have seven children.
- Bu çiftin yedi tane çocuğu var.
- The couple have seven children.
- Çiftin yedi çocuğu var.
- The couple separated, never to see each other again.
- Çift birbirlerini tekrar görmemek üzere ayrıldı.
- Mary and Alice are a legally married same sex couple.
- Mary ve Alice yasal olarak aynı cinsiyetten evli bir çift.
- The couple broke off their engagement.
- Çift nişanlarını bozdu.
- I think that you and Tom could make a cute couple.
- Senin ve Tom'un sevimli bir çift olabileceğini düşünüyorum.
- They're a happy-looking couple.
- Mutlu görünen bir çift.
- They're a really wonderful couple.
- Onlar gerçekten harika bir çift.
- What a charming couple!
- Ne büyüleyici bir çift!
- The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift, balayı için Hawaii'ye gitti.
- The couple is on the dance floor.
- Çift dans pistinde.
- Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.
- Boşanma, boşanan çiftin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de şiddetli bir ayrılık söz konusuysa.
- That couple gets soused nearly every night.
- Bu çift neredeyse her gece sarhoş oluyor.
- Mary and Alice are a legally married same sex couple.
- Mary ve Alice yasal olarak evli aynı cinsten bir çift.
- We're a married couple.
- Biz evli bir çiftiz.
- A son was born to the couple.
- Çiftin bir oğlu oldu.
- Tom and Mary seem to be a happy couple.
- Tom ve Mary mutlu bir çift gibi görünüyorlar.
- The couple spent a lot of money on furnishing their house.
- Çift, evlerini dekore etmek için çok para harcadı.
- You are a beautiful couple.
- Siz güzel bir çiftsiniz.
- Tom and Mary are a nice couple.
- Tom ve Mary iyi bir çift.
- Sami and Layla met a Muslim couple in Toronto.
- Sami ve Leyla Toronto'da Müslüman bir çiftle tanıştı.
- That couple spends quite a bit of money eating at nice restaurants.
- Bu çift güzel restoranlarda yemek için epey para harcıyor.
- Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Layla hırslı genç bir çiftti.
- The couple decided to adopt an orphan.
- Çift bir yetimi evlat edinmeye karar verdi.
- Tom and Mary are a cute couple.
- Tom ve Mary sevimli bir çift.
- We were a perfect couple.
- Biz mükemmel bir çifttik.
- The couple spent a lot of money on furnishing their house.
- Çift, evlerini döşemek için çok para harcadı.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
- Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- Tom and Mary, the famous celebrity couple, want to get divorced.
- Ünlü çift Tom ve Mary boşanmak istiyor.
- To all appearances, they are a happy couple.
- Görünüşe göre mutlu bir çiftler.
- The couple has three school-aged children.
- Çiftin okul çağında üç çocuğu var.
- They're like a married couple.
- Evli bir çift gibiler.
- Sitting at the adjoining table was a German-speaking couple.
- Bitişik masada Almanca konuşan bir çift oturuyordu.
- The couple parted, never to meet again.
- Çift bir daha görüşmemek üzere ayrıldı.
- The couple had made a decision to adopt a child.
- Çift, çocuğu evlatlık almak için bir karar vermişti.
- The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
- Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.
- The couple is talking.
- Çift konuşuyor.
- To all appearances, they are a happy couple.
- Görünüşe bakılırsa, onlar mutlu bir çift.
- Peter and Eve are a dream couple.
- Peter ve Eve rüya gibi bir çift.
- A son was born to the couple.
- Çiftin bir oğlu dünyaya geldi.
- The couple has a business of selling greeting cards.
- Çiftin tebrik kartı satma işi var.
- This is the couple who showed me the way.
- Bu da bana yolu gösteren çift.
- Sitting at the adjoining table was a German-speaking couple.
- Bitişik masada oturan, Almanca konuşan bir çiftti.
- The couple carved their initials into the oak tree.
- Çift meşe ağacının üzerine kendi baş harflerini kazıdı.
- A son was born to the couple.
- Çiftin bir oğlu dünyaya gelmiştir.
- You are a beautiful couple.
- Çok güzel bir çiftsiniz.
- The couple went off on their honeymoon.
- Çift balayına çıktı.
- The couple had made a decision to adopt a child.
- Çift bir çocuk evlat edinmeye karar vermişti.
- Tom and Mary seem like a nice couple.
- Tom ve Mary iyi bir çifte benziyor.
- When I visited their apartment, the couple was right in the middle of an argument.
- Onların evini ziyaret ettiğimde çift, bir tartışmanın tam ortasındaydı.
- Tom and Mary are a cute couple.
- Tom ve Mary şirin bir çift.
- The couple lived a happy life to the end.
- Çift, sonuna kadar mutlu bir hayat yaşadı.
- The couple walked holding hands in the moonlight.
- Çift ay ışığında ele ele tutuşarak yürüdü.
- My mother attempted to reconcile the couple.
- Annem çifti barıştırmaya çalıştı.
- I saw a young couple cuddling on a park bench.
- Parktaki bankta sarılan genç bir çift gördüm.
- We are a happy couple who've been together for more than twenty years.
- Biz yirmi yıldan fazla süredir beraber olan mutlu bir çiftiz.
- The couple is walking hand in hand.
- Çift el ele yürüyor.
- What a lovely couple!
- Ne güzel bir çift!
- The couple is on the dance floor.
- Çift pisttedir.
- Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift kişilik 30$ veya tek kişilik 20$ karşılığında temin edilebilir.
- The couple are going out of the church.
- Çift, kiliseden çıkıyor.
- This is the couple who showed me the way.
- Bu, bana yolu gösteren çifttir.
- It's so refreshing to meet a good Muslim couple in this town.
- Bu şehirde iyi bir Müslüman çiftle tanışmak çok güzel.
- It's so refreshing to meet a good Muslim couple in this town.
- Bu şehirde güzel bir Müslüman çiftle tanışmak çok hoş oldu.
- They're a happy-looking couple.
- Onlar mutlu görünümlü bir çift.
- The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
- Çift tartışıyordu ve Chris Beth'i vurarak yere düşürdü.
- The couple walked holding hands in the moonlight.
- Çift ay ışığında el ele yürüyordu.
- They were very good as a couple.
- Çift olarak çok iyiydiler.
- The couple had a son.
- Çiftin bir oğlu vardı.
- My mother tried to reconcile the couple.
- Annem çifti barıştırmaya çalıştı.
- Sami and Layla met a Muslim couple in Toronto.
- Sami ve Leyla Toronto'da Müslüman bir çiftle tanıştılar.
- The couple wants to purchase a home.
- Çift, bir ev satın almak istiyor.
- A very elderly couple is having an elegant dinner to celebrate their 75th wedding anniversary.
- Çok yaşlı bir çift 75.evlilik yıldönümünü kutlamak için şık bir akşam yemeğine çıkıyor.
- The doctors were wrong to condemn the couple.
- Doktorlar çifti kınamakla hata ettiler.
- The couple put their house on the market.
- Çift evlerini satılığa çıkardı.
- When I visited their apartment, the couple was right in the middle of an argument.
- Evlerine gittiğimde çift tartışmanın tam ortasındaydı.
- They are not a well-matched couple.
- Pek uyumlu bir çift değiller.
- The couple wants to purchase a home.
- Çift bir ev satın almak istiyor.
- The couple was happy.
- Çift mutluydu.
Show More (134)
|
|
- We cannot make it Community law within the next couple of weeks.
- Bunu önümüzdeki birkaç hafta içerisinde Topluluk yasası haline getiremeyiz.
- Twenty-three instances of this have occurred in the last couple of weeks alone.
- Sadece son birkaç hafta içinde bu şekilde yirmi üç vaka meydana gelmiştir.
- We have seen all too many accidents during the last couple of years.
- Son birkaç yılda çok fazla kaza gördük.
- We have a number of differences of opinion on this, and I hope that those can be settled in the next couple of years.
- Bu konuda bazı görüş ayrılıklarımız var ve umarım bunlar önümüzdeki birkaç yıl içinde çözüme kavuşturulabilir.
- We cannot make it Community law within the next couple of weeks.
- Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde bunu Topluluk yasası haline getiremeyiz.
- Twenty-three instances of this have occurred in the last couple of weeks alone.
- Sadece son birkaç hafta içerisinde bu konuda yirmi üç örnek yaşandı.
- I hope that in the next couple of weeks and months, we will prove worthy of those additional weighty responsibilities.
- Umarım önümüzdeki birkaç hafta ve ay içinde bu ek ağır sorumluluklara layık olduğumuzu kanıtlarız.
- We got a whole day for the last couple hundred miles.
- Son birkaç yüz kilometre için koca bir günümüz vardı.
- And then, if he's a decent human, he spends the next couple of days throwing up.
- Ve sonra, eğer düzgün bir insansa, sonraki birkaç günü kusarak geçirir.
- We got a whole day for the last couple hundred miles.
- Son birkaç yüz mil boyunca tam bir günümüz oldu.
- We got a whole day for the last couple hundred miles.
- Son birkaç yüz mil için bütün bir gün bizimdi.
- You've had a real hard time the last couple of days.
- Son birkaç gündür gerçekten zor zamanlar geçirdin.
- It's been a crazy couple of years.
- Çılgın birkaç yıl oldu.
- Where have you been the past couple of days?
- Son birkaç gün neredeydin?
- Let's see what happens in the next couple of years.
- Bakalım önümüzdeki birkaç yıl içinde neler olacak.
- Where have you been the past couple of days?
- Son birkaç gündür neredeydin?
- They got married couple of months ago.
- Onlar birkaç ay önce evlendi.
- Tom has been living in Boston for the past couple of years.
- Tom son birkaç yıldır Boston'da yaşıyor.
- Give me another couple of days to think it over.
- Üzerinde düşünmem için bana birkaç gün daha ver.
- He's going to be very weak and peaky for the next couple of days.
- Önümüzdeki birkaç gün çok zayıf ve bitkin olacak.
- I'll give you another couple of days to think it over.
- Bunu düşünmek için sana birkaç gün daha vereceğim.
- Give me another couple of days to think it over.
- Bunu düşünmem için bana birkaç gün daha ver.
- It's been a crazy couple of years.
- Çılgınca birkaç yıl oldu.
- I'll give you another couple of days to think it over.
- Bunu düşünmen için sana birkaç gün daha vereceğim.
- Could you please wait just couple of minutes?
- Lütfen sadece birkaç dakika bekleyebilir misin?
- We should get together every couple of months.
- Birkaç ayda bir bir araya gelmeliyiz.
- Let's wait and see what happens in the next couple of weeks.
- Bekleyelim ve önümüzdeki birkaç hafta içinde neler olacağını görelim.
- They got married couple of months ago.
- Birkaç ay önce evlendiler.
- Let's wait and see what happens in the next couple of weeks.
- Önümüzdeki birkaç hafta içinde ne olacağını bekleyip görelim.
- Could you please wait just couple of minutes?
- Lütfen birkaç dakika bekler misiniz?
- Let's see what happens in the next couple of years.
- Önümüzdeki birkaç yıl içinde ne olacağını görelim.
- Tom has been living in Boston for the past couple of years.
- Tom son birkaç yıldır Boston'da yaşamaktadır.
Show More (29)
|
