1 |
cycle |
döngü |
n. |
|
- The summit brought to a conclusion the first open coordination cycle on pensions.
- Zirve, emekli maaşlarına ilişkin ilk açık koordinasyon döngüsünü sona erdirdi.
- I see research's principal contribution as being to the safety of the atomic power stations and of their fuel cycle.
- Araştırmanın temel katkısının atom enerjisi santrallerinin ve yakıt döngüsünün güvenliğine yönelik olduğunu düşünüyorum.
- This is a terrifically important moment in the political and legislative cycle in the European Union.
- Bu, Avrupa Birliği'ndeki siyasi ve yasama döngüsünde son derece önemli bir andır.
- Coordination cycles do not examine economic relationships between countries.
- Koordinasyon döngüleri ülkeler arasındaki ekonomik ilişkileri incelememektedir.
- We are at the start of the budget cycle.
- Bütçe döngüsünün başındayız.
- These will be the key points which will make the coordination cycle more transparent and improve its effects.
- Bunlar, koordinasyon döngüsünü daha şeffaf hale getirecek ve etkilerini artıracak kilit noktalar olacaktır.
- The PSE Group, also in the Committee on Constitutional Affairs, is now offering to break this cycle.
- Anayasal İşler Komitesi'nde de yer alan PSE Grubu şimdi bu döngüyü kırmayı teklif ediyor.
- I am in favour of merging different areas and setting up a cycle.
- Farklı alanların birleştirilmesinden ve bir döngü oluşturulmasından yanayım.
- Consequently, the new cycle will be completely under way before the elections to this Parliament.
- Sonuç olarak, yeni döngü bu Parlamento seçimlerinden önce tamamen başlamış olacaktır.
- I take the view that this is in fact a propitious time to shift to a five-year cycle.
- Beş yıllık bir döngüye geçmek için aslında uygun bir zaman olduğu görüşündeyim.
- This stage would be based on limit values and test cycles that currently apply to passenger cars.
- Bu aşama, şu anda binek otomobiller için geçerli olan sınır değerlere ve test döngülerine dayanacaktır.
- The deadly cycle of attack and reprisal has to be broken.
- Ölümcül saldırı ve misilleme döngüsü kırılmalıdır.
- The cycle will begin with the preparation of the spring European Council.
- Döngü, ilkbahar Avrupa Konseyi'nin hazırlanmasıyla başlayacaktır.
- This stage would be based on a test cycle for passenger cars.
- Bu aşama, binek otomobiller için bir test döngüsüne dayanacaktır.
- So this cycle is now complete.
- Böylece bu döngü artık tamamlanmıştır.
- Like two powerful rulers changing places in a continual cycle.
- Sürekli bir döngü içinde yer değiştiren iki kudretli hükümdar gibi.
- The cycle repeats, nothing new here.
- Döngü tekrarlanıyor, burada yeni bir şey yok.
- Garbage collector cycles would not necessarily be shorter with a larger heap.
- Çöp toplayıcı döngüleri daha büyük bir yığınla mutlaka daha kısa olmayacaktır.
- Like two powerful rulers changing places in a continual cycle.
- Daimi bir döngüde yer değiştiren iki kudretli yönetici gibi.
- Like two powerful rulers changing places in a continual cycle.
- Sürekli bir döngü içinde yer değiştiren iki kudretli kral gibi.
- The cycle repeats, nothing new here.
- Döngü tekrar ediyor, burada yeni bir şey yok.
- Experience and sensitivity build up one another in a never-ending cycle.
- Deneyim ve duyarlılık hiç bitmeyen bir döngü içinde birbirini geliştirir.
- The garbage collector periodically looks out for reference cycles and removes them.
- Çöp toplayıcı periyodik olarak referans döngülerini arar ve bunları kaldırır.
- The economy is at peak of a business cycle at present.
- Şu anda ekonomi iş döngüsünün zirvesinde.
- Revenge is a never-ending cycle.
- İntikam hiç bitmeyen bir döngüdür.
- The cycle is repeating itself.
- Döngü kendini tekrarlıyor.
- Did Tom remember to add fabric softener to the rinse cycle?
- Tom durulama döngüsüne yumuşatıcı eklemeyi unutmadı değil mi?
- Fashion is a vicious cycle.
- Moda kısır bir döngüdür.
- Only forgiveness can break the endless cycle of revenge.
- Sadece affetmek, sonsuz intikam döngüsünü kırabilir.
- The cycle is repeating itself.
- Döngü kendini yineliyor.
- The endless cycle of revenge can only be broken by forgiveness.
- Sonsuz intikam döngüsü ancak affetme ile kırılabilir.
- The economy is at peak of a business cycle at present.
- Ekonomi şu anda bir iş döngüsünün zirvesinde.
- Only forgiveness can break the endless cycle of revenge.
- Sonsuz intikam döngüsünü sadece bağışlama kırabilir.
- Revenge is an endless cycle.
- İntikam sonsuz bir döngüdür.
- I never change my sleep cycle.
- Uyku döngümü asla değiştirmem.
Show More (32)
|
2 |
cycle |
bisiklete binmek |
v. |
|
- Can she cycle?
- Bisiklete binebilir mi?
- Why don't we go cycling?
- Neden bisiklete binmiyoruz?
- Cycling is a lot of fun.
- Bisiklete binmek çok eğlenceli.
- Tom told me that if it didn't rain tomorrow he'd go cycling with Mary.
- Tom bana yarın yağmur yağmazsa Mary ile bisiklete binmeye gideceğini söyledi.
- I'd like to go cycling.
- Bisiklete binmeyi severim.
- Cycling is a lot of fun.
- Bisiklete binmek çok eğlencelidir.
- I will go cycling even if it rains.
- Yağmur yağsa bile bisiklete binmeye gideceğim.
- I like cycling.
- Bisiklete binmeyi severim.
- You may go cycling if it doesn't rain.
- Yağmur yağmazsa bisiklete binebilirsiniz.
- He enjoyed cycling.
- Bisiklete binmekten hoşlanıyordu.
- Do you still go cycling with Tom?
- Hâlâ Tom'la bisiklete biniyor musun?
- We all like cycling.
- Hepimiz bisiklete binmeyi seviyoruz.
- Tom went cycling with one of his friends.
- Tom arkadaşlarından biriyle bisiklete binmeye gitti.
- Tom asked me if I could go cycling with him on Saturday.
- Tom bana Cumartesi günü onunla bisiklete binip binemeyeceğimi sordu.
- We all like cycling.
- Hepimiz bisiklete binmekten hoşlanırız.
- Tom enjoyed cycling.
- Tom bisiklete binmekten zevk aldı.
- Do you like cycling?
- Bisiklete binmeyi sever misin?
- Tom's hobbies are gardening, sailing, carpentry and cycling.
- Tom'un hobileri bahçecilik, yelkencilik, marangozluk ve bisiklete binmek.
- That young man is very keen on cycling.
- Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.
- While I was cycling, the rain started.
- Ben bisiklete binerken yağmur yağmaya başladı.
- He enjoyed cycling.
- O, bisiklete binmenin keyfini çıkardı.
- I prefer walking to cycling.
- Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.
- I'd like to go cycling.
- Bisiklete binmek isterdim.
- Tom doesn't mind cycling in the rain.
- Tom yağmurda bisiklete binmeyi umursamıyor.
- Tom and I go cycling together.
- Tom ve ben birlikte bisiklete biniyoruz.
- Tom enjoyed cycling.
- Tom bisiklete binmeyi severdi.
- That young man is very keen on cycling.
- O genç adam bisiklete binmeye çok meraklı.
Show More (24)
|
3 |
cycle |
bisiklet |
n. |
|
- I hope that we shall not have to cycle around Brussels.
- Umarım Brüksel'de bisikletle dolaşmak zorunda kalmayız.
- Sometimes I walk home from work and sometimes I cycle, because I live close to where I work.
- Bazen işten eve yürüyerek, bazen de bisikletle dönüyorum, çünkü çalıştığım yere yakın oturuyorum.
- Tom usually cycles to school.
- Tom genellikle okula bisikletle gider.
- We are going to cycle to the lake tomorrow.
- Yarın bisikletle göle gideceğiz.
- He cycles to school.
- O, okula bisikletle gider.
- There’s a Subway sandwich shop just across from Hayasaka Cycle on Clis Road.
- Clis Yolu'nda Hayasaka Bisiklet'in karşısında bir Subway sandviç dükkanı var.
Show More (3)
|
4 |
cycle |
bisikletle gitmek |
v. |
|
- It was below zero this morning, but I cycled to school.
- Bu sabah hava sıfırın altındaydı ama okula bisikletle gittim.
- It was below zero this morning, but I cycled to school.
- Bu sabah sıcaklık sıfırın altındaydı ama okula bisikletle gittim.
- He cycles to school.
- Okula bisikletle gidiyor.
- I cycle to work.
- İşe bisikletle giderim.
Show More (1)
|
5 |
cycle |
bisiklet sürmek |
v. |
|
- I plan to cycle around Shikoku next year.
- Gelecek yıl Shikoku çevresinde bisiklet sürmeyi planlıyorum.
- I plan to cycle around Shikoku next year.
- Gelecek yıl Shikoku'da bisiklet sürmeyi planlıyorum.
- We are going to cycle to the lake tomorrow.
- Yarın göle doğru bisiklet süreceğiz.
Show More (0)
|
6 |
cycle |
seri |
n. |
|
- The plays were then expanded into a three-day cycle.
- Oyunlar daha sonra üç günlük bir seri haline getirildi.
Show More (-2)
|
7 |
cycle |
dolaşım |
n. |
|
- The cycle of blood is not regular.
- Kan dolaşımı düzenli değil.
Show More (-2)
|