1 |
dignified |
ağırbaşlı |
adj. |
|
- Tom tried to look dignified.
- Tom ağırbaşlı görünmeye çalıştı.
- Tom looks very dignified.
- Tom çok ağırbaşlı görünüyor.
- Tom looks dignified.
- Tom ağırbaşlı görünüyor.
- Tom is a very dignified man.
- Tom çok ağırbaşlı bir adamdır.
- The lady's behaviour was always dignified.
- Hanımefendinin davranışları her zaman ağırbaşlıydı.
- You're so much more dignified than I am.
- Sen benden çok daha ağırbaşlısın.
- He looks dignified.
- Ağırbaşlı duruyor.
- You look very dignified.
- Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
- Tom says I look dignified.
- Tom ağırbaşlı göründüğümü söylüyor.
- At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede dul kadın, siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.
Show More (7)
|
2 |
dignified |
onurlu |
adj. |
|
- We must therefore adopt initiatives to help the people of Madagascar to rediscover a dignified way of life.
- Bu nedenle Madagaskar halkının onurlu bir yaşam biçimini yeniden keşfetmesine yardımcı olacak girişimlerde bulunmalıyız.
- This approach must include the guarantee of a dignified, independent, self-sufficient lifestyle.
- Bu yaklaşım, onurlu, bağımsız ve kendi kendine yetebilen bir yaşam tarzının garanti altına alınmasını içermelidir.
- This was, incidentally, done in a peaceful and – I sincerely hope – dignified manner.
- Bu, tesadüfen, barışçıl ve - içtenlikle umuyorum ki - onurlu bir şekilde yapıldı.
- These people deserve a dignified recovery.
- Bu insanlar onurlu bir iyileşmeyi hak ediyor.
- These conditions must provide a dignified standard of living and must respect the individual's fundamental rights.
- Bu koşullar onurlu bir yaşam standardı sağlamalı ve bireyin temel haklarına saygı göstermelidir.
- Tom looks very dignified.
- Tom çok onurlu görünüyor.
- The lady's behaviour was always dignified.
- Bayanın davranışı her zaman onurluydu.
- I am wise enough to think that if one is born a fish, it is more dignified to die under the water than in the frying pan.
- İnsan balık olarak doğmuşsa, suyun altında ölmenin kızartma tavasında ölmekten daha onurlu olduğunu düşünecek kadar akıllıyım.
Show More (5)
|
3 |
dignified |
asil |
adj. |
|
- Tom is a very dignified man.
- Tom çok asil bir adamdır.
- He looks dignified.
- Asil görünüyor.
- What a dignified man!
- Ne asil bir adam!
- You're so much more dignified than I am.
- Benden çok daha asilsiniz.
- You look very dignified.
- Çok asil görünüyorsun.
- At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede dul kadın, siyah takım elbisesi, şapkası ve eldivenleriyle çok asil görünüyordu.
- Tom says I look dignified.
- Tom asil göründüğümü söylüyor.
Show More (4)
|
4 |
dignified |
oturaklı |
adj. |
|
- Tom is a very dignified man.
- Tom çok oturaklı bir adamdır.
Show More (-2)
|