|
- I hope that we do not go on into the evening session in any event.
- Umarım her halükarda akşam oturumuna geçmeyiz.
- He has probably been waiting for this all evening.
- Muhtemelen bütün akşam bunu bekledi.
- I, with many others, travelled the exact route the evening before.
- Ben ve diğer pek çok kişi bir önceki akşam aynı güzergâhtan geçtik.
- Sitting here on an evening like this, I think we all belong to Parliament's survivors' network.
- Böyle bir akşamda burada otururken hepimizin Parlamentonun hayatta kalanlar ağına ait olduğumuzu düşünüyorum.
- On the evening of 12 August, my daughter bought a camera in my home town of Döbelin, population 28 000.
- 12 Ağustos akşamı kızım, 28.000 nüfuslu Döbelin kasabasından bir fotoğraf makinesi satın aldı.
- Tomorrow evening I had planned to fly to Belgrade.
- Yarın akşam Belgrad'a uçmayı planlıyordum.
- The talks rapidly led to unanimous conclusions, the text of which was made public on the evening of 21 September.
- Görüşmeler hızla oybirliğiyle varılan sonuçlara yol açmış ve bu sonuçlar 21 Eylül akşamı kamuoyuna açıklanmıştır.
- Not many of us will be here on Thursday evening, unfortunately.
- Ne yazık ki Perşembe akşamı pek çoğumuz burada olamayacağız.
- Where will you be tomorrow evening?
- Yarın akşam nerede olacaksın?
- His birthday party will take place tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam gerçekleşecek.
- It was a very pleasant evening.
- O çok keyifli bir akşamdı.
- And the evening and morning were the fourth day.
- Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.
- He had a silly smile on his face the whole evening.
- Bütün akşam yüzünde aptalca bir gülümseme vardı.
- He meets me today evening at six o'clock.
- O bugün akşam saat altıda beni karşılar.
- I'll arrive in Boston tomorrow evening.
- Yarın akşam Boston'a varacağım.
- Tom and Mary are going to a dance tomorrow evening.
- Tom ve Mary yarın akşam bir dansa gidiyorlar.
- Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
- Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
- How can we get this done by Monday evening?
- Bunu pazartesi akşamına kadar nasıl bitirebiliriz?
- I need a taxi tomorrow evening.
- Yarın akşam bana bir taksi gerekiyor.
- I enjoyed the evening very much.
- Bu akşam çok keyif aldım.
- I'll be back by evening.
- Akşama dönmüş olurum.
- Tom had an interesting evening.
- Tom ilginç bir akşam geçirdi.
- It was a great evening.
- Harika bir akşamdı.
- If you leave now, you'll be in Boston by tomorrow evening.
- Şimdi gidersen, yarın akşam Boston'da olursun.
- It's a pleasant evening.
- Güzel bir akşam.
- She found the evening boring and uninteresting, in short, a waste of time.
- Akşamı sıkıcı ve bayık, kısacası tam bir zaman kaybı olarak gördü.
- I don't know how the evening will end.
- Akşamın nasıl sona ereceğini bilmiyorum.
- Tom is going to be here all evening.
- Tom bütün akşam burada olacak.
- And the evening and the morning were the third day.
- Akşam ve sabahla üçüncü gün oldu.
- He flirted with her all evening.
- O bütün akşam onunla flört etti.
- Tom eats out almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam dışarıda yemek yiyor.
- Tom and Mary played cards together all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam birlikte kâğıt oynadılar.
- I wish you a pleasant evening.
- Sana keyifli bir akşam diliyorum.
- It came on to rain toward evening.
- Akşama doğru yağmur yağmaya başladı.
- Tom does that every Monday evening.
- Tom bunu her pazartesi akşamı yapıyor.
- Have a wonderful evening.
- Harika bir akşam geçir.
- It was a lovely evening.
- Güzel bir akşamdı.
- How was your evening?
- Akşamın nasıldı?
- I wish you a wonderful evening!
- Size harika bir akşam diliyorum!
- It's not evening yet.
- Daha akşam olmadı.
- We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
- Dün kardeşlerim ve arkadaşlarımla harika bir akşam geçirdik ve barbekü de çok güzeldi.
- Do you have any plans for tomorrow evening?
- Yarın akşam için bir planın var mı?
- Sami has been at work all evening.
- Sami bütün akşam işteydi.
- Tom was arrested Monday evening.
- Tom Pazartesi akşamı tutuklandı.
- Tom and Mary played cards together all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam beraber iskambil oynadılar.
- Tom was here on the evening of the 20th.
- Tom, 20'si akşamı buradaydı.
- What time tomorrow evening would you like me to come over?
- Yarın akşam saat kaçta gelmemi istersiniz?
- May God give us a good evening!
- Tanrı bize iyi bir akşam versin!
- Layla and Sami had a sweet little evening.
- Leyla ve Sami tatlı küçük bir akşam geçirdiler.
- Tom is going to have an interesting evening.
- Tom ilginç bir akşam geçirecek.
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Ben yokken biri gelirse ona akşama kadar geri gelmeyeceğimi söyle.
- Everybody except the Anderson family is going to the party next Thursday evening.
- Anderson ailesi dışında herkes gelecek Perşembe akşamı partiye gidiyor.
- The evening isn't over.
- Akşam bitmedi.
- It was a beautiful evening.
- Güzel bir akşamdı.
- Tom does that every Monday evening.
- Tom bunu her pazartesi akşam yapar.
- Tom said he'd call Mary Monday evening.
- Tom pazartesi akşamı Mary'yi arayacağını söyledi.
- Tom wasn't home last Monday evening.
- Tom geçen pazartesi akşamı evde değildi.
- And he called the light Day, and the darkness Night; and there was evening and morning one day.
- Ve ışığa Gündüz, ve karanlığa Gece dedi; ve akşam ve sabah bir gün oldu.
- Tom didn't say a word all evening.
- Tom bütün akşam tek kelime etmedi.
- Tom had a party at his place Monday evening.
- Tom'un pazartesi akşamı evinde bir parti vardı.
- Tom will be arriving by train tomorrow evening.
- Tom yarın akşam trenle gelecek.
- Tom eats out almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam dışarıda yiyor.
- It was a very pleasant evening.
- Çok hoş bir akşamdı.
- Enjoy your evening.
- Akşamın tadını çıkarın.
- Tom gets drunk almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam sarhoş olur.
- I'll come over tomorrow evening.
- Yarın akşam geleceğim.
- We watch TV together almost every evening.
- Neredeyse her akşam birlikte televizyon izliyoruz.
- What do you think they want to do tomorrow evening?
- Yarın akşam onların ne yapmayı istediklerini düşünüyorsun?
- Tom is at home almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam evde.
- Tom plans to play poker with us tomorrow evening.
- Tom yarın akşam bizimle poker oynamayı planlıyor.
- This is the most wonderful evening I've ever had.
- Bu şimdiye kadar yaşadığınız en güzel akşam.
- I'll be back tomorrow evening.
- Yarın akşam döneceğim.
- Tom said he'd call Mary Monday evening.
- Tom, Mary'i pazartesi akşamı arayacağını söyledi.
- Tom was here on the evening of the 20th.
- Tom ayın 20'si akşamı buradaydı.
- Are you free tomorrow evening?
- Yarın akşam boş musun?
- The phone number for the Thursday evening phone conference is 415-904-8873.
- Perşembe akşamı yapılacak telefon konferansının telefon numarası 415-904-8873.
- What do you think they want to do tomorrow evening?
- Sence yarın akşam ne yapmak istiyorlar?
- Tom usually calls me every Monday evening.
- Tom genellikle her pazartesi akşamı beni arar.
- I'll arrive in Boston tomorrow evening.
- Yarın akşam Boston'a geleceğim.
- I spent the whole evening reading the poetry of Kenji Miyazawa.
- Ben bütün akşamı Kenji Miyazawa'nın şiirini okuyarak geçirdim.
- The king will appear in person tomorrow evening.
- Kral yarın akşam şahsen bulunacak.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
- Tom bütün akşamı internette ünlü insanların fotoğraflarını arayarak geçirdi.
- Sami thought it was evening.
- Sami akşam olduğunu düşündü.
- And the evening and morning were the fourth day.
- Akşam ve sabahla dördüncü gün oldu.
- We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
- It was a delightful evening.
- Keyifli bir akşamdı.
- Each evening, a nightingale sang for us.
- Her akşam, bir bülbül bizim için şarkı söyledi.
- He will be here all evening.
- Bütün akşam burada olacak.
- Her birthday party will be given next evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam verilecek.
- I spent the whole evening talking with Tom.
- Tüm akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.
- The evening's not over yet.
- Akşam henüz bitmedi.
- Tom and Mary played music together all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam birlikte müzik yaptılar.
- It was a lovely autumn evening.
- Hoş bir sonbahar akşamı idi.
- The evening performance at the Royal Theater had ended, and the audience had gone home.
- Kraliyet Tiyatrosu'nda akşam performansı sona ermişti, ve seyirci eve gitmişti.
- We're going to have an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçireceğiz.
- Let's go out for an evening stroll.
- Bir akşam gezintisi için dışarı çıkalım.
- Tom will arrive tomorrow evening.
- Tom yarın akşam varacak.
- Do you have any plans for tomorrow evening?
- Yarın akşam için hiç planın var mı?
- It was a lovely evening.
- Çok güzel bir akşamdı.
- I don't want to ruin the evening for everyone.
- Akşamı herkes için mahvetmek istemiyorum.
- I'll be in Boston till Monday evening.
- Pazartesi akşamına kadar Boston'da olacağım.
- The evening in Hawaii is very beautiful.
- Hawaii'de akşam çok güzeldir.
- Do you have any plans for tomorrow evening?
- Yarın akşam için herhangi bir planın var mı?
- It was terribly cold and nearly dark on the last evening of the year, and the snow was falling fast.
- Yılın son akşamında hava çok soğuktu ve neredeyse karanlıktı, kar da hızla yağıyordu.
- We are waiting impatiently to spend an evening at home with no guests.
- Evde misafirsiz bir akşam geçirmek için sabırsızlıkla bekliyoruz.
- Are you enjoying the evening?
- Akşamın tadını çıkarıyor musun?
- Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
- Yarın akşam uğramamın bir sakıncası var mı?
- It was a quiet winter evening.
- Sakin bir kış akşamıydı.
- We spent most of the evening talking about our vacation.
- Biz akşamın çoğunu tatilimiz hakkında konuşarak geçirdik.
- Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
- Yarın akşam uğramamın sizin için bir sakıncası var mı?
- I'll be back tomorrow evening.
- Yarın akşam dönerim.
- I call Tom almost every evening.
- Neredeyse her akşam Tom'u arıyorum.
- Tom will be here all evening.
- Tom bütün akşam burada olacak.
- I don't know how the evening will end.
- Akşam nasıl bitecek bilmiyorum.
- I spent the whole evening trying to find my keys.
- Bütün akşamı anahtarlarımı bulmaya çalışarak geçirdim.
- I spent the whole evening talking with Tom.
- Bütün akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.
- He entertained us with jokes all evening.
- Bütün akşam bizi şakalarla eğlendirdi.
- On that day we want to spend a pleasant evening with some friends.
- O gün bazı arkadaşlarla keyifli bir akşam geçirmek istiyoruz.
- Is Tom trying to ruin our evening?
- Tom akşamımızı mahvetmeye mi çalışıyor?
- Tuesday evening we all panicked.
- Salı akşamı hepimiz panikledik.
- I'll see you tomorrow evening unless I have to work late.
- Geç saate kadar çalışmam gerekmezse yarın akşam görüşürüz.
- I wrote that last Monday evening.
- Bunu geçen pazartesi akşamı yazdım.
- Isn't this a wonderful evening?
- Bu harika bir akşam değil mi?
- This was a winter evening.
- Bu bir kış akşamıydı.
- Tom used to come over every Monday evening and play music with me.
- Tom her pazartesi akşamı gelir ve benimle müzik çalardı.
- The evening he died was stormy.
- Öldüğü akşam fırtınalıydı.
- It was a wonderful evening.
- Harika bir akşamdı.
- Tom and Mary played cards together all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam birlikte kağıt oynadılar.
- Her birthday party will be tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam olacak.
- Have a wonderful evening.
- Harika bir akşam geçirin.
- He was too sleepy to read the evening newspaper.
- Akşam gazetesini okuyamayacak kadar çok uykuluydu.
- I was hoping you'd be able to babysit for us next Monday evening.
- Gelecek pazartesi akşamı bebeğimize bakıcılık yapabileceğini umuyordum.
- I will cook dinner tomorrow evening.
- Yarın akşam akşam yemeği pişireceğim.
- We are going to give a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir parti vereceğiz.
- It took all evening.
- Bütün akşam sürdü.
- Tom is going to have a birthday party for Mary Monday evening.
- Tom Pazartesi akşamı Mary için bir doğum günü partisi düzenleyecek.
- Tom and Mary eat dinner together almost every evening.
- Tom ve Mary neredeyse her akşam birlikte akşam yemeği yerler.
- Tom is having a party Monday evening.
- Tom pazartesi akşamı bir parti veriyor.
- He didn't open his mouth all evening.
- Bütün akşam ağzını açmadı.
- Tom has been watching TV all evening.
- Tom bütün akşam televizyon izledi.
- They herded the geese till evening and then went home.
- Onlar akşama kadar kazları güttü ve sonra eve gitti.
- Tom is having a party tomorrow evening.
- Tom yarın akşam bir parti veriyor.
- It's not evening yet.
- Henüz akşam olmadı.
- I'll call Tom Monday evening.
- Pazartesi akşam Tom'u arayacağım.
- Tom and Mary are going to a dance tomorrow evening.
- Tom ve Mary yarın akşam dansa gidecekler.
- Tom is going to arrive tomorrow evening.
- Tom yarın akşam gelecek.
- Tom is going to be here by evening.
- Tom akşama burada olacak.
- This is the most wonderful evening I've ever had.
- Bu şimdiye kadar yaşadığım en harika akşamdı.
- I'll be with Tom all evening.
- Bütün akşam Tom'la birlikte olacağım.
- Sitting behind people at the movies who constantly chat and giggle doesn't make for an enjoyable evening.
- Sinemada sürekli sohbet eden ve kıkırdayan insanların arkasında oturmak keyifli bir akşam geçirmenizi sağlamaz.
- It was a calm winter evening.
- Sakin bir kış akşamıydı.
- Aren't you free tomorrow evening?
- Yarın akşam boş değil misin?
- The evening performance at the Royal Theater had ended, and the audience had gone home.
- Kraliyet Tiyatrosu'ndaki akşam gösterisi sona ermiş ve seyirciler evlerine gitmişti.
- My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Tahmin edilen doğum tarihinin akşamında suyum geldi.
- We're going to have a birthday party for Tom Monday evening.
- Pazartesi akşamı Tom için bir doğum günü partisi vereceğiz.
- It's not evening yet.
- Henüz akşam değil.
- Layla and Sami had a sweet little evening.
- Layla ve Sami küçük tatlı bir akşam geçirdiler.
- Enjoy your evening.
- Akşamın keyfini çıkarın.
- Tom and I had a busy evening.
- Tom ve benim yoğun bir akşamımız vardı.
- And the evening and morning were the fifth day.
- Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.
- Tom hasn't said a word all evening.
- Tom bütün akşam tek kelime etmedi.
- Tom plays poker with his friends every Monday evening.
- Tom her pazartesi akşamı arkadaşlarıyla poker oynar.
- I've had a pleasant evening.
- Ben hoş bir akşam geçirdim.
- Our group meets in the basement of our church every Monday evening.
- Grubumuz her Pazartesi akşamı kilisemizin bodrumunda toplanır.
- I watch TV almost every evening.
- Neredeyse her akşam televizyon izliyorum.
- He didn't open his mouth all evening.
- Akşam boyunca ağzını bile açmadı.
- I'll come over tomorrow evening.
- Yarın akşam uğrayacağım.
- Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
- Yarın akşam uğrarsam sizin için sıkıntı olur mu?
- Our group meets in the basement of our church every Monday evening.
- Grubumuz her pazartesi akşamı kilisemizin bodrumunda buluşur.
- Tom won't be back until evening.
- Tom akşama kadar geri dönmeyecek.
- Tom drank all evening.
- Tom bütün akşam içti.
- I spent the whole evening talking to Tom.
- Bütün akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.
- I've had a pleasant evening.
- Güzel bir akşam geçirdim.
- Did you have a nice evening?
- Güzel bir akşam geçirdin mi?
- It was a very hot evening.
- Çok sıcak bir akşamdı.
- We were looking forward to spending an evening at home alone.
- Evde yalnız bir akşam geçirmeyi dört gözle bekliyorduk.
- It was a beautiful evening.
- Çok güzel bir akşamdı.
- What's your favorite TV show on Monday evening?
- Pazartesi akşamı en sevdiğiniz TV programı hangisi?
- I was hoping you'd be able to babysit for us next Monday evening.
- Gelecek pazartesi akşamı bizim için çocuk bakabileceğini umuyordum.
- I had a date with Mary last Friday evening.
- Geçen Cuma akşamı Mary ile randevum vardı.
- I'll be with Tom all evening.
- Bütün akşam Tom'un yanında olacağım.
- Her birthday party will be tomorrow evening.
- Doğum günü partisi yarın akşam olacak.
- It was a lovely autumn evening.
- Çok güzel bir sonbahar akşamıydı.
- The king will appear in person tomorrow evening.
- Kral yarın akşam şahsen gelecek.
- Tom has agreed to babysit the kids Monday evening.
- Tom Pazartesi akşamı çocuklara bakmayı kabul etti.
- Tom and Mary danced all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam dans etti.
- We have a busy evening ahead of us.
- Önümüzde yoğun bir akşam var.
- We want Tom to help us tomorrow evening.
- Yarın akşam Tom'un bize yardım etmesini istiyoruz.
- I call Tom almost every evening.
- Neredeyse her akşam Tom'u ararım.
- He entertained us with jokes all evening.
- Bütün akşam şakalarıyla bizi eğlendirdi.
- It was an amazing evening.
- Harika bir akşamdı.
- It looks like snow toward evening.
- Akşama doğru kar yağacak gibi görünüyor.
- Tom and Mary eat dinner together almost every evening.
- Tom ve Mary neredeyse her akşam birlikte yemek yiyorlar.
- Tom used to come over every Monday evening and play music with me.
- Tom her pazartesi akşamı bize gelir ve benimle müzik çalardı.
- And God called the firmament, Heaven; and the evening and morning were the second day.
- Tanrı kubbeye "Gök" adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.
- I know where you plan to be tomorrow evening.
- Yarın akşam nerede olmayı planladığını biliyorum.
- I'll be back tomorrow evening.
- Yarın akşama dönmüş olurum.
- Tom called Mary Monday evening.
- Tom pazartesi akşamı Mary'yi aradı.
- It looks like we're going to have an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçireceğiz gibi görünüyor.
- It took all evening.
- O bütün akşam sürdü.
- Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam birbirleriyle dans etmek istediler.
- We had a pleasant evening.
- Biz hoş bir akşam geçirdik.
- Tom is at home almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam evdedir.
- Did you plan something for tomorrow evening?
- Yarın akşam için bir şey planladın mı?
- We want Tom to help us tomorrow evening.
- Tom'un yarın akşam bize yardım etmesini istiyoruz.
- Tom wants me to throw him a birthday party next Monday evening.
- Tom önümüzdeki pazartesi akşamı ona doğum günü partisi vermemi istiyor.
- It might rain before evening.
- Akşam olmadan yağmur yağabilir.
- We watch TV together almost every evening.
- Neredeyse her akşam birlikte TV izleriz.
- The phone number for the Thursday evening phone conference is 415-904-8873.
- Perşembe akşamı olan telefon konferansı için telefon numarası 415-904-8873'dir.
- Tom is almost always free in the early evening.
- Tom neredeyse her zaman akşamın erken saatlerinde boştur.
- I'll be here all evening.
- Bütün akşam burada olacağım.
- Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
- Bir mahsuru yoksa yarın akşam uğrayabilir miyim?
- Tom did the same thing I did on Monday evening.
- Tom da Pazartesi akşamı benim yaptığımın aynısını yaptı.
- Her birthday party will be given next evening.
- Doğum günü partisi gelecek akşam verilecek.
- I called Tom Monday evening.
- Pazartesi akşamı Tom'u aradım.
- He met a pretty brunette at the evening party.
- Akşam partisinde güzel bir esmerle tanıştı.
- I need a taxi tomorrow evening.
- Yarın akşam bir taksiye ihtiyacım var.
- Tom will be here by evening.
- Tom akşama burada olur.
- I've always fed my dogs in the early evening.
- Ben köpeklerimi her zaman akşam erken saatlerde besledim.
- The evening's not over yet.
- Akşam daha bitmedi.
- Thank you for the pleasant evening.
- Bu güzel akşam için teşekkür ederim.
- We had a pleasant evening.
- Keyifli bir akşam geçirdik.
- We had an interesting evening.
- İlginç bir akşam geçirdik.
- Tom takes a bath almost every evening.
- Tom neredeyse her akşam banyo yapar.
- Tom usually calls me every Monday evening.
- Tom beni genellikle her Pazartesi akşamı arar.
- I've always fed my dogs in the early evening.
- Köpeklerimi her zaman akşamın erken saatlerinde beslemişimdir.
- I've always fed my dogs in the early evening.
- Köpeklerimi her zaman akşamın erken saatlerinde besledim.
- Are you still free tomorrow evening?
- Yarın akşam hâlâ boş musun?
- Her birthday party will be held tomorrow evening.
- Doğum günü partisi yarın akşam yapılacak.
- Tom needs to return this book by tomorrow evening.
- Tom'un bu kitabı yarın akşama kadar iade etmesi gerekiyor.
- Tom wants me to throw him a birthday party next Monday evening.
- Tom benim gelecek pazartesi akşamı onun için bir doğum günü partisi vermemi istiyor.
- Beautiful evening, isn't it?
- Güzel bir akşam, değil mi?
- And God called the firmament, Heaven; and the evening and morning were the second day.
- Tanrı gök kubbeye "Gök" adını verdi; akşam ve sabahla ikinci gün oldu.
- This is where they usually have their evening meals.
- Bu onların genellikle akşam yemeklerini yedikleri yer.
- Have a nice evening with your Paris friends!
- Parisli arkadaşlarınla güzel bir akşam geçir!
- The evening he died was stormy.
- Onun öldüğü akşam fırtınalıydı.
- I hope you have a wonderful evening.
- Umarım harika bir akşam geçirirsin.
- I had a date with Mary last Friday evening.
- Geçen cuma akşamı Mary ile bir randevum vardı.
- Would you mind if I dropped by tomorrow evening?
- Yarın akşam uğramamın sakıncası var mı?
- I read the whole book in one evening.
- Ben bir akşamda bütün kitabı okudum.
- They herded the geese till evening and then went home.
- Akşama kadar kazları güttüler ve sonra eve gittiler.
- Tom had a party at his place Monday evening.
- Tom Pazartesi akşamı evinde bir parti verdi.
- Tickets are $30 and can be bought at the door the evening of the concert.
- Biletler 30 dolar ve konser akşamı kapıdan satın alınabilir.
- I'll see you tomorrow evening unless I have to work late.
- Geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalmazsam yarın akşam görüşürüz.
- It was a warm summer evening.
- Sıcak bir yaz akşamıydı.
- If you leave now, you'll be in Boston by tomorrow evening.
- Şimdi yola çıkarsan yarın akşama kadar Boston'da olursun.
- He met a pretty brunette at the evening party.
- Akşam partide güzel bir esmerle tanıştı.
- Tom and Mary played cards together all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam beraber kart oynadılar.
- I wrote that last Monday evening.
- Onu geçen pazartesi akşamı yazmıştım.
- The evening before the wedding, Mary was still calm as a cucumber.
- Düğünden önceki akşam Mary hâlâ bir salatalık kadar sakindi.
- Tom will arrive tomorrow evening.
- Tom yarın akşam gelecek.
- Evening was drawing near.
- Akşam yaklaşıyordu.
- This is where they usually have their evening meals.
- Genellikle akşam yemeklerini burada yiyorlar.
- Tom won't be back until evening.
- Tom akşama kadar dönmeyecek.
- Tom won't return until evening.
- Tom akşama kadar dönmeyecek.
- I wish you a pleasant evening.
- Keyifli bir akşam diliyorum.
- He will be here all evening.
- Akşam boyunca burada olacak.
- Are you still free tomorrow evening?
- Yarın akşam hala boş musun?
- Let's go out for an evening stroll.
- Akşam gezintisine çıkalım.
- Tom said he called Mary Monday evening.
- Tom pazartesi akşamı Mary'yi arayacağını söyledi.
- Yes, it's such a nice evening.
- Evet, çok hoş bir akşam.
- We spent the whole evening talking to them.
- Bütün akşamı onlarla konuşarak geçirdik.
- Tom spent all evening on the phone.
- Tom bütün akşamı telefonda geçirdi.
- Tom and Mary spent a romantic evening together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam geçirdiler.
- Tom has agreed to babysit the kids Monday evening.
- Tom pazartesi akşamı çocuklara bakıcılık yapmayı kabul etti.
- His birthday party will take place tomorrow evening.
- Doğum günü partisi yarın akşam gerçekleşecek.
- Tom died last Monday evening.
- Tom geçen pazartesi akşamı öldü.
- I'll call Tom Monday evening.
- Pazartesi akşamı Tom'u arayacağım.
- It was a wonderful evening.
- O harika bir akşamdı.
- Tom danced with Mary all evening.
- Tom bütün akşam Mary ile dans etti.
- He meets me today evening at six o'clock.
- Bugün akşam saat altıda benimle buluşacak.
- And the evening and morning were the fifth day.
- Akşam ve sabahla beşinci gün oldu.
- The accident took place on the evening of last Sunday.
- Kaza geçen Pazar akşamı meydana gelmiştir.
- Tom took Mary out last Friday evening.
- Tom geçen cuma akşamı Mary'yi dışarı çıkardı.
- Tom and I had a busy evening.
- Tom ve ben yoğun bir akşam geçirdik.
- He was too sleepy to read the evening newspaper.
- Akşam gazetesini okuyamayacak kadar uykusu vardı.
- It's a pleasant evening.
- Hoş bir akşam.
- He worked from morning till evening.
- Sabahtan akşama kadar çalıştı.
- And the evening and the morning were the third day.
- Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.
- Each evening, a nightingale sang for us.
- Her akşam bir bülbül bizim için şarkı söylerdi.
- Yes, it's such a nice evening.
- Evet, çok güzel bir akşam.
- If anyone comes in my absence, tell him that I won't come back till evening.
- Yokluğumda biri gelirse, akşama kadar dönmeyeceğimi söyleyin.
- How can we get this done by Monday evening?
- Pazartesi akşamına kadar bu işi nasıl halledebiliriz?
- The accident took place on the evening of last Sunday.
- Kaza, geçen Pazar akşamı gerçekleşti.
- Tom said he called Mary Monday evening.
- Tom Pazartesi akşamı Mary'yi aradığını söyledi.
- Where have you been all evening?
- Bütün akşam neredeydin?
Show More (283)
|