| 1 |
get on |
binmek |
v. |
|
- The Lone Ranger got on his horse and rode off into the sunset.
- Yalnız Kovboy atına bindi ve gün batımına doğru yol aldı.
- Tom got on his bike and left.
- Tom bisikletine binip gitti.
- I have to get on that train.
- O trene binmek zorundayım.
- Where can I get on the airplane?
- Uçağa nereden binebilirim?
- Have you ever got on a boat?
- Hiç tekneye bindin mi?
- He got on the train.
- O trene bindi.
- He smiled at me and got on the train.
- Bana gülümsedi ve trene bindi.
- I use it after getting on public transportation.
- Toplu taşıma araçlarına bindikten sonra kullanıyorum.
- We didn't get on the train.
- Trene binmedik.
- Have you ever got on a boat?
- Hiç tekneye bindiniz mi?
- Tom got on his bike and left.
- Tom bisikletine bindi ve gitti.
- He got on the train.
- Trene bindi.
- I didn't get on the train with Tom.
- Trene Tom'la binmedim.
- Tom got on his bicycle and rode away.
- Tom bisikletine bindi ve uzaklaştı.
- Tell her which train she should get on.
- Hangi trene binmesi gerektiğini söyle.
- Nobody got on the plane.
- Uçağa kimse binmedi.
- Get on the boat.
- Tekneye bin.
- Tom got on the train.
- Tom trene bindi.
- Get on your horse.
- Atına bin.
- We get on and off the bus here.
- Otobüse burada bineriz ve ineriz.
- Get on your horses.
- Atlarınıza binin.
- Tom never got on the plane.
- Tom uçağa hiç binmedi.
- We got on the wrong train.
- Yanlış trene bindik.
- I got on the train for London.
- Londra trenine bindim.
- I got on the wrong train.
- Yanlış trene bindim.
- I get on the subway every morning at Ginza.
- Her sabah Ginza'da metroya binerim.
- As soon as she got on the train, it pulled out of the station.
- O trene biner binmez, o istasyondan yola çıktı.
- Don't get on the train yet.
- Henüz trene binme.
- Where did you get on this bus?
- Bu otobüse nereden bindin?
- She got on the subway at Ginza.
- O, Ginza'da metroya bindi.
- Sami got on his motorcycle and drove away.
- Sami motosikletine bindi ve gitti.
- Tom got on his motorcycle and drove off.
- Tom motosikletine bindi ve yola çıktı.
- I saw Tom get on the train.
- Tom'un trene bindiğini gördüm.
- Tell her which train she should get on.
- Hangi trene binmesi gerektiğini ona söyle.
- That was the first time I got on a plane.
- Ben uçağa ilk kez bindim.
- She got on her bike and rode away.
- O, bisikletine bindi ve uzaklaştı.
- Where did you get on this bus?
- Bu otobüse nerede bindin?
Show More (34)
|
| 2 |
get on |
otobüse binmek |
v. |
|
- Tom gave Mary a quick kiss and got on the bus.
- Tom Mary'ye hızlı bir öpücük verdi ve otobüse bindi.
- She got on a bus for Harajuku.
- Harajuku'ya giden bir otobüse bindi.
- You must buy a ticket to get on the bus.
- Otobüse binmek için bir bilet almalısın.
- Get on the bus bound for Badstraße, and get off at Seestraße.
- Badstraße'ye gitmekte olan otobüse binin ve Seestraße'de inin.
- Three more passengers got on the bus.
- Üç yolcu daha otobüse bindi.
- Tom got on a bus bound for Boston.
- Tom, Boston'a giden bir otobüse bindi.
- I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve kazara yanlış otobüse bindim.
- She got on a bus and took a seat in the front.
- Otobüse bindi ve ön tarafta bir yere oturdu.
- Tom got on the wrong bus.
- Tom yanlış otobüse bindi.
- I didn't get on the bus.
- Ben otobüse binmedim.
- We got on the bus at Shinjuku.
- Shinjuku'da otobüse bindik.
- Tom gave Mary a kiss and got on the bus.
- Tom Mary'ye bir öpücük verdi ve otobüse bindi.
- You can't get on this bus.
- Bu otobüse binemezsin.
- Tom got on a bus bound for Boston.
- Tom Boston'a giden bir otobüse bindi.
- Did you get on the wrong bus again?
- Yine mi yanlış otobüse bindin?
- She got on a bus for Harajuku.
- O, Harajuku'ya giden bir otobüse bindi.
- Tom got on a bus for Boston.
- Tom Boston'a giden bir otobüse bindi.
- Why did Tom get on that bus?
- Tom neden o otobüse bindi?
- Get on the bus in turn.
- Sırayla otobüse binin.
- Let's get on the bus.
- Hadi otobüse binelim.
- We saw the child get on the bus.
- Çocuğun otobüse bindiğini gördük.
- Why did Tom get on that bus?
- Tom neden bu otobüse bindi?
- I saw them get on a bus.
- Onların otobüse bindiğini gördüm.
- She got on a bus and took a seat in the front.
- Otobüse bindi ve ön tarafta bir koltuğa oturdu.
- As soon as he got on the bus, it began to move.
- Otobüse biner binmez, otobüs hareket etmeye başladı.
- I got on the bus.
- Ben otobüse bindim.
- Why didn't Tom get on the bus?
- Neden Tom otobüse binmedi?
- Why didn't Tom get on the bus?
- Tom neden otobüse binmedi?
- Tom told us to get on the bus.
- Tom bize otobüse binmemizi söyledi.
- I got on the wrong bus.
- Ben yanlış otobüse bindim.
- Tom accidentally got on the wrong bus.
- Tom yanlışlıkla yanlış otobüse bindi.
- It's clear Tom got on the wrong bus.
- Tom'un yanlış otobüse bindiği çok açık.
- I'm going to get on the next bus.
- Bir sonraki otobüse bineceğim.
- Tom accidentally got on the wrong bus.
- Tom kazara yanlış otobüse bindi.
- Tom gave Mary a quick kiss and got on the bus.
- Tom, Mary'ye çabucak bir öpücük verdi ve otobüse bindi.
Show More (32)
|
| 3 |
get on |
uçağa binmek |
v. |
|
- I didn't get on the plane.
- Ben uçağa binmedim.
- Tom never got on the plane.
- Tom hiç uçağa binmedi.
- I got on the plane.
- Uçağa bindim.
- I got on the plane.
- Ben uçağa bindim.
- Tom didn't get on the plane.
- Tom uçağa binmedi.
- That was the first time I got on a plane.
- İlk kez bir uçağa bindim.
- I am always tense before I get on an airplane.
- Uçağa binmeden önce hep gergin olurum.
- I didn't get on the plane.
- Uçağa binmedim.
- Is it possible to get on the next flight?
- Bir sonraki uçağa binmek mümkün mü?
Show More (6)
|
| 4 |
get on |
iyi anlaşmak |
v. |
|
- I get on with him well.
- Onunla iyi anlaşıyorum.
- We get on OK.
- İyi anlaşıyoruz.
- We get on very well.
- Çok iyi anlaşıyoruz.
- She and I get on well.
- O ve ben iyi anlaşıyoruz.
- I get on very well with my brother.
- Erkek kardeşim ile çok iyi anlaşıyorum.
- We get on well together.
- Birlikte iyi anlaşıyoruz.
- I get on well with Tom.
- Tom'la iyi anlaşıyorum.
- Does Tom get on well with other people?
- Tom diğer insanlarla iyi anlaşıyor mu?
- We get on well.
- İyi anlaşıyoruz.
Show More (6)
|
| 5 |
get on |
dokunmak |
v. |
|
- Doesn't he just get on your nerves?
- O, senin sinirine dokunmuyor mu?
- Tom gets on my nerves.
- Tom benim sinirime dokunuyor.
- Mary is getting on my nerves.
- Mary sinirlerime dokunuyor.
Show More (0)
|
| 6 |
get on |
gitmek |
v. |
|
- How are you getting on with your work?
- İşiniz nasıl gidiyor?
- She's getting on all right.
- Gayet iyi gidiyor.
- She's getting on all right.
- Onun durumu iyi gidiyor.
Show More (0)
|
| 7 |
get on |
ilerlemek (zaman/yaş) |
v. |
|
- This is where I shall leave my contribution, as time is getting on.
- Zaman ilerlediği için katkımı burada noktalamak istiyorum.
- This is where I shall leave my contribution, as time is getting on.
- Zaman ilerlediği için katkımı burada bırakıyorum.
Show More (-1)
|
| 8 |
get on |
geçinmek (birbiriyle) |
v. |
|
- How are you and Tom getting on?
- Sen ve Tom nasıl geçiniyorsunuz?
- Tom knows how to get on Mary's good side.
- Tom Mary ile nasıl geçinileceğini biliyor.
Show More (-1)
|
