|
- It must be clear to us that Argentina is a country which really is flowing with milk and honey.
- Arjantin'in gerçekten süt ve bal akan bir ülke olduğu açıkça görülmelidir.
- As a consequence, a ban was placed on the importation of chickens, crustaceans, honey and one or two other products.
- Sonuç olarak, tavuk, kabuklu deniz hayvanları, bal ve bir ya da iki diğer ürünün ithalatına yasak getirilmiştir.
- What can be more nutritious than honey?
- Baldan daha besleyici ne olabilir?
- Today, once again, we are talking about the quality of honey.
- Bugün bir kez daha balın kalitesinden bahsediyoruz.
- Mr Lannoye's amendments have caused confusion in the name of purity when we come to the issue of honey.
- Sayın Lannoye'nin değişiklikleri, bal konusuna geldiğimizde saflık adına kafa karışıklığına neden olmuştur.
- When climbing Mount Olympus I stopped to taste the Olympian honey, the honey of the gods of Greece.
- Olimpos Dağı'na tırmanırken Olimpos balını, Yunan tanrılarının balını tatmak için durdum.
- It has meat, honey, milk and wine - all of it of the highest quality and available in abundance.
- Et, bal, süt ve şarap bulunmaktadır; hepsi en yüksek kalitede ve bol miktarda mevcuttur.
- The Commission proposes adding a new category of honey, filtered honey.
- Komisyon, yeni bir bal kategorisi olan işlenmiş balın eklenmesini önermektedir.
- It must be clear to us that Argentina is a country which really is flowing with milk and honey.
- Arjantin'in gerçekten süt ve bal akan bir ülke olduğu bizim için açık olmalıdır.
- One could imagine a honey with 20% nectar A and the remaining 80% being made up of 8 different varieties of nectar.
- %20 A nektarı içeren ve geri kalan %80'i 8 farklı nektar çeşidinden oluşan bir bal hayal edebilirsiniz.
- What can be sweeter than honey?
- Baldan daha tatlı ne olabilir?
- Today we consume more than twice as much honey as we produce.
- Bugün ürettiğimizin iki katından daha fazla bal tüketiyoruz.
- The Commission proposes adding a new category of honey, filtered honey.
- Komisyon, yeni bir bal kategorisi olan filtrelenmiş balın eklenmesini önermektedir.
- Today, once again, we are talking about the quality of honey.
- Bugün bir kez daha balın kalitesi hakkında konuşuyoruz.
- Pollen is the only indicator of the origin of honey.
- Polen, balın menşeinin tek göstergesidir.
- Oriental honey buzzards, a whole flock of them.
- Doğuya özgü bal akbabaları, hem de bir sürü.
- How much honey should I buy?
- Ne kadar bal almalıyım?
- John's food was grasshoppers and wild honey.
- Yahya'nın yiyeceği çekirge ve yabani baldı.
- Honey is sweet, but the bee stings.
- Bal tatlıdır ama arı sokar.
- Honey doesn't spoil.
- Bal bozulmaz.
- I like honey.
- Balı severim.
- The oyster creates pearls, the bee creates honey, and humans create problems.
- İstiridye inci yaratır, arı bal yaratır ve insanlar sorun yaratır.
- How much honey is left?
- Ne kadar bal kaldı?
- Tom sometimes puts honey in his tea.
- Tom bazen çayına bal koyar.
- He uses honey instead of sugar.
- O, şeker yerine bal kullanır.
- She's as sweet as honey.
- O, bal kadar tatlı.
- Yesterday, I put honey in my tea.
- Dün çayıma bal koydum.
- Honey doesn't drip from the sky.
- Bal gökten damlamaz.
- They feed on honey and bread.
- Onlar bal ve ekmekle beslenirler.
- How much honey do you need?
- Ne kadar bala ihtiyacın var?
- This is the first time I've ever filled my pitcher with honey.
- İlk defa sürahimi balla dolduruyorum.
- Where bees are, honey is not far.
- Arıların olduğu yerde bal uzakta değildir.
- Honey is antibacterial and it never spoils.
- Bal antibakteriyeldir ve asla bozulmaz.
- Tom put a lot of honey on his toast.
- Tom tostuna çok bal koymuş.
- My life is not milk and honey.
- Benim hayatım süt ve bal değil.
- Add the honey, lemon juice, chopped almonds and the chopped apples.
- Balı, limon suyunu, doğranmış bademleri ve doğranmış elmaları ekleyin.
- Sugar replaced honey as a sweetener.
- Şeker tatlandırıcı olarak balın yerini aldı.
- I'd like some honey.
- Biraz bal istiyorum.
- You catch more flies with honey than you do with vinegar.
- Balla sirkeyle yakaladığından daha çok sinek yakalarsın.
- Archeologists have found pots of perfectly preserved honey while excavating an ancient Egyptian tomb.
- Arkeologlar eski bir Mısır mezarını kazarken mükemmel korunmuş bal küpleri buldular.
- All is not milk and honey in Canada.
- Kanada'da her şey süt ve bal değil.
- How much honey should I buy?
- Ne kadar bal almam gerekiyor?
- Life is like licking honey off a cactus.
- Hayat bir kaktüsün balını yalamak gibidir.
- Sugar replaced honey as a sweetener.
- Şeker, tatlandırıcı olarak balın yerini aldı.
- Don't steal honey from bees!
- Arılardan bal çalmayın!
- He turned the bottle upside down and shook it, but still the honey wouldn't come out.
- O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.
- Tom's allergic to honey, remember?
- Tom'un bala alerjisi var, hatırladın mı?
- Yesterday, I put honey in my tea.
- Dün, çayıma bal koydum.
- You can glaze carrots with honey when cooking them.
- Havuçları pişirirken bal ile kaplayabilirsiniz.
- He took honey instead of sugar.
- Şeker yerine bal aldı.
- You catch more flies with honey than with vinegar.
- Çanakta balın olsun arı yemenden gelir.
- I always add a spoonful of honey to my tea.
- Çayıma her zaman bir kaşık bal eklerim.
- He takes honey instead of sugar.
- Şeker yerine bal alıyor.
- Where bees are, honey is not far.
- Arıların olduğu yerde, bal uzak değildir.
- In the morning, I like to put honey on my toast.
- Sabahları, tostuma bal koymayı severim.
- Tom puts honey in his tea instead of sugar.
- Tom çayına şeker yerine bal koyar.
- I dipped my finger into the honey.
- Parmağımı bala batırdım.
- He took honey instead of sugar.
- O şeker yerine bal aldı.
- She spread honey thickly on her toast.
- Tostunun üzerine kalınca bal sürmüş.
- Honey is made by honey bees.
- Bal, bal arıları tarafından yapılır.
- The oyster creates pearls, the bee creates honey, and humans create problems.
- İstiridye inciler yaratır, arı balı yaratır ve insanlar problem yaratır.
- He takes honey instead of sugar.
- O şeker yerine bal alır.
- I saw the honey, but did not see the honeybees.
- Balı gördüm ama bal arılarını görmedim.
- I love honey.
- Balı severim.
- He uses honey instead of sugar.
- Şeker yerine bal kullanıyor.
- Honey is made from nectar, not pollen.
- Bal nektardan yapılır, polenden değil.
- To he who is sick, honey has a bitter taste.
- Hasta olan için balın tadı acıdır.
- To he who is sick, honey has a bitter taste.
- Hasta olana balın acı bir tadı vardır.
- In the morning, I like to put honey on my toast.
- Sabahları tostuma bal sürmeyi severim.
- Honey is antibacterial and it never spoils.
- Bal antibakteriyeldir ve asla çürümez.
- How much honey do you use for this pastry?
- Bu pasta için ne kadar bal kullanıyorsun?
- How much honey did you buy?
- Ne kadar bal aldın?
- Tom is allergic to honey.
- Tom'un bala alerjisi var.
- You catch more flies with honey than you do with vinegar.
- Balla sirkeden daha çok sinek yakalarsın.
- Don't steal honey from bees!
- Arılardan bal çalma!
- Tom puts honey in his tea instead of sugar.
- Tom çayına şeker yerine bal koyuyor.
- Bees provide honey for us.
- Arılar bize bal sağlıyor.
- He used a lot of honey.
- Çok fazla bal kullanıyordu.
- I like honey.
- Bal severim.
- If you're sick, honey tastes bitter.
- Eğer hastaysan, balın tadı acıdır.
- Tom's allergic to honey.
- Tom'un bala alerjisi var.
- She's as sweet as honey.
- Bal kadar tatlıydı.
- My life is not milk and honey.
- Hayatım süt ve bal değildir.
- All is not milk and honey in Canada.
- Kanada'da her şey süt ve bal değildir.
- Tom uses honey instead of sugar.
- Tom şeker yerine bal kullanıyor.
- Your kiss is sweeter than honey.
- Öpücüğün baldan daha tatlı.
- John's food was grasshoppers and wild honey.
- Yahya'nın yiyecekleri çekirge ve vahşi baldı.
- If you're sick, honey tastes bitter.
- Eğer hastaysan, bal acı tat verir.
- I always add a spoonful of honey to my tea.
- Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.
- I dipped my finger into the honey.
- Parmağımı bala daldırdım.
- They feed on honey and bread.
- Bal ve ekmekle besleniyorlar.
- Tom put honey in his tea.
- Tom çayına bal koydu.
- Tom uses honey instead of sugar.
- Tom şeker yerine bal kullanır.
- Life is like licking honey off a cactus.
- Hayat bir kaktüsten bal yalamak gibidir.
- He turned the bottle upside down and shook it, but still the honey wouldn't come out.
- Şişeyi ters çevirdi ve salladı ama bal yine de çıkmadı.
- How much honey do you use for this pastry?
- Bu pasta için ne kadar bal kullanırsın?
Show More (93)
|
|
- Here, honey, go play with these.
- Al tatlım, git bunlarla oyna.
- This was a financial decision we made, honey.
- Tatlım, bu bizim aldığımız finansal bir karardı.
- Honey, I know it's been a year since Jeff was abducted, and that's hitting you pretty hard.
- Tatlım, Jeff'in kaçırılmasının üzerinden bir yıl geçtiğini ve bunun seni çok etkilediğini biliyorum.
- This was a financial decision we made, honey.
- Bu verdiğimiz finansal bir karardı, tatlım.
- Honey, I know it's been a year since Jeff was abducted, and that's hitting you pretty hard.
- Tatlım, Jeff'in kaçırılmasının üzerinden bir yıl geçtiğini biliyorum ve bu seni oldukça etkiliyor.
- Honey, that is not a bad song.
- Tatlım, bu fena bir şarkı değil.
- Honey, I know it's been a year since Jeff was abducted, and that's hitting you pretty hard.
- Tatlım, Jeff'in kaçırılmasının ardından bir yıl geçti, biliyorum ve bu seni bayağı bir sarsıyor.
- Honey, that is not a bad song.
- Tatlım, bu kötü bir şarkı değil.
- This was a financial decision we made, honey.
- Bu verdiğimiz mali bir karardı tatlım.
- Honey, no, please come down.
- Tatlım, hayır, lütfen aşağı gel.
- Here, honey, go play with these.
- Al tatlım, gidip bunlarla oyna.
- Come back to bed, honey.
- Yatağa geri dön, tatlım.
- Honey, I'm still busy.
- Tatlım, hala yoğunum.
- We need to talk, honey.
- Konuşmamız gerek, tatlım.
- Honey, are you here?
- Tatlım, burada mısın?
- Sure honey.
- Tabii tatlım.
- Hello, Honey.
- Merhaba, tatlım.
- Honey, I'm still busy.
- Tatlım hâlâ meşgulüm.
- Honey, will you go shopping for me?
- Tatlım, benim için alışverişe gider misin?
- Honey, don't forget to wake me up for work at 11 o'clock.
- Tatlım, beni saat 11'de iş için uyandırmayı unutma.
- Honey, I can explain.
- Tatlım, açıklayabilirim.
- Honey, are you OK?
- Tatlım, iyi misin?
- What is it, honey?
- Ne oldu tatlım?
- Honey, I love you.
- Tatlım, seni seviyorum.
- I love you, honey.
- Seni seviyorum, tatlım.
- Thanks, honey.
- Sağ ol, tatlım.
- Don't lie, Honey.
- Yalan söyleme, tatlım.
- Tell me your name, honey!
- Bana adını söyle, tatlım!
- What's wrong, honey?
- Sorun ne, tatlım?
- Hi honey, I'm home.
- Merhaba tatlım, ben geldim.
- Wait a minute, honey!
- Bekle bir dakika, tatlım!
- Take this, honey.
- Al bunu tatlım.
- Wait a minute, honey!
- Bir dakika bekle, tatlım!
- Not now, honey.
- Şimdi olmaz, tatlım.
- What can I do for you, honey?
- Senin için ne yapabilirim, tatlım?
- Honey, are you hurt?
- Tatlım, yaralandın mı?
- You have to trust me, honey!
- Sen bana güvenmek zorundasın, tatlım!
- Honey, will you go shopping for me?
- Benim için alışverişe gider misin, tatlım?
- Sure honey.
- Elbette tatlım.
- You have to trust me, honey!
- Bana güvenmelisin, tatlım!
- Thanks, honey.
- Teşekkürler, tatlım.
- Honey, I'm home.
- Tatlım, evdeyim.
- Come back to bed, honey.
- Yatağa geri dön tatlım.
- Honey, are you hurt?
- İncindin mi tatlım?
- Sorry honey, I'm still stuck at the office.
- Üzgünüm tatlım, hala ofiste tıkılıp kaldım.
- Take this, honey.
- Bunu al, tatlım.
- What's the matter, honey?
- Sorun nedir, tatlım?
- Not now, honey.
- Şimdi değil, tatlım.
- Hello honey.
- Merhaba tatlım.
- Honey, I'm home.
- Tatlım, eve geldim.
Show More (47)
|