|
- But what defining parameter does the identity crisis refer to?
- Peki kimlik krizi hangi tanımlayıcı parametreye işaret ediyor?
- We have to address them all if we are serious about a European defence identity.
- Eğer bir Avrupa savunma kimliği konusunda ciddiysek hepsini ele almalıyız.
- In order to do this, products need an identity and they need some sort of label to state their identity.
- Bunu yapabilmek için ürünlerin bir kimliğe ve bu kimliği ifade edecek bir tür etikete ihtiyacı vardır.
- The first remark relates to the identity of Europe.
- İlk açıklama Avrupa'nın kimliğiyle ilgilidir.
- That there is a European identity over and above all national differences has never been a matter of dispute.
- Tüm ulusal farklılıkların ötesinde ve üstünde bir Avrupa kimliği olduğu hiçbir zaman tartışma konusu olmamıştır.
- If anything, the European defence identity should serve to strengthen NATO.
- Aksine, Avrupa savunma kimliği NATO'nun güçlenmesine hizmet etmelidir .
- The Kurds have been betrayed so often, but this time we must guarantee their freedom and identity.
- Kürtlere çok sık ihanet edildi, ancak bu kez onların özgürlük ve kimliklerini garanti altına almalıyız.
- The rule of law must in fact relate to the identity of a people, and the practice of democracy falls under this heading.
- Hukukun üstünlüğü aslında bir halkın kimliğiyle ilgili olmalıdır ve demokrasinin uygulanması bu başlık altına girer.
- What Europeans are waiting for is the affirmation of their own European identity.
- Avrupalıların beklediği şey kendi Avrupalı kimliklerinin teyit edilmesidir.
- The Kurds have been betrayed so often, but this time we must guarantee their freedom and identity.
- Kürtlere çok sık ihanet edildi ancak bu kez onların özgürlük ve kimliklerini garanti altına almalıyız.
- They will be unstoppable in finding their new identity, but they need staying power and our support.
- Yeni kimliklerini bulma konusunda durdurulamaz olacaklar, ancak kalıcı güce ve bizim desteğimize ihtiyaçları var.
- This brings us very close indeed to the central issue of the EU's identity.
- Bu da bizi AB'nin kimliği gibi temel bir konuya çok yaklaştırıyor.
- It is part of our very identity.
- Bu bizim kimliğimizin bir parçasıdır.
- How do we define our identity?
- Kimliğimizi nasıl tanımlıyoruz?
- When he said that 'we are facing an identity crisis', he was right.
- "Bir kimlik kriziyle karşı karşıyayız" dediğinde haklıydı.
- Moldova is a country in search of its cultural and political identity.
- Moldova, kültürel ve siyasi kimliğini arayan bir ülke.
- These goods are the expression of an identity; they are reference points.
- Bu ürünler bir kimliğin ifadesidir; referans noktalarıdır.
- It is essential that Europe develop its own identity in that area.
- Avrupa'nın bu alanda kendi kimliğini geliştirmesi elzemdir.
- Anyone visiting Lebanon has the distinct impression that it is still in search of cohesion and an identity.
- Lübnan'ı ziyaret eden herkes, ülkenin hala bir bütünlük ve kimlik arayışı içinde olduğu izlenimini edinir.
- The double tagging is essential to ensure that identity is retained where one eartag is lost.
- Çift etiketleme, bir toprak etiketinin kaybolduğu durumlarda kimliğin korunmasını sağlamak için gereklidir.
- The debate on where Europe's borders lie is a debate about our identity.
- Avrupa'nın sınırlarının nerede olduğu tartışması kimliğimizle ilgili bir tartışmadır.
- How can we expect a country to have an identity when it is called by an acronym?
- Kısaltmayla anılan bir ülkenin kimliğinin olmasını nasıl bekleyebiliriz?
- Moldova is a country in search of its cultural and political identity.
- Moldova kültürel ve siyasi kimliğini arayan bir ülke.
- In order to do this, products need an identity and they need some sort of label to state their identity.
- Bunu yapabilmek için ürünlerin bir kimliğe ve kimliklerini belirtecek bir tür etikete ihtiyacı vardır.
- This search for the roots of our identity does not mean creating divisions.
- Kimliğimizin köklerine yönelik bu arayış, bölünmeler yaratmak anlamına gelmemektedir.
- These choices are what gives Europe its identity.
- Bu tercihler Avrupa'ya kimliğini veren şeydir.
- The attackers checked the passengers' religious identity.
- Saldırganlar yolcuların dini kimliklerini kontrol etmişler.
- Women's identity must be personal and individual, differing in terms of religion, tradition and culture.
- Kadın kimliği kişisel ve bireysel olmalı, din, gelenek ve kültür açısından farklılıklar göstermelidir.
- Its citizens, therefore, have both a European and a national identity.
- Dolayısıyla vatandaşları hem Avrupalı hem de ulusal bir kimliğe sahiptir.
- Knowing where the Union's borders are is the key if we are to talk about a European identity.
- Eğer bir Avrupa kimliğinden bahsedeceksek, Birliğin sınırlarının nerede olduğunu bilmek kilit önem taşımaktadır.
- This identity crisis is equally obvious with regard to the role of the Union in the world.
- Bu kimlik krizi, Birliğin dünyadaki rolüne ilişkin olarak da aynı derecede açıktır.
- The Cartagena Protocol on Biosafety required the identity of GMOs to be specified.
- Cartagena Biyogüvenlik Protokolü GDO'ların kimliğinin belirtilmesini gerektirmektedir.
- What is also lacking, in my view, is a recognisable and clear-cut European identity for higher education.
- Benim görüşüme göre eksik olan bir diğer husus da yüksek öğrenim için tanınabilir ve net bir Avrupa kimliğidir.
- Turnout in elections is important, but people's identity as citizens is not confined to their political identity.
- Seçimlere katılım önemlidir, ancak insanların vatandaş kimlikleri siyasi kimlikleriyle sınırlı değildir.
- We must respect each other's culture and identity.
- Birbirimizin kültürüne ve kimliğine saygı göstermeliyiz.
- It forms part of their everyday environment and their own identity.
- Günlük çevrelerinin ve kendi kimliklerinin bir parçasını oluşturur.
- Israel is thus clearly showing that a Palestinian identity has no place in its plans to extend the settlements.
- İsrail böylece yerleşim yerlerini genişletme planlarında Filistinli kimliğine yer olmadığını açıkça göstermektedir.
- Moldova is a country in search of its cultural and political identity.
- Moldova kültürel ve siyasi kimliğini arayan bir ülkedir.
- We show our identity in the good examples we set for one another.
- Kimliğimizi birbirimiz için belirlediğimiz iyi örneklerde gösteririz.
- The man's age and identity have not yet been confirmed.
- Adamın yaşı ve kimliği henüz doğrulanmadı.
- Tom's identity was stolen.
- Tom'un kimliği çalındı.
- The killer's identity is still unknown.
- Katilin kimliği hâlâ bilinmiyor.
- The identity is related to the place.
- Kimlik mekanla ilgilidir.
- The tour guide stole my identity.
- Tur rehberi kimliğimi çaldı.
- I'm a proud Zamboangueño because this is my ethnicity or my Ethno-linguistic nation, my heritage, culture and identity.
- Gururlu bir Zamboangueño'yum çünkü bu benim etnik kökenim ya da etnik-dilsel ulusum, mirasım, kültürüm ve kimliğim.
- He didn't reveal his identity.
- O, kendi kimliğini açığa çıkarmadı.
- Is a common European identity possible?
- Ortak bir Avrupa kimliği mümkün mü?
- I've discovered the victim's identity.
- Kurbanın kimliğini buldum.
- Tom kept his true identity secret.
- Tom gerçek kimliğini gizli tuttu.
- A friend of Tom's had his identity stolen.
- Tom'un bir arkadaşının kimliği çalındı.
- Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olan Mary ve ben, kimliklerimizi değiştirip herkesi kandırarak eğlenirdik.
- The informer's identity has to remain secret.
- İspiyoncunun kimliği sır olarak kalmalı.
- Sami wanted to erase Layla's identity.
- Sami, Layla'nın kimliğini silmek istedi.
- We know the identity of Tom's killer.
- Tom'un katilinin kimliğini biliyoruz.
- When I found my true identity, my life began to make sense.
- Gerçek kimliğimi bulduğumda, hayatım anlam kazanmaya başladı.
- Dan informed the police of Linda's true identity.
- Dan, Linda'nın gerçek kimliğini polise bildirdi.
- He didn't reveal his identity.
- Kimliğini açıklamadı.
- Dental records confirmed the victim's identity.
- Diş kayıtları kurbanın kimliğini doğruladı.
- Dan stole Matt's identity and cashed thousands of dollars from Matt's account.
- Dan, Matt'in kimliğini çaldı ve Matt'in hesabından binlerce dolar para çekti.
- Tom was wearing a mask to conceal his identity.
- Tom kimliğini gizlemek için bir maske takıyordu.
- I didn't use to care about my online privacy but lately an identity thief impersonated me and emptied my bank account.
- Eskiden çevrimiçi gizliliğimi önemsemezdim ama son zamanlarda bir kimlik hırsızı beni taklit etti ve banka hesabımı boşalttı.
- Euler's identity really is remarkable.
- Euler'in kimliği gerçekten dikkat çekici.
- Bring me a document that proves your identity.
- Bana kimliğinizi belirten bir belge getirin.
- Every of us has his own unique identity.
- Her birimizin kendine özgü bir kimliği var.
- The informer's identity has to remain secret.
- Muhbirin kimliği gizli kalmak zorundadır.
- Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olan Mary ve ben kimliklerimizi değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- Tom suffered memory loss and could not remember anything about his identity.
- Tom hafıza kaybı yaşıyordu ve kimliği hakkında hiçbir şey hatırlayamıyordu.
- The woman to whom the prize money was given had faked her identity.
- Para ödülünün verildiği kadın sahte kimlik kullanmıştı.
- The criminal had to conceal his identity.
- Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.
- A man was shot in a case of mistaken identity.
- Kimliği bir başkasıyla karıştırılan bir adam vuruldu.
- She took over her sister's identity.
- Kız kardeşinin kimliğini devraldı.
- Every of us has his own unique identity.
- Her birimiz kendi benzersiz kimliğine sahiptir.
- His identity must be kept secret.
- Kimliği gizli tutulmalı.
- Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
- Basra Körfezi İran halkının tarihi kimliğinin bir unsurudur.
- A friend of Tom's had his identity stolen.
- Tom'un bir arkadaşı kimliğini çaldırdı.
- Her name was changed to protect her identity.
- Kimliğini korumak için adı değiştirildi.
- Sami didn't reveal his identity.
- Sami kimliğini açıklamadı.
- She tried to steal her twin sister's identity.
- İkiz kardeşinin kimliğini çalmaya çalıştı.
- Dan stole Matt's identity and cashed thousands of dollars from Matt's account.
- Dan, Matt'in kimliğini çaldı ve Matt'in hesabından binlerce dolar çekti.
- I lost my identity.
- Kimliğimi kaybettim.
- Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olan Mary ve ben kimlikleri değiştirip herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- The woman to whom the prize money was given had faked her identity.
- Para ödülü verilen kadın kendine sahte kimlik uydurmuştu.
- Tom underwent plastic surgery and changed his identity to evade capture and start a new life.
- Tom yakalanmamak ve yeni bir hayata başlamak için estetik ameliyat geçirdi ve kimliğini değiştirdi.
- The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing.
- Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.
- Bring me a document that proves your identity.
- Bana kimliğinizi kanıtlayan bir belge getirin.
- Sami concealed his identity.
- Sami kimliğini gizledi.
- I've discovered the victim's identity.
- Kurbanın kimliğini keşfettim.
- His identity must be kept secret.
- Onun kimliği gizli tutulmalıdır.
- Afterwards, he assumed a new identity.
- Sonrasında, yeni bir kimliğe büründü.
- The criminal had to conceal his identity.
- Suçlu kimliğini gizlemek zorundaydı.
- Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olduğumuz için Mary ve ben kimliklerimizi değiştirip herkesi kandırarak eğlenirdik.
- Tom underwent plastic surgery and changed his identity to evade capture and start a new life.
- Tom yakalanmaktan kurtulup yeni bir hayata başlamak için estetik ameliyat olup kimlik değiştirdi.
- She tried to steal her twin sister's identity.
- O ikiz kardeşinin kimliğini çalmaya çalıştı.
- Sami didn't reveal the identity of his assailants.
- Sami saldırganların kimliğini açıklamadı.
- His name was changed to protect his identity.
- Kimliğini korumak için adı değiştirildi.
- Dan informed the police of Linda's true identity.
- Dan polise Linda'nın gerçek kimliğini bildirdi.
- The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing.
- Kaybolan çocuğun kimliği giydiği kıyafetlerle doğrulandı.
- The killer's identity is still unknown.
- Katilin kimliği hala bilinmiyor.
Show More (95)
|