1 |
nail |
tırnak |
n. |
|
- She always paints her nails red.
- Tırnaklarını hep kırmızıya boyar.
- Mary is filing her nails.
- Mary tırnaklarını törpülüyor.
- Mary is doing her nails.
- Mary tırnaklarını yapıyor.
- Tom bites his nails.
- Tom tırnaklarını yiyor.
- She broke her nail while washing the dishes.
- Bulaşıkları yıkarken tırnağı kırıldı.
- Don't bite your nails!
- Tırnaklarını ısırma!
- My nails are too short.
- Benim tırnaklarım çok kısa.
- I broke a nail.
- Bir tırnak kırdım.
- My nail has broken.
- Tırnağım kırıldı.
- Tom is clipping his nails.
- Tom tırnaklarını kesiyor.
- He scratched his arm with the nail.
- Tırnakla kolunu kaşıdı.
- She broke her nail while washing the dishes.
- Bulaşıkları yıkarken tırnağını kırdı.
- I'll have time to file my nails while you're dressing.
- Sen giyinirken tırnaklarımı törpüleyecek zamanım olacak.
- I have a broken nail.
- Tırnağım kırıldı.
- Tom has the habit of biting his nails.
- Tom'un tırnaklarını yeme alışkanlığı var.
- Mary filed her nails.
- Mary tırnaklarını törpüledi.
- My nail has broken.
- Benim tırnağım kırıldı.
- I loved her manicured nails.
- Manikürlü tırnaklarına bayıldım.
- Oh, I've broken a nail!
- Ah, tırnağım kırıldı!
- Mary changes her nail color almost every day.
- Mary neredeyse her gün tırnak rengini değiştirir.
- He has a habit of scratching his back and biting his nails.
- Sırtını kaşıma ve tırnaklarını yeme alışkanlığı vardı.
- Why are you biting your nails?
- Neden tırnaklarını ısırıyorsun?
- Mary pretended to polish her nails.
- Mary tırnaklarını parlatıyormuş gibi yaptı.
- She always paints her nails red.
- O, tırnaklarını hep kırmızıya boyar.
- He defended himself tooth and nail.
- Kendini dişiyle tırnağıyla savundu.
- I broke a nail.
- Tırnağım kırıldı.
- Sami had no nails.
- Sami'nin tırnakları yoktu.
- Have you noticed any changes in your hair or nails?
- Saçınızda ya da tırnaklarınızda bir değişiklik fark ettiniz mi?
- Tom is biting his nails.
- Tom tırnaklarını yiyor.
- Have you noticed any changes in your hair or nails?
- Saçlarınızda veya tırnaklarınızda herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
- He has a habit of scratching his back and biting his nails.
- Onun sırtını kaşıma ve tırnaklarını yeme alışkanlığı vardı.
- Mary chewed on her nails.
- Mary tırnaklarını çiğnedi.
- I forgot to trim my dog's nails.
- Köpeğimin tırnaklarını kesmeyi unuttum.
- Mary's nails were painted a bright red.
- Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.
- The nail that sticks out gets hammered down.
- Uzayan tırnak çekiçlenir.
- I successfully gave up nail biting on my own.
- Tırnak yemeyi kendi başıma bırakmayı başardım.
- Clip your nails.
- Tırnaklarını kes.
- Tom chewed on his nails.
- Tom tırnaklarını çiğnedi.
- I can't cut my nails and do the ironing at the same time!
- Aynı anda tırnaklarımı kesip ütü yapamam!
- My nails are blue-green.
- Tırnaklarım mavi-yeşil.
- Her nails are red.
- Onun tırnakları kırmızıdır.
- When was the last time you cut your nails?
- Tırnaklarını en son ne zaman kestin?
- Mary pretended to polish her nails.
- Mary tırnaklarını parlatıyor gibi davrandı.
- I forgot to trim my dog's nails.
- Ben köpeğimin tırnaklarını kırpmayı unuttum.
- My nails are too short.
- Tırnaklarım çok kısa.
- Mary's nails were painted a bright red.
- Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmıştı.
- Mary is getting her nails done.
- Mary tırnaklarını yaptırıyor.
- Mary chewed on her nails nervously.
- Mary sinirle tırnaklarını çiğnedi.
- I loved her manicured nails.
- Onun manikürlü tırnaklarını sevdim.
- She has a habit of biting her nails.
- Tırnaklarını yeme alışkanlığı var.
- I just cut my nails.
- Tırnaklarımı kestim.
- Human nails were part of the witch's brew.
- İnsan tırnakları cadı karışımının bir parçasıydı.
- I just clipped my nails.
- Az önce tırnaklarımı kestim.
- The suspect had a nervous disposition, was a chain smoker and had bitten his nails down to the quick.
- Şüphelinin sinirli bir mizacı vardı, sigara tiryakisiydi ve tırnaklarını yemişti.
- Mary chewed on her nails.
- Mary tırnaklarını çiğniyordu.
- What color are your nails?
- Tırnakların ne renk?
- Mary is a nail technician.
- Mary bir tırnak teknisyeni.
- My nails are blue-green.
- Benim tırnaklarım mavi-yeşildir.
- Her nails are red.
- Tırnakları kırmızı.
Show More (56)
|
2 |
nail |
çivi |
n. |
|
- Here we are again with the Commission knocking another nail into the coffin.
- İşte yine Komisyon'un tabuta bir çivi daha çakmasıyla karşı karşıyayız.
- Where can I buy lumber and nails?
- Nereden kereste ve çivi alabilirim?
- One nail drives out another.
- Bir çivi diğerini çıkarır.
- Traditional Japanese furniture is made without using any nails or screws.
- Geleneksel Japon mobilyaları çivi ya da vida kullanılmadan yapılır.
- He hung his hat on a nail.
- O, şapkasını bir çiviye astı.
- To a man with a hammer, everything looks like a nail.
- Çekiçli bir adama her şey çivi gibi görünür.
- They pulled out the nails.
- Çivileri çıkardılar.
- Tom pulled the nail out of the board with a crowbar.
- Tom levye ile çiviyi tahtadan çıkardı.
- We saw that a nail was stuck in the tyre.
- Lastiğe bir çivi saplandığını gördük.
- Tom pulled the nail out of the board.
- Tom çiviyi tahtadan çıkardı.
- He hung his hat on a nail.
- Şapkasını çiviye astı.
- I need a box of nails.
- Bir kutu çiviye ihtiyacım var.
- The nail tore his jacket.
- Çivi onun ceketini yırttı.
- I stepped on a nail.
- Bir çiviye bastım.
- Tom went to the hardware store to buy some nails.
- Tom biraz çivi almak için hırdavatçı dükkanına gitti.
- Tom has the back door of his house nailed shut.
- Tom evinin arka kapısını çiviyle kapatmış.
- Tom pulled out the nails.
- Tom çivileri çıkardı.
- Tom went to the hardware store to buy some nails.
- Tom çivi almak için hırdavatçıya gitti.
- Tom bought a box of nails.
- Tom bir kutu çivi satın aldı.
- We saw that a nail was stuck in the tyre.
- Lastikte bir çivi sıkıştığını gördük.
- A nail punctured the tire.
- Bir çivi lastiği patlatmış.
- The nail went through the wall.
- Çivi, duvarı delip geçti.
- The nail tore his jacket.
- Çivi ceketini yırttı.
- Tom pulled the nail out of the board with a crowbar.
- Tom levyeyle tahtadaki çiviyi çıkardı.
- Tom hurt himself on a rusty nail.
- Tom paslı bir çiviyle kendini yaraladı.
- Tom bought a box of nails.
- Tom bir kutu çivi aldı.
- Drive the nail into the board.
- Çiviyi tahtaya çak.
- You're as tough as nails.
- Çivi gibi sağlamsın.
- Tom hung his cap on a nail.
- Tom şapkasını çiviye astı.
- You're as tough as nails.
- Sen çivi gibi sertsin.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A nail punctured the tire.
- Bir çivi lastiği delmiş.
- Tom pulled some nails out of the wall.
- Tom duvardan birkaç çivi çıkardı.
- Give me another nail.
- Bir çivi daha ver.
- Get a hammer and nails.
- Çekiçle çivi getir.
- The nail pierced the wall.
- Çivi duvarı deldi.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs aynı anda birçok çiviyi alıp tutabilir.
- Tom went to the hardware store to buy another hammer and some nails.
- Tom başka bir çekiç ve çivi almak için hırdavatçıya gitti.
- I stepped on a nail.
- Çiviye bastım.
- A nail penetrated the car tyre.
- Arabanın lastiğine bir çivi battı.
- A nail penetrated the car tyre.
- Bir çivi araba lastiğine girdi.
- They pulled out the nails.
- Onlar çivileri söktü.
- We found a nail stuck in the tire.
- Lastiğe saplanmış bir çivi bulduk.
- Give me another nail.
- Bana bir çivi daha ver.
- One nail drives out another.
- Çivi çiviyi söker.
Show More (42)
|
3 |
nail |
çivilemek |
v. |
|
- Tom nailed the door shut.
- Tom kapıyı çiviledi.
- Tom has the back door of his house nailed shut.
- Tom evinin arka kapısını çivileyerek kapattırdı.
- The box was nailed shut.
- Kutu çivilenerek kapatılmıştı.
- Where did you nail them?
- Onları nereye çiviledin?
- Tom nailed the door shut.
- Tom kapıyı çivileyerek kapattı.
- Please nail the windows shut.
- Lütfen pencereleri çivileyin.
- The box was nailed shut.
- Kutu çivilenerek kapatıldı.
Show More (4)
|
4 |
nail |
halletmek |
v. |
|
- I think I nailed it.
- Sanırım hallettim.
Show More (-1)
|
5 |
nail |
çakmak |
v. |
|
- I need a hammer to nail the boards.
- Tahtaları çakmak için çekiç lazım.
Show More (-2)
|