|
- On the beach, all the people were naked from the waist up.
- Kumsaldaki tüm insanların belden yukarısı çıplaktı.
- Bacteria are invisible to the naked eye.
- Bakteriler çıplak gözle görülemez.
- In other words, this is naked propaganda.
- Başka bir deyişle, bu çıplak bir propagandadır.
- We are not here to finance such naked and cynical propaganda.
- Böylesine çıplak ve alaycı bir propagandayı finanse etmek için burada değiliz.
- We are not here to finance such naked and cynical propaganda.
- Bu tür çıplak ve alaycı propagandayı finanse etmek için burada değiliz.
- I've seen her naked before.
- Onu daha önce çıplak görmüştüm.
- Why are you naked?
- Neden çıplaksın?
- Tom was as naked as the day he was born.
- Tom, anadan doğma çıplaktı.
- I accidentally saw him naked.
- Ben onu kazara çıplak gördüm.
- Sami shot Layla and left her naked in the basement.
- Sami, Leyla'yı vurdu ve onu çıplak halde bodrumda bıraktı.
- I was almost naked.
- Ben neredeyse çıplaktım.
- I feel naked without accessories.
- Aksesuarlarım olmadan kendimi çıplak hissediyorum.
- What's wrong with running around your house naked?
- Evinin etrafında çıplak koşmanın nesi var?
- Greek statues are almost always naked.
- Yunan heykelleri genellikle hep çıplaktır.
- She dived naked into the sea.
- Denize çıplak daldı.
- When I opened the door, I found her naked, stretched on the sofa.
- Kapıyı açtığımda onu çıplak bir şekilde kanepeye uzanmış buldum.
- We're resting naked in the warm sand.
- Sıcak kumda çıplak dinleniyoruz.
- Never trust a naked woman.
- Çıplak bir kadına asla güvenme.
- Tom isn't naked.
- Tom çıplak değil.
- He danced while naked.
- Çıplakken dans etti.
- When Mary saw Tom naked, she started laughing.
- Mary Tom'u çıplak gördüğünde gülmeye başladı.
- Tom ran down the street naked.
- Tom sokakta çıplak koştu.
- Tom was as naked as a jaybird.
- Tom anadan doğma çıplaktı.
- I don't want Tom to see me naked.
- Tom'un beni çıplak görmesini istemiyorum.
- I don't want to see her naked.
- Onu çıplak görmek istemiyorum.
- Tom was running around the streets drunk and naked.
- Tom sokaklarda sarhoş ve çıplak dolaşıyordu.
- I've seen him naked before.
- Onu daha önce çıplak gördüm.
- I'm not naked.
- Ben çıplak değilim.
- I felt naked.
- Çıplak kaldım.
- When she saw me naked, she burst out laughing.
- O beni çıplak görünce kahkaha patlattı.
- Tom didn't want people to see him naked.
- Tom insanların onu çıplak görmesini istemiyordu.
- Greek statues are almost always naked.
- Yunan heykelleri neredeyse her zaman çıplaktır.
- Sami was found naked in the closet.
- Sami dolapta çıplak bulundu.
- Hey, I'm practically naked here.
- Hey, burada neredeyse çıplağım.
- What's wrong with running around your house naked?
- Evinde çıplak dolaşmanın nesi yanlış?
- I've seen her naked.
- Onu çıplak gördüm.
- The boy was naked to the waist.
- Çocuk beline kadar çıplaktı.
- He had a dream about coming naked to school.
- Okula çıplak gelmekle ilgili bir rüya görmüş.
- I feel naked without accessories.
- Ben aksesuarlar olmadan çıplak hissediyorum.
- Don't go for a walk naked!
- Çıplak yürüyüşe çıkma!
- Fadil shot Layla and left her naked in the basement.
- Fadıl Layla'yı vurdu ve çıplak halde bodrumda bıraktı.
- Hey, I'm practically naked here.
- Hey, ben burada hemen hemen çıplağım.
- She came out of the shower naked.
- Duştan çıplak çıktı.
- I saw him naked.
- Ben de onu çıplak gördüm.
- Tom is naked from the waist up.
- Tom'un belden yukarısı çıplak.
- Naked yoga is becoming increasingly popular.
- Çıplak yoga gittikçe daha popüler hale geliyor.
- She woke up naked on the floor.
- Yerde çıplak uyandı.
- I saw her naked.
- Onu çıplak gördüm.
- Tom woke up naked.
- Tom çıplak uyandı.
- He danced while naked.
- O çıplakken dans etti.
- Tom's mother chased Tom as he ran naked around the lobby.
- Tom'un annesi Tom'u holde çıplak gezdiği için kovaladı.
- Love is always naked.
- Aşk her zaman çıplak.
- I've seen them naked.
- Onları çıplak gördüm.
- Sami shot Layla and left her naked in the basement.
- Sami Layla'yı vurdu ve bodrumda çıplak vaziyette bıraktı.
- Tom ran down the road as naked as a jaybird.
- Tom yolda bir alakarga kuşu kadar çıplak koştu.
- She's as naked as a jaybird.
- Bir alakarga kuşu kadar çıplak.
- Both were naked.
- Her ikisi de çıplaktı.
- The man is naked.
- Adam çıplak.
- They ran naked in the park.
- Onlar parkta çıplak koştu.
- He came out of the shower naked.
- Duştan çıplak çıktı.
- Many of the children were almost naked.
- Çocukların çoğu neredeyse çıplaktı.
- Have you ever seen Tom naked?
- Tom'u hiç çıplak gördün mü?
- I don't want to see him naked.
- Onu çıplak görmek istemiyorum.
- I've seen her naked.
- Ben de onu çıplak gördüm.
- He was as naked as the day he was born.
- Anadan doğma çıplaktı.
- His mother chased him as he ran naked around the house.
- Evin içinde çıplak koşarken annesi onu kovaladı.
- I don't want you to see me naked.
- Beni çıplak görmeni istemiyorum.
- Sami published naked photos of Layla on Facebook.
- Sami, Layla'nın çıplak fotoğraflarını Facebook'ta yayınladı.
- She woke up naked on the floor.
- O yerde çıplak uyandı.
- Tom ran down the street, half naked.
- Tom yarı çıplak sokakta koştu.
- Both were naked.
- İkisi de çıplaktı.
- Love is always naked.
- Aşk her zaman çıplaktır.
- Tom has never seen Mary naked.
- Tom Mary'yi hiç çıplak görmedi.
- Tom was as naked as the day he was born.
- Tom doğduğu günkü kadar çıplaktı.
- I don't want to see Tom naked.
- Tom'u çıplak görmek istemiyorum.
- Tom was running around the streets drunk and naked.
- Tom sarhoş ve çıplak şekilde sokaklarda koşuyordu.
- When she saw me naked, she started laughing.
- Beni çıplak görünce gülmeye başladı.
- They ran naked in the park.
- Parkta çıplak koştular.
- Sami didn't want to be seen naked.
- Sami çıplak görünmek istemedi.
- They were both naked.
- Onların ikisi de çıplaktı.
- He came out of the shower naked.
- O, duştan çıplak çıktı.
- I've seen him naked.
- Onu çıplak gördüm.
- Tom has never seen Mary naked.
- Tom, Mary'yi hiç çıplak görmedi.
- I accidentally saw her naked.
- Yanlışlıkla onu çıplak gördüm.
- He ran outside naked.
- O dışarıya çıplak koştu.
- I accidentally saw him naked.
- Onu yanlışlıkla çıplak gördüm.
- He dived naked into the sea.
- Denize çıplak daldı.
- When Mary saw Tom naked, she started laughing.
- Mary, Tom'u çıplak görünce gülmeye başladı.
- The baby was naked.
- Bebek çıplaktı.
- I've never seen Tom naked.
- Tom'u hiç çıplak görmedim.
- I've seen Tom naked.
- Tom'u çıplak gördüm.
- I don't want to see you naked.
- Seni çıplak görmek istemiyorum.
- I'm not naked.
- Çıplak değilim.
- He ran outside naked.
- Dışarı çıplak koştu.
- Tom was half naked.
- Tom yarı çıplaktı.
- Tom's mother chased Tom as he ran naked around the lobby.
- Tom lobide çıplak koşarken annesi onu kovaladı.
- Sami was found naked in the closet.
- Sami dolabın içinde çıplak bulundu.
- All animals should go naked.
- Bütün hayvanlar çıplak dolaşmalı.
- He woke up naked and confused.
- Çıplak ve kafası karışık uyandı.
- Tom was naked.
- Tom çıplaktı.
- Have you ever seen Tom naked?
- Hiç Tom'u çıplak gördün mü?
- The woman is naked.
- Kadın çıplak.
- All animals should go naked.
- Bütün hayvanların çıplak gitmeleri gerekir.
- I accidentally saw her naked.
- Ben de kazara onu çıplak gördüm.
- I felt naked.
- Kendimi çıplak hissettim.
- I saw him naked.
- Onu çıplak gördüm.
- Naked yoga is becoming increasingly popular.
- Çıplak yoga giderek daha popüler oluyor.
- Tom wasn't naked.
- Tom çıplak değildi.
- Why are all the statues naked?
- Neden bütün heykeller çıplak?
- She dived naked into the sea.
- O, denize çıplak daldı.
- I don't want to see them naked.
- Onları çıplak görmek istemiyorum.
- When he saw me naked he burst out laughing.
- Beni çıplak gördüğünde kahkahalara boğuldu.
- They were both naked.
- İkisi de çıplaktı.
- If you want to hide your face, walk naked.
- Yüzünü saklamak istiyorsan, çıplak yürü.
- Sami posted Layla's naked photographs on the Internet.
- Sami, Layla'nın çıplak fotoğraflarını internette yayınladı.
- If you want to hide your face, walk naked.
- Yüzünü gizlemek istiyorsan, çıplak yürü.
- I saw a man standing naked under the waterfall.
- Şelalenin altında çıplak duran bir adam gördüm.
- I saw Tom naked.
- Tom'u çıplak gördüm.
- He was as naked as the day he was born.
- Doğduğu günkü kadar çıplaktı.
- His mother chased him as he ran naked around the house.
- Annesi onu evde çıplak vaziyette koşturduğu için kovaladı.
- When she saw me naked, she burst out laughing.
- Beni çıplak görünce kahkahalara boğuldu.
- I was almost naked.
- Neredeyse çıplaktım.
- The king is naked!
- Kral çıplak!
- I want to look good naked.
- Çıplak güzel görünmek istiyorum.
- Tom blushed when he saw Mary naked.
- Tom, Mary'yi çıplak gördüğünde kızardı.
- Don't go for a walk naked!
- Yürüyüşe çıplak çıkma!
- Tom was running down the street drunk and naked.
- Tom sokakta sarhoş ve çıplak koşuyordu.
- She came out of the shower naked.
- O, duştan çıplak çıktı.
- How did you get a naked picture of me?
- Çıplak bir resmimi nasıl buldun?
- Tom blushed when he saw Mary naked.
- Tom Mary'yi çıplak görünce kızardı.
- I've seen her naked before.
- Daha önce onu çıplak gördüm.
- I've seen him naked before.
- Onu daha önce çıplak görmüştüm.
- Tom is naked.
- Tom çıplak.
Show More (133)
|