|
- The theatre was noisy before the show began.
- Oyun başlamadan önce tiyatro salonu çok gürültülüydü.
- This unbearably noisy spectacle hampered both me and other members in the exercise of our mandate.
- Bu dayanılmaz derecede gürültülü gösteri hem benim hem de diğer üyelerin görevimizi yerine getirmemizi engelledi.
- The first measure that should be taken is to withdraw the noisiest aircraft.
- Alınması gereken ilk tedbir, en gürültülü uçakların geri çekilmesidir.
- The old ones were getting very noisy and very expensive.
- Eskileri çok gürültülü ve çok pahalı olmaya başlamıştı.
- This form of transport takes up a great deal of space, is noisy and contributes significantly to the greenhouse effect.
- Bu ulaşım şekli çok fazla yer kaplar, gürültülüdür ve sera etkisine önemli ölçüde katkıda bulunur.
- Who wants incredibly noisy aircraft in Europe?
- Avrupa'da inanılmaz derecede gürültülü uçakları kim ister?
- Moreover, it is stipulated that the noisiest aircraft should pay more for the greater nuisance that they cause.
- Ayrıca en gürültülü uçakların neden oldukları daha büyük rahatsızlık için daha fazla ödeme yapmaları öngörülmektedir.
- I am talking about single-hulled oil tankers, ramshackle lorries and poorly-maintained noisy aircraft.
- Tek gövdeli petrol tankerlerinden, köhne kamyonlardan ve bakımsız gürültülü uçaklardan bahsediyorum.
- The first measure that should be taken is to withdraw the noisiest aircraft.
- Alınması gereken ilk tedbir en gürültülü uçakların geri çekilmesidir.
- It was noisy.
- Gürültülüydü.
- It was so noisy there that I couldn't make myself heard.
- Orası o kadar gürültülüydü ki kendimi duyuramadım.
- The vehicles are noisy here.
- Burada araçlar çok gürültülü.
- That street was very noisy.
- Şu sokak çok gürültülüydü.
- How noisy this street is!
- Bu cadde ne kadar gürültülü!
- It's noisy in here.
- Burası gürültülü.
- Tom dislikes noisy cities.
- Tom gürültülü şehirlerden hoşlanmaz.
- The group of noisy boys was getting out of hand.
- Gürültülü cocuklar kontrolden cıkıyordu.
- That street is very noisy.
- O sokak çok gürültülü.
- The road roller is noisy.
- Yol silindiri gürültülü.
- His music is too noisy.
- Müziği çok gürültülü.
- It's very noisy here.
- Burası çok gürültülü.
- Let's go to the park where it isn't noisy.
- Parka gidelim, gürültülü olmayan bir yere.
- It's noisy in here.
- Burası çok gürültülü.
- Tom couldn't make himself heard in the noisy club.
- Tom gürültülü kulüpte kendini duyuramadı.
- I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy.
- Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.
- Your neighbors have complained about your noisy parties.
- Yeni komşularınız gürültülü partileriniz hakkında şikayet ettiler.
- I used to work in a noisy room.
- Gürültülü bir odada çalışırdım.
- Tom dislikes noisy cities.
- Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
- Cats are good pets, for they are clean and are not noisy.
- Kediler iyi evcil hayvanlardır, çünkü temizlerdir ve gürültülü değillerdir.
- Don't you find it very noisy here?
- Burayı çok gürültülü bulmuyor musunuz?
- Helicopters are noisy.
- Helikopterler gürültülüdür.
- They're too noisy; I can't concentrate.
- Onlar çok gürültülüler; Konsantre olamıyorum.
- Tom was very noisy.
- Tom çok gürültülüydü.
- Tom couldn't sleep well last night because it was noisy outside his room.
- Tom dün gece iyi uyuyamadı çünkü odasının dışı çok gürültülüydü.
- We can not carry on conversation in such a noisy room.
- Böyle gürültülü bir odada konuşmaya devam edemeyiz.
- Let's go to the park where it's not noisy.
- Parka gidelim, gürültülü olmayan bir yere.
- That street was very noisy during the day.
- O cadde gün boyunca çok gürültülüydü.
- It's really noisy here.
- Burada gerçekten gürültülü.
- This place is too noisy for me.
- Burası benim için çok gürültülü.
- Some neighbors are very noisy.
- Bazı komşular çok gürültülüdür.
- That street was very noisy during the day.
- O sokak gün boyunca çok gürültülüydü.
- It was so noisy in there.
- İçerisi çok gürültülüydü.
- The city annoys me a lot because it's noisy.
- Şehir beni çok rahatsız ediyor çünkü gürültülü.
- I used to work in a noisy room.
- Eskiden gürültülü bir odada çalışırdım.
- It's too noisy here for me.
- Burası benim için çok gürültülü.
- Let's go to the park where it is not noisy.
- Gürültülü olmayan bir parka gidelim.
- Tom is very noisy, isn't he?
- Tom çok gürültülü, değil mi?
- Suddenly, it became noisy.
- Birden gürültülü oldu.
- Let's go to the park where it isn't noisy.
- Gürültülü olmayan parka gidelim.
- It's so noisy here I can't hear myself think.
- Burası o kadar gürültülü ki düşündüklerimi duyamıyorum.
- What you're doing is so noisy that I can't hear what you're saying.
- Yaptığın şey o kadar gürültülü ki ne söylediğini duyamıyorum.
- Let's go to the park where it is not noisy.
- Gürültülü olmayan parka gidelim.
- It was extremely noisy.
- Çok gürültülüydü.
- Tom has been very noisy.
- Tom çok gürültülüydü.
- It was so noisy that I couldn't make myself heard.
- O kadar gürültülüydü ki, sesimi duyuramadım.
- This truck is very noisy.
- Bu kamyon çok gürültülü.
- The children were so noisy that I couldn't study.
- Çocuklar o kadar gürültülüydü ki ders çalışamadım.
- I can't hear what you're saying; it's too noisy here.
- Ne dediğinizi duyamıyorum; burası çok gürültülü.
- It's really noisy here.
- Burası gerçekten gürültülü.
- The engine is noisy.
- Motor gürültülüdür.
- Tom warned me it would be noisy here.
- Tom buranın gürültülü olacağı konusunda beni uyardı.
- Tom told Mary not to be so noisy.
- Tom Mary'ye çok gürültülü olmamasını söyledi.
- What you're doing is so noisy that I can't hear what you're saying.
- Yaptığınız şey o kadar gürültülü ki ne dediğinizi duyamıyorum.
- It was so noisy that we couldn't talk.
- O kadar gürültülüydü ki konuşamadık.
- This place is really noisy.
- Burası gerçekten çok gürültülü.
- Compared with him, she is very noisy.
- Onunla karşılaştırıldığında, o çok gürültülü.
- It's too noisy in here.
- Burası çok gürültülü.
- Tom had no idea that he was being too noisy.
- Tom'un çok gürültülü davrandığı hakkında hiçbir fikri yoktu.
- The noisy headphones are that guy's.
- Gürültülü kulaklıklar o adamın.
- How noisy he is!
- Ne kadar da gürültülü!
- The class were noisy today.
- Bugün sınıf gürültülüydü.
- Don't you find it very noisy here?
- Burasını çok gürültülü bulmuyor musun?
- The noisy machine disturbs the silence.
- Gürültülü makine sessizliği bozuyor.
- That street was very noisy.
- O sokak çok gürültülüydü.
- It was extremely noisy.
- Son derece gürültülüydü.
- The radio is so noisy.
- Radyo çok gürültülü.
- It's too noisy to sleep.
- Uyumak için çok gürültülü.
- Do you think Boston is a noisy city?
- Boston'un gürültülü bir şehir olduğunu düşünüyor musun?
- After our noisy party the other night, we had a lot of angry neighbors.
- Geçen geceki gürültülü partimizden sonra bir sürü kızgın komşumuz oldu.
- I could hear someone calling my name on the noisy platform.
- Gürültülü platformda birinin adımı seslendiğini duyabildim.
- It was so noisy there that I couldn't make myself heard.
- Orası o kadar gürültülüydü ki sesimi duyuramadım.
- The classroom was so noisy I didn't hear my name called.
- Sınıf o kadar gürültülüydü ki ismimin söylendiğini duymadım.
- Japan is an extremely noisy country.
- Japonya oldukça gürültülü bir ülkedir.
- Your neighbors have complained about your noisy parties.
- Komşularınız gürültülü partilerinizden şikayetçi.
- I could hear someone calling my name on the noisy platform.
- Gürültülü platformda birinin adımı çağırdığını duyabiliyordum.
- The construction trucks are noisy.
- İnşaat kamyonları gürültülü.
- You're too noisy.
- Sen çok gürültülüsün.
- Tom warned Mary not to be too noisy.
- Tom Mary'yi çok gürültülü olmaması için uyardı.
- It was so noisy that I couldn't concentrate.
- O kadar gürültülüydü ki konsantre olamadım.
- He admonished them for being noisy.
- O gürültülü oldukları için onları uyardı.
- It's so noisy here I can't hear myself think.
- Burası o kadar gürültülü ki kendi düşündüğümü duyamıyorum.
- It's really noisy here.
- Burası gerçekten çok gürültülü.
- It's awfully noisy at night around here.
- Geceleri bu civar çok gürültülü olur.
- Can you all be less noisy?
- Hepiniz daha az gürültülü olabilir misiniz?
- It's very noisy in here.
- Burası çok gürültülü.
- We were pretty noisy.
- Biz oldukça gürültülüydük.
- I dislike living in such a noisy place.
- Böyle gürültülü bir yerde yaşamaktan hoşlanmıyorum.
- It was noisy.
- O gürültülüydü.
- It was so noisy that I couldn't make myself heard.
- O kadar çok gürültülüydü ki, kendimi duyuramadım.
- This place is really noisy.
- Bu yer gerçekten gürültülü.
- The engine is noisy.
- Motor gürültülü.
- Do you think Boston is a noisy city?
- Sence Boston gürültülü bir şehir mi?
- I could not make myself heard in the noisy class.
- Gürültülü sınıfta sesimi duyuramadım.
- I can't hear what you're saying; it's too noisy here.
- Ne dediğini duyamıyorum, burası çok gürültülü.
- They're too noisy; I can't concentrate.
- Çok gürültülüler; konsantre olamıyorum.
- That street is very noisy.
- O cadde çok gürültülü.
- His music is too noisy.
- Onun müziği çok gürültülü.
- The construction trucks are noisy.
- İnşaat kamyonları çok gürültülü.
- Japan is an extremely noisy country.
- Japonya son derece gürültülü bir ülkedir.
- Let's go to the park where it's not noisy.
- Gürültülü olmayan parka gidelim.
- The waiting room was so noisy that I couldn't hear my name called.
- Bekleme odası o kadar gürültülüydü ki adımın söylendiğini duyamadım.
- How noisy this street is!
- Bu cadde nasıl da gürültülü!
- The class were noisy today.
- Sınıf bugün çok gürültülüydü.
- I dislike living in such a noisy place.
- Böyle gürültülü bir yerde yaşamayı sevmiyorum.
- I don't like noisy music, such as rock.
- Rock gibi gürültülü müzikleri sevmiyorum.
- It was really noisy in the room so Tom covered his ears.
- Oda çok gürültülüydü, bu yüzden Tom kulaklarını kapattı.
- Suddenly, it became noisy.
- Aniden gürültülü oldu.
- In my opinion, eastern music is too noisy.
- Bence doğu müziği çok gürültülü.
- This vacuum cleaner is noisy.
- Bu elektrikli süpürge çok gürültülü.
- It's awfully noisy at night around here.
- Buralar geceleri çok gürültülü oluyor.
- Tom couldn't make himself heard in the noisy club.
- Tom gürültülü kulüpte sesini duyuramadı.
- In my opinion, eastern music is too noisy.
- Benim düşünceme göre, doğu müziği fazla gürültülüdür.
- I couldn't sleep well because it was noisy outside.
- Dışarısı gürültülü olduğu için iyi uyuyamadım.
- The boys are noisy.
- Çocuklar gürültülü.
- The city annoys me a lot because it's noisy.
- Gürültülü olduğu için kent beni rahatsız ediyor.
- This place is too noisy for me.
- Bu yer benim için çok gürültülü.
Show More (123)
|
|
- Our next-door neighbours are really noisy.
- Yan komşumuz gerçekten çok gürültücü.
- You're very noisy.
- Sen çok gürültücüsün.
- The group of noisy boys was getting out of hand.
- Gürültücü çocuklar grubu kontrolden çıkmaya başlamıştı.
- Tom should tell Mary not to be so noisy.
- Tom, Mary'ye bu kadar gürültücü olmamasını söylemeli.
- The tourists are very noisy.
- Turistler çok gürültücüler.
- My upstairs neighbors are very noisy.
- Benim üst kattaki komşularım çok gürültücüdür.
- He admonished them for being noisy.
- Gürültücü oldukları için onları uyardı.
- I can't stand noisy children.
- Gürültücü çocuklara dayanamıyorum.
- Tom is too noisy.
- Tom çok gürültücü.
- You're too noisy.
- Çok gürültücüsün.
- Tom said that I was too noisy.
- Tom çok gürültücü olduğumu söyledi.
- Tom was very noisy.
- Tom çok gürültücüydü.
- Tom asked Mary not to be so noisy.
- Tom, Mary'den bu kadar gürültücü olmamasını istedi.
- How noisy he is!
- Ne kadar gürültücü!
- Tom was a very noisy kid.
- Tom çok gürültücü bir çocuktu.
- The boys are noisy.
- Çocuklar çok gürültücü.
- Tom was a very noisy child.
- Tom çok gürültücü bir çocuktu.
- Tom is very noisy.
- Tom çok gürültücü.
- Can you all be less noisy?
- Daha az gürültücü olabilir misiniz?
- Why are you so noisy?
- Neden bu kadar gürültücüsün?
- You're very noisy.
- Çok gürültücüsün.
- My upstairs neighbors are very noisy.
- Üst kattaki komşularım çok gürültücü.
- My mother told me not to be noisy.
- Annem gürültücü olmamamı söyledi.
- Tom is very noisy, isn't he?
- Tom çok gürültücü, değil mi?
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.
- Gürültücü ama onun dışında çok iyi bir çocuk.
- Compared with him, she is very noisy.
- Onunla karşılaştırıldığında, o çok gürültücü.
- We were pretty noisy.
- Çok gürültücüydük.
- The teacher scolded her class for being noisy.
- Öğretmen gürültücü oldukları için sınıfını azarladı.
- How noisy he is!
- O, ne kadar gürültücü!
- The tourists are very noisy.
- Turistler çok gürültücü.
- Some neighbors are very noisy.
- Bazı komşular çok gürültücüdür.
- Boys are noisy and rude to girls.
- Erkekler kızlara karşı gürültücü ve kabadır.
Show More (29)
|
