|
- And the pig farmers in my country are delighted at the fact.
- Ve ülkemdeki domuz çiftçileri bu durumdan çok memnun.
- Pigs were fed improperly treated swill, which was bad farming practice.
- Domuzlar uygun olmayan şekilde işlenmiş atıklarla besleniyordu, ki bu da hatalı bir çiftçilik uygulamasıydı.
- This is the problem in the pig industry at the moment.
- Şu anda domuz endüstrisinde yaşanan sorun budur.
- We cannot ensure individual identification of sheep and pigs in all instances.
- Koyun ve domuzların her durumda bireysel olarak tanımlanmasını sağlayamayız.
- Pigs were fed improperly treated swill, which was bad farming practice.
- Domuzlar, kötü bir çiftçilik uygulaması olan, uygun olmayan şekilde işlenmiş süprüntü ile besleniyordu.
- Large sections of the pig and poultry industry in Belgium were affected at that time.
- O dönemde Belçika'daki domuz ve kümes hayvanı endüstrisinin büyük bir bölümü etkilenmiştir.
- She wants to feed chickens to pigs and pigs to chickens.
- Tavukları domuzlara, domuzları da tavuklara yedirmek istiyor.
- All 4000 pigs were then exported from the Netherlands to Belgium.
- 4000 domuzun tamamı daha sonra Hollanda'dan Belçika'ya ihraç edildi.
- The legal basis for doing so already exists in the framework of the common market organisation for pig meat.
- Bunun yasal dayanağı, domuz eti için ortak pazar organizasyonu çerçevesinde zaten mevcuttur.
- The conditions of competition are particular harsh in the pig production sector.
- Domuz üretimi sektöründe rekabet koşulları özellikle ağırdır.
- Large sections of the pig and poultry industry in Belgium were affected at that time.
- Belçika'daki domuz ve kümes hayvanı endüstrisinin büyük bir bölümü o dönemde etkilenmiştir.
- A lot of attention is being paid to pigs this week.
- Bu hafta domuzlara büyük ilgi gösteriliyor.
- We are not interested in buying a pig in a poke.
- Dürtülen bir domuzu satın almakla ilgilenmiyoruz.
- It is a densely populated region and there are even more pigs than people.
- Burası yoğun nüfuslu bir bölge ve burada insandan çok domuz var.
- Was this negligence or was it a criminal attempt to increase the weight of pigs by illegal means?
- Bu bir ihmal miydi yoksa yasadışı yollarla domuzların ağırlığını arttırmaya yönelik suç teşkil eden bir girişim miydi?
- All 4 000 pigs were then exported from the Netherlands to Belgium.
- 4.000 domuzun tamamı daha sonra Hollanda'dan Belçika'ya ihraç edilmiştir.
- A hungry pig dreams of acorns.
- Aç bir domuz meşe palamudu hayal eder.
- Don't touch me, you pig!
- Dokunma bana, seni domuz!
- Sami smelt like a pig.
- Sami domuz gibi kokuyordu.
- Tom ate like a pig.
- Tom domuz gibi yedi.
- Tom is such a disgusting pig.
- Tom çok iğrenç bir domuzdur.
- Pigs are even-toed ungulates.
- Domuzlar çift parmaklı toynaklılardır.
- It's not a pig; it's a monkey.
- O bir domuz değil, maymun.
- They're all pigs.
- Hepsi domuz.
- They tested the beauty products on Canadian pigs.
- Güzellik ürünlerini Kanada domuzları üzerinde test ettiler.
- Let the pigs eat that.
- Bırak domuzlar yesin onu.
- Let the pigs eat that.
- Domuzların onu yemesine izin ver.
- A hungry pig dreams of acorns.
- Aç domuz meşe palamutları hayal eder.
- Tom is such a disgusting pig.
- Tom iğrenç bir domuz.
- Pigs smell bad, but they have a very good sense of smell.
- Domuzlar kötü kokar ama çok iyi koku alma duyuları vardır.
- Wallowing is an important element of a good life in pigs.
- Çamurda yuvarlanmak domuzlarda iyi bir yaşamın için önemli bir unsurudur.
- More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
- Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.
- There were pigs in the forest.
- Ormanda domuzlar vardı.
- It's not a pig; it's a monkey.
- Bu bir domuz değil; o bir maymun.
- I called her a fat pig.
- Ben ona şişman bir domuz dedim.
- You're such a pig.
- Tam bir domuzsun.
- I bought the pig yesterday.
- Domuzu dün aldım.
- Who raised these pigs?
- Bu domuzları kim yetiştirdi?
- I called Tom a fat pig.
- Tom'a şişman domuz dedim.
- All of the apples that fall are eaten by the pigs.
- Düşen bütün elmalar domuzlar tarafından yenilir.
- Tom called me a pig.
- Tom bana domuz dedi.
- When pigs fly!
- Domuzlar uçtuğu zaman!
- The pig is pink.
- Domuz pembedir.
- Tom eats like a pig.
- Tom bir domuz gibi yer.
- No part of the pig is wasted.
- Domuzun hiçbir parçası boşa gitmedi.
- The pig is pink.
- Domuz pembe.
- No part of the pig is wasted.
- Domuzun hiçbir parçası ziyan olmaz.
- Sami smelt like a pig.
- Sami bir domuz gibi kokuyordu.
- Tom is a pig.
- Tom bir domuzdur.
- Tom has always been a pig.
- Tom her zaman bir domuzdu.
- Tom has a pet pig.
- Tom'un evcil bir domuzu var.
- They're all pigs.
- Onların hepsi domuz.
- Tom ate like a pig.
- Tom bir domuz gibi yedi.
- I called him a fat pig.
- Ona şişman bir domuz dedim.
- I called him a fat pig.
- Ona şişman domuz diye hitap ettim.
- The pig is growing fat.
- Domuz şişmanlıyor.
- I called her a fat pig.
- Ona şişko bir domuz dedim.
- I called them fat pigs.
- Onlara şişko domuzlar adını taktım.
- In her home, kitchen garbage was fed to the pigs.
- Evinde, mutfak çöpleri domuzlara yediriliyordu.
- An aardvark looks like a pig.
- Bir karıncayiyen domuza benzer.
- Jesus by allowing demons to enter a herd of pigs demonstrated the immutability of God's law on unclean animals.
- İsa cinlerin bir domuz sürüsüne girmesine izin vererek, Tanrı'nın kirli kabul edilen hayvanlarla ilgili yasasının değişmezliğini göstermiştir.
- Men are pigs.
- Erkekler domuzdur.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
- Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı.
- Mary can't stand Tom's boss, because he's a male chauvinist pig.
- Mary, Tom'un patronuna katlanamıyor, çünkü o adam şovenist bir domuz.
- There's a pig in the sty.
- Ahırda bir domuz var.
- Tom is a pig!
- Tom bir domuz!
- The pigs are not in the pen.
- Domuzlar ağılda değil.
- When pigs fly.
- Domuzlar uçtuğunda.
- Jesus by allowing demons to enter a herd of pigs demonstrated the immutability of God's law on unclean animals.
- İsa, şeytanların domuz sürüsüne girmesine izin vererek, Tanrı'nın helal olmayan hayvanlar üzerindeki yasasının değişmezliğini gösterdi.
- It's not a pig; it's a monkey.
- Bu bir domuz değil; bir maymun.
- Mary can't stand Tom's boss, because he's a male chauvinist pig.
- Mary, Tom'un patronuna katlanamıyor, çünkü o şovenist bir domuz.
- Tom fed the pigs.
- Tom domuzları besledi.
- Pigs are even-toed ungulates.
- Domuzlar çift toynaklıdır.
- The spell was broken and the pig turned into a man.
- Büyü bozuldu ve domuz, bir adama dönüştü.
- I fed the pigs.
- Domuzları besledim.
- You're sweating like a pig, Tom.
- Domuz gibi terliyorsun, Tom.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
- Ben çocukken, evimizin yanındaki ağılda siyah bir domuz vardı.
- Tom has always been a pig.
- Tom her zaman bir domuz olmuştur.
- The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.
- Don't be pigs.
- Domuzluk yapmayın.
- Don't touch me, you pig!
- Bana dokunma, seni domuz!
- I called them fat pigs.
- Onlara şişman domuzlar diye hitap ettim.
- Tom is a pig.
- Tom bir domuz.
- They tested the beauty products on Canadian pigs.
- Güzellik ürünlerini Kanadalı domuzlar üzerinde test ettiler.
- Is it safe to eat a pig's eyeball?
- Domuz gözü yemek güvenli midir?
- Tom fed the pigs.
- Tom, domuzları besledi.
- Don't be pigs.
- Domuz olmayın.
- Pigs smell bad, but they have a very good sense of smell.
- Domuzlar kötü kokar ama koku alma duyuları çok iyidir.
- Today's pigs are tomorrow's hams.
- Bugünün domuzları yarının jambonlarıdır.
- The spell was broken and the pig turned into a man.
- Büyü bozuldu ve domuz insana dönüştü.
- You're sweating like a pig, Tom.
- Bir domuz gibi terliyorsun, Tom.
- All of the apples that fall are eaten by the pigs.
- Düşen bütün elmaları domuzlar yiyor.
- More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
- Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştiriyordu.
- Don't be a pig.
- Domuzluk yapma.
- Bacon comes from pigs.
- Pastırma domuzdan gelir.
- I called Tom a fat pig.
- Tom'a şişko domuz dedim.
- Tom has a pet pig.
- Tom'un bir evcil domuzu var.
- Wallowing is an important element of a good life in pigs.
- Yuvarlanmak domuzlarda iyi bir yaşamın önemli bir unsurudur.
- A pig will wallow in the mud in order to cool down.
- Bir domuz serinlemek için çamurda yuvarlanır.
- I called Tom a pig.
- Tom'a domuz dedim.
- You're a pig.
- Sen bir domuzsun.
- The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Domuzlar aslında çalışmıyordu, ama diğerlerini yönetiyor ve denetliyordu.
Show More (101)
|
