prime - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
prime en önemli adj.
  • Student safety will always be our prime concern.
  • Öğrenci güvenliği her zaman en önemli meselemiz olacaktır.
  • We should move towards UN summits that address specific goals, the prime example being Kyoto.
  • Belirli hedefleri ele alan BM zirvelerine doğru ilerlemeliyiz, bunun en önemli örneği Kyoto'dur.
  • The waste water directive is a prime example where the concerns of the processing sector were overlooked.
  • Atık su yönergesi, işleme sektörünün endişelerinin göz ardı edildiği en önemli örnektir.
Show More (3)
prime hayatın baharı n.
  • You're in your prime.
  • Hayatının baharındasın.
  • Tom is in the prime of life.
  • Tom hayatının baharında.
  • Tom died in his prime.
  • Tom hayatının baharında öldü.
Show More (3)
prime asal sayı n.
  • Every even number is the sum of two primes.
  • Her çift sayı iki asal sayının toplamıdır.
  • Every even number greater than 2 is the sum of two primes.
  • 2'den büyük her çift sayı, iki asal sayının toplamıdır.
  • Every even number greater than 2 is the sum of two primes.
  • 2'den büyük her çift sayı iki asal sayının toplamıdır.
Show More (1)
prime başlıca adj.
  • Cross-border cooperation should become a prime instrument of our future security policy.
  • Sınır ötesi işbirliği, gelecekteki güvenlik politikamızın başlıca araçlarından biri haline gelmelidir.
  • We should move towards UN summits that address specific goals, the prime example being Kyoto.
  • Belirli hedefleri ele alan BM zirvelerine doğru ilerlemeliyiz, Kyoto bunun başlıca örneğidir.
  • Cross-border cooperation should become a prime instrument of our future security policy.
  • Sınır ötesi işbirliği gelecekteki güvenlik politikamızın başlıca aracı haline gelmelidir.
Show More (0)
prime en güzel dönem (bir kimsenin/bir şeyin) n.
  • She is in her prime as a professional tennis player.
  • Profesyonel bir tenis oyuncusu olarak en güzel dönemini yaşıyor.
  • Tom is in the prime of his life.
  • Tom hayatının en güzel dönemindedir.
Show More (-1)
prime asıl adj.
  • However, the prime responsibility rests with the Irish Government.
  • Bununla birlikte, asıl sorumluluk İrlanda Hükümetine aittir.
  • Sami's wife was the prime suspect.
  • Sami'nin karısı asıl şüpheliydi.
Show More (-1)
prime hazırlamak v.
  • His lawyer primed him with good advice.
  • Avukatı faydalı tavsiyelerde bulunarak onu hazırladı.
Show More (-2)
prime kurmak v.
  • The bomb was primed and ready to explode.
  • Bomba kurulmuş ve patlamaya hazırdı.
Show More (-2)
prime astarlamak v.
  • All surfaces should be primed with a sealant prior to painting.
  • Tüm yüzeyler boyanmadan önce dolgu macunu ile astarlanmalıdır.
Show More (-2)
prime birinci kalite adj.
  • You should try their signature prime steak.
  • Kendilerine özel birinci kalite bifteklerini denemelisiniz.
Show More (-2)
prime çalıştırmaya hazırlamak (pompa/makine vb) v.
  • He taught me how to prime the water pump.
  • Bana su pompasını çalıştırmaya hazırlamayı o öğretti.
Show More (-2)
prime önemli adj.
  • Universal service has a prime role to play in this regard.
  • Evrensel hizmetin bu konuda oynayacağı önemli bir rol vardır.
Show More (-2)
prime esas adj.
  • Sanctum was colonized by a team from earth made up of 4 families the primes.
  • Sanctum, dünyalı 4 esas aileden oluşan bir ekip tarafından kolonileştirildi.
Show More (-2)
prime gençlik n.
  • Tom is in the prime of life.
  • Tom hayatın gençlik döneminde.
Show More (-2)
prime asal adj.
  • 2539 is a prime number.
  • 2539 asal bir sayıdır.
Show More (-2)