|
- Television and film, as cross-border media, attract more interest than radio.
- Sınır ötesi medya olarak televizyon ve film, radyodan daha fazla ilgi çekmektedir.
- Today's radio and TV sector is a competitive one and the market forces which largely govern it cannot be ignored.
- Günümüz radyo ve TV sektörü rekabetçi bir sektördür ve sektörü büyük ölçüde yöneten piyasa güçleri göz ardı edilemez.
- Radio and television broadcasting in any of the Kurdish languages is forbidden.
- Herhangi bir Kürtçe dilde radyo ve televizyon yayını yapılması yasaktır.
- We recognise the case for a complementary and alternative satellite radio navigation system.
- Tamamlayıcı ve alternatif bir uydu radyo navigasyon sisteminin gerekliliğinin farkındayız.
- There is a proliferation of private radio and TV channels.
- Özel radyo ve televizyon kanalları çoğalmaktadır.
- They were able to appear on radio and television last week.
- Geçen hafta radyo ve televizyona çıkmayı başardılar.
- Radar, radio and information technology are the eyes and ears of air traffic controllers.
- Radar, radyo ve bilgi teknolojileri hava trafik kontrolörlerinin gözü ve kulağıdır.
- A public hearing on the radio was held on 24 May 2000.
- Radyoda 24 Mayıs 2000 tarihinde kamuya açık bir oturum düzenlenmiştir.
- I can clearly remember the first time I heard about them on the radio.
- Onları radyoda ilk duyduğum zamanı net bir şekilde hatırlayabiliyorum.
- In Sweden, TV advertising aimed at children under 12 is totally forbidden under the Swedish Radio and Television Act.
- İsveç'te 12 yaşından küçük çocuklara yönelik TV reklamları İsveç Radyo ve Televizyon Yasası kapsamında tamamen yasaktır.
- They completely rule out the possibility of restricting tobacco advertising in the press and on the radio.
- Basında ve radyoda tütün reklamlarının kısıtlanması olasılığını tamamen reddediyorlar.
- We should also not neglect radio as a good way of getting information.
- Ayrıca bilgi edinmenin iyi bir yolu olarak radyoyu da ihmal etmemeliyiz.
- Radio Free Asia has a budget of about EUR 30 million per year.
- Radio Free Asia'nın yıllık bütçesi yaklaşık 30 milyon Euro'dur.
- The Radio and Television Supreme Board (RTUK) was set up in 1994 in order to control terrestrial broadcasting.
- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), karasal yayıncılığı kontrol etmek amacıyla 1994 yılında kurulmuştur.
- Lessons over the radio have always been a way of life in the Australian outback.
- Radyo üzerinden yapılan dersler Avustralya taşrasında her zaman bir yaşam biçimi olmuştur.
- A good example is the Istanbul World Radio Conference last spring.
- Geçtiğimiz bahar düzenlenen İstanbul Dünya Radyo Konferansı iyi bir örnektir.
- They completely rule out the possibility of restricting tobacco advertising in the press and on the radio.
- Basında ve radyoda tütün reklamlarının kısıtlanması olasılığını tamamen ortadan kaldırmaktadırlar.
- Women are now forbidden to be presenters on radio or television, which some of them were doing successfully.
- Kadınların radyo veya televizyonda sunuculuk yapmaları artık yasak, ki bazıları bunu başarıyla yapıyordu.
- As I approached the radio this song started to play.
- Radyoya yaklaştığımda bir şarkı çalmaya başladı.
- They cultivated work of sorts, trading in hashish, black market currency, and smuggled radios and other consumer goods.
- Haşhaş, karaborsa dövizi, kaçak radyo ve diğer tüketim mallarının ticaretini yaparak bir tür iş geliştirdiler.
- As I approached the radio this song started to play.
- Radyoya yaklaşırken bu şarkı çalmaya başladı.
- One of the first things I did was listening to radio.
- İlk yaptığım şeylerden biri radyo dinlemekti.
- As I approached the radio this song started to play.
- Radyoya yaklaştığımda bu şarkı çalmaya başladı.
- One of the first things I did was listening to radio.
- Yaptığım ilk şeylerden biri radyo dinlemekti.
- The radio was invented by Marconi.
- Radyo, Marconi tarafından icat edilmiştir.
- Could you turn down the radio?
- Radyoyu kısar mısın?
- It's time to go to bed, so turn off the radio.
- Yatma vakti geldi, o yüzden radyoyu kapat.
- Turn off the radio, please.
- Radyoyu kapatın, lütfen.
- There was nothing on the radio about the accident.
- Radyoda kaza hakkında bir şey yoktu.
- According to the radio, it'll rain tomorrow.
- Radyoya göre yarın yağmur yağacak.
- He plugged in the radio and turned it on.
- Radyoyu fişe taktı ve açtı.
- How much is this radio?
- Bu radyo ne kadardır?
- He sat listening to the radio.
- Oturmuş radyo dinliyordu.
- He likes to listen to the radio.
- O, radyo dinlemeyi sever.
- I wasn't listening to the radio.
- Radyo dinlemiyordum.
- There's a radio on the table.
- Masada bir radyo var.
- George, if you are not listening to the radio, turn it off.
- George, radyoyu dinlemiyorsan, onu kapat.
- May I turn on the radio?
- Radyoyu açabilir miyim?
- The radio on the desk is a Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.
- He heard the news on the radio.
- Haberleri radyodan duydu.
- I don't have a radio.
- Bir radyom yok.
- Would you mind turning off the radio?
- Radyoyu kapatır mısınız?
- Could you lend me your radio?
- Bana radyonuzu ödünç verebilir misiniz?
- Tom plugged in the radio and turned it on.
- Tom radyoyu fişe taktı ve açtı.
- Newspapers, television, and radio are called the mass media.
- Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır.
- I listened to the radio while I worked.
- Çalışırken radyo dinledim.
- I'm fixing the radio which I found on my way home.
- Eve giderken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- He learned how to put a radio together.
- Bir radyonun nasıl birleştirileceğini öğrendi.
- Tom listened to the radio all day.
- Tom bütün gün radyo dinledi.
- He learned how to put a radio together.
- Bir radyoyu nasıl monte edeceğini öğrendi.
- I listen to the Spanish radio.
- Ben İspanyol radyosunu dinliyorum.
- I had my radio repaired by him.
- Ona, radyomu tamir ettirdim.
- Let's buy this radio.
- Şu radyoyu alalım.
- Real music isn't on the radio.
- Müziğin hası radyoda çalmıyor.
- The radio was invented by Marconi.
- Radyo, Marconi tarafından icat edildi.
- He measures the time with a clock radio.
- O bir saatli radyo ile zamanı ölçer.
- When do you like to listen to the radio?
- Ne zaman radyo dinlemek istersiniz?
- Tom likes to listen to the radio.
- Tom radyo dinlemeyi seviyor.
- When I was young, the hippest thing a kid could own was a transistor radio.
- Ben gençken, bir çocuğun sahip olabileceği en hippi şey transistörlü radyoydu.
- The radio is so noisy.
- Radyo çok gürültülü.
- He plugged in the radio and turned it on.
- Radyoyu fişe takıp açtı.
- His favorite song plays on the radio.
- Radyoda en sevdiği şarkı çalıyor.
- I fell asleep listening to the radio.
- Radyo dinlerken uyuyakalmışım.
- The radio will not work.
- Radyo çalışmayacak.
- Radio is a great invention.
- Radyo, büyük bir buluş.
- Could you turn on the radio?
- Radyoyu açabilir misin?
- He sells radios.
- Radyo satıyor.
- We are listening to the radio.
- Biz radyo dinliyoruz.
- Last night, I listened to radio.
- Dün gece radyo dinledim.
- I like listening to the radio.
- Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.
- He is on the radio.
- O radyoda.
- When I was a kid, I used to spend hours listening to the radio.
- Çocukken saatlerce radyo dinlerdim.
- Tom is on the radio.
- Tom radyoda.
- Leave your radio at home.
- Radyonuzu evde bırakın.
- I listen to the radio every night.
- Her gece radyo dinlerim.
- He fell asleep with the radio on.
- Radyo açıkken uykuya daldı.
- That radio is no bigger than a matchbox.
- O radyo, bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- You can hear the news on the radio at nine o'clock.
- Saat dokuzda radyodan haberleri dinleyebilirsin.
- According to the radio, it will snow tomorrow.
- Radyoya göre, yarın kar yağacak.
- Could you turn off the radio?
- Radyoyu kapatabilir misin?
- Roger Miller began writing songs because he loved the music he heard on the radio.
- Roger Miller şarkı yazmaya başladı çünkü radyoda duyduğu müziği seviyordu.
- The radio is broken.
- Radyo bozuldu.
- Do you often listen to the news on the radio?
- Radyodaki haberleri sık sık dinler misiniz?
- I think they'll fix the radio this afternoon.
- Ben onların bu öğleden sonra bu radyoyu onaracaklarını düşünüyorum.
- Tom turned the dial on the radio.
- Tom radyonun kadranını çevirdi.
- Tom always listens to the news on the radio while he's eating breakfast.
- Tom her zaman kahvaltı ederken radyoda haberleri dinler.
- She turned off the radio.
- O radyoyu kapadı.
- Turn that radio down at once.
- Hemen o radyonun sesini kıs.
- The use of this type of radio has become widespread.
- Bu tür radyoların kullanımı yaygınlaştı.
- George, if you are not listening to the radio then turn it off.
- George, radyoyu dinlemiyorsan o zaman kapat.
- Turn the radio down a little.
- Radyoyu biraz kıs.
- Kate listened to the radio all day.
- Kate bütün gün radyo dinledi.
- I almost never listen to the radio.
- Neredeyse hiç radyo dinlemem.
- I stopped listening to the radio.
- Radyo dinlemeyi bıraktım.
- According to the radio, it will rain tomorrow.
- Radyoya göre yarın yağmur yağacak.
Show More (92)
|