|
- Television and film, as cross-border media, attract more interest than radio.
- Sınır ötesi medya olarak televizyon ve film, radyodan daha fazla ilgi çekmektedir.
- Today's radio and TV sector is a competitive one and the market forces which largely govern it cannot be ignored.
- Günümüz radyo ve TV sektörü rekabetçi bir sektördür ve sektörü büyük ölçüde yöneten piyasa güçleri göz ardı edilemez.
- Radio and television broadcasting in any of the Kurdish languages is forbidden.
- Herhangi bir Kürtçe dilde radyo ve televizyon yayını yapılması yasaktır.
- We recognise the case for a complementary and alternative satellite radio navigation system.
- Tamamlayıcı ve alternatif bir uydu radyo navigasyon sisteminin gerekliliğinin farkındayız.
- There is a proliferation of private radio and TV channels.
- Özel radyo ve televizyon kanalları çoğalmaktadır.
- They were able to appear on radio and television last week.
- Geçen hafta radyo ve televizyona çıkmayı başardılar.
- Radar, radio and information technology are the eyes and ears of air traffic controllers.
- Radar, radyo ve bilgi teknolojileri hava trafik kontrolörlerinin gözü ve kulağıdır.
- A public hearing on the radio was held on 24 May 2000.
- Radyoda 24 Mayıs 2000 tarihinde kamuya açık bir oturum düzenlenmiştir.
- I can clearly remember the first time I heard about them on the radio.
- Onları radyoda ilk duyduğum zamanı net bir şekilde hatırlayabiliyorum.
- In Sweden, TV advertising aimed at children under 12 is totally forbidden under the Swedish Radio and Television Act.
- İsveç'te 12 yaşından küçük çocuklara yönelik TV reklamları İsveç Radyo ve Televizyon Yasası kapsamında tamamen yasaktır.
- They completely rule out the possibility of restricting tobacco advertising in the press and on the radio.
- Basında ve radyoda tütün reklamlarının kısıtlanması olasılığını tamamen reddediyorlar.
- We should also not neglect radio as a good way of getting information.
- Ayrıca bilgi edinmenin iyi bir yolu olarak radyoyu da ihmal etmemeliyiz.
- Radio Free Asia has a budget of about EUR 30 million per year.
- Radio Free Asia'nın yıllık bütçesi yaklaşık 30 milyon Euro'dur.
- The Radio and Television Supreme Board (RTUK) was set up in 1994 in order to control terrestrial broadcasting.
- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), karasal yayıncılığı kontrol etmek amacıyla 1994 yılında kurulmuştur.
- Lessons over the radio have always been a way of life in the Australian outback.
- Radyo üzerinden yapılan dersler Avustralya taşrasında her zaman bir yaşam biçimi olmuştur.
- A good example is the Istanbul World Radio Conference last spring.
- Geçtiğimiz bahar düzenlenen İstanbul Dünya Radyo Konferansı iyi bir örnektir.
- They completely rule out the possibility of restricting tobacco advertising in the press and on the radio.
- Basında ve radyoda tütün reklamlarının kısıtlanması olasılığını tamamen ortadan kaldırmaktadırlar.
- Women are now forbidden to be presenters on radio or television, which some of them were doing successfully.
- Kadınların radyo veya televizyonda sunuculuk yapmaları artık yasak, ki bazıları bunu başarıyla yapıyordu.
- As I approached the radio this song started to play.
- Radyoya yaklaştığımda bir şarkı çalmaya başladı.
- They cultivated work of sorts, trading in hashish, black market currency, and smuggled radios and other consumer goods.
- Haşhaş, karaborsa dövizi, kaçak radyo ve diğer tüketim mallarının ticaretini yaparak bir tür iş geliştirdiler.
- As I approached the radio this song started to play.
- Radyoya yaklaşırken bu şarkı çalmaya başladı.
- One of the first things I did was listening to radio.
- İlk yaptığım şeylerden biri radyo dinlemekti.
- As I approached the radio this song started to play.
- Radyoya yaklaştığımda bu şarkı çalmaya başladı.
- One of the first things I did was listening to radio.
- Yaptığım ilk şeylerden biri radyo dinlemekti.
- The radio was invented by Marconi.
- Radyo, Marconi tarafından icat edilmiştir.
- Could you turn down the radio?
- Radyoyu kısar mısın?
- It's time to go to bed, so turn off the radio.
- Yatma vakti geldi, o yüzden radyoyu kapat.
- Turn off the radio, please.
- Radyoyu kapatın, lütfen.
- There was nothing on the radio about the accident.
- Radyoda kaza hakkında bir şey yoktu.
- According to the radio, it'll rain tomorrow.
- Radyoya göre yarın yağmur yağacak.
- He plugged in the radio and turned it on.
- Radyoyu fişe taktı ve açtı.
- How much is this radio?
- Bu radyo ne kadardır?
- He sat listening to the radio.
- Oturmuş radyo dinliyordu.
- He likes to listen to the radio.
- O, radyo dinlemeyi sever.
- I wasn't listening to the radio.
- Radyo dinlemiyordum.
- There's a radio on the table.
- Masada bir radyo var.
- George, if you are not listening to the radio, turn it off.
- George, radyoyu dinlemiyorsan, onu kapat.
- May I turn on the radio?
- Radyoyu açabilir miyim?
- The radio on the desk is a Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.
- He heard the news on the radio.
- Haberleri radyodan duydu.
- I don't have a radio.
- Bir radyom yok.
- Would you mind turning off the radio?
- Radyoyu kapatır mısınız?
- Could you lend me your radio?
- Bana radyonuzu ödünç verebilir misiniz?
- Tom plugged in the radio and turned it on.
- Tom radyoyu fişe taktı ve açtı.
- Newspapers, television, and radio are called the mass media.
- Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır.
- I listened to the radio while I worked.
- Çalışırken radyo dinledim.
- I'm fixing the radio which I found on my way home.
- Eve giderken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- He learned how to put a radio together.
- Bir radyonun nasıl birleştirileceğini öğrendi.
- Tom listened to the radio all day.
- Tom bütün gün radyo dinledi.
- He learned how to put a radio together.
- Bir radyoyu nasıl monte edeceğini öğrendi.
- I listen to the Spanish radio.
- Ben İspanyol radyosunu dinliyorum.
- I had my radio repaired by him.
- Ona, radyomu tamir ettirdim.
- Let's buy this radio.
- Şu radyoyu alalım.
- Real music isn't on the radio.
- Müziğin hası radyoda çalmıyor.
- The radio was invented by Marconi.
- Radyo, Marconi tarafından icat edildi.
- He measures the time with a clock radio.
- O bir saatli radyo ile zamanı ölçer.
- When do you like to listen to the radio?
- Ne zaman radyo dinlemek istersiniz?
- Tom likes to listen to the radio.
- Tom radyo dinlemeyi seviyor.
- When I was young, the hippest thing a kid could own was a transistor radio.
- Ben gençken, bir çocuğun sahip olabileceği en hippi şey transistörlü radyoydu.
- The radio is so noisy.
- Radyo çok gürültülü.
- He plugged in the radio and turned it on.
- Radyoyu fişe takıp açtı.
- His favorite song plays on the radio.
- Radyoda en sevdiği şarkı çalıyor.
- I fell asleep listening to the radio.
- Radyo dinlerken uyuyakalmışım.
- The radio will not work.
- Radyo çalışmayacak.
- Radio is a great invention.
- Radyo, büyük bir buluş.
- Could you turn on the radio?
- Radyoyu açabilir misin?
- He sells radios.
- Radyo satıyor.
- We are listening to the radio.
- Biz radyo dinliyoruz.
- Last night, I listened to radio.
- Dün gece radyo dinledim.
- I like listening to the radio.
- Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.
- He is on the radio.
- O radyoda.
- When I was a kid, I used to spend hours listening to the radio.
- Çocukken saatlerce radyo dinlerdim.
- Tom is on the radio.
- Tom radyoda.
- Leave your radio at home.
- Radyonuzu evde bırakın.
- I listen to the radio every night.
- Her gece radyo dinlerim.
- He fell asleep with the radio on.
- Radyo açıkken uykuya daldı.
- That radio is no bigger than a matchbox.
- O radyo, bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- You can hear the news on the radio at nine o'clock.
- Saat dokuzda radyodan haberleri dinleyebilirsin.
- According to the radio, it will snow tomorrow.
- Radyoya göre, yarın kar yağacak.
- Could you turn off the radio?
- Radyoyu kapatabilir misin?
- Roger Miller began writing songs because he loved the music he heard on the radio.
- Roger Miller şarkı yazmaya başladı çünkü radyoda duyduğu müziği seviyordu.
- The radio is broken.
- Radyo bozuldu.
- Do you often listen to the news on the radio?
- Radyodaki haberleri sık sık dinler misiniz?
- I think they'll fix the radio this afternoon.
- Ben onların bu öğleden sonra bu radyoyu onaracaklarını düşünüyorum.
- Tom turned the dial on the radio.
- Tom radyonun kadranını çevirdi.
- Tom always listens to the news on the radio while he's eating breakfast.
- Tom her zaman kahvaltı ederken radyoda haberleri dinler.
- She turned off the radio.
- O radyoyu kapadı.
- Turn that radio down at once.
- Hemen o radyonun sesini kıs.
- The use of this type of radio has become widespread.
- Bu tür radyoların kullanımı yaygınlaştı.
- George, if you are not listening to the radio then turn it off.
- George, radyoyu dinlemiyorsan o zaman kapat.
- Turn the radio down a little.
- Radyoyu biraz kıs.
- Kate listened to the radio all day.
- Kate bütün gün radyo dinledi.
- I almost never listen to the radio.
- Neredeyse hiç radyo dinlemem.
- I stopped listening to the radio.
- Radyo dinlemeyi bıraktım.
- According to the radio, it will rain tomorrow.
- Radyoya göre yarın yağmur yağacak.
- When the program finished, we switched the radio off.
- Program bitince radyoyu kapattık.
- Turn the radio on.
- Radyoyu aç.
- I always work while listening to the radio.
- Ben radyo dinlerken her zaman çalışırım.
- Will you please turn down the radio?
- Lütfen radyoyu kısar mısın?
- I fix broken radios.
- Ben bozuk radyoları onarırım.
- When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.
- Televizyon izlediğinizde ya da radyo dinlediğinizde duyduğunuz müzik genellikle Afrika kökenlidir.
- There was nothing on the radio about the accident.
- Radyoda kazayla ilgili hiçbir şey yoktu.
- I wish they would turn off the radio.
- Keşke radyoyu kapatsalar.
- She plugged in the radio and turned it on.
- Radyoyu fişe taktı ve açtı.
- I always work while listening to the radio.
- Her zaman radyo dinlerken çalışırım.
- Please turn the radio up.
- Lütfen radyonun sesini aç.
- According to the radio, it will rain tomorrow.
- Radyoya göre yarın yağmur yağacakmış.
- There was no TV or radio in those days.
- O günlerde TV ya da radyo yoktu.
- He plugged in the radio.
- Radyoyu fişe taktı.
- What is the frequency for Tatoeba Radio in Boston?
- Radyo Tatoeba'nın Boston'daki frekansı kaç?
- Tom has an old radio in his basement.
- Tom'un bodrumunda eski bir radyosu var.
- He is on the radio.
- Radyoya çıktı.
- Let's buy this radio.
- Bu radyoyu alalım.
- The communication of news by TV and radio is very common now.
- Haberlerin televizyon ve radyo aracılığıyla iletilmesi artık çok yaygın.
- Real music isn't on the radio.
- Gerçek müzik radyoda yok.
- Turn off the radio and turn on the television!
- Radyoyu kapatın ve televizyonu açın!
- Would you mind turning down the radio?
- Radyoyu kısabilir misiniz lütfen?
- The radio plays the latest songs.
- Radyo en yeni şarkıları çalıyor.
- Do you want to listen to the radio?
- Radyo dinlemek ister misin?
- The radio had warned us that there was a risk of flooding.
- Radyo bir sel riski olduğu hususunda bizi uyarmıştı.
- Sami repaired radios.
- Sami radyoları tamir etti.
- Do you mind if I turn on the radio?
- Radyoyu açabilir miyim?
- The radio edit of the song is better than its original.
- Şarkının radyo düzenlemesi orijinalinden daha güzel.
- Tom left the radio on.
- Tom radyoyu açık bıraktı.
- When do you like to listen to the radio?
- Radyoyu ne zaman dinlemek istersin?
- Do you listen to the radio every day?
- Her gün radyo dinler misin?
- According to the radio, a storm is imminent in the North.
- Radyoya göre, Kuzey'de bir fırtının eli kulağında.
- Tom is listening to the news on the radio.
- Tom radyoda haberleri dinliyor.
- There's a radio in my room.
- Odamda bir radyo var.
- I hardly ever listen to the radio anymore.
- Artık neredeyse hiç radyo dinlemiyorum.
- I took the radio apart to repair it.
- Tamir etmek için radyoyu söktüm.
- It's time to go to bed, so turn the radio off.
- Yatma zamanı geldi, radyoyu kapat.
- I heard the news on the radio.
- Haberleri radyodan duydum.
- Do you listen to the radio at all?
- Hiç radyo dinliyor musun?
- We turned on the radio.
- Biz radyoyu açtık.
- The blare of the radio burst upon our ears.
- Radyonun yüksek sesi, birden kulaklarımızda patladı.
- Do you listen to the radio at home every day?
- Her gün evde radyo dinliyor musunuz?
- Turn the radio down a little.
- Radyonun sesini biraz kısın.
- Turn up the radio a little bit.
- Radyonun sesini biraz aç.
- She had a radio.
- Radyosu vardı.
- Put the radio on, please.
- Radyoyu aç lütfen.
- What is the frequency for Tatoeba Radio in Boston?
- Radyo Tatoeba, Boston'da hangi frekanstan yayın yapıyor?
- Diana's singing impressed him so much that he asked her to sing on the radio.
- Diana'nın şarkı söylemesi onu o kadar etkiledi ki, ondan radyoda şarkı söylemesini istedi.
- They were listening to the radio.
- Radyo dinliyorlardı.
- Could you turn off the radio?
- Radyoyu kapatır mısın?
- The radio is a bit loud.
- Radyonun sesi biraz yüksek.
- The radio arrived to this country not long ago.
- Radyo bu ülkeye kısa bir süre önce geldi.
- Turn off the radio and turn on the television!
- Radyoyu kapat ve televizyonu aç!
- I'm fixing the radio I found on my way home.
- Eve giderken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- I turned the radio up so loud that the walls shook.
- Radyonun sesini o kadar yüksek açtım ki, duvarlar sarsıldı.
- The radio is powered off.
- Radyo kapalıdır.
- He turned on the radio.
- Radyoyu açtı.
- If you're not listening to the radio, turn it off.
- Eğer radyo dinlemiyorsanız, kapatın.
- Could you turn off the radio, please?
- Radyoyu kapatabilir misiniz lütfen?
- Do you mind if I turn on the radio?
- Radyoyu açmamın sakıncası var mı?
- The radio warned us of the possibility of flooding.
- Radyo bizi sel olasılığı konusunda uyardı.
- Radio's been replaced by the TV.
- Radyo'nun yerini TV aldı.
- Are you fond of listening to the radio?
- Radyo dinlemeyi sever misin?
- I hardly ever listen to the radio anymore.
- Artık neredeyse radyo dinlemiyorum.
- He always listens to the news on the radio.
- Her zaman radyodan haberleri dinler.
- They just announced that on the radio.
- Az önce radyodan duyurdular.
- May I listen to the radio?
- Radyo dinleyebilir miyim?
- Could you lend me your radio?
- Radyonu bana ödünç verebilir misin?
- The radio is on the table.
- Radyo masanın üzerinde.
- There was no TV or radio in those days.
- O günlerde televizyon ya da radyo yoktu.
- I listened to the news on the radio.
- Radyodaki haberleri dinledim.
- The radio edit of the song is better than its original.
- Şarkının radyo düzenlemesi orijinalinden daha iyi.
- He listens to the radio while eating breakfast.
- Kahvaltı yaparken radyo dinler.
- I listened to the radio last night.
- Dün gece radyo dinledim.
- I slept with the radio on.
- Radyo açık uyudum.
- Could you please turn the radio on?
- Lütfen radyoyu açar mısınız?
- I'm fixing the radio that I found on my way home.
- Eve dönerken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- I turned on the radio and turned off the television.
- Radyoyu açtım ve televizyonu kapattım.
- Would you mind turning down the radio?
- Pardon ama radyoyu kısabilir misin acaba?
- We are listening to the radio.
- Radyo dinliyoruz.
- Tom listens to the radio whenever he's driving.
- Tom ne zaman araba kullanıyor olsa radyo dinler.
- They just announced that on the radio.
- Az önce onu radyoda ilan ettiler.
- We listened to his lecture on the radio.
- Radyoda onun konferansını dinledik.
- Turn off the radio, please.
- Radyoyu kapat, lütfen.
- I spend a lot of time listening to the radio.
- Radyo dinleyerek çok zaman harcarım.
- They heard it on the radio.
- Radyoda duydular.
- I'm fixing the radio that I found on my way home.
- Eve giderken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- Were you listening to the radio yesterday?
- Dün radyo mu dinliyordun?
- His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones.
- Cep telefonu diğer telefonlarla etkileşime giren radyo emisyonları üretiyordu.
- You had just turned on the radio.
- Radyoyu henüz açmıştın.
- I listen to the radio while in transit.
- Yolculuk sırasında radyo dinliyorum.
- The radio will not work.
- Radyo çalışmaz.
- Tom listens to the radio while eating breakfast.
- Tom kahvaltı ederken radyo dinliyordu.
- While listening to the radio, I fell asleep.
- Radyo dinlerken, uyuyakalmışım.
- How much is this radio?
- Bu radyo ne kadar?
- She is on the radio.
- O, radyoda.
- Is that radio yours?
- O radyo senin mi?
- He is listening to the radio.
- Radyo dinliyor.
- Can I borrow your radio?
- Radyonuzu ödünç alabilir miyim?
- I like listening to the radio.
- Radyo dinlemeyi seviyorum.
- The communication of news by TV and radio is very common now.
- TV ve radyo ile haber iletişimi artık çok yaygın.
- While listening to the radio, I fell asleep.
- Radyo dinlerken, uyuya kaldım.
- This radio is no bigger than a matchbook.
- Bu radyo bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- I have to change the battery of my transistor radio.
- Transistörlü radyomun pilini değiştirmek zorundayım.
- He knows how to make a radio.
- Nasıl radyo yapılacağını biliyor.
- I'll give you my typewriter in exchange for that radio.
- O radyo karşılığında sana daktilomu vereceğim.
- Will you give me your radio for my bicycle?
- Radyonu bisikletim için bana verir misin?
- He plugged in the radio.
- O, radyonun fişini taktı.
- Shut off the radio.
- Radyoyu kapat.
- The radio was on.
- Radyo açıktı.
- He fell asleep with the radio on.
- Radyo açıkken uyuyakaldı.
- I don't have a radio.
- Radyom yok.
- His favorite song plays on the radio.
- Onun en sevdiği şarkı radyoda çalıyor.
- He had a radio.
- Onun bir radyosu vardı.
- Do you mind my turning on the radio?
- Radyoyu açmamın sakıncası var mı?
- Do you listen to the radio at home every day?
- Evde her gün radyo dinler misin?
- Tom listens to the radio whenever he's driving.
- Tom araba kullanırken radyo dinler.
- The radio died.
- Radyo bozuldu.
- Please turn down the radio.
- Lütfen radyonun sesini kıs.
- Turn down the radio.
- Radyonun sesini kıs.
- Tom likes listening to the radio when he's driving.
- Tom araba sürerken radyo dinlemeyi seviyor.
- I eat while listening to the radio.
- Radyoyu dinlerken yemek yiyorum.
- Do you often listen to the news on the radio?
- Haberleri sık sık radyodan mı dinlersiniz?
- Dan played live on the radio.
- Dan radyoda canlı çalıyordu.
- Tom flipped on the radio.
- Tom radyoyu açtı.
- Sami repaired radios.
- Sami radyoları tamir ediyordu.
- The radio broke down.
- Radyo bozuldu.
- Sorry, could you turn the radio off?
- Affedersiniz, radyoyu kapatabilir misiniz?
- You had a radio.
- Bir radyon vardı.
- I'm listening to the radio.
- Radyo dinliyorum.
- I pushed the button to turn on the radio.
- Radyoyu açmak için düğmeye bastım.
- I have to replace the radio's battery.
- Radyonun pilini değiştirmeliyim.
- Who is the inventor of the radio?
- Radyonun mucidi kim?
- The address was transmitted by radio.
- Konuşma radyo tarafından yayınlandı.
- I have a radio.
- Benim bir radyom var.
- Tom plugged in the radio and turned it on.
- Tom radyonun fişini taktı ve onu açtı.
- I have a radio.
- Radyom var.
- President Bush gave an important address on TV and the radio yesterday.
- Başkan Bush, dün, televizyon ve radyoda önemli bir konuşma yaptı.
- He listens to the radio while eating breakfast.
- Kahvaltı ederken radyo dinliyor.
- Please turn on the radio.
- Lütfen radyoyu açın.
- Tom likes to listen to the radio.
- Tom radyo dinlemeyi sever.
- What is the frequency for Tatoeba Radio in Boston?
- Boston şehrinde Tatoeba Radio için frekans nedir?
- The radio broadcast the news in detail.
- Radyo, haberleri ayrıntılı olarak yayınladı.
- Did you hear the news on the radio?
- Radyodaki haberi dinledin mi?
- Tom listens to the radio while eating breakfast.
- Tom kahvaltı yaparken radyoyu dinler.
- Tom is listening to the news on the radio.
- Tom radyoda haber dinliyor.
- Did you hear the news on the radio this morning?
- Bu sabah radyodaki haberi duydun mu?
- In Soviet Russia, radio listens to the listener!
- Sovyet Rusya'da radyo dinleyiciyi dinler!
- He bought me the radio for ten dollars.
- Bana radyoyu on dolara satın aldı.
- Could you turn off the radio, please?
- Radyoyu kapatabilir misin, lütfen?
- I'm fixing the radio I found on my way home.
- Eve dönerken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- I listened to the news on the radio.
- Radyoda haberleri dinledim.
- Is this radio yours?
- Bu radyo sizin mi?
- The radio was plugged in.
- Radyonun fişi takılıydı.
- I enjoy listening to the radio.
- Radyo dinlemekten hoşlanıyorum.
- The radio on the desk is a Sony.
- Masadaki radyo bir Sony.
- I have to replace the radio's battery.
- Radyonun pilini değiştirmek zorundayım.
- The radio is out of order.
- Radyo bozuk.
- Please turn the radio down.
- Lütfen radyoyu kapatın.
- Radio's been replaced by the TV.
- Radyonun yerini televizyon aldı.
- One of my favorite tunes was playing on the radio.
- En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu.
- He likes to listen to the radio.
- Radyo dinlemeyi seviyor.
- My radio has broken down again.
- Radyom yine bozuldu.
- The radio is out of order.
- Radyo çalışmıyor.
- There's a radio on the table.
- Masanın üzerinde bir radyo var.
- There were no radios in those days.
- O günlerde radyo yoktu.
- He sat listening to the radio.
- O radyo dinleyerek oturdu.
- The aerial on our radio needs fixing.
- Radyomuzun anteninin onarılması gerekiyor.
- This radio is out of order.
- Bu radyo bozuk.
- May I borrow your radio?
- Radyonu ödünç alabilir miyim?
- If you're not listening to the radio, turn it off.
- Eğer radyoyu dinlemiyorsan kapat.
- I listen to the radio after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra radyo dinlerim.
- Can I borrow your radio?
- Radyonu ödünç alabilir miyim?
- The boys have ruined the radio.
- Çocuklar radyoyu mahvetti.
- I've fixed the radio for him.
- Onun için radyoyu onardım.
- He sat and listened to the radio.
- Oturdu ve radyo dinledi.
- Tom listened to the news on the radio.
- Tom radyoda haberleri dinledi.
- In the end, I had to fork over $500 for that antique radio.
- Sonunda o antik radyo için 500 dolardan fazla ödemek zorunda kaldım.
- Nowadays, I only listen to the radio when I'm driving.
- Şimdilerde sadece araba kullanırken radyo dinliyorum.
- Turn the radio down.
- Radyonun sesini kıs.
- Please turn off the radio and turn on the TV.
- Lütfen radyoyu kapatıp televizyonu açın.
- Turn on the radio, please.
- Radyoyu açın lütfen.
- Tom asked Mary to turn on the radio.
- Tom, Mary'den radyoyu açmasını istedi.
- Turn on the radio.
- Radyoyu açın.
- Tom clicked off the radio.
- Tom radyoyu kapattı.
- I spend a lot of time listening to the radio.
- Radyo dinleyerek çok zaman geçiriyorum.
- Roger Miller began writing songs because he loved the music he heard on the radio.
- Roger Miller radyoda dinlediği müziği sevdiği için şarkılar yazmaya başladı.
- You had just turned on the radio.
- Radyoyu yeni açmıştın.
- Tom tried to fix the broken radio.
- Tom bozuk radyoyu tamir etmeye çalıştı.
- Would you mind turning off the radio?
- Radyoyu kapatabilir misiniz?
- What frequency does Tatoeba Radio broadcast on?
- Tatoeba Radio hangi frekanstan yayın yapıyor?
- I fix broken radios.
- Bozuk radyoları tamir ederim.
- The radio was playing soft music.
- Radyoda hafif bir müzik çalıyordu.
- I want you to turn off the radio.
- Radyoyu kapatmanı istiyorum.
- He knows how to make a radio.
- Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.
- He likes listening to the radio.
- Radyo dinlemeyi seviyor.
- When I was young, the hippest thing a kid could own was a transistor radio.
- Ben gençken, bir çocuğun sahip olabileceği en modern şey, bir transistör radyoydu.
- There was some fifties music playing on the radio.
- Radyoda ellili yılların müziği çalıyordu.
- The radio warned us of the coming earthquake and we started gathering our things.
- Radyo bizi depremin yaklaştığı konusunda uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.
- Tom fixed the broken radio.
- Tom bozuk radyoyu tamir etti.
- He always listens to the news on the radio.
- O hep radyodaki haberleri dinler.
- The radio broadcast the news in detail.
- Radyo, haberleri ayrıntılı olarak yayınlıyor.
- There were no radios in those times.
- O zamanlar radyo yoktu.
- I'm not a big supporter of the radio.
- Radyonun büyük bir destekçisi değilim.
- I've fixed the radio for him.
- Onun için radyoyu tamir ettim.
- Did you hear the news on the radio this morning?
- Bu sabah radyodaki haberleri duydunuz mu?
- What is the price of this radio?
- Bu radyonun fiyatı nedir?
- The radio is disturbed by noises.
- Radyo, seslerden bozuluyor.
- He drove the car, listening to music on the radio.
- Radyoda müzik dinlerken araba kullandı.
- Turn the radio up a little.
- Radyonun sesini biraz açın.
- In those days, there were no radios.
- O günlerde radyo yoktu.
- Please turn off the radio and turn on the TV.
- Lütfen radyoyu kapatın ve televizyonu açın.
- Turn on the radio, please.
- Lütfen radyoyu aç.
- I heard the news on the radio.
- Ben haberi radyoda duydum.
- I have to change the battery of my transistor radio.
- Transistörlü radyomun pilini değiştirmem gerekiyor.
- Can you fix this broken radio?
- Bu arızalı radyoyu onarabilir misin?
- The radio warned us of the possibility of flooding.
- Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.
- The radio is too loud.
- Radyonun sesi çok yüksek.
- Tom has a radio.
- Tom'un bir radyosu var.
- I think they'll fix the radio this afternoon.
- Sanırım öğleden sonra radyoyu tamir edecekler.
- Is this radio yours?
- Bu radyo senin mi?
- Marconi invented the radio.
- Marconi radyoyu icat etti.
- I left the radio on.
- Radyoyu açık bırakmışım.
- He had a radio.
- Radyosu vardı.
- He is listening to the radio.
- O, radyo dinliyor.
- If you listen to English programs on the radio, you can learn English for nothing.
- Radyodaki İngilizce programları dinlersen, bedava İngilizce öğrenebilirsin.
- I turned on the radio.
- Radyoyu açtım.
- He stopped listening to the radio.
- Radyo dinlemeyi bıraktı.
- We turned on the radio.
- Radyoyu açtık.
- If you listen to English programs on the radio, you can learn English for nothing.
- Radyoda İngilizce programlar dinlerseniz, hiçbir ücret ödemeden İngilizce öğrenebilirsiniz.
- Sorry, could you turn the radio off?
- Pardon, radyoyu kapatabilir misiniz?
- Radio is a great invention.
- Radyo, büyük bir icattır.
- Last night, I listened to radio.
- Dün gece, radyo dinledim.
- The radio didn't mention the incident.
- Radyo olaydan bahsetmedi.
- The radio is on.
- Radyo açık.
- She turned down the radio.
- O, radyonun sesini kıstı.
- Tom is turning down the sound of the radio.
- Tom radyonun sesini kısıyor.
- Is your radio new?
- Radyon yeni mi?
- My radio is broken.
- Radyom bozuldu.
- He listened to the news on the radio as he fed his dog.
- O, köpeğini beslerken, radyoda haber dinledi.
- I'm fixing the radio which I found on my way home.
- Eve gelirken bulduğum radyoyu tamir ediyorum.
- I left the radio on.
- Radyoyu açık bıraktım.
- Can you fix this broken radio?
- Bu bozuk radyoyu tamir edebilir misin?
- Tom turned down the radio.
- Tom radyoyu kapattı.
- I turned on the radio and turned off the television.
- Radyoyu açtım, televizyonu kapattım.
- He drove the car, listening to music on the radio.
- Radyoda müzik dinleyerek arabayı sürdü.
- We need to break radio silence.
- Radyo sessizliğini kırmamız gerek.
- I fell asleep while listening to the radio.
- Radyo dinlerken, uyuya kaldım.
- Listen to the radio.
- Radyo dinle.
- The radio had warned us that there was a risk of flooding.
- Radyo bizi sel riski olduğu konusunda uyarmıştı.
- The radio didn't inform about the accident.
- Radyo, kaza hakkında bilgi vermedi.
- I am turning the sound of the radio down.
- Radyonun sesini kısıyorum.
- Listen to the radio.
- Radyoyu dinle.
- That radio is no bigger than a matchbox.
- O radyo ancak bir kibrit kutusu kadardır.
- Would you mind if I turned the radio off?
- Radyoyu kapatmamın bir sakıncası var mı?
- I don't have a radio in my room.
- Odamda radyo yok.
- Tom has a radio.
- Tom'un radyosu var.
- I listen to the Spanish radio.
- İspanyol radyosu dinliyorum.
- Could you please turn off the radio for me?
- Lütfen benim için radyoyu kapatır mısın?
- Tom likes listening to the radio when he's driving.
- Tom araba kullanırken radyo dinlemeyi sever.
- I rarely listen to the radio.
- Nadiren radyo dinlerim.
- I think it's time for me to turn on the radio.
- Sanırım radyoyu açmamın zamanıdır.
- Were you listening to the radio yesterday?
- Dün radyo dinliyor muydun?
- I've fixed the radio for him.
- Radyoyu onun için tamir ettim.
- Is that radio yours?
- Bu radyo senin mi?
- We listened to his lecture on the radio.
- Konuşmasını radyodan dinledik.
- Newspapers, television, and radio are called the mass media.
- Gazeteler, televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılmaktadır.
- Can I turn on the radio?
- Radyoyu açabilir miyim?
- Turn the radio up a little.
- Radyonun sesini biraz aç.
- He likes listening to the radio.
- O, radyo dinlemeyi sever.
- The radio is broken.
- Radyo bozuktur.
- Please turn on the radio.
- Lütfen radyoyu aç.
- She is on the radio.
- Şu an radyoda.
- My radio has broken down again.
- Benim radyo tekrar bozuldu.
- Would you mind if I turned the radio off?
- Radyoyu kapatmamda senin açından bir sakınca var mı?
- Tom asked Mary to turn on the radio.
- Tom Mary'den radyoyu açmasını istedi.
- Tom is listening to the radio.
- Tom radyo dinliyor.
- She turned off the radio.
- Radyoyu kapattı.
- There were no radios in Japan in those days.
- O günlerde Japonya'da radyo yoktu.
- The radio doesn't work.
- Radyo çalışmıyor.
- He measures the time with a clock radio.
- Zamanı bir saatli radyo ile ölçüyor.
- I have to change the batteries in the radio.
- Radyonun pillerini değiştirmek zorundayım.
- Do you listen to the radio every day?
- Her gün radyo dinliyor musun?
- One of my favorite tunes was playing on the radio.
- Radyoda en sevdiğim şarkılardan biri çalıyordu.
- What's the price of this radio?
- Bu radyonun fiyatı nedir?
- Nowadays, I only listen to the radio when I'm driving.
- Bugünlerde radyoyu sadece araba kullanırken dinliyorum.
- He listened to the news on the radio as he fed his dog.
- Köpeğini beslerken radyoda haberleri dinlerdi.
- Shut off the radio.
- Radyoyu kapatın.
- The radio didn't inform about the accident.
- Radyo kaza hakkında bilgi vermedi.
- They are listening to the radio.
- Onlar radyo dinliyorlar.
- Are you listening to the radio?
- Radyo mu dinliyorsun?
- Turn off the radio and put on the television!
- Radyoyu kapat ve televizyonu aç!
- They are listening to the radio.
- Radyo dinliyorlar.
- He is listening to the news on the radio.
- O, radyodaki haberleri dinliyor.
- Tom turned the dial on the radio.
- Tom radyodaki kadranı çevirdi.
- Who is the inventor of the radio?
- Radyonun mucidi kimdir?
- Did you hear the news on the radio?
- Haberleri radyodan mı duydun?
- He has a radio show.
- Onun bir radyo programı var.
- According to the radio, it'll rain tomorrow.
- Radyoya göre yarın yağmur yağacakmış.
- There is a radio on the table.
- Masanın üstünde bir radyo var.
- It's time to go to bed, so turn the radio off.
- Yatma vakti geldi, o yüzden radyoyu kapat.
- Turn off the radio.
- Radyoyu kapat.
- When I entered the room, I could hear Mozart playing on the radio.
- Odaya girdiğimde radyoda Mozart'ın çaldığını duydum.
- What frequency does Tatoeba Radio broadcast on?
- Radyo Tatoeba hangi frekanstan yayın yapıyor?
- My radio is broken.
- Radyom bozuk.
- Listening to the radio, I heard the telephone ring.
- Radyoyu dinlerken, telefonun çaldığını duydum.
- Are you listening to the radio?
- Radyo dinliyor musun?
- I had my radio repaired by him.
- Radyomu, ona tamir ettirdim.
- She turned down the radio.
- Radyoyu kapattı.
- May I borrow your radio?
- Radyonuzu ödünç alabilir miyim?
- The radio was playing soft music.
- Radyoda hafif müzik çalıyordu.
- She plugged in the radio and turned it on.
- Radyoyu fişe takıp çalıştırdı.
- George, if you are not listening to the radio, turn it off.
- George, eğer radyo dinlemiyorsan, kapat.
- It's time to go to bed, so turn off the radio.
- Uyku vakti geldi, bu yüzden radyoyu kapat.
- There were no radios in Japan in those days.
- O günlerde Japonya'da hiç radyo yoktu.
- Is your radio new?
- Radyonuz yeni mi?
- Tom turned on the radio.
- Tom radyoyu açtı.
- I fell asleep while listening to the radio.
- Radyo dinlerken, uyuyakalmışım.
- I am turning the sound of the radio down.
- Ben radyonun sesini kısıyorum.
- There is a radio on the table.
- Masanın üzerinde bir radyo var.
- He heard the news on the radio.
- Haberi radyoda duydu.
- I have to change the batteries in the radio.
- Radyodaki pilleri değiştirmeliyim.
- Turn on the radio, please.
- Lütfen, radyoyu aç.
- Tom always listens to the news on the radio while he's eating breakfast.
- Tom her zaman kahvaltı yaparken radyoda haber dinler.
- I love Canadian public radio.
- Kanada halk radyosunu seviyorum.
- This radio is no bigger than a matchbox.
- Bu radyo bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
- He likes listening to the radio when he's driving.
- Araba kullanırken radyo dinlemeyi sever.
- The boy took the radio apart.
- Çocuk radyoyu parçalara ayırdı.
- He turned on the radio.
- O, radyoyu açtı.
- Please turn the radio off.
- Lütfen radyoyu kapatın.
- This car comes with free satellite radio.
- Bu araba ücretsiz uydu radyo ile birlikte gelir.
- I turned the radio up so loud that the walls shook.
- Radyonun sesini o kadar açtım ki duvarlar sallandı.
- I heard something on the radio.
- Radyoda bir şey duydum.
- Tom hardly ever listens to the radio.
- Tom neredeyse hiç radyo dinlemez.
- Turn up the radio a little bit.
- Radyonun sesini biraz açın.
- Would you mind turning down the radio?
- Radyoyu kısar mısınız?
- When the program finished, we switched the radio off.
- Program bittiğinde radyoyu kapattık.
- Could you please turn the radio on?
- Lütfen radyoyu açar mısın?
- Have they connected the radio antenna?
- Radyo antenini bağladılar mı?
- Can you fix the broken radio?
- Bozuk radyoyu tamir edebilir misin?
- Tom turned off the radio.
- Tom radyoyu kapattı.
- I spent two hours yesterday trying to fix that broken radio.
- Dün bozuk radyoyu tamir etmek için iki saat harcadım.
- Will it bother you if I turn on the radio?
- Radyoyu açsam rahatsız olur musun?
- He has a radio show.
- Onun bir radyo gösterisi var.
- Dan played live on the radio.
- Dan radyoda canlı çaldı.
- He bought me the radio for ten dollars.
- Bana radyoyu on dolara aldı.
- Is this a radio?
- Bu bir radyo mu?
- You can hear the news on the radio at nine o'clock.
- Saat dokuzda haberi radyoda dinleyebilirsin.
- I took the radio apart to repair it.
- Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- Please turn the radio off.
- Lütfen radyoyu kapat.
- Tom turned down the radio.
- Tom radyoyu kıstı.
- She had a radio.
- Onun bir radyosu vardı.
- George, if you are not listening to the radio then turn it off.
- George, eğer radyo dinlemiyorsan kapat.
- I eat while listening to the radio.
- Radyo dinlerken yemek yerim.
- Do you mind my turning on the radio?
- Radyoyu açmamın bir sakıncası var mı?
- You just turned the radio on.
- Az önce radyoyu açtın.
- Will it bother you if I turn on the radio?
- Radyoyu açarsam rahatsız olur musun?
- Turn the radio on.
- Radyoyu açsana.
- The radio is so noisy.
- Radyo çok sesli.
- I fell asleep listening to the radio.
- Radyo dinlerken uyuyakaldım.
- Many young people don't listen to radio anymore.
- Birçok genç insan artık radyo dinlemiyor.
- Put the radio on, please.
- Radyoyu çalıştır lütfen.
- Tom's radio is broken.
- Tom'un radyosu bozuldu.
- I think it's time for me to turn on the radio.
- Sanırım radyoyu açmamın zamanı geldi.
- Would you mind if I turned the radio off?
- Radyoyu kapatmamın senin açından bir sakıncası var mı?
- When I entered the room, I could hear Mozart playing on the radio.
- Odaya girdiğimde radyoda çalan Mozart'ı duyabiliyordum.
- He is listening to the news on the radio.
- Radyoda haberleri dinliyor.
- There is a radio in my room.
- Odamda bir radyo var.
- The program was broadcast over the radio yesterday.
- Program dün radyo üzerinden yayınlandı.
- Turn on the radio.
- Radyoyu aç.
- Is this radio Tom's?
- Bu radyo Tom'un mu?
- Could you turn on the radio?
- Radyoyu açar mısın?
- I spent two hours yesterday trying to fix that broken radio.
- Dün o kırık radyoyu tamir etmeye çalışarak iki saat harcadım.
- It is not easy to speak naturally on the radio.
- Radyoda doğal bir şekilde konuşmak kolay değildir.
- Tom is in his office listening to the radio.
- Tom ofisinde radyo dinliyor.
Show More (467)
|