The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.
|
Inglés |
Turco |
|
| 1 |
refined |
rafine |
adj. |
|
- A diet too high in refined sugar can cause obesity.
- Rafine şeker oranı çok yüksek olan bir diyet obeziteye neden olabilir.
- It has identified additives on which more refined data is necessary.
- Bu raporda daha rafine verilerin gerekli olduğu katkı maddeleri belirlenmiştir.
- It has identified additives on which more refined data is necessary.
- Daha rafine verilerin gerekli olduğu katkı maddelerini belirlemiştir.
- Heat, pressure and chemical reactions transform crude oil into hundreds of refined products.
- Isı, basınç ve kimyasal reaksiyonlar ham petrolü yüzlerce rafine ürüne dönüştürür.
- However, when talking about Izmir's culinary culture, we can not speak of a refined culinary culture.
- Ancak İzmir'in mutfak kültüründen bahsederken rafine bir mutfak kültüründen söz edemeyiz.
- Other foods, especially processed and refined products, can make you gain weight.
- Diğer gıdalar, özellikle işlenmiş ve rafine ürünler kilo almanıza neden olabilir.
- Refined grains and sugars are dangers lurking right in your kitchen.
- Rafine tahıllar ve şekerler mutfağınızda gizlenen tehlikelerdir.
- The architects then prioritised a refined material palette, quality detailing and simple design solutions.
- Mimarlar daha sonra rafine bir malzeme paletine, kaliteli detaylara ve basit tasarım çözümlerine öncelik verdi.
- The Indian style expresses a vast, complicated and refined imagination.
- Hint tarzı geniş, karmaşık ve rafine bir hayal gücünü ifade eder.
- The refined vegetable oil showed values between these groups.
- Rafine bitkisel yağ bu gruplar arasında değerler gösterdi.
- You should replace refined and processed foods with organic alternatives.
- Rafine ve işlenmiş gıdaları organik alternatiflerle değiştirmelisiniz.
- Refined carbohydrates, for example, are considered empty calories.
- Örneğin rafine karbonhidratlar boş kalori olarak kabul edilir.
- The grain food group contains both whole and refined grains.
- Tahıllı gıda grubu hem tam hem de rafine tahılları içerir.
- The new model was larger, faster and more refined than its predecessor.
- Yeni model öncekinden daha büyük, daha hızlı ve daha rafineydi.
Show More (11)
|
| 2 |
refined |
kibar |
adj. |
|
- They said the meeting is only for refined people.
- Toplantının sadece kibar insanlar için olduğunu söylediler.
- She is a very refined lady.
- Çok kibar bir kadındır.
- She's elegant and refined.
- Zarif ve kibar biri.
- She's elegant and refined.
- O zarif ve kibardır.
Show More (1)
|
| 3 |
refined |
zarif |
adj. |
|
- Modern decorative chandeliers create a sophisticated and refined environment.
- Modern dekoratif avizeler sofistike ve zarif bir ortam yaratır.
- She is a very refined lady.
- Çok zarif bir hanımefendi.
- His speech is very refined.
- Konuşması çok zarif.
- The new model was larger, faster and more refined than its predecessor.
- Yeni model, selefinden daha büyük, daha hızlı ve daha zarifti.
Show More (1)
|
| 4 |
refined |
incelikli |
adj. |
|
- The internal combustion engines became much more refined over the years.
- İçten yanmalı motorlar yıllar içinde çok daha incelikli hale geldi.
Show More (-2)
|