| 1 |
score |
konu |
n. |
|
- I should ask you to carefully reconsider my amendments on this score.
- Bu konuda yaptığım değişiklikleri dikkatlice tekrar gözden geçirmenizi rica ediyorum.
- There is still too much hesitancy on this score for my liking.
- Bu konuda benim hoşuma gitmeyecek kadar çok tereddüt var.
- I have a number of doubts on that score.
- Bu konuda bazı şüphelerim var.
- We have tabled a few amendments on this score.
- Bu konuda birkaç değişiklik önergesi verdik.
- These are the questions which are important to our citizens, and we must simply get results on this score.
- Vatandaşlarımız için önemli olan sorular bunlardır ve bu konuda basitçe sonuç almalıyız.
- I note with considerable concern what Members say on this score.
- Üyelerin bu konuda söylediklerini büyük bir endişeyle not ediyorum.
- It is clearly defined and we have no problem technically or politically on that score.
- Açıkça tanımlanmıştır ve bu konuda teknik ya da siyasi açıdan hiçbir sorunumuz yoktur.
- When it comes to behaviour in class, I am not sure that the Union would score well.
- Sınıf içi davranışlar söz konusu olduğunda, Birliğin iyi bir not alacağından emin değilim.
- This is why we are pleased with the Commission's conclusions on this score.
- Bu nedenle Komisyon'un bu konuda vardığı sonuçlardan memnuniyet duyuyoruz.
- Despite this, we do not agree with the Italian Government's politics on every score.
- Buna rağmen, İtalyan Hükümeti'nin politikalarına her konuda katılmıyoruz.
- If, though, we know nothing about the documents, we can have no criticism to make on this score.
- Yine de belgeler hakkında hiçbir şey bilmiyorsak, bu konuda yapabileceğimiz bir eleştiri olamaz.
- We seem to be very much in agreement on this score.
- Bu konuda büyük ölçüde hemfikir görünüyoruz.
- Enlargement will hopefully bring with it some common sense on this score.
- Genişlemenin bu konuda biraz sağduyu getireceğini umuyoruz.
- There is evidently little progress to report on that score.
- Belli ki bu konuda çok az ilerleme kaydedilmiş.
- We have received blood-curdling accounts and testimonies on this score.
- Bu konuda kan dondurucu ifadeler ve tanıklıklar aldık.
- I expect the EP to re-confirm my amendment on that score.
- AP'nin bu konudaki değişikliğimi yeniden onaylamasını bekliyorum.
- I should ask you to reconsider my amendments on this score carefully.
- Sizden bu konuda yaptığım değişiklikleri dikkatle gözden geçirmenizi rica ediyorum.
- Enlargement will hopefully bring with it some common sense on this score.
- Genişleme umarım bu konuda biraz sağduyu getirecektir.
- My worry on both scores is that very often you do not achieve your objective, you simply muddle your objectives.
- Her iki konuda da endişem şu ki çoğu zaman hedefinize ulaşamazsınız, sadece hedeflerinizi karıştırırsınız.
- And I would add that my country, among others, does not score very well at all in this matter.
- Diğerlerinin yanı sıra benim ülkemin bu konuda hiç de iyi bir not almadığını da eklemek isterim.
- The Commission, however, is less than forthcoming on this score.
- Ancak Komisyon bu konuda pek de istekli değil.
- I have to say that the discussion on this score was sometimes a little alienating.
- Bu konudaki tartışmanın bazen biraz yabancılaştırıcı olduğunu söylemek zorundayım.
- The Commission, however, is less than forthcoming on this score.
- Ancak Komisyon bu konuda pek de açık sözlü değil.
- We need more research on that score too, particularly to find more closed systems.
- Bu konuda da daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var, özellikle de daha kapalı sistemler bulmak için.
- The European Union is still very much lacking credibility on this score.
- Avrupa Birliği bu konuda hala güvenilirlikten yoksundur.
- I therefore make a dramatic appeal, also to the presidency, to make huge strides forward on this score.
- Bu nedenle başkanlığa da bu konuda büyük adımlar atması için çarpıcı bir çağrıda bulunuyorum.
- For too long, all eyes have been on the composition of the board and the differences of opinion on that score.
- Uzun zamandır gözler yönetim kurulunun yapısında ve bu konudaki görüş ayrılıklarındaydı.
- If, though, we know nothing about the documents, we can have no criticism to make on this score.
- Ancak belgeler hakkında hiçbir şey bilmiyorsak, bu konuda yapabileceğimiz hiçbir eleştiri olamaz.
- In my view, Parliament has fought with him a successful battle towards a breakthrough in Doha on this score.
- Bana göre Parlamento, Doha'da bu konuda bir ilerleme sağlanması için başarılı bir mücadele vermiştir.
- The European Union is still very much lacking credibility on this score.
- Avrupa Birliği bu konuda hala inandırıcılıktan yoksundur.
- We have tabled a few amendments on this score.
- Bu konuda birkaç değişiklik önergesi sunduk.
- Producers must be encouraged to use eco designs, I agree on that score too.
- Üreticiler eko tasarımlar kullanılmaya teşvik edilmelidir. Ben de bu konuda aynı fikirdeyim.
- However, Parliament must rubber-stamp this budget, yet it is not allowed to let its voice be heard fully on that score.
- Bununla birlikte Parlamento bu bütçeyi onaylamalıdır ancak bu konuda sesini tam olarak duyurmasına izin verilmemektedir.
- Without sufficient clarity on this score, EU policy is not only incomplete but also lacks credibility.
- Bu konuda yeterli açıklık olmadan, AB politikası sadece eksik değil aynı zamanda inandırıcılıktan da yoksundur.
- The Court of Auditors itself admits that even the current Member States leave a great deal to be desired on this score.
- Sayıştay'ın kendisi de mevcut Üye Devletlerin bile bu konuda arzulanan çok şey bıraktığını kabul etmektedir.
Show More (32)
|
| 2 |
score |
skor |
n. |
|
- Everyone likes to know the final score, and this should also be possible for the European Budget.
- Herkes nihai skoru bilmek ister ve bu Avrupa Bütçesi için de mümkün olmalıdır.
- A scoreboard tells people the score; it has to be up-to-date and it has to be clear and visible.
- Bir çetele insanlara skoru söyler; güncel olmalı, açık ve görünür olmalıdır.
- However, their citizens have known for a long time what the score is.
- Bununla birlikte vatandaşları uzun süredir skorun ne olduğunu biliyor.
- This is bad news, because I was so happy and now the score is one all.
- Bu kötü bir haber, çünkü çok mutluydum ve şimdi skor bir oldu.
- Once again, we have been left with no doubt about that score.
- Bir kez daha bu skor hakkında hiçbir şüphemiz kalmadı.
- In for the touchdown, which makes the score 27 to nothing.
- Gole doğru ilerliyor, ve skor 27'ye sıfır.
- And for those of you keeping score at home, that's Max one, Monk nothing.
- Ve evlerinde skor tutanlar için, Max bir, Monk sıfır.
- And for those of you keeping score at home, that's Max one, Monk nothing.
- Ve evde skor tutanlar için, bu Max bir, Monk sıfır.
- The final score of the game was 3 to 1.
- Oyunun final skoru üç birdi.
- It's the best score up to now.
- O, şu ana kadarki en iyi skordur.
- Tom was impressed by Mary's score.
- Tom, Mary'nin skorundan etkilendi.
- I don't think we kept score.
- Skor tuttuğumuzu sanmıyorum.
- Tom got a better score than Mary.
- Tom, Mary'den daha iyi bir skor aldı.
- It's the best score up to now.
- Şimdiye kadarki en iyi skor bu.
- I know the score.
- Skoru biliyorum.
- What was your score?
- Skorun neydi?
- A soccer score of 3 to 0 is definitely a victory.
- 3-0'lık bir futbol skoru kesinlikle bir zaferdir.
- The score is tied.
- Skor berabere.
- I think the final score between Barcelona and Real Madrid will be 2-0.
- Barcelona ve Real Madrid arasındaki maçın skorunun 2-0 olacağını düşünüyorum.
- I know the score.
- Ben skoru biliyorum.
- If a soccer score of 3 to 0 isn't a victory, what else is it?
- Futbolda 3-0'lık skor zafer değilse, başka ne olabilir?
- Tom was impressed by Mary's score.
- Tom Mary'nin skorundan etkilendi.
- I almost got a perfect score.
- Neredeyse mükemmel bir skor yaptım.
- Tom knows the score.
- Tom skoru bilir.
- What was the score at halftime?
- İlk yarıda skor neydi?
- The game ended in a draw, and the final score was 2-2.
- Maç berabere bitti ve final skoru 2-2 oldu.
- What's the score?
- Skor nedir?
Show More (24)
|
| 3 |
score |
gol atmak |
v. |
|
- In for the touchdown, which makes the score 27 to nothing.
- Gol atmaya hazır, bu da skoru 27'ye sıfır yapıyor.
- Even Tom scored today.
- Tom bile bugün gol attı.
- How many goals did you score?
- Kaç gol attın?
- How many goals did you score?
- Kaç gol attınız?
- It's unusual for defensive players to score many goals.
- Defans oyuncularının çok gol atması alışılmadık bir durum.
- Tom scored three goals.
- Tom üç gol attı.
- Tom scored four goals.
- Tom dört gol attı.
- The Paraguayan scored three goals.
- Paraguaylı üç gol attı.
- The team's best striker scored twenty-three goals last season.
- Takımın en iyi forveti geçen sezon yirmi üç gol attı.
- Tom scored a touchdown.
- Tom gol attı.
- Tom scored three touchdowns in last night's game.
- Tom dün geceki maçta üç gol attı.
- I want to score more goals.
- Daha fazla gol atmak istiyorum.
Show More (9)
|
| 4 |
score |
almak |
v. |
|
- The guy is a drug addict trying to score painkillers.
- Adam ağrı kesici almaya çalışan bir uyuşturucu bağımlısı.
- I scored 20 on the maths exam.
- Ben matematik sınavından 20 aldım.
- I scored 20 on the maths exam.
- Matematik sınavından 20 aldım.
- Dan scored second place in the race.
- Dan yarışta ikinci sırada yer aldı.
- My friend scored 95 on the maths exam.
- Arkadaşım matematik sınavından 95 aldı.
- I scored 100 on the maths exam.
- Matematik sınavından 100 aldım.
Show More (3)
|
| 5 |
score |
puan |
n. |
|
- Both gentlemen had the chance to speak on the same subject and the final score is therefore 1 all!
- Her iki beyefendi de aynı konuda konuşma fırsatı bulmuştur ve bu nedenle nihai puan 1'dir!
- That would include those Member States that have a very poor score in this area.
- Bu, bu alanda çok zayıf bir puana sahip olan Üye Devletleri de kapsamaktadır.
- This is not an appropriate theme with which to score political points.
- Bu, siyasi puan toplamak için uygun bir tema değildir.
- We all try hard to increase our credit score.
- Hepimiz kredi puanımızı yükseltmek için çok çalışıyoruz.
- I don't think we kept score.
- Puan tuttuğumuzu sanmıyorum.
Show More (2)
|
| 6 |
score |
puan almak |
v. |
|
- You have systematically blamed the governments from my political family for problems and scored points off them.
- Sorunlar için sistematik olarak benim siyasi ailemden gelen hükümetleri suçladınız ve onlardan puan aldınız.
- You scored the highest in the class.
- Sınıfta en yüksek puanı aldın.
- He scored 85 on the exam.
- Sınavdan 85 puan aldı.
- I scored thirty points.
- Otuz puan aldım.
Show More (1)
|
| 7 |
score |
atmak (gol) |
v. |
|
- Who will score the first goal tonight?
- Bu gece ilk golü kim atar?
- Tom scored the first goal.
- İlk golü Tom attı.
- The only goal of the final match was scored by Andrés Iniesta.
- Final maçının tek golünü Andrés Iniesta attı.
- Tom scored three goals for his team.
- Tom takımı adına üç gole imza attı.
Show More (1)
|
| 8 |
score |
hesap |
n. |
|
- We have a score to settle with him because our thousands of Iraqi comrades were his first victims.
- Onunla görülecek bir hesabımız var çünkü binlerce Iraklı yoldaşımız onun ilk kurbanlarıydı.
- I have a score to settle with him.
- Onunla görülecek bir hesabım var.
- I have a score to settle with you.
- Seninle görülecek bir hesabım var.
Show More (0)
|
| 9 |
score |
not |
n. |
|
- We all try hard to increase our credit score.
- Hepimiz kredi notumuzu yükseltmek için yoğun çaba harcıyoruz.
Show More (-2)
|
| 10 |
score |
sonuç |
n. |
|
- When she saw her test score, she burst into tears.
- Sınav sonucunu gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.
Show More (-2)
|
| 11 |
score |
yapmak (sayı) |
v. |
|
- We watched them score one basket after another.
- Onların peş peşe basket yapmasını izledik.
Show More (-2)
|
| 12 |
score |
sayı |
n. |
|
- We lost by a score of three to one.
- Bire karşı üç sayıyla kaybettik.
Show More (-2)
|
