|
- President Mugabe is allowing his people to starve and is blaming the West.
- Başkan Mugabe halkının açlıktan ölmesine izin veriyor ve Batı'yı suçluyor.
- I'd rather starve than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- Provide starving people with food.
- Açlıktan ölen insanlara yiyecek sağla.
- I'm already starving.
- Zaten açlıktan ölüyorum.
- I'm already starving.
- Ben zaten açlıktan ölüyorum.
- I'm starving!
- Açlıktan ölüyorum!
- I would rather starve than work under him.
- Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- My heart aches for those starving children.
- Açlıktan ölen çocuklar için kalbim sızlıyor.
- An American Government cannot permit Americans to starve.
- Bir Amerikan hükümeti, Amerikalıların açlıktan ölmelerine izin veremez.
- I would rather starve than work under him.
- Onun altında çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- No child should starve.
- Hiçbir çocuk açlıktan ölmemeli.
- Tom will not starve.
- Tom açlıktan ölmeyecek.
- I'm no longer starving.
- Ben artık açlıktan ölmüyorum.
- People are still starving.
- İnsanlar hâlâ açlıktan ölüyor.
- You didn't want me to starve, did you?
- Açlıktan ölmemi istemedin, değil mi?
- I would rather starve than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.
- Think of the starving children.
- Açlıktan ölen çocukları düşün.
- I don't want them to starve.
- Onların açlıktan ölmesini istemiyorum.
- You cannot democratize a starving people.
- Açlıktan ölen bir halkı demokratikleştiremezsiniz.
- I hope you don't starve.
- Umarım açlıktan ölmezsin.
- I hope you don't starve.
- Umarım açlıktan ölmezsiniz.
- I can't let them starve.
- Açlıktan ölmelerine izin veremem.
- Aren't you starving?
- Açlıktan ölmüyor musun?
- In rich countries, few people starve.
- Zengin ülkelerde çok az insan açlıktan ölür.
- They're starving.
- Onlar açlıktan ölüyorlar.
- I would rather starve than start stealing.
- Çalmaya başlamaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederdim.
- I don't want them to starve.
- Açlıktan ölmelerini istemiyorum.
- I would rather starve than start stealing.
- Çalmaya başlamaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- We don't have to starve.
- Açlıktan ölmek zorunda değiliz.
- In rich countries, few people starve.
- Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.
- An American Government cannot permit Americans to starve.
- Bir Amerikan Hükümeti Amerikalıların açlıktan ölmesine izin veremez.
- We cannot stand quiet and watch people starve.
- Sessiz kalıp insanların açlıktan ölmesine seyirci kalamayız.
- Tom didn't want to starve.
- Tom açlıktan ölmek istemiyordu.
- Stuff today and starve tomorrow.
- Bugün tıkın, yarın açlıktan ölürsün.
- They're starving.
- Açlıktan ölüyorlar.
- Tom will starve.
- Tom açlıktan ölecek.
- The city was full of starving soldiers.
- Şehir açlıktan ölen askerlerle doluydu.
- I won't starve.
- Açlıktan ölmeyeceğim.
- Earth is surrounded by sea water but if rain fails people will starve.
- Dünya deniz suyuyla çevrili ama yağmur yağmazsa insanlar açlıktan ölecek.
- I'm starving.
- Açlıktan ölüyorum.
- My heart aches for those starving children.
- Kalbim açlıktan ölen o çocuklar için sızlıyor.
- I'm just starving.
- Sadece açlıktan ölüyorum.
- We'll starve.
- Açlıktan öleceğiz.
- I can't let them starve.
- Onların açlıktan ölmelerine izin veremem.
- I don't know about you, but I'm starving.
- Seni bilmem ama ben açlıktan ölüyorum.
- Tom won't starve.
- Tom açlıktan ölmeyecek.
- I might as well starve as do such a thing.
- Böyle bir şey yapacağıma, açlıktan ölürüm daha iyi.
- I'm starving!
- Ben açlıktan ölüyorum.
- We're starving.
- Açlıktan ölüyoruz.
- I'm just starving.
- Açlıktan ölüyorum.
- I might as well starve as do such a thing.
- Böyle bir şey yapacağıma, açlıktan ölsem daha iyi.
- I would rather starve than steal.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- I'm no longer starving.
- Artık açlıktan ölmüyorum.
Show More (50)
|