|
- We are over-regulating the industry; we are strangling agriculture by our regulations.
- Sektörü aşırı düzenliyoruz; düzenlemelerimizle tarımı boğuyoruz.
- These three Mediterranean products are victims of the mid-term reform of the CAP which is strangling farming.
- Bu üç Akdeniz ürünü, çiftçiliği boğan OTP'nin orta vadeli reformunun kurbanlarıdır.
- She'll come down, strangle us with a garrote, and then slash our throats.
- Aşağı inip bizi iple boğacak, sonra da boğazımızı kesecek.
- I strangled one.
- Birini boğdum.
- I'm going to strangle him.
- Ben onu boğacağım.
- Tom tried to strangle Mary.
- Tom, Mary'yi boğmaya çalıştı.
- Dan strangled Linda with a pillow case.
- Dan, Linda'yı bir yastık kılıfıyla boğdu.
- Tom strangled Mary with a rope.
- Tom bir iple Mary'yi boğdu.
- Fadil tried to strangle the dog.
- Fadıl, köpeği boğmaya çalıştı.
- Sami used a cord to strangle Layla.
- Sami, Layla'yı boğmak için bir ip kullandı.
- I didn't strangle her.
- Onu boğmadım.
- Tom leaped at Mary and tried to strangle her.
- Tom Mary'nin üzerine atladı ve onu boğmaya çalıştı.
- Tom strangled Mary with a rope.
- Tom, Mary'i bir iple boğdu.
- Higher taxes strangle the economy.
- Yüksek vergiler ekonomiyi boğar.
- Sami threatened to strangle Layla.
- Sami, Layla'yı boğmakla tehdit etti.
- I'd like to strangle her.
- Onu boğmak isterdim.
- The postmortem showed that she had been strangled.
- Otopsi, onun boğularak öldürüldüğünü gösterdi.
- I didn't strangle him.
- Onu boğmadım.
- Sami used a horse rope to strangle Layla.
- Sami, Layla'yı boğmak için bir at ipi kullandı.
- Dan strangled Linda with a pillow case.
- Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.
- Dan slipped into Linda's hospital room and tried to strangle her.
- Dan, Linda'nın hastane odasına daldı ve onu boğmaya çalıştı.
- Fadil tried to strangle the dog.
- Fadıl köpeği boğmaya çalıştı.
- Tom tried to strangle Mary.
- Tom Mary'yi boğmaya çalıştı.
- Sami strangled Layla with one of her scarfs.
- Sami, Layla'yı eşarplarından biriyle boğdu.
- Dan slipped into Linda's hospital room and tried to strangle her.
- Dan, Linda'nın hastane odasına sızdı ve onu boğmaya çalıştı.
- I'd like to strangle her.
- Onu boğmak istiyorum.
- Tom was strangled in his sleep.
- Tom uykusunda boğuldu.
- Detectives said Tom strangled his girlfriend.
- Dedektifler Tom'un kız arkadaşını boğduğunu söyledi.
- She strangled a cat.
- Bir kediyi boğdu.
- Sami used his bare hands to strangle his wife.
- Sami karısını boğmak için çıplak ellerini kullandı.
- Tom couldn't quite bring himself to strangle Mary.
- Tom, Mary'yi boğmaya bir türlü cesaret edemiyordu.
- We know that Tom was strangled.
- Tom'un boğulduğunu biliyoruz.
- Sami started strangling Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
- I'd like to strangle Tom.
- Tom'u boğmak istiyorum.
- Sami was strangled.
- Sami boğularak öldürüldü.
- Sami used a ligature to strangle Layla.
- Sami, Layla'yı boğmak için bağ kullandı.
- Sami started strangling Layla.
- Sami Layla'yı boğmaya başladı.
- I didn't strangle Tom.
- Tom'u boğmadım.
- I'm going to strangle him.
- Onu boğacağım.
- Sami used a horse rope to strangle Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmak için bir at ipi kullandı.
- Tom was strangled.
- Tom boğuldu.
- I'd like to strangle him.
- Onu boğmak istiyorum.
Show More (39)
|