The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Inglés	Turco
1	superb	mükemmel	adj.
	Her singing abilities are superb. Şarkı söyleme yeteneği mükemmel. Once again, I thank the honourable Member for her superb report. Sayın Üyeye mükemmel raporu için bir kez daha teşekkür ediyorum. Once more, thank you for a superb Presidency and congratulations on the result. Bir kez daha mükemmel Başkanlığınız için teşekkür eder ve sonuçtan dolayı sizi tebrik ederim. This is a superb report, couched in very moderate terms. Bu, çok ılımlı terimlerle ifade edilmiş mükemmel bir rapordur. We have provided him with superb publicity. Ona mükemmel bir tanıtım sağladık. The Eurofighter Typhoon is a superb aircraft. Eurofighter Typhoon mükemmel bir uçak. I thought that it was quite superb. Bence oldukça mükemmeldi. The environment we work in is superb. Çalıştığımız ortam mükemmel. This could be a superb diet to boost growth and maintain your overall health. Bu, büyümeyi artırmak ve genel sağlığınızı korumak için mükemmel bir diyet olabilir. Undelete 360 is a superb data recovery software especially for your USB devices. Undelete 360, özellikle USB cihazlarınız için mükemmel bir veri kurtarma yazılımıdır. Internet Download Manager is a superb tool. Internet Download Manager mükemmel bir araçtır. He was also energetic, intense, and a superb teacher. Aynı zamanda enerjik, yoğun ve mükemmel bir öğretmendi. It goes without saying that he is a superb pianist. Mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok. Tom has done a superb job. Tom mükemmel bir iş çıkardı. Your pronunciation is superb! Telaffuzun mükemmel! You have superb English. Mükemmel bir İngilizcen var. His taste in music is superb. Müzik zevki mükemmel. The training was superb. Eğitim mükemmeldi. Show More (15)
2	superb	harika	adj.
	Two nice folks don't must make a superb couple. İki harika insan iyi bir çift olmak zorunda değil. Two nice folks don't must make a superb couple. İki iyi insan harika bir ikili de olmak zorunda değil. This is a superb idea. Bu harika bir fikir. You've done a superb job. Harika bir iş yaptın. It was superb. Harikaydı. You've done a superb job. Harika bir iş çıkardın. Show More (3)
3	superb	muhteşem	adj.
	Kevin Spacey and Robin Wright are superb! Kevin Spacey ve Robin Wright muhteşemler! That museum has a superb collection of Celtic era cultural artifacts. Bu müzede Kelt dönemi kültürel eserlerinden oluşan muhteşem bir koleksiyon var. This is a superb idea. Bu muhteşem bir fikir. You have superb English. Muhteşem İngilizcen var. Show More (1)