tease - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
tease alay etmek v.
  • She keeps teasing me about my moustache.
  • Bıyığım yüzünden benimle alay edip duruyor.
  • Calm down; he's just teasing you.
  • Sakin ol; o sadece seninle alay ediyor.
  • Don't tease him.
  • Onunla alay etmeyin.
Show More (29)
tease sataşmak v.
  • I caught him teasing the geese.
  • Onu kazlara sataşırken yakaladım.
  • Stop teasing Tom.
  • Tom'a sataşmayı bırak.
  • Tom used to tease me a lot, but he doesn't anymore.
  • Tom eskiden bana çok sataşırdı, ama artık yapmıyor.
Show More (20)
tease takılmak v.
  • Tom likes to tease Mary.
  • Tom Mary'ye takılmayı seviyor.
  • I'm teasing you.
  • Sana takılıyorum.
  • Tom was only teasing.
  • Tom sadece takılıyordu.
Show More (9)
tease kızdırmak v.
  • Stop teasing Mary like that.
  • Mary'yi o şekilde kızdırmaktan vazgeç.
  • Tom likes teasing his sister.
  • Tom kız kardeşini kızdırmaktan hoşlanır.
  • Mary likes teasing her brother.
  • Mary erkek kardeşini kızdırmaktan hoşlanır.
Show More (7)
tease alay etme v.
  • Tom seems to enjoy teasing Mary.
  • Tom Mary ile alay etmekten hoşlanıyor gibi görünüyor.
  • Either you are teasing me or you are making fun of me.
  • Ya benimle dalga geçiyorsun ya da benimle alay ediyorsun.
  • Tom was just teasing.
  • Tom sadece alay ediyordu.
Show More (5)
tease dalga geçmek v.
  • Tom used to tease me a lot, but he doesn't anymore.
  • Tom eskiden benimle çok dalga geçerdi, ama artık geçmiyor.
  • Don't tease him.
  • Onunla dalga geçme.
  • He teases me all the time.
  • Benimle sürekli dalga geçiyor.
Show More (3)
tease alay etmek n.
  • Tom knows Mary is teasing.
  • Tom Mary'nin alay ettiğini biliyor.
  • Tom knows Mary is teasing.
  • Tom, Mary'nin alay ettiğini biliyor.
  • You said that you were just teasing.
  • Sadece alay ettiğini söyledin.
Show More (0)
tease baş belası n.
  • You're a tease.
  • Baş belasısın.
  • You're a tease.
  • Sen bir baş belasısın.
  • She's a tease.
  • O bir baş belası.
Show More (0)
tease tarakla kabartmak v.
  • The hairdresser teased her hair for volume.
  • Kuaför hacim kazandırmak için saçını tarakla kabarttı.
Show More (-2)
tease cilve yapmak v.
  • He was not sure if she liked him or if she was just teasing.
  • Kadın ondan hoşlanıyor muydu yoksa sadece cilve mi yapıyordu, pek emin değildi.
Show More (-2)
tease şakacı kimse n.
  • He's such a big tease; he cracks me up.
  • Çok şakacı biridir; beni gülmekten kırıp geçiriyor.
Show More (-2)
tease takılma n.
  • I never meant to upset you; it was just a tease.
  • Seni üzmek istememiştim; sadece takılıyordum.
Show More (-2)
tease cilveli kimse n.
  • Just ignore him; he's nothing but a tease.
  • Onu boş ver gitsin; cilveli biridir sadece.
Show More (-2)
tease şaka yollu takılmak v.
  • Tom teased Mary.
  • Tom Mary'ye şaka yollu takıldı.
Show More (-2)