|
- When international law is so blatantly ignored, such bloodshed, as we have seen, is unavoidable.
- Uluslararası hukuk bu kadar bariz bir şekilde göz ardı edildiğinde, gördüğümüz gibi kan dökülmesi kaçınılmazdır.
- This is provided that the GM presence is adventitious or technically unavoidable.
- Bu, GM varlığının tesadüfi veya teknik olarak kaçınılmaz olması koşuluyla geçerlidir.
- This is now a practically unavoidable fact.
- Bu artık pratikte kaçınılmaz bir gerçektir.
- Another key question is the threshold for the accidental or technically unavoidable presence of GMOs in products.
- Bir diğer kilit soru ise, GDO'ların ürünlerde kazara veya teknik olarak kaçınılmaz olarak bulunma eşiğidir.
- This is not about unavoidable technical uncertainty.
- Bu kaçınılmaz teknik belirsizlikle ilgili değil.
- If we were to deal with legislative matters then the question you raise would be unavoidable.
- Eğer yasal konularla ilgilenecek olsaydık o zaman gündeme getirdiğiniz soru kaçınılmaz olurdu.
- This is provided that the GM presence is adventitious or technically unavoidable.
- Bu, GM varlığının tesadüfi ya da teknik olarak kaçınılmaz olması koşuluyla geçerlidir.
- As you can see, this is a major innovation, but, I repeat, it is unavoidable.
- Gördüğünüz gibi bu büyük bir yenilik, ancak tekrar ediyorum, bu kaçınılmaz.
- You said just now that contamination is unavoidable.
- Az önce kirlenmenin kaçınılmaz olduğunu söylediniz.
- We are regulating limit values, threshold values for technically unavoidable, adventitious contamination.
- Teknik olarak kaçınılmaz, tesadüfi kirlenme için sınır değerleri, eşik değerleri düzenliyoruz.
- The heatwave is not fate and its gruesome repercussions were not unavoidable.
- Sıcak hava dalgası kader değildir ve korkunç yansımaları kaçınılmaz değildir.
- The very success of our integration has already made it unavoidable.
- Entegrasyonumuzun başarısı zaten bunu kaçınılmaz hale getirmiştir.
- That was unavoidable.
- Bu kaçınılmazdı.
- This expense is unavoidable.
- Bu masraf kaçınılmazdır.
- I assume it was unavoidable.
- Kaçınılmaz olduğunu varsayıyorum.
- This expense is unavoidable.
- Bu fiyat kaçınılmazdır.
- This expense is unavoidable.
- Bu masraf kaçınılmaz.
- That is unavoidable.
- Bu kaçınılmaz.
- I'm afraid it's unavoidable.
- Korkarım bu kaçınılmaz.
- The delay was unavoidable.
- Gecikme kaçınılmazdı.
- His stupidity was unavoidable.
- Onun aptallığı kaçınılmazdı.
- The slippery slope is unavoidable.
- Kaygan zemin kaçınılmazdır.
- The decision was unavoidable.
- Bu karar kaçınılmazdı.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
- En tuhafı da baş düşmanını kaçınılmaz bir ölümden kurtarmış olması.
- What happened here was unavoidable.
- Burada olanlar kaçınılmazdı.
- The slippery slope is unavoidable.
- Kaygan eğim kaçınılmazdır.
- I assume it was unavoidable.
- Bunun kaçınılmaz olduğunu varsayıyorum.
- It was unavoidable.
- Kaçınılmazdı.
- That is unavoidable.
- O kaçınılmazdır.
- Progress is unavoidable.
- İlerleme kaçınılmazdır.
- That was unavoidable.
- O kaçınılmazdı.
- What happened was unavoidable.
- Olan şey kaçınılmazdı.
- That's unavoidable.
- Bu kaçınılmaz.
- The decision was unavoidable.
- Karar kaçınılmazdı.
- It is unavoidable that the fighting will intensify.
- Çatışmaların şiddetlenmesi kaçınılmaz.
- What happened was unavoidable.
- Olanlar kaçınılmazdı.
- It is unavoidable that the fighting will intensify.
- Savaşın yoğunlaşması kaçınılmazdır.
- These kinds of problems are unavoidable.
- Bu tür sorunlar kaçınılmazdır.
- What happened here was unavoidable.
- Burada olan şey kaçınılmazdı.
Show More (36)
|