|
- It could have been possible to eliminate corruption and avoid social upheavals.
- Yolsuzlukları ortadan kaldırmak ve sosyal çalkantılardan kaçınmak mümkün olabilirdi.
- In the Netherlands, the 2001 foot and mouth crisis was a kind of harbinger of the political upheaval in 2002.
- Hollanda'da 2001'de yaşanan şap krizi, 2002'deki siyasi çalkantının bir tür habercisiydi.
- When we are dealing with huge social upheaval we must also look at the costs.
- Büyük sosyal çalkantılarla uğraşırken maliyetlere de bakmalıyız.
- In the Netherlands, the 2001 foot and mouth crisis was a kind of harbinger of the political upheaval in 2002.
- Hollanda'da 2001 yılında yaşanan şap krizi, 2002 yılında yaşanan siyasi çalkantının bir nevi habercisiydi.
- The European fisheries sector is, ladies and gentlemen, going through an upheaval.
- Bayanlar ve baylar, Avrupa balıkçılık sektörü bir çalkantıdan geçiyor.
Show More (2)
|