utter - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
utter tamamen adj.
  • That stunt he is trying to do is utter stupidity!
  • Yapmaya çalıştığı şey tamamen aptallık!
  • The report systematically equates religion with fundamentalism in utter disregard of reality.
  • Rapor, gerçekliği tamamen göz ardı ederek sistematik bir şekilde dini köktencilikle eşitlemektedir.
  • Europe will make an utter fool of itself.
  • Avrupa kendini tamamen aptal yerine koyacaktır.
Show More (12)
utter tam adj.
  • So today we find ourselves in a state of utter confusion.
  • Dolayısıyla bugün kendimizi tam bir kafa karışıklığı içinde buluyoruz.
  • This is an utter tragedy and completely unsustainable.
  • Bu tam bir trajedi ve tamamen sürdürülemez.
  • The plan was an utter disaster.
  • Plan tam bir felaketti.
Show More (4)
utter söylemek v.
  • He hasn't uttered a single word since they brought him to the station.
  • Onu karakola getirdiklerinden beri tek kelime söylemedi.
  • The concept of sustainable development has become a chant, a sort of enchanted prayer that is uttered indiscriminately.
  • Sürdürülebilir kalkınma kavramı, gelişigüzel söylenen bir ilahi, bir tür büyülü dua haline gelmiştir.
  • She couldn't utter a word.
  • O bir kelime söyleyemedi.
Show More (1)
utter mutlak adj.
  • It is precisely in this global village that this complete and utter imbalance concerns us all.
  • İşte tam da bu küresel köyde bu tam ve mutlak dengesizlik hepimizi ilgilendiriyor.
  • It was a complete and utter waste of time.
  • O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.
  • That's an utter waste of time.
  • O mutlak bir zaman kaybı.
Show More (0)
utter basmak v.
  • The woman uttered a cry of pain.
  • Kadın acı dolu bir çığlık bastı.
Show More (-2)
utter dile getirmek v.
  • To say that technology changes rapidly is to utter a truism.
  • Teknolojinin hızla değiştiğini söylemek, bir gerçekçiliği dile getirmektir.
Show More (-2)