|
- A white van pulled up outside the house.
- Beyaz bir minibüs evin önüne yanaştı.
- I saw Tom getting into a dark blue van.
- Tom'u lacivert bir minibüse binerken gördüm.
- I drove a van.
- Bir minibüs kullandım.
- Tom saw a black van driving toward the petrol station.
- Tom benzin istasyonuna doğru giden siyah bir minibüs gördü.
- Tom opened the door of the van and jumped out.
- Tom minibüsün kapısını açtı ve dışarı atladı.
- Is there room in your van for three more people?
- Minibüsünüzde üç kişi için daha yer var mı?
- Have you ever driven a van?
- Hiç minibüs kullandınız mı?
- The police dusted the van for fingerprints.
- Polis parmak izi için minibüsü tozladı.
- Get out of the van.
- Minibüsten in.
- The van was painted green.
- Minibüs yeşile boyandı.
- I wanted a sports car, but my wife said we needed a van.
- Spor bir araba istiyordum ama karım bir minibüse ihtiyacımız olduğunu söyledi.
- Sami executed his victims in his van.
- Sami kurbanlarını minibüsünde infaz ediyordu.
- Tom drove a van.
- Tom bir minibüs sürdü.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
- Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- Tom gave Mary the keys to the van.
- Tom, Mary'ye minibüsün anahtarlarını verdi.
- Tom told Mary to get in the van.
- Tom, Mary'ye minibüse binmesini söyledi.
- Dan landed onto the roof of a passing van.
- Dan yoldan geçen bir minibüsün çatısına indi.
- Tom painted his van blue.
- Tom minibüsünü maviye boyadı.
- The sniper is driving a white van.
- Keskin nişancı beyaz bir minibüsü kullanıyor.
- The sniper is driving a white van.
- Keskin nişancı beyaz bir minibüs kullanıyor.
- I opened the door and got out of the van.
- Kapıyı açtım ve minibüsten indim.
- Fadil told Layla to get in the van.
- Fadıl Layla'ya minibüse binmesini söyledi.
- Tom got into the black van and drove away.
- Tom siyah minibüse bindi ve uzaklaştı.
- Tom loaded the van.
- Tom minibüsü yükledi.
- Sami had a brand-new van.
- Sami yepyeni bir minibüse sahipti.
- Sami hid the van in the woods and covered it with branches.
- Sami minibüsü ormanda sakladı ve üzerini dallarla örttü.
- Tom is in the van.
- Tom minibüste.
- I saw Tom getting into a dark blue van.
- Tom'u koyu mavi bir minibüse binerken gördüm.
- Get back in the van.
- Minibüse geri dön.
- I don't often drive a van.
- Pek minibüs kullanmam.
- Would you please slide the van door open?
- Lütfen minibüsün kapısını açar mısın?
- Tom told Mary to get in the van.
- Tom Mary'ye minibüse binmesini söyledi.
- We'll load the van.
- Minibüsü yükleyeceğiz.
- The police continued searching Fadil's van.
- Polis, Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.
- A white van pulled up outside the house.
- Evin dışında beyaz bir minibüs durdu.
- Is there room in your van for three more people?
- Minibüsünde üç kişi için daha yer var mı?
- Get in the van.
- Minibüse bin.
- Tom is parking the van.
- Tom minibüsü park ediyor.
- Tom drove a van here today.
- Tom bugün buraya bir minibüsle geldi.
- Is there place for this box inside the van?
- Bu kutu için minibüste yer var mı?
- The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.
- Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.
- The police continued searching Fadil's van.
- Polis Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.
- Tom drives a four-wheel drive van.
- Tom dört çeker bir minibüs kullanıyor.
- She drove a van.
- Minibüs kullanıyordu.
- That red car hit the blue van.
- Kırmızı araba mavi minibüse çarptı.
- Tom spent the night in his van.
- Tom geceyi minibüsünde geçirdi.
- Tom's van is parked over there.
- Tom'un minibüsü şuraya park etti.
- Dan was homeless and lived in his van.
- Dan evsizdi ve minibüsünde yaşıyordu.
- I loaded the van.
- Minibüsü yükledim.
- Sami executed his victims in his van.
- Sami kurbanlarını minibüsünde infaz etti.
- The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.
- Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sararak içindeki şüpheli pedofile hakaretler yağdırdı.
- My van doesn't have a back seat.
- Minibüsümün arka koltuğu yok.
- This train has no luggage van.
- Bu trende bagaj minibüsü yok.
- There's a white van parked in front of Tom's house.
- Tom'un evinin önünde park etmiş beyaz bir minibüs var.
- Sami had a brand-new van.
- Sami'nin yepyeni bir minibüsü vardı.
- The police dusted the van for fingerprints.
- Polis parmak izi için minibüse toz serpti.
- The van was painted green.
- Minibüs yeşile boyanmıştı.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
- Otoparkta, Fadıl patronuna ait bir minibüs fark etti.
- Tom got out of the van.
- Tom minibüsten indi.
- The kidnappers whisked Tom into a van and quickly drove away.
- Kaçıranlar Tom'u bir minibüse tıkıp hızla uzaklaştılar.
- Tom was the last one to get in the van.
- Tom minibüse en son binen kişiydi.
- Mary managed to escape from the sinking van.
- Mary batan minibüsten kaçmayı başardı.
- What is the loading capacity of that van?
- Bu minibüsün yükleme kapasitesi nedir?
- Is there place for this box in the van?
- Bu kutu için minibüste yer var mı?
- Tom wanted to get a black van.
- Tom siyah bir minibüs almak istiyordu.
- He held her hostage in a van.
- Adam onu bir minibüste rehin tuttu.
- Fadil told Layla to get in the van.
- Fadıl, Leyla'ya minibüse binmesini söyledi.
Show More (64)
|