|
- What mattered was at last to get a foot in the door, which can then be opened a bit wider by the next blast of wind.
- Önemli olan nihayet kapıdan içeri bir adım atabilmekti; bu kapı bir sonraki rüzgarla biraz daha açılabilir.
- You will now learn that, in Europe, you will often be cycling into the wind.
- Şimdi Avrupa'da genellikle rüzgara karşı bisiklet sürdüğünüzü öğreneceksiniz.
- The wind triumphed over electricity pylons, roofs, traffic signs and, ultimately over the forest.
- Rüzgar elektrik direklerine, çatılara, trafik işaretlerine ve nihayetinde ormana galip geldi.
- We must get our second wind once the Intergovernmental Conference has been concluded.
- Hükümetlerarası Konferans tamamlandıktan sonra ikinci rüzgarımızı yakalamalıyız.
- We simply cannot completely control its mechanisms, which include factors such as wind and insect movements.
- Rüzgar ve böcek hareketleri gibi faktörleri içeren mekanizmalarını tamamen kontrol edemiyoruz.
- It will make an important contribution to innovation in electricity generated from wind, solar, hydro and biomass.
- Rüzgar, güneş, hidro ve biyokütleden üretilen elektrikte inovasyona önemli bir katkı sağlayacaktır.
- We did not have it so bad in Ireland this time although we have had many serious wind storms on the Atlantic.
- Atlantik'te çok ciddi rüzgar fırtınaları yaşamış olmamıza rağmen bu kez İrlanda'da durum o kadar kötü değildi.
- Support of tangible projects such as off-shore wind parks should therefore be encouraged.
- Bu nedenle açık deniz rüzgar parkları gibi somut projelerin desteklenmesi teşvik edilmelidir.
- It has contributed to the dynamism we need in order, with the wind behind us, to reach our objective in Copenhagen.
- Kopenhag'daki hedefimize ulaşmak için arkamızdaki rüzgarla birlikte ihtiyaç duyduğumuz dinamizme katkıda bulunmuştur.
- There was no wind, and we must therefore conclude that wind alone does not solve the problem.
- Rüzgar yoktu ve bu nedenle rüzgarın tek başına sorunu çözmediği sonucuna varmalıyız.
- Three further spills have been detected and the strong wind from the south-west is bringing them closer to the coast.
- Üç sızıntı daha tespit edilmiştir ve güneybatıdan gelen kuvvetli rüzgar bu sızıntıları kıyıya yaklaştırmaktadır.
- Wear protective clothing against sun, wind, and cold weather.
- Güneş, rüzgar ve soğuk havaya karşı koruyucu giysiler giyin.
- Wear protective clothing against sun, wind, and cold weather.
- Güneşe, rüzgara ve soğuk havaya karşı koruyucu giysiler giyin.
- The earth is parched, the winds are whipping.
- Toprak kurak, rüzgarlarsa esiyor.
- Three months pass as fast as the wind, indeed.
- Üç ay gerçekten rüzgar gibi geçiyor.
- The earth is parched, the winds are whipping.
- Yeryüzü kavruluyor, rüzgarlar kırbaçlıyor.
- Three months pass as fast as the wind, indeed.
- Üç ay rüzgar gibi hızlı geçiyor, gerçekten.
- Three months pass as fast as the wind, indeed.
- Üç ay, gerçekten de rüzgâr gibi geçiyor.
- Wear protective clothing against sun, wind, and cold weather.
- Güneşe, rüzgara ve soğuk havaya karşı koruyucu kıyafet giyin.
- The hat was blown away by the wind.
- Şapka rüzgarla uçup gitmiş.
- This wind is a sign of a storm.
- Bu rüzgar fırtınanın bir işaretidir.
- The wind has abated.
- Rüzgar dindi.
- Wind is a cheap and clean source of energy.
- Rüzgâr ucuz ve temiz bir enerji kaynağıdır.
- This ski wear keeps out the cold wind.
- Kayak giysileri soğuk rüzgarı geçirmez.
- The wind blew the umbrella out of my hand.
- Rüzgar şemsiyeyi elimden uçurdu.
- A puff of wind came and blew Curdken's hat far away.
- Bir rüzgar esintisi geldi ve Curdken'in şapkasını uçurdu.
- The wind is cold today.
- Rüzgar bugün soğuk.
- There was a lot of wind.
- Çok rüzgar vardı.
- The wind is howling.
- Rüzgar uğultulu.
- The balloon was carried away somewhere by the wind.
- Balon rüzgarla bir yere taşındı.
- The wind carries seeds for great distances.
- Rüzgâr tohumları uzak mesafelere taşır.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
- Dün sadece sert rüzgarlar yoktu, aynı zamanda şiddetli yağmur da vardı.
- The wind is raging.
- Rüzgar şiddetli.
- Yesterday his hat was blown away by the wind.
- Dün rüzgar şapkasını uçurdu.
- The icy wind cut us to the bones.
- Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.
- What a strong wind!
- Ne güçlü bir rüzgar!
- The wind calmed down.
- Rüzgar sakinleşti.
- I can hear the wind.
- Rüzgarı duyabiliyorum.
- They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
- Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.
- The wind is blowing into my face.
- Rüzgar yüzüme esiyor.
- The wind is blowing violently.
- Rüzgar çok şiddetli esiyor.
- Windsocks are used to indicate the direction and strength of the wind.
- Rüzgargülleri rüzgarın yönünü ve gücünü göstermek için kullanılır.
- The wind has abated.
- Rüzgar hafifledi.
- Sometimes I can run as fast as the wind.
- Bazen rüzgar kadar hızlı koşabiliyorum.
- The wind was blowing violently, and to make matters worse, it began raining.
- Rüzgar şiddetli esiyordu ve daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.
- The wind slammed the door shut.
- Rüzgar kapıyı çarparak kapattı.
- In the last typhoon, the wind blew at over 200 kilometers per hour!
- Son tayfunda rüzgar saatte 200 kilometreden fazla hızla esti!
- The members of these nomadic tribes were skilled archers and riders; they were able to attack and run away as fast as the wind.
- Bu göçebe kabilelerin üyeleri yetenekli okçu ve biniciydiler; rüzgar gibi hızla saldırıp kaçabiliyorlardı.
- The average speed of the winds remained constant.
- Rüzgarların ortalama hızı sabit kaldı.
- A cold wind was blowing on his face.
- Soğuk bir rüzgar onun yüzüne esiyordu.
- The wind has gotten stronger.
- Rüzgar güçlendi.
- The wind is blowing from the north.
- Rüzgar kuzeyden esiyor.
- I've got a headache from the cold wind.
- Soğuk rüzgar nedeniyle baş ağrım var.
- The wind still blows hard.
- Rüzgar hala sert esiyor.
- The clouds were driven away by the wind.
- Bulutlar rüzgar tarafından uzaklaştırıldı.
- There's no wind here.
- Burada rüzgar yok.
- He danced like a leaf in the autumn wind.
- Sonbahar rüzgarında bir yaprak gibi dans etti.
- When I got to the airport, there was a strong wind.
- Havaalanına vardığımda şiddetli bir rüzgar vardı.
- The wind blew hard.
- Rüzgar sert esti.
- With this cool autumn wind blowing, we can feel the change of season.
- Esen bu serin sonbahar rüzgarı ile mevsim değişikliğini hissedebiliyoruz.
- I think the wind's picking up.
- Sanırım rüzgar hızlanıyor.
- My favorite children's book is The Wind in the Willows.
- En sevdiğim çocuk kitabı Söğütlerdeki Rüzgar'dır.
- Fanned by the strong wind, the flames spread in all directions.
- Rüzgarla körüklendiği için, alevler her yöne yayıldı.
- Our ship sailed by favorable wind.
- Gemimiz uygun rüzgarla denize açıldı.
- The squirrel advanced against the strong wind.
- Sincap güçlü rüzgara karşı ilerledi.
- There's a cold wind today.
- Bugün soğuk bir rüzgar var.
- A low pressure area covers all of Scandinavia with alternating wind and rain.
- Alçak basınç alanı tüm İskandinavya'yı rüzgar ve yağmurla kaplıyor.
- Sow the wind, harvest the storm.
- Rüzgâr eken, fırtına biçer.
- God provides the wind, but man must raise the sails.
- Tanrı rüzgarı sağlar ama yelkenleri insan açmalıdır.
- The wind sounds scary, like screaming ghosts.
- Rüzgârın sesi korkutucu, hayalet çığlıkları gibi.
- The wind and rain put out the fire.
- Rüzgar ve yağmur yangını söndürdü.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
- The wind has fallen.
- Rüzgar düştü.
- I like listening to the wind.
- Rüzgarı dinlemeyi seviyorum.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunlarının hepsi zaman zaman modern toplumu etkilemiştir.
- How was the wind yesterday?
- Dün rüzgar nasıldı?
- The wind has died down.
- Rüzgar duruldu.
- The strong wind indicates that a storm is coming.
- Güçlü rüzgar bir fırtınanın geleceğini gösterir.
- When I got to the airport, there was a strong wind.
- Havaalanına ulaştığımda, güçlü bir rüzgar vardı.
- The flowers were swaying in the wind.
- Çiçekler rüzgarda sallanıyordu.
- The cold wind blew in her face.
- Soğuk rüzgar yüzüne vurdu.
- The wind knocked the birdhouse out of the tree.
- Rüzgar kuş evini ağaçtan düşürdü.
- I felt the wind blowing on my face.
- Rüzgarı yüzümde eserken hissettim.
- In the last typhoon, the wind blew at over 200 kilometers per hour!
- Son tayfunda, rüzgar saatte 200 kilometre hızla esti!
- An icy blast of wind cut me to the bone.
- Buz gibi bir rüzgâr beni iliklerime kadar kesti.
- There's no wind tonight.
- Bu gece hiç rüzgar yok.
- The tree bent in the wind.
- Ağaç rüzgarda eğildi.
- The wind stopped.
- Rüzgâr durdu.
- A red and white flag was flying in the wind.
- Rüzgarda kırmızı beyaz bir bayrak dalgalanıyordu.
- The wind blew my hat off.
- Rüzgar şapkamı uçurdu.
- The squirrel advanced against the strong wind.
- Sincap kuvvetli rüzgara karşı ilerledi.
- We sailed against the wind.
- Rüzgara karşı yelken açtık.
- There was a cold wind blowing from the north.
- Kuzeyden esen soğuk bir rüzgar vardı.
- The wind blows constantly.
- Rüzgar sürekli esiyor.
- The wind blew my hat off.
- Rüzgâr şapkamı uçurdu.
- Who seeds wind, shall harvest storm.
- Rüzgar eken fırtına biçer.
- The wind blew all day.
- Rüzgâr bütün gün esti.
- A strong wind stripped the trees of their leaves.
- Güçlü bir rüzgar ağaçların yapraklarını döktü.
- A girl came running, with her hair streaming in the wind.
- Saçları rüzgarda uçuşan bir kız koşarak geldi.
- The wind is picking up.
- Rüzgar hızlanıyor.
- There was a strong wind on that day.
- O gün şiddetli bir rüzgar vardı.
- When I run, I feel the wind in my hair.
- Koşarken rüzgarı saçlarımda hissediyorum.
- This wind is a sign of a storm.
- Bu rüzgar bir fırtınanın işareti.
- The smoke vanished with the wind.
- Duman rüzgarla birlikte yok oldu.
- I was flying, like the wind.
- Rüzgar gibi uçuyordum.
- The wind blew too hard for them to play in the park.
- Rüzgar parkta oynayamayacakları kadar sert esiyordu.
- The wind blows constantly.
- Rüzgar sürekli esiyordu.
- Saturn's atmosphere has winds which can blow at over 1800 kilometers per hour.
- Satürn'ün atmosferinde saatte 1800 kilometrenin üzerinde esebilen rüzgarlar vardır.
- The wind is blowing east.
- Rüzgar doğudan esiyor.
- Our ship sailed by favorable wind.
- Gemimiz elverişli rüzgarla yol aldı.
- I love the feeling I get when the wind rustles between the trees and tenderly stirs all around me.
- Rüzgar ağaçların arasında hışırdayıp etrafımı şefkatle karıştırdığında hissettiğim duyguyu seviyorum.
- The wind grew stronger.
- Rüzgar güçlendi.
- The wind blows south.
- Rüzgar güneyden esiyor.
- The wind blew the umbrella out of my hand.
- Rüzgar, şemsiyemi elimden uçurdu.
- Strong winds accompanied the rain.
- Güçlü rüzgarlar yağmura eşlik etti.
- The wind was so strong it blew Mary's umbrella inside out.
- Rüzgar o kadar kuvvetliydi ki Mary'nin şemsiyesini ters çevirdi.
- The wind and rain combined to make a terrible storm.
- Rüzgar ve yağmur birleşince korkunç bir fırtına çıktı.
- There's a very strong wind blowing.
- Esen çok güçlü bir rüzgar var.
- Strong winds are expected.
- Kuvvetli rüzgar bekleniyor.
- The wind grew stronger and stronger.
- Rüzgar gittikçe güçlendi.
- Tom is wearing a wind jacket.
- Tom rüzgar ceketi giyiyor.
- The wind sounds scary, like screaming ghosts.
- Rüzgar, çığlık atan hayaletler gibi korkutucu geliyor.
- The wind died.
- Rüzgar durdu.
- Wind accompanied the rain.
- Rüzgar yağmura eşlik etti.
- The wind bit her cheeks.
- Rüzgar onun yanaklarını ısırdı.
- The wind is blowing hard.
- Rüzgar şiddetli esiyor.
- Waves extinguish a wind.
- Dalgalar bir rüzgarı söndürür.
- The wind carries seeds for great distances.
- Rüzgar, tohumları uzak mesafelere taşır.
- We'll use energy sources such as the sun and wind.
- Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim.
- The wind was howling.
- Rüzgar uğulduyordu.
- When you can't change the direction of the wind - adjust your sails.
- Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman yelkenlerini ayarla.
- The wind is raging.
- Rüzgar çok şiddetli.
- The wind blew the trees over.
- Rüzgar ağaçları devirdi.
- It looks like the wind's getting stronger.
- Rüzgar güçleniyor gibi görünüyor.
- A puff of wind came and blew Curdken's hat far away.
- Bir rüzgar çıktı ve Curdken'in şapkasını uzaklara savurdu.
- The wind was so strong that the windows rattled.
- Rüzgâr o kadar şiddetliydi ki camlar takırdadı.
- The icy wind cut us to the bones.
- Buz gibi rüzgar bizi iliklerimize kadar kesti.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Rüzgarın yönünü değiştiremem ama yelkenlerimi her zaman hedefime ulaşacak şekilde ayarlayabilirim.
- The wind was so strong that the windows rattled.
- Rüzgâr o kadar kuvvetliydi ki, pencereler zangırdadı.
- There's a bit of a wind today.
- Bugün biraz rüzgar var.
- The wind blew the trees over.
- Rüzgar ağaçları yıktı.
- The wind has calmed down.
- Rüzgar dindi.
- The wind is picking up.
- Rüzgar şiddetleniyor.
- The wind sure is cold.
- Rüzgar çok soğuk.
- The wind stopped.
- Rüzgar durdu.
- I felt the wind blowing on my face.
- Yüzümde esen rüzgarı hissettim.
- There was no wind at all yesterday.
- Dün hiç rüzgar yoktu.
- The wind is really strong outside.
- Dışarıda rüzgar çok sert esiyor.
- The wind is blowing like crazy.
- Rüzgar deli gibi esiyor.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde, ateşin yanında kalmayı ve esen rüzgarı dinlemeyi severim.
- The wind blew her hat off.
- Rüzgar onun şapkasını uçurdu.
- There was a calm wind yesterday.
- Dün sakin bir rüzgar vardı.
- The wind fanned the flames.
- Rüzgar alevleri körükledi.
- The wind is blowing from the west.
- Rüzgar batıdan esiyor.
- This wall blocks the wind.
- Bu duvar rüzgarı engelliyor.
- The wind may change direction.
- Rüzgar yön değiştirebilir.
- The wind feels great today.
- Rüzgar bugün harika esiyor.
- When we arrived at the port, the wind subsided.
- Limana vardığımızda rüzgar yatıştı.
- He who sows the wind, shall reap the storm.
- Rüzgâr eken, fırtına biçer.
- There's more wind today than yesterday.
- Bugün dünden daha fazla rüzgar var.
- The wind continued.
- Rüzgâr devam etti.
- The force of the wind made it difficult to walk.
- Rüzgarın gücü yürümeyi zorlaştırdı.
- The ship made slow progress against the strong wind.
- Gemi, güçlü rüzgara karşı yavaş ilerledi.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
- Dün sert rüzgarların yanı sıra, yoğun yağmur yağdı.
- The wind has died down.
- Rüzgar kesildi.
- When we arrived at the port, the wind subsided.
- Limana vardığımızda, rüzgar azaldı.
- I felt a cold wind on my face.
- Yüzümde soğuk bir rüzgar hissettim.
- The wind blew hard.
- Rüzgâr sert esti.
- We'll use energy sources such as the sun and wind.
- Güneş ve rüzgar gibi enerji kaynaklarını kullanacağız.
- The wind gently kissed the trees.
- Rüzgâr ağaçları hafifçe okşadı.
- Don't spit into the wind.
- Rüzgara tükürme.
- There's a cold wind from the north.
- Kuzeyden gelen soğuk bir rüzgar var.
- The candle was blown out by the wind.
- Rüzgar, mumu söndürdü.
- Our walk was spoiled by the wind and the rain.
- Yürüyüşümüz yağmur ve rüzgar tarafından bozuldu.
- That wind blew out our last candle.
- O rüzgar son mumumuzu da söndürdü.
- The members of these nomadic tribes were skilled archers and riders; they were able to attack and run away as fast as the wind.
- Bu göçebe kabilelerin üyeleri yetenekli okçular ve binicilerdi; rüzgar kadar hızlı saldırıp kaçabiliyorlardı.
- The wind blew the umbrella out of her hand.
- Rüzgar şemsiyeyi elinden uçurdu.
- The wind and the rain put out the fire.
- Rüzgar ve yağmur yangını söndürdü.
- I had my hat blown off by the wind.
- Rüzgar şapkamı uçurdu.
- This wall blocks the wind.
- Bu duvar rüzgarı engeller.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
- Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.
- Here there's no wind.
- Burada rüzgar yok.
- There's no wind today.
- Bugün rüzgar yok.
- After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
- Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım.
- The eagle is the queen of the winds.
- Kartal rüzgarların kraliçesidir.
- The wind is blowing hard now.
- Rüzgar şimdi çok sert esiyor.
- The wind was so strong it blew Mary's umbrella inside out.
- Rüzgar o kadar güçlüydü ki Mary'nin şemsiyesini tersyüz etti.
- What with the wind and the rain, our walk was spoiled.
- Rüzgar ve yağmur yüzünden yürüyüşümüz berbat oldu.
- Someday I'll run like the wind.
- Bir gün rüzgar gibi koşacağım.
- The hat was blown away by the wind.
- Şapka rüzgarda uçup gitti.
- There isn't much wind today.
- Bugün fazla rüzgar yok.
- The wind still blows strongly.
- Rüzgar hala güçlü esiyor.
- The sky grew darker and darker, and the wind blew harder and harder.
- Gökyüzü gittikçe karardı ve rüzgar gittikçe daha sert esti.
- The wind is blowing from the sea.
- Rüzgar denizden esiyor.
- The wind blew so strongly today, that a tree was knocked over.
- Bugün rüzgar o kadar güçlü esti ki bir ağaç devrildi.
- The wind is raging.
- Rüzgar şiddetleniyor.
- The candle was blown out by the wind.
- Mum, rüzgar tarafından söndürüldü.
- The wind blew so strongly today, that a tree was knocked over.
- Bugün rüzgar o kadar sert esti ki bir ağaç devrildi.
- The wind blows south.
- Rüzgar güneye esiyor.
- The wind has abated.
- Rüzgar durdu.
- The wind brought this tree down.
- Rüzgar bu ağacı devirdi.
- I ran like the wind.
- Rüzgar gibi koştum.
- The wind is blowing at an incredible speed.
- Rüzgar inanılmaz bir hızda esiyor.
- I was flying, like the wind.
- Ben rüzgar gibi uçuyordum.
- The wind slammed the door closed.
- Rüzgar kapıyı çarparak kapattı.
- Dust was blowing in the wind.
- Rüzgarda tozlar savruluyordu.
- The wind is blowing on the grass.
- Rüzgâr çimenlerin üzerinde esiyor.
- There isn't much wind today.
- Bugün çok rüzgar yok.
- Winds from the sea are humid.
- Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.
- They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
- Denizde kayboldular, rüzgârın ve havanın merhametine kaldılar.
- The cold winds froze my skin and hollowed out my soul.
- Soğuk rüzgârlar tenimi dondurdu ve ruhumu oydu.
- The wind is blowing into my face.
- Rüzgar yüzüme doğru esiyor.
- There's hardly any wind today.
- Bugün neredeyse hiç rüzgar yok.
- Windsocks are used to indicate the direction and strength of the wind.
- Rüzgâr ölçer rüzgarın yön ve gücünü göstermek için kullanılır.
- The wind has abated.
- Rüzgâr duruldu.
- A girl came running, with her hair streaming in the wind.
- Bir kız rüzgârda akan saçlarıyla koşarak geldi.
- It looks like the wind's getting stronger.
- Rüzgar şiddetleniyor gibi görünüyor.
- The wind is howling.
- Rüzgar uğulduyor.
- The strong wind cut the electric wires in several places.
- Kuvvetli rüzgar farklı yerlerde elektrik tellerini kesti.
- The wind bit her cheeks.
- Rüzgar yanaklarını ısırdı.
- The wind is blowing from the west.
- Rüzgâr batıdan esiyor.
- Wind is a cheap and clean source of energy.
- Rüzgar ucuz ve temiz bir enerji kaynağıdır.
- Dust was blowing in the wind.
- Rüzgarda toz esiyordu.
- Wind accompanied the rain.
- Rüzgâr yağmura eşlik etti.
- The wind remained calm.
- Rüzgar sakin kaldı.
- The wind feels great today.
- Rüzgar bugün harika hissettiriyor.
- The wind is weak.
- Rüzgar zayıf.
- The wind gently kissed the trees.
- Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The southeasterly wind blew over the water.
- Güneydoğu rüzgarı suyun üzerinden esiyordu.
- There was a strong wind.
- Kuvvetli bir rüzgar vardı.
- The wind continued.
- Rüzgar devam etti.
- When I arrived at the airport, the wind was blowing hard.
- Ben havaalanına vardığımda, rüzgar sert esiyordu.
- The wind gradually died down.
- Rüzgar yavaş yavaş azaldı.
- The wind drifted the sand.
- Rüzgar kumu sürükledi.
- The wind knocked the birdhouse out of the tree.
- Rüzgar kuş yuvasını ağaçtan düşürdü.
- The wind calmed down in the evening.
- Rüzgar akşam sakinleşti.
- Saturn's atmosphere has winds which can blow at over 1800 kilometers per hour.
- Satürn'ün atmosferinin saatte 1800 kilometrenin üzerinde esebilen rüzgarları var.
- The wind lifts the leaves.
- Rüzgar yaprakları kaldırıyor.
- When I run, I feel the wind in my hair.
- Koştuğum zaman rüzgarı saçımda hissediyorum.
- Tall trees catch a lot of wind.
- Uzun ağaçlar çok rüzgar alır.
- Who seeds wind, shall harvest storm.
- Rüzgâr eken fırtına biçer.
- I've got a headache from the cold wind.
- Soğuk rüzgar yüzünden başım ağrıyor.
- The wind is blowing hard.
- Rüzgar sert esiyor.
- There is little wind today.
- Bugün çok az rüzgar var.
- The wind blows in the willows.
- Rüzgar söğütlerin arasından esiyor.
- The wind is blowing from the east.
- Rüzgar doğudan esiyor.
- The wind lifts the leaves.
- Rüzgar yaprakları kaldırır.
- The wind is blowing very hard.
- Rüzgar çok sert esiyor.
- The wind is blowing from the south.
- Rüzgar güneyden esiyor.
- A wind from the ocean blows at this time of the year.
- Okyanustan gelen bir rüzgâr, yılın bu zamanında eser.
- I had my hat blown off by the wind.
- Rüzgarla şapkam savruldu.
- The wind has shifted.
- Rüzgar yön değiştirdi.
- In winter, I like to stay at home, near the fire, and listen to the wind blow.
- Kışın evde ateşin yakınında kalmayı ve rüzgar sesini dinlemeyi severim.
- The cold wind cut me to the bone.
- Soğuk rüzgar beni iliklerime kadar kesti.
- Siberian winds can cause overnight frosts.
- Sibirya rüzgarları gece boyunca süren donlara neden olabilir.
- The wind has calmed down.
- Rüzgar sakinleşti.
- Let me give you some advice - don't pee into the wind!
- Sana bir tavsiye vereyim. Rüzgara doğru işeme!
- There was a strong wind that day.
- O gün güçlü bir rüzgar vardı.
- The leaves rustle in the wind.
- Yapraklar rüzgarda hışırdıyor.
- When you can't change the direction of the wind - adjust your sails.
- Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan, yelkenlerini ayarla.
- To wherever the wind may take us.
- Rüzgar bizi nereye götürürse.
- Easterly wind blows.
- Rüzgar doğudan esiyor.
- There is some wind.
- Biraz rüzgar var.
- The wind is blowing east.
- Rüzgar doğuya doğru esiyor.
- Our walk was spoiled by the wind and the rain.
- Yürüyüşümüz rüzgâr ve yağmur yüzünden bozuldu.
- The southeasterly wind blew over the water.
- Güneydoğu rüzgarı suyun üzerinde esti.
- The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.
- Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.
- Winds haunt the village.
- Rüzgarlar köye musallat oluyor.
- There was a strong wind on that day.
- O gün sert bir rüzgar vardı.
- The wind is blowing at an incredible speed.
- Rüzgar inanılmaz bir hızla esiyor.
- I can hear the wind in the trees.
- Ağaçlardaki rüzgarı duyabiliyorum.
- There was a cool wind.
- Serin bir rüzgar vardı.
- The wind is really strong outside.
- Rüzgar dışarıda gerçekten güçlü.
- Without air there can be no wind or sound on the moon.
- Hava olmadan Ay'da rüzgar ya da ses olamaz.
- The wind is weak.
- Rüzgar zayıftır.
- The wind is shifting.
- Rüzgar yön değiştiriyor.
- The wind is blowing violently.
- Rüzgar şiddetle esiyor.
- The wind blew even harder when we reached the top of the hill.
- Tepeye ulaştığımızda rüzgar daha da sert esiyordu.
- He had his hat blown off by the strong wind.
- Güçlü rüzgar yüzünden şapkasını uçurdu.
- There are no waves without wind.
- Rüzgarsız dalga olmaz.
- The wind brought down a large number of trees.
- Rüzgar çok sayıda ağacı devirdi.
- The wind blew her hat off.
- Rüzgar şapkasını uçurdu.
- When I arrived at the airport, the wind was blowing hard.
- Havaalanına vardığımda rüzgar sert esiyordu.
- After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
- Rüzgar durduktan sonra, tekneyi açık denize açalım.
- The wind picked up.
- Rüzgar şiddetlendi.
- There's a lot of wind this morning, isn't there?
- Bu sabah çok rüzgar var, değil mi?
- The ships were buffeted by the wind and the rain.
- Gemiler, rüzgar ve yağmurun etkisiyle savruldu.
- Like a leaf in the autumn wind.
- Sonbahar rüzgarındaki bir yaprak gibi.
- Fanned by the strong wind, the flames spread in all directions.
- Kuvvetli rüzgarın etkisiyle alevler her yöne yayıldı.
- The eagle is the queen of the winds.
- Kartal, rüzgarların kraliçesidir.
- The cold wind cut me to the bone.
- Soğuk rüzgar iliklerime kadar üşüttü.
- The roof was torn off due to the strong winds.
- Çatı kuvvetli rüzgar nedeniyle parçalandı.
- The wind is cold today.
- Bugün rüzgar soğuk.
- I think the wind's picking up.
- Sanırım rüzgar şiddetleniyor.
- The wind is blowing from the southwest.
- Rüzgar güneybatıdan esiyor.
- The wind was blowing violently, and to make matters worse, it began raining.
- Rüzgâr şiddetle esiyordu ve daha da fenası yağmur yağmaya başlamıştı.
- The wind died away.
- Rüzgar kesildi.
- The wind blew even harder when we reached the top of the hill.
- Biz tepenin zirvesine vardığımızda rüzgar daha da sert esti.
- A low pressure area covers all of Scandinavia with alternating wind and rain.
- Alçak basınç alanı İskandinavya'nın tamamını dönüşümlü rüzgar ve yağmurla kaplar.
- That wind blew out our last candle.
- O rüzgar, son mumumuzu söndürdü.
- My favorite children's book is The Wind in the Willows.
- Benim en sevdiğim çocuk kitabı Söğütlerdeki Rüzgar.
- The smoke vanished with the wind.
- Duman rüzgarla birlikte kayboldu.
- The wind blew all day.
- Rüzgar bütün gün esti.
- Flying against a strong wind is very difficult.
- Güçlü bir rüzgara karşı uçmak çok zordur.
- There is little wind today.
- Bugün biraz rüzgar var.
- The wind is blowing hard now.
- Rüzgar şimdi sert esiyor.
- Winds from the sea are moist.
- Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.
- The balloon was carried away somewhere by the wind.
- Rüzgâr balonu bir yerlere savurdu.
- Waves are generated by wind.
- Dalgalar rüzgar tarafından oluşturulur.
- The cold winds froze my skin and hollowed out my soul.
- Soğuk rüzgarlar cildimi dondurdu ve ruhumu oydu.
- The wind calmed down in the evening.
- Rüzgar akşam saatlerinde sakinleşti.
- Without air there can be no wind or sound on the moon.
- Ayda havasız rüzgar ya da ses olmayabilir.
- However, the amount of wind available varies with the location and the season of the year.
- Bununla birlikte, mevcut rüzgar miktarı yere ve yılın mevsimine göre değişir.
- I felt the wind blowing on my face.
- Yüzüme vuran rüzgarı hissettim.
- The wind drifted the sand.
- Rüzgar kumları sürükledi.
- There's a little wind.
- Biraz rüzgar var.
- I felt the wind blowing on my face.
- Rüzgârın yüzüme vurduğunu hissettim.
- The wind brought down a large number of trees.
- Rüzgâr çok sayıda ağacı devirdi.
- Have you ever read Gone With the Wind?
- Hiç Rüzgar Gibi Geçti'yi okudun mu?
- The wind is blowing like crazy.
- Rüzgar hızlı esiyor.
- The wind gradually died down.
- Rüzgar yavaş yavaş kesildi.
- There's no wind tonight.
- Bu gece rüzgar yok.
- The force of the wind made it difficult to walk.
- Rüzgarın şiddeti yürümeyi zorlaştırdı.
- The wind has dropped.
- Rüzgar azaldı.
- Siberian winds can cause overnight frosts.
- Sibirya rüzgarları gece donlarına neden olabilir.
Show More (323)
|
