|
- I shall confine myself to a few words on the content of the report.
- Ben raporun içeriğine ilişkin birkaç kelime ile yetineceğim.
- Now a few words on individual demands are set out in the report.
- Şimdi raporda bireysel taleplere ilişkin birkaç kelime yer almaktadır.
- Otherwise, it will be a case of just words, words, words.
- Aksi takdirde sadece kelimeler, kelimeler, kelimelerden ibaret kalacaktır.
- Mr President, there is a world of difference between the words ‘must’ and ‘may’.
- Sayın Başkan, 'olmalı' ve 'olabilir' kelimeleri arasında dünya kadar fark vardır.
- I shall conclude with a few words about the Internet revolution.
- Sözlerimi İnternet devrimi hakkında birkaç kelime ile bitireceğim.
- Certainly, words like ‘new impetus’ declare the ambition of having closer relations.
- Elbette, 'yeni bir ivme' gibi kelimeler daha yakın ilişkilere sahip olma arzusunu beyan etmektedir.
- Words alone, however, are not enough!
- Ancak kelimeler tek başına yeterli değildir!
- That, in a few words, should have been our message today.
- Bugünkü mesajımız birkaç kelimeyle bu olmalıydı.
- I urge you to vote for Amendment No 21 and for the last six words of Amendment No 42.
- Sizden 21 No'lu Değişikliğe ve 42 No'lu Değişikliğin son altı kelimesine oy vermenizi istiyorum.
- We will be asking for a split vote in order to isolate these words, to prevent such an inference.
- Bu kelimelerin ayrıştırılması ve böyle bir çıkarımın önüne geçilmesi için oylama yapılmasını isteyeceğiz.
- This is what I shall be taking a few words to do.
- Birkaç kelime ile ifade etmeye çalışacağım şey de budur.
- Amendment No 29 would also be acceptable but only without the words "or corporation".
- Değişiklik No 29 da kabul edilebilir ancak "veya şirket" kelimeleri olmadan.
- Surely it is too crazy for words that we do not know whether all European fishermen keep to the quota or not.
- Tüm Avrupalı balıkçıların kotaya uyup uymadıklarını bilmememiz elbette kelimelerle ifade edilemeyecek kadar çılgınca.
- We have to find the right words to provide a solution.
- Bir çözüm sağlamak için doğru kelimeleri bulmalıyız.
- You may not have used those words, but what you meant is a European economic government.
- Bu kelimeleri kullanmamış olabilirsiniz ama kastettiğiniz şey bir Avrupa ekonomik hükümetidir.
- Mr President, there is a world of difference between the words ‘must’ and ‘may’.
- Sayın Başkan, "olmalı" ve "olabilir" kelimeleri arasında dünya kadar fark vardır.
- I think my choice of words was very well balanced.
- Seçtiğim kelimelerin çok dengeli olduğunu düşünüyorum.
- I want to repeat that I am choosing these words with considerable care.
- Bu kelimeleri büyük bir dikkatle seçtiğimi tekrarlamak istiyorum.
- Even more importantly, these words have also become part of everyday language.
- Daha da önemlisi, bu kelimeler günlük dilin de bir parçası haline gelmiştir.
- No words of mine could be equal to the task of describing the losses, the suffering and the despair of the victims.
- Hiçbir kelimem kurbanların kayıplarını, acılarını ve çaresizliklerini anlatmaya yetmeyecektir.
- All these words tell of daily crises, the consequences, moreover, of discrimination.
- Tüm bu kelimeler günlük krizleri, dahası ayrımcılığın sonuçlarını anlatıyor.
- On the other hand, this use of words could be construed as an attempt to resolve a contradiction.
- Öte yandan bu kelime kullanımı bir çelişkiyi çözme çabası olarak da yorumlanabilir.
- I did indeed hear the words Charter of Fundamental Rights.
- Temel Haklar Şartı kelimelerini gerçekten de duydum.
- I think that this analysis justifies President Prodi's choice of words and analysis.
- Bu analizin Başkan Prodi'nin kelime ve analiz seçimini haklı çıkardığını düşünüyorum.
- I urge you to vote for Amendment No 21 and for the last six words of Amendment No 42.
- Sizleri 21 No'lu Değişikliğe ve 21 No'lu Değişikliğin son altı kelimesine oy vermeye çağırıyorum.
- That really is too ridiculous for words.
- Bu gerçekten kelimelerle ifade edilemeyecek kadar saçma.
- Now a few words about interoperability.
- Şimdi birlikte çalışabilirlik hakkında birkaç kelime.
- The Laeken declaration is couched in words which satisfy one and all, weighty words.
- Laeken deklarasyonu, herkesi tatmin eden, ağır kelimelerle ifade edilmiştir.
- The final version of the report will not contain those words.
- Raporun son versiyonunda bu kelimeler yer almayacak.
- Words should be followed by action.
- Kelimelerin ardından eylem gelmelidir.
- These are words which do nothing to promote dialogue.
- Bunlar diyaloğu teşvik etmek için hiçbir şey yapmayan kelimelerdir.
- Allow me to add a few words on competition policy as a whole.
- Bir bütün olarak rekabet politikası hakkında birkaç kelime eklememe izin verin.
- What is the point of these words?
- Bu kelimelerin anlamı nedir?
- I would just like to contribute a few words to this discussion, which might help make the peace here.
- Bu tartışmaya, burada barışın sağlanmasına yardımcı olabilecek birkaç kelime ile katkıda bulunmak istiyorum.
- You may not have used those words, but what you meant is a European economic government.
- Bu kelimeleri kullanmamış olabilirsiniz ama kastettiğiniz şey bir Avrupa ekonomi hükümetidir.
- As long as we only have words to offer, we are powerless.
- Sunacak sadece kelimelerimiz olduğu sürece güçsüzüz.
- The words 'public health' do not even appear in the report.
- Raporda 'kamu sağlığı' kelimesi bile geçmemektedir.
- We must also avoid using words on signs when symbols are sufficiently explicit.
- Sembollerin yeterince açık olduğu durumlarda işaretler üzerinde kelime kullanmaktan da kaçınmalıyız.
- The right to education and access to education are often empty words in developing countries.
- Eğitim hakkı ve eğitime erişim, gelişmekte olan ülkelerde genellikle boş kelimelerdir.
- I would ask that the last two words be deleted and that you accept that as an oral amendment.
- Son iki kelimenin silinmesini ve bunu sözlü bir değişiklik olarak kabul etmenizi rica ediyorum.
- These three words must be applied to a single area, where freedom must carry the same weight as security and justice.
- Bu üç kelime, özgürlüğün güvenlik ve adaletle aynı ağırlığı taşıması gereken tek bir alana uygulanmalıdır.
- Turning to the text of the resolution, a heated debate is in progress over the form of words.
- Karar metnine dönecek olursak, kelimelerin biçimi konusunda hararetli bir tartışma sürüyor.
- You are enthusiastic, you show your feelings, you are colourful in your speech and you use the right words.
- Coşkulusunuz, duygularınızı gösteriyorsunuz, konuşmanız renkli ve doğru kelimeleri kullanıyorsunuz.
- Action speaks louder than words when it comes to countering such arguments!
- Bu tür argümanlara karşı koymak söz konusu olduğunda eylem, kelimelerden daha yüksek sesle konuşur!
- After the words ‘neighbourhood policy’ the words ‘is not least’ need to be added.
- "Mahalle politikası" kelimelerinden sonra "en az değil" kelimelerinin eklenmesi gerekmektedir.
- My name is Savary, as derived from the words 'safe' and 'save'.
- Benim adım, "güvenli" ve "kurtarmak" kelimelerinden türeyen Savary'dir.
- That will be worth much more than many words.
- Bu, birçok kelimeden çok daha değerli olacaktır.
- Was the reality such that only words like "welcome, request, reaffirm, expect" were appropriate?
- Gerçek, sadece "hoş geldiniz, rica ediyoruz, teyit ediyoruz, bekliyoruz" gibi kelimelerin uygun olacağı şekilde miydi?
- We have to find the right words to provide a solution.
- Bir çözüm sunmak için doğru kelimeleri bulmalıyız.
- On the other hand, this use of words could be construed as an attempt to resolve a contradiction.
- Öte yandan, bu kelime kullanımı bir çelişkiyi çözme çabası olarak da yorumlanabilir.
- Words alone may contribute little to the resolution of this conflict.
- Tek başına kelimeler bu çatışmanın çözümüne çok az katkıda bulunabilir.
- We will be asking for a split vote in order to isolate these words, to prevent such an inference.
- Böyle bir çıkarımı engellemek amacıyla bu kelimeleri ayırmak için oylama yapılmasını isteyeceğiz.
- But it goes no further than these words which, though forceful, are nevertheless only words.
- Ancak güçlü olsa da yine de sadece kelimelerden ibaret olan bu sözlerden öteye gitmez.
- No one would confuse the words 'transparent' and 'perspirant'.
- Hiç kimse 'transparan' ve 'perspiran' kelimelerini birbirine karıştırmaz.
- Time constraints dictate that we will have to focus on a small number of issues and not waste words.
- Zaman kısıtlamaları, az sayıda konuya odaklanmamızı ve kelimeleri boşa harcamamamızı gerektiriyor.
- I wish to close with a few words about Turkey.
- Türkiye hakkında birkaç kelime ile kapatmak istiyorum.
- They use certain words and pseudonyms.
- Belirli kelimeler ve takma adlar kullanıyorlar.
- But it does not make any sense to talk about sustainable development, if we dissociate the two words.
- Ancak iki kelimeyi birbirinden ayırırsak sürdürülebilir kalkınmadan bahsetmenin bir anlamı kalmaz.
- In line 4, the words 'should be' should be replaced by 'is'.
- 4. satırdaki 'olmalıdır' kelimesi 'dır' ile değiştirilmelidir.
- It's not hard to guess what these words are describing.
- Bu kelimelerin neyi tarif ettiğini tahmin etmek zor değil.
- And I'm going to use the words liberty and freedom to be synonyms here just as he does.
- Ben de burada özgürlük ve hürriyet kelimelerini tıpkı onun yaptığı gibi anlamdaş olarak kullanacağım.
- It can be hard to express that kind of thing in words.
- Yani bu tarz şeyleri kelimelerle ifade etmek güç olabiliyor.
- The words that we use in our daily lives are powerful too.
- Günlük hayatımızda kullandığımız kelimeler de güçlüdür.
- It is not enough to know basic words and phrases.
- Temel kelimeleri ve cümleleri bilmek yeterli değildir.
- Tom Thumb was so amazed he was at a loss for words to deny what the cat had said.
- Parmak Çocuk o kadar şaşırmıştı ki kedinin söylediklerini inkar edecek kelime bulamıyordu.
- It can be hard to express that kind of thing in words.
- Bu tür şeyleri kelimelerle ifade etmek zor olabilir.
- It can be hard to express that kind of thing in words.
- Bu tür şeyleri kelimelerle ifade etmek güç olabilir.
- Liberty and freedom have to be more than just words.
- Özgürlük ve özgürlük kelimelerden ibaret olmamalıdır.
- And I'm going to use the words liberty and freedom to be synonyms here just as he does.
- Burada, onun yaptığı gibi özgürlük ve hürriyet kelimelerini eşanlamlı kullanacağım.
- Because trying to remember too many words at once can be difficult.
- Çünkü çok sayıda kelimeyi aynı anda hatırlamaya çalışmak zor olabilir.
- The words that we use in our daily lives are powerful too.
- Günlük hayatta kullandığımız kelimeler de güçlüdür.
- I know a few words of French, just enough to be understood.
- Üç beş kelime Fransızca biliyorum, derdimi anlatacak kadar.
- Liberty and freedom have to be more than just words.
- Özgürlük ve hürriyet kelimelerden daha fazlası olmalıdır.
- The words that we use in our daily lives are powerful too.
- Günlük yaşamımızda kullandığımız kelimeler de güçlüdür.
- I know a few words of French, just enough to be understood.
- Derdimi anlatacak kadar, birkaç kelime Fransızca biliyorum.
- He can compress the most words into the smallest ideas of any man I ever met.
- Tanıdığım en küçük fikirlerin içine en çok kelimeyi sıkıştırabilir.
- Please allow me to say a few words on this occasion.
- Lütfen bu konuda birkaç kelime söylememe izin verin.
- Rub out these words with your eraser.
- Bu kelimeleri silginizle silin.
- He knows how to play with words.
- Kelimelerle nasıl oynayacağını biliyor.
- Words cannot convey my feelings.
- Kelimeler duygularımı ifade edemez.
- English possesses many words of Latin and Greek origin.
- İngilizce, Latince ve Yunanca kökenli birçok kelimeye sahiptir.
- Tom tried to speak, but no words came out.
- Tom konuşmaya çalıştı, ama hiçbir kelime çıkmadı.
- Many languages borrow from English words.
- Birçok dil İngilizce kelimelerden ödünç alır.
- I can't express it in words.
- Bunu kelimelerle ifade edemem.
- How many Spanish words did you learn yesterday?
- Dün kaç tane İspanyolca kelime öğrendin?
- We use words to communicate.
- İletişim kurmak için kelimeleri kullanırız.
- Words cannot describe the beauty.
- Bu güzellik kelimelerle tarif edilemez.
- I don't want to learn words without context.
- Bağlam olmadan kelime öğrenmek istemiyorum.
- The words poison and potion are cognates.
- Zehir ve iksir kelimeleri kökteştir.
- This dictionary contains not more than 20,000 words.
- Bu sözlük en fazla 20.000 kelime içeriyor.
- Some words don't exist on Tatoeba.
- Bazı kelimeler Tatoeba'da yok.
- There are 1,000 English words written down in this vocabulary book, and they all have to be memorized by July.
- Bu kelime kitabında 1.000 İngilizce kelime var ve Temmuz ayına kadar hepsinin ezberlenmesi gerekiyor.
- How many words should you write?
- Kaç kelime yazmalısın?
- You should memorize as many English words as possible.
- Mümkün olduğunca çok İngilizce kelime ezberlemelisiniz.
- Boil the news down to a hundred words.
- Haberi yüz kelimeye indirgeyin.
- Words cannot describe the horror I experienced.
- Kelimeler yaşadığım korkuyu tarif edemez.
- European languages have many words from Latin and Greek.
- Avrupa dillerinde Latince ve Yunanca'dan birçok kelime var.
- Even in my native language, there are words that I don't know.
- Ana dilimde bile bilmediğim kelimeler var.
- I understood her feelings and thoughts even without words.
- Onun duygu ve düşüncelerini kelimeler olmadan da anladım.
- If I could only find the right words, I would tell her how I feel.
- Doğru kelimeleri bulabilseydim, ona ne hissettiğimi söylerdim.
- It's impossible to describe that in words.
- Bunu kelimelerle anlatmak olanaksız.
- I hate these words.
- Bu kelimelerden nefret ediyorum.
- How many words are there in the English language?
- İngiliz dilinde kaç kelime vardır?
- Our language is being invaded by foreign words.
- Dilimiz yabancı kelimeler tarafından istila ediliyor.
- There are no two words with the same meaning.
- Aynı anlama gelen iki kelime yoktur.
- I lack the words to describe my emotions.
- Duygularımı anlatacak kelimelerden yoksunum.
- I can type 50 words a minute.
- Dakikada 50 kelime yazabiliyorum.
- English is full of Romance words.
- İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- Many languages borrow from English words.
- Birçok dil İngilizceden kelime alır.
- Some words are hard to define.
- Bazı kelimeleri açıklamak zordur.
- You don't need to write more than 400 words.
- 400'den fazla kelime yazmana gerek yok.
- Choose your next words carefully.
- Bir sonraki kelimelerini dikkatlice seç.
- Some words are written differently, but pronounced the same.
- Bazı kelimeler farklı yazılırlar, ancak aynı şekilde telaffuz edilirler.
- The teacher wrote French words on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya Fransızca kelimeler yazdı.
- I have no words to describe what I saw.
- Gördüklerimi tarif edecek kelime bulamıyorum.
- If you want to talk to me, you must define the words you will use.
- Benimle konuşmak istiyorsan, kullanacağın kelimeleri tanımlamalısın.
- Love is a bizarre feeling that you cannot express in words.
- Aşk kelimelerle ifade edemeyeceğin tuhaf bir duygudur.
- Tom carefully pronounced the words.
- Tom kelimeleri dikkatlice telaffuz etti.
- I inscribed 2,000 English words into my memory.
- Hafızama 2,000 İngilizce kelime yazdım.
- Words cannot describe it.
- Kelimeler bunu tarif edemez.
- This can not be described with words.
- Bu kelimelerle anlatılamaz.
- How many words should you write?
- Kaç tane kelime yazman gerekir?
- Can you help me to translate some words?
- Bazı kelimeleri çevirmeme yardım eder misin?
- Save the words!
- Kelimeleri sakla!
- The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- Words cannot describe it.
- Kelimeler onu açıklayamaz.
- It's hard for me to put my thoughts into words.
- Düşüncelerimi kelimelere dökmem zordur.
- Taro concentrated on memorizing English words.
- Taro, İngilizce kelimeleri ezberlemek üzerinde yoğunlaştı.
- Many English words derive from Latin.
- Birçok İngilizce kelime Latinceden türemiştir.
- Many Persian words exist in Turkish.
- Türkçede birçok Farsça kelime vardır.
- There are many familiar words.
- Birçok tanıdık kelime var.
- In the Turkish language, there are many Persian words.
- Türk dilinde birçok Farsça kelime var.
- The words bookstore and bookshop have the same meaning.
- Bookstore ve Bookshop kelimeleri aynı anlama sahiptir.
- Words cannot express it.
- Kelimeler ifade edemez.
- Dictionaries are used to look up the words you don't know.
- Sözlükler bilmediğiniz kelimelere bakmak için kullanılır.
- I am pronouncing Chinese words.
- Ben Çince kelimeleri telaffuz ediyorum.
- Why are some of the words in the text italicized?
- Metindeki bazı kelimeler neden italik harflerle yazılmış?
- Here's a list of difficult words I have compiled so far.
- İşte şimdiye kadar derlediğim zor kelimelerin bir listesi.
- Advertising local products might require the use of local words.
- Yerel ürünlerin reklamı yerel kelimelerin kullanılmasını gerektirebilir.
- Tom couldn't find words to express himself.
- Tom kendini ifade edecek kelimeleri bulamadı.
- Can you introduce yourself in a few words?
- Kendinizi birkaç kelimeyle tanıtabilir misiniz?
- A lot of English words are derived from Latin.
- Birçok İngilizce kelime Latinceden türetilmiştir.
- Fill the blanks with suitable words.
- Boşlukları uygun kelimelerle doldurun.
- Many languages use English words.
- Birçok dil İngilizce kelimeler kullanır.
- What I feel cannot be described with words.
- Hissettiğim şey kelimelerle açıklanamaz.
- European languages have many words from Latin and Greek.
- Avrupa dillerinde Latince ve Yunancadan gelen birçok kelime vardır.
- Put it in words I can understand.
- Anlayabileceğim kelimelerle anlat.
- The largest English dictionary has over 450,000 words.
- En büyük İngilizce Sözlük 450.000' in üzerinde kelimeye sahiptir.
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırayla dizilmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- I want to learn how to say a few words in French.
- Fransızca birkaç kelime söylemeyi öğrenmek istiyorum.
- Everyone must memorize these words.
- Herkes bu kelimeleri ezberlemeli.
- What were his first words?
- İlk kelimeleri neydi?
- Put the words in alphabetical order.
- Kelimeleri alfabetik sıraya koyun.
- Tom chose his words carefully.
- Tom kelimelerini dikkatlice seçti.
- Choose your words carefully.
- Kelimelerini dikkatli seç.
- I can still remember a few words in Spanish.
- Hâlâ İspanyolca birkaç kelime hatırlayabiliyorum.
- How many English words do you know?
- Kaç tane İngilizce kelime biliyorsunuz?
- We need action, not words.
- Kelimelere değil, eyleme ihtiyacımız var.
- I was looking for suitable words.
- Uygun kelimeler arıyordum.
- How many Spanish words did you learn yesterday?
- Dün kaç tane İspanyolca kelime öğrendiniz?
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- You can't put that into words.
- Onu kelimelere dökemezsin.
- Love is a bizarre feeling that you cannot express in words.
- Aşk, kelimelerle ifade edemeyeceğin tuhaf bir duygudur.
- You had better not use those four-letter words.
- O dört harfli kelimeleri kullanmasan iyi edersin.
- It is useless to try to remember all the words in the dictionary.
- Sözlükteki tüm kelimeleri hatırlamaya çalışmak faydasızdır.
- Mark the words that you cannot understand.
- Anlayamadığın kelimeleri işaretle!
- Everyone has to learn the words by heart.
- Herkes kelimeleri ezberlemek zorunda.
- Put the words in parentheses into abbreviated form.
- Parantez içindeki kelimeleri kısaltarak yazınız.
- Words cut more than swords.
- Kelimeler kılıçlardan daha çok keser.
- You know so many words!
- Pek çok kelime biliyorsun!
- I have memorized 2,000 English words.
- 2000 İngilizce kelime ezberledim.
- I can't recall the exact words.
- Kelimeleri tam olarak hatırlayamıyorum.
- Pfirsichbaeumchen knows some words in Berber.
- Pfirsichbaeumchen Berberi dilinde bazı kelimeler biliyor.
- How many of the words on this list do you know?
- Bu listedeki kelimelerden kaç tanesini biliyorsun?
- I love words.
- Kelimeleri severim.
- English has many loan words from French.
- İngilizce Fransızcadan gelen birçok ödünç kelimeye sahiptir.
- I'd like to say a few words by way of apology.
- Özür dilemek için birkaç kelime söylemek istiyorum.
- I want to learn all the words on this list before July first.
- Bu listedeki tüm kelimeleri 1 Temmuz'dan önce öğrenmek istiyorum.
- Words rarely have only one meaning.
- Kelimelerin nadiren sadece bir anlamı vardır.
- Words cannot describe the horror I experienced.
- Yaşadığım dehşeti anlatmaya kelimeler yetmez.
- It cannot be described in words.
- Bu, kelimelerle tarif edilemez.
- How many words can you read per minute?
- Dakikada kaç kelime okuyabiliyorsun?
- The teacher wrote French words on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya Fransızca kelime yazdı.
- We won't be able to learn all of the words by heart.
- Kelimelerin hepsini ezbere öğrenemeyeceğiz.
- Many Persian words exist in Turkish.
- Birçok Farsça kelime Türkçe'de mevcuttur.
- How many words are there in this dictionary?
- Bu sözlükte kaç kelime var?
- I think I've learned almost sixty new German words today.
- Sanırım bugün neredeyse altmış yeni Almanca kelime öğrendim.
- You should look up all unfamiliar words in a dictionary.
- Bilmediğin kelimeleri sözlükten araştırmalısın.
- Tom can only speak a few words of French.
- Tom sadece birkaç kelime Fransızca konuşabiliyor.
- I find it difficult to articulate my thoughts into words.
- Düşüncelerimi kelimelere dökmekte zorlanıyorum.
- Those are empty words.
- Bunlar boş kelimeler.
- Mike said a few words by way of suggestion.
- Mike, öneri mahiyetinde birkaç kelime söyledi.
- Poets select the best words.
- Şairler en iyi kelimeleri seçerler.
- Thoughts are expressed by means of words.
- Düşünceler kelimeler yoluyla ifade edilir.
- That's one of my favorite words.
- O benim favori kelimelerimden biri.
- Write these words in your notebook.
- Bu kelimeleri defterinize yazın.
- He knows ten times as many English words as me.
- Benden on kat fazla İngilizce kelime biliyor.
- What do those words in the Arabian flag mean?
- Arap bayrağındaki bu kelimeler ne anlama geliyor?
- I only understand some words now and then.
- Sadece arada bazı kelimeleri anlıyorum.
- The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
- Herhangi bir dilde sözde ustalaşmanın anahtarı, kelimeleri ve grameri bağlam yoluyla hayata geçirmektir.
- These two words are easily confused.
- Bu iki kelime kolayca karıştırılabilir.
- This here sentence consists of seven words.
- Bu cümle yedi kelimeden oluşuyor.
- The largest English dictionary has over 450,000 words.
- En büyük İngilizce sözlükte 450.000'den fazla kelime vardır.
- There are things in this world which simply cannot be expressed in the form of words.
- Bu dünyada kelimelerle ifade edilemeyecek şeyler vardır.
- It cannot be described in words.
- Bu kelimelerle anlatılamaz.
- For me, it is difficult to express my thoughts in words.
- Benim için düşüncelerimi kelimelerle ifade etmek zor.
- She received a letter from her, but it only contained a few cold words.
- Ondan bir mektup aldı ama sadece birkaç soğuk kelime içeriyordu.
- Tom couldn't find the words to express how he was feeling.
- Tom, nasıl hissettiğini ifade edecek kelimeleri bulamadı.
- Taro concentrated on memorizing English words.
- Taro İngilizce kelimeleri ezberlemeye yoğunlaştı.
- English has many words of Latin and Greek origin.
- İngilizcede Latince ve Yunanca kökenli pek çok kelime bulunmaktadır.
- I only know a few words.
- Ben yalnızca birkaç kelime biliyorum.
- One professor says that even if Alex is using words, it's wrong to call it a language.
- Bir profesör, Alex kelimeler kullanıyor olsa bile buna dil demenin yanlış olacağını söylüyor.
- I only know some words and phrases.
- Yalnızca birkaç kelime ve cümle biliyorum.
- I looked up all the words I didn't know in the dictionary.
- Bilmediğim tüm kelimelere sözlükte baktım.
- Here's a list of words I have difficulty remembering that I have compiled so far.
- İşte şimdiye kadar derlediğim hatırlamakta zorluk çektiğim kelimelerin bir listesi.
- If you want to talk to me, you must define the words you will use.
- Benimle konuşmak istiyorsanız, kullanacağınız kelimeleri belirtmelisiniz.
- That's one of my favorite words.
- Bu benim en sevdiğim kelimelerden biri.
- She knows ten times more English words than me.
- Benden on kat daha fazla İngilizce kelime biliyor.
- Words cannot describe the beauty.
- Bu güzelliği anlatmaya kelimeler yetmez.
- Tom can only speak a few words of French.
- Tom sadece birkaç kelime Fransızca konuşabilir.
- 80% of all English words come from other languages.
- İngilizce kelimelerin %80'i diğer dillerden gelmektedir.
- Words express thoughts.
- Kelimeler düşünceleri ifade eder.
- Add a few words before I seal the letter.
- Mektubu mühürlemeden önce birkaç kelime ekle.
- I find it difficult to express my meaning in words.
- Ne demek istediğimi kelimelerle ifade etmekte zorlanıyorum.
- Even native speakers of a language don't know all of its words.
- Bir dili ana dili olarak konuşanlar bile tüm kelimeleri bilmezler.
- An image is worth more than a thousand words.
- Bir resim bin kelimeden daha değerlidir.
- In the English language many words contain letters which are not pronounced.
- İngilizcede birçok kelime telaffuz edilmeyen harfler içerir.
- Words rarely have only one meaning.
- Kelimelerin nadiren tek bir anlamı vardır.
- Tom can't find the right words to describe his feelings for Mary.
- Tom, Mary'ye olan hislerini anlatacak doğru kelimeleri bulamıyor.
- In legal documents, difficult words and phrases are often used.
- Yasal belgelerde genellikle zor kelimeler ve ifadeler kullanılır.
- Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
- Don't say these hideous words again!
- Bu iğrenç kelimeleri bir daha söyleme!
- I know more than 100 words.
- 100'den fazla kelime biliyorum.
- I don't know many words in Hebrew.
- İbranicede çok fazla kelime bilmiyorum.
- These foreign words are corrupting our beautiful language.
- Bu yabancı kelimeler güzel dilimizi bozuyor.
- English has many words of Latin and Greek origin.
- İngilizcede Latince ve Yunanca kökenli birçok kelime vardır.
- I can't see the words on the blackboard.
- Tahtadaki kelimeleri göremiyorum.
- About how many English words do you know?
- Yaklaşık olarak kaç tane İngilizce kelime biliyorsun?
- Tom couldn't find the words to express himself.
- Tom kendini ifade edecek kelimeleri bulamadı.
- Use your own words to retell the content of the lesson.
- Dersin içeriğini anlatmak için kendi kelimelerinizi kullanın.
- Words can't do it justice.
- Kelimeler kifayetsiz.
- Advertising local products might require the use of local words.
- Yerel ürünlerin reklamı için yerel kelimelerin kullanılması gerekebilir.
- I don't understand the words on the face of the coin.
- Madalyonun yüzündeki kelimeleri anlamıyorum.
- He memorized ten English words a day.
- Günde on İngilizce kelime ezberliyordu.
- Write these words in your notebook.
- Bu kelimeleri defterine yaz.
- I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
- En yaygın 30 kötü kelimeden oluşan bir liste hazırladım.
- I was looking for the right words.
- Doğru kelimeleri arıyordum.
- When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
- Annenle Şangayca konuştuğunuzda sadece birkaç kelime anlıyorum, bu yüzden sohbete katılamıyorum.
- He asked Lincoln to say a few words.
- Lincoln'den birkaç kelime söylemesini istedi.
- I lack the words to describe my emotions.
- Duygularımı tanımlayacak kelimeleri bulamıyorum.
- Some words don't exist on Tatoeba.
- Tatoeba'da bazı kelimeler yok.
- It can be told in a few words.
- Bu birkaç kelimeyle söylenebilir.
- Poets select the best words.
- Şairler en iyi kelimeleri seçer.
- Boil the news down to a hundred words.
- Haberi yüz kelimeye kadar kısalt.
- Tom has a way with words.
- Tom'un kelimelerle arası iyidir.
- I like words.
- Kelimeleri severim.
- If you memorize 5 English words a day, you'll be able to memorize 1,825 words in a year and 182,620 words in 100 years.
- Günde 5 İngilizce kelime ezberlerseniz, bir yılda 1.825 kelime ve 100 yılda 182.620 kelime ezberleyebilirsiniz.
- In the Turkish language, there are many Persian words.
- Türk dilinde birçok Farsça kelime vardır.
- A few words may betray a man's true character.
- Birkaç kelime bir adamın gerçek karakterini açığa vurabilir.
- He knows how to play with words.
- O kelimelerle oynamayı biliyor.
- The words were from a very old language.
- Kelimeler çok eski bir dildendi.
- Tom mispronounces many words.
- Tom birçok kelimeyi yanlış telaffuz ediyor.
- Write in words the numbers you can see in the picture!
- Resimde gördüğünüz sayıları kelimelerle yazın!
- There are no words to describe it.
- Bunu anlatacak kelime yok.
- Did Marika teach you some words of Japanese?
- Marika size Japonca bazı kelimeler öğretti mi?
- No words are necessary.
- Kelimelere gerek yok.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
- Tek bir kelime yazılması gerekirken iki ayrı kelime yazmak Norveç'te büyük bir sorun.
- I changed only a few words.
- Sadece birkaç kelimeyi değiştirdim.
- The number of words I know is amazing.
- Bildiğim kelimelerin sayısı inanılmaz.
- It has a great many words borrowed from foreign languages.
- İçinde yabancı dillerden alınmış bir sürü kelime var.
- I understood your feelings and thoughts even without words.
- Duygu ve düşüncelerini kelimeler olmadan da anladım.
- Those words don't rhyme.
- O kelimeler kafiyeli değil.
- The eyes say more than thousand words.
- Gözler binlerce kelimeden daha fazlasını söyler.
- Modern Greek borrowed many words from French.
- Modern Yunanca, Fransızcadan birçok kelime ödünç aldı.
- English has many words of Latin and Greek origin.
- İngilizce, Latin ve Yunan kökenli birçok kelimeye sahiptir.
- Tom knows some words in French.
- Tom Fransızca birkaç kelime bilir.
- Both words can be used according to the preference of the user.
- Kullanıcının tercihine göre her iki kelime de kullanılabilir.
- Eighty percent of English words come from other languages.
- İngilizce kelimelerin yüzde sekseni diğer dillerden geliyor.
- Be careful with your choice of words.
- Seçtiğin kelimelere dikkat et.
- Words can't express my appreciation.
- Minnettarlığımı kelimelerle ifade edemem.
- The poet was in love with words.
- Şair kelimelere aşıktı.
- I like words.
- Kelimeleri seviyorum.
- There are many words that I don't understand.
- Anlamadığım birçok kelime var.
- Modern Greek borrowed many words from French.
- Çağdaş Yunanca, Fransızcadan birçok kelime ödünç aldı.
- I apologize for my choice of words.
- Seçtiğim kelimeler için özür dilerim.
- He memorized ten English words a day.
- O, bir günde on İngilizce kelime ezberledi.
- It is impossible to depict that by means of words.
- Bunu kelimelerle tasvir etmek olanaksızdır.
- Those words have extremely old origins.
- O kelimelerin kökeni, çok eskilere dayanıyor.
- He said two or three words and left.
- İki ya da üç kelime söyledi ve gitti.
- The words poison and potion are cognates.
- Zehir ve iksir kelimeleri akraba kelimelerdir.
- Write the amount on the check in words as well as figures.
- Çekin üzerindeki miktarı rakamlarla birlikte kelimelerle de yazın.
- I often look up words in that dictionary.
- O sözlükte sık sık kelimeler ararım.
- Words can't express our gratitude.
- Kelimeler minnettarlığımızı ifade edemez.
- German has more words for snow than many other languages.
- Almancada kar için diğer birçok dilden daha fazla kelime var.
- This here sentence consists of seven words.
- Bu cümlede yedi kelime var.
- A dictionary makes words comprehensible.
- Sözlük kelimeleri anlaşılır hale getirir.
- I only know some words and phrases.
- Yalnız birkaç kelime ve cümle biliyorum.
- Tom picked his words carefully.
- Tom kelimelerini dikkatle seçti.
- He had no idea what these words meant.
- Bu kelimelerin ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
- I just can't put it into words.
- Kelimelere dökemiyorum ki.
- None of these words is written correctly.
- Bu kelimelerden hiçbiri doğru yazılmış değil.
- The finest words in the world are only vain sounds, if you cannot comprehend them.
- Eğer onları anlayamıyorsanız, dünyanın en güzel kelimeleri sadece boş seslerdir.
- Learning a language involves memorizing countless thousands of words.
- Bir dil öğrenmek sayısız binlerce kelimeyi ezberlemeyi gerektirir.
- I find it difficult to express my meaning in words.
- Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.
- It's not necessary to write more than 400 words.
- 400'den fazla kelime yazmana gerek yok.
- I want to learn all 1,000 words on this list by July.
- Temmuz ayına kadar bu listedeki 1000 kelimenin hepsini öğrenmek istiyorum.
- The words escaping his lips bear no meaning.
- Dudaklarından çıkan kelimelerin hiçbir anlamı yok.
- Words cut more than swords.
- Kelimeler kılıçtan daha fazla keser.
- Tom couldn't find the words to express how he was feeling.
- Tom duygularını ifade edecek kelimeleri bulamıyordu.
- How many words does this sentence have?
- Bu cümlede kaç kelime var?
- English words are often pronounced very differently than they are written.
- İngilizce kelimeler çoğu zaman yazıldıklarından çok daha farklı telaffuz edilirler.
- This sentence has five words.
- Bu cümlede beş kelime var.
- What I feel cannot be described with words.
- Hissettiklerim kelimelerle anlatılamaz.
- It can be told in a few words.
- Birkaç kelimeyle anlatılabilir.
- This sentence consists of seven words.
- Bu cümlede yedi kelime var.
- These are not words.
- Bunlar kelime değil.
- Words could not describe it.
- Kelimeler bunu tarif edemez.
- In the German language there are many long words.
- Alman dilinde birçok uzun kelime vardır.
- A dictionary defines words.
- Bir sözlük kelimeleri tanımlar.
- Well, make sure to remember the most important words.
- En önemli kelimeleri hatırladığınızdan emin olun.
- I don't know many words in French.
- Çok fazla Fransızca kelime bilmiyorum.
- How many Japanese words do you know?
- Kaç tane Japonca kelime biliyorsun?
- Explain it in simple words.
- Basit kelimelerle açıkla.
- Words hurt more than fists.
- Kelimeler yumruklardan daha çok acıtır.
- Of the remaining words on the list, five are nouns.
- Listede kalan kelimelerden beşi isim.
- Cross out the incorrect words.
- Yanlış kelimeleri çiziniz.
- You can't speak English with 100 words.
- İngilizceyi 100 kelimeyle konuşamazsınız.
- In the English language many words contain letters which are not pronounced.
- İngilizce dilinde birçok kelime telaffuz edilmeyen harfleri içerir.
- For me, it is difficult to express my thoughts in words.
- Benim için, düşüncelerimi kelimelerle ifade etmek zordur.
- At this moment I can't find the appropriate words.
- Şu anda uygun kelimeleri bulamıyorum.
- I know a lot of French words, but it's difficult for me to combine them into sentences.
- Bir sürü Fransızca kelime biliyorum, ama onları cümle haline getirmek benim için zor.
- The Anglo-Saxons enriched the language by borrowing words from other languages.
- Anglo-Saksonlar diğer dillerden ödünç kelimeler alarak dili zenginleştirdiler.
- Enunciate your words.
- Kelimelerini telaffuz et.
- There are many words that I don't understand.
- Anlamadığım bir sürü kelime var.
- Sami's note contained 66 typed words.
- Sami'nin notunda 66 kelime yazıyordu.
- Each of your words hurts my heart.
- Her bir kelimen kalbimi acıtıyor.
- Sometimes numbers say more than words.
- Bazen sayılar kelimelerden daha çok şey söyler.
- There are no two words with an identical meaning.
- Aynı anlama gelen iki kelime yoktur.
- Tom let out a few words in French.
- Tom Fransızca birkaç kelime söyledi.
- Of the remaining words on the list, five are nouns.
- Listede kalan kelimelerin beşi isim.
- Thoughts are expressed by means of words.
- Düşünceler kelimeler vasıtasıyla ifade edilirler.
- He expressed his opinion in a few words.
- Fikrini birkaç kelimeyle ifade etti.
- No wonder you didn't find these words.
- Senin bu kelimeleri bulmamana şaşmamalı.
- I studied French when I was seven, but now I only remember a few words.
- Yedi yaşındayken Fransızca öğrenmiştim ama şimdi sadece birkaç kelime hatırlıyorum.
- Do you want to say a few words?
- Birkaç kelime söylemek ister misin?
- I often look up words in that dictionary.
- Sık sık o sözlükten kelimelere bakarım.
- Look up these words in the dictionary.
- Bu kelimeleri sözlükte arayın.
- A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
- Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
- English is full of Romance words.
- İngilizce romantik kelimelerle doludur.
- Gentlemen, allow me to say a few words in greeting.
- Beyler, sizi selamlamak için birkaç kelime söylememe izin verin.
- This sentence has five words.
- Bu cümle beş kelimeden oluşuyor.
- If you learn five new English words a day, that's 1,825 words a year, and 182,620 words in one hundred years that you can learn.
- Günde beş yeni İngilizce kelime öğrenirseniz, bu yılda 1.825 kelime ve yüz yılda öğrenebileceğiniz 182.620 kelime demektir.
- Learning a language involves memorizing countless thousands of words.
- Bir dili öğrenmek sayısız binlerce kelimeyi ezberlemeyi gerektirir.
- He asked Lincoln to say a few words.
- Lincoln'un birkaç kelime söylemesini rica etti.
- Tom couldn't think of right words to say.
- Tom söyleyecek doğru kelimeleri bulamıyordu.
- What are the most frequent words in this language?
- Bu dilde en sık kullanılan kelimeler nedir?
- If I could only find the right words, I would tell her how I feel.
- Doğru kelimeleri bulabilseydim ona nasıl hissettiğimi söylerdim.
- It's hard for me to put my thoughts into words.
- Düşüncelerimi kelimelere dökmek benim için zor.
- Some words are written differently, but pronounced the same.
- Bazı kelimeler farklı yazılır ama aynı telaffuz edilir.
- It is useless to try to remember all the words in the dictionary.
- Sözlükteki tüm kelimeleri hatırlamaya çalışmak yararsızdır.
- I only know a few words.
- Sadece birkaç kelime biliyorum.
- We are speaking about the same thing, just in different words.
- Aynı şeyden bahsediyoruz, sadece farklı kelimelerle.
- Both words can be used according to the preference of the user.
- Her iki kelime de kullanıcının tercihine göre kullanılabilir.
- Do you remember any words in Finnish?
- Hiç Fince kelime hatırlıyor musun?
- She knows ten times more English words than me.
- O benden on kat daha fazla İngilizce kelime bilir.
- He changed a few words.
- O birkaç kelime değiştirdi.
- From your conversation in Hebrew, I caught only two words.
- Senin İbranice konuşmandan sadece iki kelime anladım.
- The words themselves are on the tip of my tongue, but I just can't say it.
- Kelimeler dilimin ucunda ama söyleyemiyorum.
- I can't express it in words.
- Onu kelimelerle ifade edemiyorum.
- They say that one look is worth more than thousand words.
- Bir bakışın binlerce kelimeden daha fazla değerli olduğunu söylüyorlar.
- English has many French words.
- İngilizcede birçok Fransızca kelime vardır.
- I have to memorize these hunded English vocabulary words by tomorrow, but I wonder if there's any possible way.
- Yarına kadar bu yüzlerce İngilizce kelimeyi ezberlemem gerekiyor ama acaba bir yolu var mı?
- I can't find the right words.
- Doğru kelimeleri bulamıyorum.
- Some words are pronounced the same, but written differently.
- Bazı kelimeler aynı telaffuz edilir ama farklı yazılır.
- When first year students write compositions, shouldn't they leave spaces between words?
- Birinci sınıf öğrencileri kompozisyon yazarken kelimeler arasında boşluk bırakmaları gerekmez mi?
- There's a subtle difference in meaning between the two words.
- İki kelime arasında ince bir anlam farkı var.
- I've written about 3,000 words so far.
- Şimdiye kadar yaklaşık 3,000 kelime yazdım.
- Many languages borrow from English words.
- Birçok dil, İngilizceden kelime ödünç alır.
- None of these words is written correctly.
- Bu kelimelerin hiçbiri doğru yazılmamış.
- Words cannot convey my true feelings.
- Kelimeler gerçek duygularımı ifade edemez.
- These two words are easily confused.
- Bu iki kelime kolayca karıştırılır.
- In English there are some words borrowed from Japanese.
- İngilizce'de Japonca'dan alınmış bazı kelimeler var.
- The dictionary gathers nearly half a million words.
- Sözlük neredeyse yarım milyon kelimeyi bir araya getiriyor.
- She had to choose her words carefully.
- Kelimelerini dikkatli seçmesi gerekiyordu.
- You can't put that into words.
- Bunu kelimelere dökemezsin.
- How many words do you think this book has?
- Sizce bu kitapta kaç kelime var?
- A good translator translates not words, but sentences.
- İyi bir çevirmen kelimeleri değil, cümleleri çevirir.
- Rub out these words with your eraser.
- Bu kelimeleri silginle sil.
- I cleared my throat, but no words came.
- Boğazımı temizledim, ama ağzımdan hiçbir kelime çıkmadı.
- Words cannot describe the horror I felt.
- Kelimeler hissettiğim korkuyu anlatamaz.
- If you don't mind, I'd like to say a few words.
- Sakıncası yoksa birkaç kelime söylemek istiyorum.
- Her emotion was too strong for words.
- Duyguları kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güçlüydü.
- Remove unnecessary words!
- Gereksiz kelimeleri çıkar!
- English has many words of Latin and Greek origin.
- İngilizce, Latince ve Yunanca kökenli birçok kelimeye sahiptir.
- I have memorized 2,000 English words.
- 2,000 İngilizce kelime ezberledim.
- You should look up all unfamiliar words in a dictionary.
- Tüm yabancı kelimelere bir sözlükte bakman gerekiyor.
- It is estimated that there are over half a million words in English.
- İngilizce'de yarım milyondan fazla kelime olduğu tahmin ediliyor.
- He understands your feelings and thoughts even without words.
- Kelimeler olmadan da duygu ve düşüncelerini anlıyor.
- We won't be able to learn all of the words by heart.
- Tüm kelimeleri ezbere öğrenemeyeceğiz.
- Look up these words in the dictionary.
- Sözlükte bu kelimelere bak.
- Many words are pronounced according to the spelling, but some are not.
- Birçok kelime yazılışına göre telaffuz edilir, ancak bazıları edilmez.
- They're only words.
- Onlar sadece kelimeler.
- The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı yazılı olan kişi, kelimelerle tarif edildi.
- English has many loan words from French.
- İngilizcede Fransızcadan ödünç alınmış birçok kelime vardır.
- I apologize for my choice of words.
- Kelime tercihim için özür dilerim.
- Write at least 250 words.
- En az 250 kelime yazın.
- Sorry for the harsh words.
- Sert kelimeler için özür dilerim.
- Mark the words which you cannot pronounce.
- Telaffuz edemediğiniz kelimeleri işaretleyin.
- There are approximately 2 million words in the dictionary.
- Bir sözlükte yaklaşık iki milyon kelime vardır.
- Words can't describe this place.
- Kelimeler burayı tarif edemez.
- Sticks and stones may break my bones, but words will never hurt me.
- Sopalar ve taşlar kemiklerimi kırabilir ama kelimeler bana asla zarar vermez.
- How many words does this sentence have?
- Bu cümle kaç kelime içeriyor?
- Even in my native language, there are words that I don't know.
- Anadilimde bile bilmediğim kelimeler var.
- No words can express her deep sorrow.
- Hiçbir kelime onun derin üzüntüsünü ifade edemez.
- Do you remember any words in Finnish?
- Hiç Fince kelime hatırlıyor musunuz?
- I can't recall the exact words.
- Tam kelimeleri hatırlayamıyorum.
- There are no words to describe it.
- Bunu tanımlayacak kelimeler yok.
- Mike said a few words by way of suggestion.
- Mike öneri olarak birkaç kelime söyledi.
- I would like a list of the Italian words that don't appear in the corpus yet.
- Henüz korpusta görünmeyen İtalyanca kelimelerin bir listesini istiyorum.
- Words can't do it justice.
- Kelimeler yetersiz kalır.
- Mark the words which you cannot pronounce.
- Telaffuz edemediğin kelimeleri işaretle.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
- Kibir ve gurur farklı şeylerdir, ancak bu kelimeler genellikle eş anlamlı olarak kullanılır.
- Eskimos have ninety different words for snow.
- Eskimoların kar için doksan farklı kelimesi var.
- I looked up all the words I didn't know in the dictionary.
- Sözlükte bilmediğim tüm kelimelere baktım.
- She knows ten times as many English words as I do.
- Benden on kat fazla İngilizce kelime biliyor.
- I know a couple of Berber words myself.
- Ben de birkaç Berberi kelimesi biliyorum.
- No words can relieve her deep sorrow.
- Onun ızdırabını, hiçbir kelime hafifletemez.
- Actions are more important than words.
- Eylemler kelimelerden daha önemlidir.
- It's impossible to describe that in words.
- Bunu kelimelerle anlatmak imkansız.
- There's a lot of familiar words.
- Bir sürü tanıdık kelime var.
- I hate those words.
- Bu kelimelerden nefret ediyorum.
- Words cannot express it.
- Kelimeler bunu ifade edemez.
- From your conversation in Hebrew, I caught only two words.
- İbranice konuşmanızdan sadece iki kelime yakaladım.
- You can't speak English with 100 words.
- 100 kelimeyle İngilizce konuşamazsın.
- Words fly, texts remain.
- Kelimeler uçar, metinler kalır.
- I find it difficult to articulate my thoughts into words.
- Düşüncelerimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.
- English has many Latin words.
- İngilizcede birçok Latince kelime var.
- These words aren't used in spoken language.
- Bu kelimeler, konuşma dilinde kullanılmaz.
- Those children use bad words.
- O çocuklar kötü kelimeler kullanıyor.
- Lincoln repeated the words.
- Lincoln kelimeleri tekrarladı.
- I have a list of the thousand most-used words in French.
- Fransızcada en çok kullanılan bin kelimeyi içeren bir listem var.
- American children grow up hearing those words.
- Amerikalı çocuklar bu kelimeleri duyarak büyür.
- These are the words that make me cry.
- Beni ağlatan kelimeler bunlar.
- I was looking for appropriate words.
- Uygun kelimeler arıyordum.
- It is impossible to depict that by means of words.
- Bunu kelimelerle tasvir etmek imkansız.
- Correct the underlined words.
- Altı çizili kelimeleri düzeltin.
- I want to learn all the words on this list by the middle of July.
- Bu listedeki tüm kelimeleri Temmuz ayının ortasına kadar öğrenmek istiyorum.
- Words cannot express the beauty of the scene.
- Kelimeler manzaranın güzelliğini ifade edemez.
- I've written about 3,000 words so far.
- Şu ana kadar yaklaşık 3.000 kelime yazdım.
- Mark the words that you cannot understand.
- Anlayamadığın kelimeleri işaretle.
- I can't find the right words.
- Ben doğru kelimeleri bulamıyorum.
- This can not be described with words.
- Bu, kelimelerle açıklanamaz.
- He knows ten times as many English words as me.
- O benim bildiğimin on katı kadar çok İngilizce kelime biliyor.
- Add a few words before I seal the letter.
- Ben mektubu mühürlemeden önce birkaç kelime ekleyin.
- We use words in order to communicate.
- İletişim kurmak için kelimeleri kullanırız.
- Teach me a couple of Berber words.
- Bana birkaç Berberi kelimesi öğret.
- It is still difficult for me to talk about abstract topics such as the economy or philosophy, because those are not very familiar words for me.
- Ekonomi veya felsefe gibi soyut konular hakkında konuşmak benim için hala zor, çünkü bunlar benim için çok tanıdık kelimeler değil.
- A dictionary explains words.
- Sözlük kelimeleri açıklar.
- I love words.
- Kelimeleri seviyorum.
- Many languages use English words.
- Birçok dilde İngilizce kelimeler kullanılır.
- Unfortunately, these beautiful words are not mine.
- Maalesef bu güzel kelimeler benim değil.
- She uses rude words.
- Kaba kelimeler kullanıyor.
- You should memorize as many English words as possible.
- Mümkün olduğunca çok sayıda İngilizce kelime ezberlemelisin.
- Words failed him.
- Kelimeler kifayetsiz kaldı.
- There is a subtle difference between the two words.
- İki kelime arasında ince bir fark var.
- He expressed his opinion in a few words.
- Birkaç kelime ile görüşünü ifade etti.
- Words are windows, or they are walls.
- Kelimeler penceredir ya da duvardır.
- There are the words that make me cry.
- Beni ağlatan kelimeler var.
- During the talk, he used some words I didn't know that fascinated me.
- Konuşma sırasında bilmediğim bazı kelimeler kullandı ve bu beni çok etkiledi.
- He put the right words at the right time.
- Doğru zamanda doğru kelimeleri kullandı.
- Don't put words in my mouth.
- Kelimeleri ağzıma tıkma.
- One has to change the words.
- Biri kelimeleri değiştirmeli.
- He couched his demand in respectful words.
- Talebini saygılı kelimelerle ifade etti.
- I don't want to learn words without context.
- Bağlam olmadan kelimeler öğrenmek istemiyorum.
- It's not necessary to write more than 400 words.
- 400 kelimeden daha fazla yazmanıza gerek yok.
- I have the best words.
- En iyi kelimeler bende var.
- The scenery was too beautiful for words.
- Manzara, kelimelerle anlatılamayacak kadar güzeldi.
- An image is worth a thousand words.
- Bir resim bin kelimeye bedeldir.
- Tom couldn't find words to express himself.
- Tom kendini ifade edecek kelime bulamıyordu.
- Tom is pronouncing Berber words.
- Tom Berberi kelimelerini telaffuz ediyor.
- I was looking for apt words.
- Uygun kelimeler arıyordum.
- After years of focus on words, dictionary writers finally turned to sentences.
- Yıllarca kelimelere odaklandıktan sonra, sözlük yazarları sonunda cümlelere yöneldi.
- This sentence consists of seven words.
- Bu cümle yedi kelimeden oluşuyor.
- Words fall short.
- Kelimeler yetersiz kalır.
- I can't think of the right words with which to express my thanks.
- Şükranlarımı ifade etmek için doğru kelimeleri bulamıyorum.
- I understand the words, but not the meaning.
- Kelimeleri anlıyorum ama anlamını değil.
- Can you pronounce these words?
- Bu kelimeleri telaffuz edebilir misin?
- Sometimes numbers say more than words.
- Bazen sayılar kelimelerden daha çok şey anlatır.
- English words are often pronounced very differently than they are written.
- İngilizce kelimeler genellikle yazıldıklarından çok farklı telaffuz edilir.
- You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.
- Ekranda yazdığım kelimeleri görüyorsunuz ama klavye başında döktüğüm gözyaşlarını görmüyorsunuz.
- Our language is being invaded by foreign words.
- Dilimiz yabancı kelimelerle istila ediliyor.
- I know a few words of French, just enough to be understood.
- Birkaç kelime Fransızca biliyorum, anlaşılacak kadar.
- They say that one look is worth more than thousand words.
- Bir bakışın bin kelimeden daha değerli olduğunu söylerler.
- Sami misspelt certain words.
- Sami bazı kelimeleri yanlış yazdı.
- From the words on this list, how many can you understand?
- Bu listedeki kelimelerden kaç tanesini anlayabiliyorsun?
- You know so many words!
- Ne kadar çok kelime biliyorsun!
- You don't need to write more than 400 words.
- 400 kelimeden daha fazla yazmana gerek yok.
- He said the words came straight from his heart.
- O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi.
- Many words used by Shakespeare have changed in meaning.
- Shakespeare tarafından kullanılan birçok kelimenin anlamı değişmiştir.
- A dictionary defines words.
- Sözlük kelimeleri tanımlar.
- Here's a list of words I have difficulty remembering.
- İşte hatırlamakta zorluk çektiğim kelimelerin bir listesi.
- No two words are identical in meaning.
- İki kelime anlam bakımından aynı olmaz.
- Koko knows and uses more than 500 words in sign language, the language of deaf people.
- Koko, sağır insanların dili olan işaret dilinde 500'den fazla kelime biliyor ve kullanıyor.
- Why are some of the words in the text italicized?
- Metindeki bazı kelimeler neden italik yazılmış?
- I understand your feelings and thoughts even without words.
- Kelimeler olmadan da duygu ve düşüncelerini anlıyorum.
- One professor says that even if Alex is using words, it's wrong to call it a language.
- Bir profesör, Alex kelimeleri kullanıyor olsa bile, bunu bir dil olarak adlandırmanın yanlış olduğunu söylüyor.
- I haven't used French in a long time and I've forgotten a lot of words.
- Uzun zamandır Fransızca kullanmadım ve birçok kelimeyi unuttum.
- They're just words.
- Onlar sadece kelimeler.
- Words cannot describe the horror I felt.
- Hissettiğim dehşeti anlatmaya kelimeler yetmez.
- Some words are inherently funny.
- Bazı kelimeler doğası gereği komiktir.
- No wonder you didn't find these words.
- Bu kelimeleri bulamamana şaşmamalı.
- Words failed her.
- Kelimeler kifayetsiz kaldı.
- Words failed her.
- Kelimeler onu anlatmaya yetersiz kaldı.
- Those words don't rhyme.
- Bu kelimeler uyaklı değil.
- I find it difficult to express my thoughts with words.
- Düşüncelerimi kelimelerle ifade etmekte zorlanıyorum.
- Action, not words.
- Eylem, kelimeler değil.
- In legal documents, difficult words and phrases are often used.
- Yasal belgelerde, zor kelime ve ifadeler sık sık kullanılır.
- Tom couldn't put his feelings into words.
- Tom duygularını kelimelere dökemiyordu.
- I have to choose my words very carefully.
- Ben kelimelerimi çok dikkatli seçmek zorundayım.
- They put words in my mouth.
- Kelimeleri ağzıma tıktılar.
- The words were spelled wrong.
- Kelimeler yanlış yazılmıştı.
- There are many long words in the German language.
- Alman dilinde birçok uzun kelime vardır.
- How many words do you think this book has?
- Bu kitabın kaç tane kelimesi olduğunu düşünüyorsunuz?
- I think I've learned almost sixty new German words today.
- Sanırım bugün neredeyse altmış tane yeni Almanca kelime öğrendim.
- What an interesting choice of words.
- Ne ilginç bir kelime seçimi.
- Group the words according to meaning.
- Kelimeleri anlamlarına göre gruplandırın.
- I can still remember a few words in Spanish.
- Ben hâlâ İspanyolca birkaç kelime hatırlayabiliyorum.
- Please repeat the last three words.
- Lütfen son üç kelimeyi tekrar edin.
- You can't express that in words.
- Bunu kelimelerle ifade edemezsin.
- You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.
- Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.
- This sentence has seven words in it.
- Bu cümlede yedi kelime var.
- He understood your feelings and thoughts even without words.
- O senin duygularını ve düşüncelerini kelimeler olmadan da anladı.
- It has a great many words borrowed from foreign languages.
- Yabancı dillerden alınmış pek çok kelime içeriyor.
- Kill me with words!
- Beni kelimelerle öldür!
- Sami's note contained 66 typed words.
- Sami'nin notu 66 tane kelime içeriyordu.
- I don't know many words in Hebrew.
- İbranicede çok kelime bilmiyorum.
- I only know some words and phrases.
- Sadece birkaç kelime ve cümle biliyorum.
- He mispronounces many words.
- Birçok kelimeyi yanlış telaffuz ediyor.
- Look up words you don't know in your dictionary.
- Sözlüğünde bilmediğin kelimelere bak.
- Some words are pronounced the same, but written differently.
- Bazı kelimeler aynı şekilde telaffuz edilir, ancak farklı şekilde yazılırlar.
- Cross out the incorrect words.
- Yanlış kelimelerin üzerini çizin.
- How many of the words on this list don't you know?
- Bu listedeki kelimelerden kaç tanesini bilmiyorsun?
- She knows ten times as many English words as I do.
- O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
- If countries were named after the words you first hear when you go there, England would have to be called Damn It.
- Ülkeler, oraya gittiğinizde ilk duyduğunuz kelimelerle adlandırılsaydı, İngiltere'nin adının Damn It olması gerekirdi.
- Tom repeated the words several times.
- Tom kelimeleri birkaç kez tekrarladı.
- Sami misspelt certain words.
- Sami bazı kelimeleri yanlış yazıyordu.
- It's hard for me to express ideas through words.
- Fikirlerimi kelimelerle ifade etmek benim için zor.
- There are approximately 2 million words in the dictionary.
- Sözlükte yaklaşık 2 milyon kelime var.
- Tom changed a few words on the report and resubmitted it.
- Tom rapordaki birkaç kelimeyi değiştirdi ve yeniden gönderdi.
- She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca'da üç kelimeyi bir araya getiremiyor ve orta seviyede olduğunu iddia ediyor.
- Very young children don't know many words.
- Çok küçük çocuklar fazla kelime bilmez.
- Eighty percent of English words come from other languages.
- İngilizce kelimelerin yüzde sekseni başka dillerden gelir.
- Do you know the right words?
- Doğru kelimeleri biliyor musun?
- I don't express myself well in words.
- Kendimi kelimelerle iyi ifade edemiyorum.
- Even these words will someday disappear.
- Bu kelimeler bile bir gün yok olacak.
- Mike said a few words as a suggestion.
- Mike öneri olarak birkaç kelime söyledi.
- A picture is worth a thousand words.
- Bir resim bin kelimeye bedeldir.
- According to the makers of the Oxford English Dictionary, there are over 800,000 words in the English language.
- Oxford İngilizce Sözlüğü'nün yapımcılarına göre, İngiliz dilinde 800.000'den fazla kelime bulunuyor.
- Look up words you don't know in your dictionary.
- Bilmediğiniz kelimeleri sözlüğünüzde arayın.
- Many languages borrow from English words.
- Birçok dil İngilizce kelimelerden ödünç alınmıştır.
- He is not good at putting his thoughts into words.
- Düşüncelerini kelimelere dökme konusunda iyi değil.
- Even native speakers of a language don't know all of its words.
- Bir dili anadil olarak konuşanlar bile tüm kelimelerini bilmezler.
- Some words are hard to define.
- Bazı kelimeleri tanımlamak zordur.
- My head is full of words for you.
- Kafam senin için kelimelerle dolu.
- Will you please put that in simpler words?
- Lütfen bunu daha basit kelimelerle ifade eder misin?
- Some English words derive from Japanese.
- Bazı İngilizce kelimeler Japonca'dan türemiştir.
- He chose his words carefully.
- Kelimelerini dikkatle seçti.
- Omit needless words!
- Lüzumsuz kelimeleri at!
- This sentence is composed of seven words.
- Bu cümle yedi kelimeden oluşmaktadır.
- Words fall short.
- Kelimeler kifayetsiz.
- I studied French when I was seven, but now I only remember a few words.
- Yedi yaşındayken Fransızca öğrendim ama şimdi yalnızca birkaç kelime hatırlıyorum.
- I can type 50 words a minute.
- Bir dakikada elli kelime yazabilirim.
- Be careful with these words.
- Bu kelimelere dikkat et.
- Although I have been studying Chinese for 2 years, there are still a lot of words I do not know.
- İki yıldır Çince öğreniyor olmama rağmen hala bilmediğim pek çok kelime var.
- I don't know many words in French.
- Fransızcada çok kelime bilmiyorum.
- We cannot let these foreign words invade our language.
- Bu yabancı kelimelerin dilimizi istila etmesine izin veremeyiz.
- Tom knows some words in French.
- Tom Fransızca birkaç kelime biliyor.
- The words bookstore and bookshop have the same meaning.
- Kitapçı ve kitapçı kelimeleri aynı anlama geliyor.
- The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı olan kişi, kelimelerle tanımlandı.
- He changed a few words.
- Birkaç kelimeyi değiştirdi.
- I would like to write hundreds of words more to Tatoeba but I have to go back to my work.
- Tatoeba'ya yüzlerce kelime daha yazmak isterdim ama işime dönmek zorundayım.
- When first year students write compositions, shouldn't they leave spaces between words?
- Birinci sınıf öğrencileri kompozisyon yazdıklarında, kelimeler arasında boşluklar bırakmaları gerekmiyor mu?
- There are things in this world which simply cannot be expressed in the form of words.
- Bu dünyada basitçe kelime formunda ifade edilemeyecek şeyler vardır.
- About how many English words do you know?
- Kaç tane İngilizce kelime biliyorsun?
- I don't remember the words.
- Kelimeleri hatırlamıyorum.
- Words can't describe this place.
- Kelimeler bu yeri tarif edemez.
- Do you remember any words in Finnish?
- Fince herhangi bir kelime hatırlıyor musun?
- I know a lot of French words, but it's difficult for me to combine them into sentences.
- Çok Fransızca kelime biliyorum ama cümle içinde bir araya getirmekte zorlanıyorum.
- He could show his feeling with music instead of words.
- Duygularını kelimeler yerine müzikle gösterebilirdi.
- English has borrowed numerous words from French.
- İngilizce, Fransızcadan çok sayıda kelime ödünç almıştır.
- The words need rearranging.
- Kelimelerin yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Show More (588)
|
