1 |
worship |
tapmak |
v. |
|
- He worships him.
- Ona tapar.
- She worships it.
- O buna tapar.
- I worship you.
- Sana tapıyorum.
- That tribe worships its ancestors.
- O kabile atalarına tapar.
- I worship the goddess Astarte.
- Tanrıça Astarte'ye tapıyorum.
- Communists don't worship money.
- Komünistler paraya tapmazlar.
- She worships it.
- Ona tapıyor.
- He worships him.
- Ona tapıyor.
- Prosperity is only an instrument to be used, not a deity to be worshipped.
- Refah sadece kullanılacak bir araçtır, tapılacak bir ilah değil.
- In that country, people worshipped money like a god.
- O ülkede insanlar paraya tanrı gibi tapıyorlardı.
- They worshipped him as a hero.
- Ona bir kahraman olarak taptılar.
- You worship money because you believe in capitalism.
- Paraya tapıyorsunuz çünkü kapitalizme inanıyorsunuz.
- Prosperity is only an instrument to be used, not a deity to be worshipped.
- Refah, tapılacak bir tanrı değil, sadece kullanılacak bir araçtır.
- In that country, people worshipped money like a god.
- O ülkede, insanlar paraya tanrı gibi tapıyorlardı.
- The Greeks used to worship several gods.
- Yunanlar birkaç tanrıya tapardı.
- You worship money because you believe in capitalism.
- Kapitalizme inandığın için paraya tapıyorsun.
- She worships him and the ground he walks on.
- Ona ve üzerinde yürüdüğü toprağa tapıyor.
- He is worshiped as a god by everyone.
- Herkes ona tanrı gibi tapıyor.
- You're the one who worshipped money.
- Paraya tapan kişi sensin.
- He worships the ground she walks on.
- Onun yürüdüğü yere tapıyor.
- I worshipped the idols.
- Putlara tapardım.
- They worship the almighty dollar.
- Onlar yüce dolara tapıyorlar.
- You're the one who worshipped money.
- Paraya tapan sizsiniz.
- He worships it.
- Ona tapıyor.
- The Greeks used to worship several gods.
- Yunanlılar birden fazla tanrıya taparlardı.
- Tom worships the ground Mary walks on.
- Tom, Mary'nin bastığı yere tapıyor.
- I worship the ground you walk on.
- Üzerinde yürüdüğün toprağa tapıyorum.
- This bastard thinks that everyone should worship him.
- Bu piç herkesin ona tapması gerektiğini düşünüyor.
- They worship the almighty dollar.
- Onlar yüce dolara tapıyor.
- I worship the ground you walk on.
- Üzerinde yürüdüğün yere taparım.
- She worships him.
- Ona tapıyor.
- Jupiter was worshipped by the Romans.
- Jüpiter'e Romalılar tapardı.
Show More (29)
|
2 |
worship |
ibadet etmek |
v. |
|
- I will defend till my last breath their right to worship.
- Onların ibadet etme hakkını son nefesime kadar savunacağım.
- We do not worship at that altar.
- Biz o mihrapta ibadet etmiyoruz.
- Sami worshipped Allah.
- Sami Allah'a ibadet etti.
- Muslims worship God.
- Müslümanlar Tanrı'ya ibadet eder.
- They worship every Sunday.
- Her pazar ibadet ediyorlar.
- On New Year's Day many Japanese go to the shrine to worship.
- Yeni Yıl gününde birçok Japon ibadet etmek için tapınağa gider.
- Muslims worship God.
- Müslümanlar Allah'a ibadet eder.
- The Hindus worship in temples.
- Hindular, tapınaklarda ibadet ederler.
- We just want a place to worship.
- Sadece ibadet edecek bir yer istiyoruz.
- Sami worshipped Allah.
- Sami Allah'a ibadet ediyordu.
- I can teach you how to worship God.
- Tanrı'ya nasıl ibadet edileceğini öğretebilirim.
- They worship every Sunday.
- Onlar her Pazar ibadet ederler.
- I worship the goddess Astarte.
- Ben tanrıça Astarte'ye ibadet ediyorum.
- I can teach you how to worship God.
- Ben Tanrı'ya nasıl ibadet edileceğini size öğretebilirim.
Show More (11)
|
3 |
worship |
ibadet |
n. |
|
- The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.
- İslam'ın beş şartı inanç, ibadet, oruç, sadaka ve hacdır.
- Morning worship begins at eleven o'clock.
- Sabah ibadeti saat 11'de başlar.
- Our denomination practices exclusive psalmody in worship.
- Mezhebimiz ibadetlerde özel ilahiler söyler.
- Morning worship begins at eleven o'clock.
- Sabah ibadeti saat on birde başlar.
Show More (1)
|