alır - Turco Inglés Diccionario
Historia

alır



Significados de "alır" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
Abbreviation
alir n. tutsilerin hakim olduğu hükümeti devirip hutu hakimiyetini amaçlayan bir terör örgütü

Significados de "alır" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
alır receptive adj.

Significados de "alır" con otros términos en diccionario inglés turco: 103 resultado(s)

Turco Inglés
General
hedef alır pozisyonda bulunan atış hedefi squaw n.
küre içine alır gibi hapsetmek sphere v.
yakışık alır appropriate adj.
yakışık alır becoming adj.
gıdık alır ticklish adj.
yakışık alır proper adj.
yakışık alır seemly adj.
daha yakışık alır seemlier adj.
en uygun en yakışık alır seemliest adj.
yakışık alır decent adj.
alev alır flammable adj.
ateş alır flammable adj.
yakışık alır decorous adj.
yakışık alır fitting adj.
yakışık alır befitting adj.
rüşvet alır corruptible adj.
alev alır accendible adj.
yakışık alır gainly [dialect] adj.
yakışık alır feat [dialect] [uk] adj.
rüşvet alır bir halde corruptibly adv.
yakışık alır bir biçimde seemly adv.
alır almaz upon receiving adv.
ilk gelen önceliği alır şeklinde on a first-come first-serve basis adv.
yakışık alır şekilde seemlily adv.
Phrasals
(bir şeyi bir şeyden) tırmıkla alır gibi almak rake (something) out of (something else) v.
tırmıkla alır gibi almak rake out of v.
Phrases
ucuz alan pahalı alır buy cheap, buy twice expr.
ucuz alan iki kere alır buy cheap, buy twice expr.
çok/düzineyle alan daha ucuza alır cheaper by the dozen expr.
iyi şeyler zaman alır good things take time expr.
Proverb
erken kalkan yol alır the early bird gets the worm
gücü olan istediğini alır might is right
erken kalkan yol alır early bird catches the worm
erken kalkan çok yol alır the early bird catches the worm
erken davranan yol alır the early bird catches the worm
insan tek başına olursa daha çok yol alır he travels fastest who travels alone
erken kalkan yol alır the early bird catches the worm
zoru hemen yaparız; imkansız, biraz zaman alır difficult is done at once; the impossible takes a little longer
allah sevdiklerini yanına erken alır god takes soonest those he loveth best
allah sevdiği kulunu yanına erken alır god takes soonest those he loveth best
erken kalkan yol alır early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise
erken uyarılan erken önlem alır forewarned is forearmed
erken kalkan çabuk yol alır early bird gets the worm
tanrı sevdiği kulunu yanına erken alır god takes soonest those he loveth best
tatlılık, acıyı alır a spoonful of sugar helps the medicine go down
bir güzellik bin acıyı alır a spoonful of sugar helps the medicine go down
komisyonların bir işi başarması çok uzun zaman alır a committee is a group of men who keep minutes and waste hours
ucuz alan, pahalı alır buy cheap, buy twice
geç de olsa hak eden hak ettiğini alır mills of the gods grind slowly(, but they grind exceedingly fine)
geç de olsa hak eden hak ettiğini alır the mills of god grind slowly(, but they grind exceedingly fine)
zorluklara direnen/sabreden mükafatını alır live, horse, and you will get grass
fazla hız can alır it is the pace that kills
aşırı sürat can alır it is the pace that kills
erken kalkan yol alır early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise)
insan tek başına olursa daha çok yol alır he travels (the) fastest who travels alone
tüm ödülü kazanan alır to the victor belong the spoils
tüm ödülü kazanan alır to the victor, the spoils
iki kişi bir şey için kavga ederken/çekişirken üçüncü kişi o şeyi alır gider while two dogs are fighting for bone, a third one runs away with it
Colloquial
(bir şey) alır mısın? would you care for (something)? expr.
(bir şey) alır mısın? would you care for... expr.
bu bütün gecenizi alır it'll take you all night expr.
kazanan her şeyi alır winner takes all expr.
sonrasında yataktan kalkarım, duş alır ve giyinirim then I get up, bathe, and get dressed expr.
akıl alır gibi değil beat all expr.
içecek bir şey alır mısın? (can I) get you something (to drink)? expr.
içecek bir şey alır mısınız? (could I) get you something (to drink)? expr.
akıl alır gibi değil can you imagine expr.
istesem bana bir içki daha alır mısın/ısmarlar mısın? iitywybad (If I tell you, will you buy another drink?) expr.
(birinin bir şey yapması) yakışık alır it behoves (one) to (do something) [uk] expr.
kazanan hepsini alır winner take all expr.
Idioms
(karşısındakini rehin alır gibi) anlatıp durmak be on one's hobbyhorse v.
(karşısındakini rehin alır gibi) anlatıp durmak ride (one's) hobby-horse v.
çok/düzineyle alan daha ucuza alır cheaper by the dozen expr.
kazanan hepsini alır winner-take-all expr.
tüm ödülü kazanan alır to the victor go the spoils expr.
ilk gelen alır first come, first served expr.
önce gelen alır first come, first served expr.
ilk gelen ilk hizmeti alır first come, first served expr.
önce gelen alır first in, best dressed expr.
yiyebileceğinden fazlasını alır/almış the eye is bigger than the belly expr.
Speaking
akıl alır gibi değil the mind boggles expr.
buraya gelip beni alır mısın? can you come here and get me? expr.
her zaman iyi notlar alır she always gets good marks expr.
ne kadar zaman alır? how long does it take? expr.
o her zaman geç alır he is always late expr.
o her zaman geç alır she is always late expr.
Trade/Economic
ilk gelen alır first come first served n.
ilk gelenler kıt maldan pay alır first come first served n.
iş bitene kadar zaman alır parkinson's law n.
önce gelen alır first come first served expr.
Politics
oval ofis (amerika birleşik devletleri başkanları'nın resmi makamıdır ve beyaz saray'da yer alır) oval office n.
Technical
alev alır inflammable adj.
nefes alır capable of breathing adj.
soluk alır capable of breathing adj.
salt alır receive only adj.
Computer
ortam alır imports media expr.
kural alır imports rules expr.
yazılan seçilenin yerini alır typing replaces selection expr.
Telecom
ilk gelen ilk hizmeti alır kuralı first come/first served licencing n.
Aeronautic
alev alır inflammable adj.
Biochemistry
boya alır chromophyll n.
Latin
tanrı sevdiği kulunu yanına erken alır quem di diligunt adolescens moritur n.
küçük şeyler küçük ruhları esir alır parva leves capiunt animos expr.