|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
birçok iş yapabilen |
versatile adj.
|
|
General |
|
2 |
General |
tek bir alanda çalışma (birçok alan veya iş yerine) |
specialization n.
|
|
3 |
General |
birçok insan |
scores of people n.
|
|
4 |
General |
birçok gruba üye olan kimse |
joiner n.
|
|
5 |
General |
birçok yere üye olma meraklısı |
joiner n.
|
|
6 |
General |
birçok kişinin karıştığı kavga |
free for all n.
|
|
7 |
General |
birçok derneğe üye olan kimse |
joiner n.
|
|
8 |
General |
tek bir iş yapma (birçok alan veya iş yerine) |
specialization n.
|
|
9 |
General |
aynı zamanda birçok yerde mevcut olma |
ubiquity n.
|
|
10 |
General |
birçok alkollü içeceğin ve meyve sularının karıştırılmasıyla elde edilen içecek |
cocktail n.
|
|
11 |
General |
birçok kişinin karıştığı kavga |
donnybrook n.
|
|
12 |
General |
internette birçok kullanıcıya gönderilen uygun olmayan ya da istenmeyen mesajlar |
spam n.
|
|
13 |
General |
birçok değişken arasındaki ilgileri bir arada göstermek için kullanılan grafik |
nomogram n.
|
|
14 |
General |
birçok kişi |
many people n.
|
|
15 |
General |
birçok şeye ilgi duyan adam |
man of wide interests n.
|
|
16 |
General |
birçok kişinin karıştığı kavga |
a free-for-all n.
|
|
17 |
General |
birçok proje |
various projects n.
|
|
18 |
General |
birçok yayın |
numerous publications n.
|
|
19 |
General |
birçok delil |
plenty of evidence n.
|
|
20 |
General |
birçok boğumu olma |
knottiness n.
|
|
|
21 |
General |
tek bir iş yapma (birçok alan veya iş yerine) |
specialisation n.
|
|
22 |
General |
tek bir alanda çalışma (birçok alan veya iş yerine) |
specialisation n.
|
|
23 |
General |
birçok insan |
a lot of people n.
|
|
24 |
General |
birçok konuda bilgili kişi |
polymath n.
|
|
25 |
General |
birçok konuda bilgili kişi |
polyhistor n.
|
|
26 |
General |
birçok ülke |
several countries n.
|
|
27 |
General |
aynı anda birçok yerde olma yetisi |
ubiquity n.
|
|
28 |
General |
birçok meyveli çalının saplarını etkileyen bir hastalık |
cane blight n.
|
|
29 |
General |
birçok yolun kesiştiği noktadaki meydan |
carrefour n.
|
|
30 |
General |
kasım ayından ocak ayının başına kadar geçen, birçok tatilin kutlandığı zaman aralığı |
the holidays [usa] n.
|
|
31 |
General |
kasım ayından ocak ayının başına kadar geçen, birçok tatilin kutlandığı zaman aralığı |
the holiday season [usa] n.
|
|
32 |
General |
birçok değerli şeyi içeren yer/kaynak |
treasury n.
|
|
33 |
General |
birçok ağaçtan oluşan manzara |
treescape n.
|
|
34 |
General |
birçok insan |
scores of people n.
|
|
35 |
General |
birçok arkadaş |
many friends n.
|
|
36 |
General |
birçok alandaki devrimler |
revolutions in many fields/areas n.
|
|
37 |
General |
birçok endüstri |
many industries n.
|
|
38 |
General |
birçok avrupa ülkesinde uygulanan lise bitirme sınavı |
matura n.
|
|
39 |
General |
birçok avrupa ülkesinde uygulanan lise bitirme sınavı |
maturita n.
|
|
40 |
General |
birçok avrupa ülkesinde uygulanan lise bitirme sınavı |
matur n.
|
|
41 |
General |
birçok anlama gelebilecek bir mesaj, işaret |
mixed message n.
|
|
42 |
General |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj, işaret |
mixed message n.
|
|
43 |
General |
kadınları birçok yönden aşağı gören erkek |
masculinist n.
|
|
44 |
General |
birçok hristiyan kilisesinde aziz yahya'nın doğumunun kutlandığı gün |
midsummer day n.
|
|
45 |
General |
birçok işi bir arada yapma |
hyphenism n.
|
|
46 |
General |
birçok şey |
mobs n.
|
|
47 |
General |
birçok sürüden kaçan yabani bir dana veya inek |
mossback n.
|
|
48 |
General |
birçok şey |
muchwhat [obsolete] n.
|
|
49 |
General |
birçok şey |
loads (of) n.
|
|
50 |
General |
birçok zımbırtı |
gimmickry n.
|
|
51 |
General |
birçok zımbırtı |
gimmickery n.
|
|
52 |
General |
birçok bölgeden sorumlu olup rütbece müfettiş veya müfettiş yardımcısından düşük olan polis memuru |
inspector n.
|
|
53 |
General |
bir tartışma sırasında ortaya birçok argüman atıp, karşı tarafı bu argümanlara cevap vermeye zorlayarak tartışmadan galip ayrılma yöntemi |
gish gallop n.
|
|
54 |
General |
birçok alanda uzman kimse |
polymathist n.
|
|
55 |
General |
birçok alanı kapsayan bilgi |
polymathy n.
|
|
56 |
General |
birçok yönden insanlara benzetilen doğaüstü varlıklar |
people n.
|
|
57 |
General |
(birçok kötü performans sonrasında kazanan) yarış atı |
sleeper n.
|
|
58 |
General |
birçok kopyasını çıkarmak |
manifold v.
|
|
59 |
General |
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek |
drive a hard bargain v.
|
|
60 |
General |
birçok açıdan benzemek |
resemble in many aspects v.
|
|
61 |
General |
birçok ortak özellik taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
62 |
General |
birçok benzer özellik taşımak |
have several characteristics in common v.
|
|
63 |
General |
beraberinde birçok ayrıcalık getirmek |
come with a lot of privileges v.
|
|
64 |
General |
birçok ortak özelliği olmak |
have a lot in common v.
|
|
65 |
General |
birçok açıdan benzemek |
resemble in many aspects v.
|
|
66 |
General |
birçok ağaç dikmek |
plant a lot of trees v.
|
|
67 |
General |
birçok yere gitmek |
go many places v.
|
|
68 |
General |
birçok ortak özelliği olmak |
have many things in common v.
|
|
69 |
General |
birçok konfigürasyon seçeneği olan karmaşık makineyi konfigüre edip ayarlamak |
dial in v.
|
|
70 |
General |
birçok yere parantez açmak |
parenthesize v.
|
|
71 |
General |
birçok yere parantez açmak |
parenthesise v.
|
|
72 |
General |
birçok dilde |
polyglot adj.
|
|
73 |
General |
birçok dili kapsayan |
polyglot adj.
|
|
74 |
General |
dünyanın birçok yerine ait olan veya oraları bilen |
cosmopolitan adj.
|
|
75 |
General |
birçok iş yapabilen |
versatile adj.
|
|
76 |
General |
birçok işe uygun (alet) |
versatile adj.
|
|
77 |
General |
birçok parçadan oluşan |
built-up adj.
|
|
78 |
General |
birçok parçadan oluşan |
composite adj.
|
|
79 |
General |
birçok yılda olduğu gibi |
as in most years adj.
|
|
80 |
General |
(birçok şeyi etkilediği için) çok önemli |
overarching adj.
|
|
81 |
General |
birçok renkten oluşan |
rainbow adj.
|
|
82 |
General |
birçok tabakadan oluşan bir yığın halinde yayılmış (bez, kumaş) |
laid up adj.
|
|
83 |
General |
birçok alt parçaya bölünmüş |
polytomous adj.
|
|
84 |
General |
birçok ögeyi içeren |
inclusory adj.
|
|
85 |
General |
dinozorlar dahil birçok yaşam formunun neslinin tükendiği, kretase ve tersiyer dönemleri arasında kalan jeolojik geçiş dönemine ait |
k-t adj.
|
|
86 |
General |
dinozorlar dahil birçok yaşam formunun neslinin tükendiği, kretase ve tersiyer dönemleri arasında kalan jeolojik geçiş dönemi ile ilişkili |
k-t adj.
|
|
87 |
General |
birçok iş yapabilen |
many-minded adj.
|
|
88 |
General |
birçok melekesi olan |
many-sided adj.
|
|
89 |
General |
birçok ilgi alanı olan |
many-sided adj.
|
|
90 |
General |
dünyanın birçok yerinde yetişen |
widely distributed adj.
|
|
91 |
General |
dünyanın birçok yerinde olan |
widely distributed adj.
|
|
92 |
General |
birçok penceresi olan |
windowy adj.
|
|
93 |
General |
(afrika kökenli amerikalı ingilizcesinde) birçok |
miny [dialect] adj.
|
|
94 |
General |
birçok farklı işlevle kullanılan |
mixed-use adj.
|
|
95 |
General |
birçok farklı kullanıma uygun olan |
mixed-use adj.
|
|
96 |
General |
birçok kuruluşu içeren |
multiagency adj.
|
|
97 |
General |
birçok kuruluşu kapsayan |
multiagency adj.
|
|
98 |
General |
birçok seçeneği bulunan |
choiceful adj.
|
|
99 |
General |
birçok seçenek sunan |
choiceful adj.
|
|
100 |
General |
birçok kolu olan |
multiarmed adj.
|
|
101 |
General |
birçok çıkıntıya sahip |
multiarmed adj.
|
|
102 |
General |
birçok konuya ilgi duyan |
omnivorous adj.
|
|
103 |
General |
birçok kısıdı bulunup çözümsüz olan (problem veya soru) |
overdetermined adj.
|
|
104 |
General |
birçok farklı şeye ait |
omnibus adj.
|
|
105 |
General |
birçok farklı duruma ait |
omnibus adj.
|
|
106 |
General |
birçok farklı şeyle ilgilenen |
omnibus adj.
|
|
107 |
General |
birçok farklı durumla ilgilenen |
omnibus adj.
|
|
108 |
General |
birçok farklı şeyi sağlayan |
omnibus adj.
|
|
109 |
General |
birçok farklı durumu sağlayan |
omnibus adj.
|
|
110 |
General |
dünyanın birçok yerinde görülen |
cosmopolitan adj.
|
|
111 |
General |
birçok yöne hareket eden |
diffuse adj.
|
|
112 |
General |
birçok renkten oluşan |
polychromate adj.
|
|
113 |
General |
birçok alanı kapsayan |
polymath adj.
|
|
114 |
General |
birçok alanı ele alan |
polymath adj.
|
|
115 |
General |
birçok alanın öğrenildiği |
polymath adj.
|
|
116 |
General |
birçok alanı kapsayan |
polymathic adj.
|
|
117 |
General |
birçok alanı ele alan |
polymathic adj.
|
|
118 |
General |
birçok alanın öğrenildiği |
polymathic adj.
|
|
119 |
General |
birçok adı olan |
polyonymous adj.
|
|
120 |
General |
birçok isim ile bilinen |
polyonymous adj.
|
|
121 |
General |
dünyanın birçok yerinde bulunan |
pandemic adj.
|
|
122 |
General |
birçok doku türünü enfekte eden |
pantropic adj.
|
|
123 |
General |
birçok hususta |
in many respects adv.
|
|
124 |
General |
birçok sahada |
in many fields adv.
|
|
125 |
General |
birçok hususta |
in many ways adv.
|
|
126 |
General |
birçok yerde |
passim adv.
|
|
127 |
General |
birçok bakımdan |
in many respects adv.
|
|
128 |
General |
birçok kere |
many times adv.
|
|
129 |
General |
birçok yönden |
in many ways adv.
|
|
130 |
General |
birçok defa |
so many times adv.
|
|
131 |
General |
birçok kez |
several times adv.
|
|
132 |
General |
birçok kere |
many a time adv.
|
|
133 |
General |
birçok kere |
time and again adv.
|
|
134 |
General |
birçok kere |
time after time adv.
|
|
135 |
General |
birçok anlamda |
in various terms adv.
|
|
136 |
General |
birçok anlamda |
in many aspect adv.
|
|
137 |
General |
birçok anlamda |
in various aspects adv.
|
|
138 |
General |
birçok yönden |
in many aspects adv.
|
|
139 |
General |
birçok yönden |
in many respects adv.
|
|
140 |
General |
birçok yönden |
in some respects adv.
|
|
141 |
General |
birçok alanda |
in numerous fields adv.
|
|
142 |
General |
birçok ülkede |
in many countries adv.
|
|
143 |
General |
birçok gece |
night by night adv.
|
|
144 |
General |
birçok insan tarafindan |
popularly adv.
|
|
145 |
General |
birçok nedenlerden dolayı |
for various reasons adv.
|
|
146 |
General |
birçok noktada |
at many points adv.
|
|
147 |
General |
birçok kez |
more than once adv.
|
|
148 |
General |
birçok kez |
on several occasions adv.
|
|
149 |
General |
birçok bakımdan |
at many points adv.
|
|
150 |
General |
birçok bakımdan |
in many ways adv.
|
|
151 |
General |
birçok durumda |
in many cases adv.
|
|
152 |
General |
birçok durumda |
in most cases adv.
|
|
153 |
General |
haftada birçok kez |
several times a week adv.
|
|
154 |
General |
haftada birçok sefer/kere |
several times a week adv.
|
|
155 |
General |
birçok farklı şekilde |
in many different ways adv.
|
|
156 |
General |
birçok açıdan |
in a lot of ways adv.
|
|
157 |
General |
birçok kere |
manifold adv.
|
|
158 |
General |
birçok farklı yolla |
manyways adv.
|
|
159 |
General |
birçok konuda |
widely adv.
|
|
160 |
General |
birçok durumda |
often adv.
|
|
161 |
General |
birçok yerde |
often adv.
|
|
162 |
General |
---'ın birçok yerinde |
in much of prep.
|
|
163 |
General |
birçok kişi |
many one pron.
|
|
164 |
General |
birçok yönden anlamı veren ön el |
multi- pref.
|
|
165 |
General |
birçok parçayı etkileyen anlamı veren ön ek |
multi- pref.
|
|
Phrasals |
|
166 |
Phrasals |
birçok kişiye/birçok yere telefon etmek/açmak |
call around v.
|
|
167 |
Phrasals |
birçok yere telefon etmek |
call around v.
|
|
168 |
Phrasals |
birçok kişiyle seks yapmak |
get around v.
|
|
169 |
Phrasals |
birçok aşamadan/işlemden geçmek |
go through something v.
|
|
170 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) birçok kişiye telefon etmek |
call around (about someone or something) v.
|
|
171 |
Phrasals |
birçok farklı kişiyle seks yapmak |
cat around v.
|
|
Phrases |
|
172 |
Phrases |
birçok seçenekten yalnızca/sadece biri |
just one option among many n.
|
|
173 |
Phrases |
birçok kereler |
one too many times n.
|
|
174 |
Phrases |
birçok kere |
lots of times adv.
|
|
175 |
Phrases |
(bir konuda) birçok haber çıktı |
much ink has been spilled expr.
|
|
176 |
Phrases |
birçok vesileyle |
on a number of occasions expr.
|
|
177 |
Phrases |
birçok nedenden dolayı |
due to several reasons expr.
|
|
178 |
Phrases |
birçok araştırmacıya göre |
according to many researchers expr.
|
|
179 |
Phrases |
birçok sebepten dolayı |
due to several reasons expr.
|
|
180 |
Phrases |
birçok fırsatta |
on a number of occasions expr.
|
|
181 |
Phrases |
birçok durumda |
in most instances expr.
|
|
182 |
Phrases |
birçok kez |
times without number expr.
|
|
183 |
Phrases |
istanbul'un birçok yerinde |
in much of istanbul expr.
|
|
184 |
Phrases |
benim ve birçok insan için |
for me and many people expr.
|
|
185 |
Phrases |
birçok açıdan |
in many aspects expr.
|
|
186 |
Phrases |
birçok açıdan |
from many perspectives expr.
|
|
Proverb |
|
187 |
Proverb |
birçok kişinin yardımı/desteği gerek |
it takes a village expr.
|
|
188 |
Proverb |
çoğu (birçok kişi) çağrılır pek azı seçilir |
many are called but few are chosen
|
|
189 |
Proverb |
her şeyi/birçok şeyi bir anda yapmaya çalışmak iyi değildir |
it is the pace that kills
|
|
190 |
Proverb |
bir şeyin mülkiyetine/velayetine sahip olmak birçok kanuni hak talebi gerektirir |
possession is nine parts of the law
|
|
191 |
Proverb |
biraz/azıcık sağduyu birçok teoriden iyidir/yeğdir |
an ounce of common sense is worth a pound of theory
|
|
192 |
Proverb |
biraz/azıcık sağduyu birçok teoriden iyidir/yeğdir |
ounce of common sense is worth a pound of theory
|
|
Colloquial |
|
193 |
Colloquial |
birçok şey |
this, that, and the other [brit] n.
|
|
194 |
Colloquial |
birçok dert |
a peck of troubles n.
|
|
195 |
Colloquial |
birçok şey |
lots of things n.
|
|
196 |
Colloquial |
elinden birçok iş gelen kimse |
a man of many parts n.
|
|
197 |
Colloquial |
elinden birçok iş gelen kimse |
a man of parts n.
|
|
198 |
Colloquial |
birçok girişim |
too many attempts n.
|
|
199 |
Colloquial |
birçok anlama gelebilecek işaret/mesaj |
mixed signal n.
|
|
200 |
Colloquial |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek işaret/mesaj |
mixed signal n.
|
|
201 |
Colloquial |
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan dükkan |
variety shop n.
|
|
202 |
Colloquial |
birçok kişiyle seks yapmak |
put it about v.
|
|
203 |
Colloquial |
birçok kez ateş etmek |
shot up v.
|
|
204 |
Colloquial |
birçok açıdan özel |
special in a lot of ways adj.
|
|
205 |
Colloquial |
birçok mermi yarası almış |
shot away adj.
|
|
206 |
Colloquial |
birçok defa |
many times adv.
|
|
207 |
Colloquial |
birçok kez |
many times adv.
|
|
208 |
Colloquial |
birçok kere |
many times adv.
|
|
209 |
Colloquial |
birçok nedenden dolayı |
due to several reasons expr.
|
|
210 |
Colloquial |
birçok nedenden dolayı |
due to the several reasons expr.
|
|
211 |
Colloquial |
birçok yerde |
high and low expr.
|
|
212 |
Colloquial |
birçok açıdan |
in more ways than one expr.
|
|
213 |
Colloquial |
birçok yönden |
in more ways than one expr.
|
|
214 |
Colloquial |
birçok anlamda |
in more ways than one expr.
|
|
215 |
Colloquial |
birçok farklı türde insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
216 |
Colloquial |
birçok farklı türde insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
217 |
Colloquial |
birçok farklı türde insan/şey |
all manner of someone or something expr.
|
|
218 |
Colloquial |
birçok farklı türde insan/şey |
all manner of somebody/something expr.
|
|
219 |
Colloquial |
birçok (bir şey) |
hell of a lot of (something) expr.
|
|
220 |
Colloquial |
birçok defa/kere |
many's the time expr.
|
|
221 |
Colloquial |
birçok farklı şey |
this, that, and the other thing expr.
|
|
222 |
Colloquial |
birçok kere |
time and (time) again expr.
|
|
Idioms |
|
223 |
Idioms |
birçok şey yüklü sessizlik |
pregnant pause n.
|
|
224 |
Idioms |
birçok şey yüklü sessizlik |
a pregnant pause n.
|
|
225 |
Idioms |
birçok şey yüklü sessizlik |
a pregnant silence n.
|
|
226 |
Idioms |
birçok alanda başarılı olan kadın |
a woman for all seasons n.
|
|
227 |
Idioms |
birçok insanın iyiliği |
greater good n.
|
|
228 |
Idioms |
bol/birçok iyi seçenek |
an embarrassment of riches n.
|
|
229 |
Idioms |
her şeyin/birçok şeyin başındaki kişi |
lord high everything else n.
|
|
230 |
Idioms |
birçok işi birden yapan kişi |
lord high everything else n.
|
|
231 |
Idioms |
aynı dönem içerisinde birçok yere yapılan ziyaret |
a whistle-stop tour n.
|
|
232 |
Idioms |
birçok alanda başarılı olan kimse |
a man for all seasons n.
|
|
233 |
Idioms |
birçok sorunla karşılaşılan dönem |
a torrid time n.
|
|
234 |
Idioms |
her şeyden/birçok şeyden sorumlu kişi |
lord high everything else n.
|
|
235 |
Idioms |
her şeyi/birçok şeyi idare eden kişi |
lord high everything else n.
|
|
236 |
Idioms |
elinden birçok iş gelen kimse |
a jack of all trades n.
|
|
237 |
Idioms |
birçok alanda yardımcı olan güvenilir adam |
a man friday n.
|
|
238 |
Idioms |
birçok alanda yardımcı olan güvenilir kız |
a girl friday n.
|
|
239 |
Idioms |
birçok kusur |
a multitude of sins n.
|
|
240 |
Idioms |
birçok ayıp |
a multitude of sins n.
|
|
241 |
Idioms |
birçok eksiklik |
a multitude of sins n.
|
|
242 |
Idioms |
birçok kabahat |
a multitude of sins n.
|
|
243 |
Idioms |
birçok şey yüklü sessizlik |
a pregnant pause n.
|
|
244 |
Idioms |
birçok şey yüklü sessizlik |
a pregnant silence n.
|
|
245 |
Idioms |
birçok (bir şey) |
a slew of (something) n.
|
|
246 |
Idioms |
birçok alternatiften/seçenekten biri |
arrow in the quiver n.
|
|
247 |
Idioms |
birçok kişinin katıldığı/karıştığı kavga |
battle royal n.
|
|
248 |
Idioms |
birçok farklı şeyi bir araya getiren seçki |
pick-and-mix n.
|
|
249 |
Idioms |
önünde birçok fırsat/imkan/olanak olmak |
be wide open v.
|
|
250 |
Idioms |
birçok kez onarım görse de hâlâ çalışıyor/çalışır durumda olmak |
take a licking but keep on ticking v.
|
|
251 |
Idioms |
(isterse) birçok şey söyleyebilmek |
could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
252 |
Idioms |
(isterse) birçok şey öğretebilmek |
could tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
253 |
Idioms |
birçok şey öğretebilmek |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
254 |
Idioms |
aynı anda birçok iş yapmak |
keep/have balls in the air v.
|
|
255 |
Idioms |
bir defada birçok şeyle birden uğraşmak yerine, odaklanacak tek bir önemli konu seçmek |
pick one's battles v.
|
|
256 |
Idioms |
birçok konuyu deşmek |
cover a lot of ground v.
|
|
257 |
Idioms |
birçok kusuru kapatmak |
hide a multitude of sins v.
|
|
258 |
Idioms |
birçok kusuru kapatmak |
cover a multitude of sins v.
|
|
259 |
Idioms |
birçok değişik konuya değinmek |
cover a lot of ground v.
|
|
260 |
Idioms |
birisiyle birçok ortak özelliğe sahip olmak |
have a lot in common with somebody v.
|
|
261 |
Idioms |
iki/ birçok işi aynı anda yapabilmek |
walk and chew gum at the same time v.
|
|
262 |
Idioms |
birçok alanda yeteneği olmak |
have more than one string to fiddle v.
|
|
263 |
Idioms |
(bir amaca ulaşmak için) birçok badire atlatmak |
go through fire and water v.
|
|
264 |
Idioms |
birçok alanda yeteneği olmak |
have more than one string to one's fiddle v.
|
|
265 |
Idioms |
(biri veya bir konu hakkında) birçok şeyi açığa vurmak |
say a great deal about (someone or something) v.
|
|
266 |
Idioms |
birçok güçlük/zorluk yaşamak |
go through hell and high water [uk] v.
|
|
267 |
Idioms |
elinin altında birçok güvenilir fırsat |
have many strings to (one's) bow v.
|
|
268 |
Idioms |
birçok seçeneği olmak |
have many strings to (one's) bow v.
|
|
269 |
Idioms |
aynı anda birden fazla/birçok sorumluluk almak |
wear too many hats v.
|
|
270 |
Idioms |
aynı anda birden fazla/birçok sorumluluğu üstlenmek |
wear too many hats v.
|
|
271 |
Idioms |
aynı anda birçok işi yürütmek |
wear too many hats v.
|
|
272 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
wear too many hats v.
|
|
273 |
Idioms |
birçok kez vurmak |
shoot full of holes v.
|
|
274 |
Idioms |
birçok anlama gelebilecek bir mesaj vermek |
send a mixed message v.
|
|
275 |
Idioms |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj vermek |
send a mixed message v.
|
|
276 |
Idioms |
birçok anlama gelebilecek mesajlar vermek |
send mixed messages v.
|
|
277 |
Idioms |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek mesajlar vermek |
send mixed messages v.
|
|
278 |
Idioms |
birçok anlama gelebilecek işaretler vermek |
send mixed signals v.
|
|
279 |
Idioms |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek işaretler vermek |
send mixed signals v.
|
|
280 |
Idioms |
birçok anlama gelebilecek bir işaret vermek |
send a mixed signal v.
|
|
281 |
Idioms |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir işaret vermek |
send a mixed signal v.
|
|
282 |
Idioms |
birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
cast (one's) net wide v.
|
|
283 |
Idioms |
birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
cast (one's) net wider v.
|
|
284 |
Idioms |
birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
cast your net wider v.
|
|
285 |
Idioms |
birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
cast the net wider v.
|
|
286 |
Idioms |
birçok badire atlatmak |
go through fire v.
|
|
287 |
Idioms |
birçok yedek/farklı planı/fırsatı olmak |
have a lot of irons in the fire v.
|
|
288 |
Idioms |
birinin önünde yapması gereken birçok iş olmak |
have one's work cut out for one v.
|
|
289 |
Idioms |
önünde yapması gereken birçok iş olmak |
have work cut out for v.
|
|
290 |
Idioms |
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak |
keep (an amount of) balls in the air v.
|
|
291 |
Idioms |
(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek |
keep (an amount of) balls in the air v.
|
|
292 |
Idioms |
aynı anda birçok iş yapmak |
keep balls in the air v.
|
|
293 |
Idioms |
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek |
keep balls in the air v.
|
|
294 |
Idioms |
aynı anda birçok iş yapmak |
juggle balls in the air v.
|
|
295 |
Idioms |
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek |
juggle balls in the air v.
|
|
296 |
Idioms |
birçok anlama gelebilecek bir mesaj vermek |
send a mixed message v.
|
|
297 |
Idioms |
birçok anlama gelebilecek mesajlar vermek |
send mixed messages v.
|
|
298 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread (oneself) thin v.
|
|
299 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread thin v.
|
|
300 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread too thin v.
|
|
301 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread yourself too thin v.
|
|
302 |
Idioms |
birçok zorlukla/engelle mücadele ederek kazanmak |
win ugly v.
|
|
303 |
Idioms |
bir etkinlikte birçok kişiyle etkileşime girmek/etkileşimde bulunmak |
work the room v.
|
|
304 |
Idioms |
birçok başka şeyle meşgul gibi görünmek için geç giden |
fashionably late adj.
|
|
305 |
Idioms |
(birçok farklı kişinin özellikleri) bir kişide toplanmış |
(all) rolled into one adj.
|
|
306 |
Idioms |
kafası birçok şeyle meşgul/dolu |
(as) flat as a strap adj.
|
|
307 |
Idioms |
birçok şeyi anlayacak yaşta |
old enough to vote adj.
|
|
308 |
Idioms |
başa çıkılması gereken birçok sorun |
a lot to contend with expr.
|
|
309 |
Idioms |
değişik birçok şeyden oluşan |
a grab bag of expr.
|
|
310 |
Idioms |
birçok defa/kere |
many (and many)'s the time expr.
|
|
311 |
Idioms |
birçok farklı |
various and sundry expr.
|
|
312 |
Idioms |
birinin önünde yapması gereken birçok iş var |
one's work is cut out for one expr.
|
|
313 |
Idioms |
şehirdeki herkes/birçok kişi tarafından bilinen |
all over town expr.
|
|
314 |
Idioms |
şehirdeki herkese/birçok kişiye yayılmış |
all over town expr.
|
|
315 |
Idioms |
birçok (bir şey) |
an ocean of (something) expr.
|
|
316 |
Idioms |
birçok bir şey |
an ocean of something [uk] expr.
|
|
317 |
Idioms |
şehirdeki herkes/birçok kişi tarafından bilinen |
all over town expr.
|
|
318 |
Idioms |
şehirdeki herkese/birçok kişiye yayılmış |
all over town expr.
|
|
319 |
Idioms |
birçok (bir şey) |
an ocean of (something) expr.
|
|
320 |
Idioms |
birçok bir şey |
an ocean of something [uk] expr.
|
|
321 |
Idioms |
karşısında birçok zorluk/engel olma |
cards are stacked against expr.
|
|
322 |
Idioms |
eskimoların birçok kar deme yöntemi vardır |
eskimos have (some amount of) words for snow expr.
|
|
323 |
Idioms |
eskimoların birçok kar deme yöntemi vardır |
eskimo have (some amount of) words for snow expr.
|
|
324 |
Idioms |
birçok zorlukla |
hell and high water expr.
|
|
325 |
Idioms |
birçok defa/kere |
many and many's the time (that) [old-fashioned] expr.
|
|
326 |
Idioms |
dünyanın her/birçok yeri |
the whole wide world expr.
|
|
327 |
Idioms |
birçok başka olasılık/fırsat var |
there are other (good) fish in the sea expr.
|
|
328 |
Idioms |
birçok girişimde/tahminde bulunursan bir şey tutturabilirsin |
throw spaghetti at the wall and see what sticks expr.
|
|
Formal |
|
329 |
Formal |
birçok konuya hakim kimse |
polyhistory n.
|
|
330 |
Formal |
birçok konuda bilgisi olan kimse |
polyhistory n.
|
|
Speaking |
|
331 |
Speaking |
birçok şey var |
there are many things expr.
|
|
332 |
Speaking |
birçok mucize vardı |
there are many miracles expr.
|
|
333 |
Speaking |
bunu yapmanın birçok yolu var |
there are many ways to do it expr.
|
|
334 |
Speaking |
birçok arkadaş edinebilirsin |
you can make a lot of friends expr.
|
|
335 |
Speaking |
başarılı olmanın birçok yolu vardır |
there are many ways to be successful expr.
|
|
336 |
Speaking |
bunu yapmanın birçok yolu var |
there are many ways to do this expr.
|
|
337 |
Speaking |
birçok şey söyledik |
we said a lot of things expr.
|
|
338 |
Speaking |
birçok dileğim var |
I have many wishes expr.
|
|
339 |
Speaking |
senin ile birçok ortak noktamız var |
we have a lot in common expr.
|
|
340 |
Speaking |
ülkemizin birçok sorunu var |
our country has got many problems expr.
|
|
341 |
Speaking |
ülkemizin birçok sorunu var |
our country has many problems expr.
|
|
342 |
Speaking |
burada yazları birçok festival var |
there are many festivals here in the summer expr.
|
|
343 |
Speaking |
yapman gereken birçok şey var |
there are quite a few things you need to do expr.
|
|
344 |
Speaking |
marmara bölgesinde birçok şehir vardır |
there are many citities in marmara region expr.
|
|
Trade/Economic |
|
345 |
Trade/Economic |
birçok ülkenin para biriminin yüzde biri |
cent n.
|
|
346 |
Trade/Economic |
ispanyolca ve portekizce konuşulan birçok ülkenin para biriminin yüzde biri |
centavo n.
|
|
347 |
Trade/Economic |
birçok amaç için ayrılmış yedek |
hybrid reserve n.
|
|
348 |
Trade/Economic |
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi |
aggregate n.
|
|
349 |
Trade/Economic |
birçok kanaldan satış |
range selling n.
|
|
350 |
Trade/Economic |
birçok satıcıya karşı piyasada tek alıcı olması hali |
buyer's monopoly n.
|
|
351 |
Trade/Economic |
ucuz fiyatla birçok mal satan mağazalar |
variety stores n.
|
|
352 |
Trade/Economic |
ucuz fiyatla birçok çeşit ürün satılan mağaza |
variety store n.
|
|
353 |
Trade/Economic |
birçok farklı menkul kıymetler portföyü sunan vadeli menkul kıymetler çıkaran yatırım şirketi |
unit investment trust n.
|
|
354 |
Trade/Economic |
birçok tüketici tarafından aynı anda ve rekabet olmadan tüketilen |
nonrival adj.
|
|
Politics |
|
355 |
Politics |
yönetimdeki birçok unsurun karşılıklı etkileşimlerine dayalı olarak oluşturulan ortak mutabakatlara dayalı kuvvet alanı |
hetaerarchy n.
|
|
356 |
Politics |
yönetimdeki birçok unsurun karşılıklı etkileşimlerine dayalı olarak oluşturulan ortak mutabakatlara dayalı kuvvet alanı |
heterarchy n.
|
|
357 |
Politics |
birçok farklı ülkenin dahil olduğu uluslararası ittifak |
world organisation n.
|
|
358 |
Politics |
birçok farklı ülkenin dahil olduğu uluslararası ittifak |
global organization n.
|
|
359 |
Politics |
birçok farklı ülkenin dahil olduğu uluslararası ittifak |
international organization n.
|
|
360 |
Politics |
birçok farklı ülkenin dahil olduğu uluslararası ittifak |
world organization n.
|
|
361 |
Politics |
aşırı sağın ve aşırı solun birçok açıdan benzer olduğu öne süren siyasi teori |
horseshoe theory n.
|
|
Industry |
|
362 |
Industry |
birçok farklı türün karışımı olan tüketim maddesi (çay, tütün) |
mixture n.
|
|
Technical |
|
363 |
Technical |
(ses kayıt veya yayın sisteminde) birçok kaynaktan gelen sinyalleri istenen bir oranda birleştirmek için kullanılan elektrik devresi |
mixer n.
|
|
Computer |
|
364 |
Computer |
birbirine bağlı birçok unsurun aynı anda bilgileri işleyerek geçmiş öğrenme biçimlerini uyarladığı ve dolayısıyla onları öğrendiği cihaz veya yazılım programı |
neural net n.
|
|
365 |
Computer |
birçok kişiye özellikle e-posta yoluyla reklam gönderme |
e-mail carpet bombing n.
|
|
366 |
Computer |
farklı birçok platformda çalışabilen bilgisayar programlama kodu |
wora (write once, run anywhere) n.
|
|
Textile |
|
367 |
Textile |
üzerinde birçok küçük değerli taş olan bileklik |
tennis bracelet n.
|
|
368 |
Textile |
birçok bedene uygun olacak şekilde tasarlanmış (elbise) |
one-size-fits-all adj.
|
|
Architecture |
|
369 |
Architecture |
birçok kolonla desteklenen |
polystylar adj.
|
|
370 |
Architecture |
birçok sütunun desteklediği |
polystylar adj.
|
|
Construction |
|
371 |
Construction |
birçok ana sözleşme |
multiple prime contracts n.
|
|
372 |
Construction |
birçok iş görebilen |
versatile adj.
|
|
Aeronautic |
|
373 |
Aeronautic |
birçok havayolu şirketinin sık uçan yolcularına yönelik geliştirdiği ve bedava uçuş veya başka ödüller kazanmaya yönelik uçulan mil miktarı veya bilet fiyatına göre bir puan toplama sistemi |
airline-mile n.
|
|
Marine |
|
374 |
Marine |
denizcilikte bayrak sinyalleri yollamak için kullanılan, birçok küçük kasnaktan oluşan blok |
telegraph block n.
|
|
375 |
Marine |
birçok su akışı bulunan |
rivery adj.
|
|
Medical |
|
376 |
Medical |
birçok ilaca karşı direnç gelişimi |
multidrug resistance n.
|
|
377 |
Medical |
birçok sinirlerin iltihabı |
polyneuritis n.
|
|
378 |
Medical |
kalın bağırsaksa birçok polipin bir arada bulunması |
polyposis coli n.
|
|
379 |
Medical |
(kan) birçok bağışçıdan toplanarak havuzlanan vücut sıvısı |
pool n.
|
|
380 |
Medical |
birçok sinir hücresinden oluşan |
gangliate adj.
|
|
381 |
Medical |
birçok sistrona ait genetik bilgi içeren |
polycistronic adj.
|
|
Anatomy |
|
382 |
Anatomy |
iskeletteki birçok hareketli eklemi çevreleyen bağ biçimli kapsül |
capsular ligament n.
|
|
383 |
Anatomy |
birçok hayvanın gözünün arkasında bulunan, az ışıkta aktif olan yansıtıcı doku tabakası |
tapetum n.
|
|
384 |
Anatomy |
birçok bel omurunda bulunan ilave çıkıntı |
anapophysis n.
|
|
385 |
Anatomy |
birçok hayvanda bulunan, komşu omurların dik omurgaya doğru eğimli olduğu sırt omuru |
anticlinal vertebra n.
|
|
386 |
Anatomy |
birçok geyikte ve geyiğe akraba hayvanlarda bulunan, alt göz kapağının altında korucu bir salgı üreten kese veya çukur |
larmier n.
|
|
387 |
Anatomy |
beynin serebral loblarına kan taşıtan birçok damardan biri |
vena cerebri n.
|
|
388 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan arterlere eşlik eden birçok kıvrık paralel toplardamardan biri |
vena circumflexa n.
|
|
389 |
Anatomy |
aynı adı taşıyan arterlere eşlik eden birçok kıvrık paralel toplardamardan biri |
circumflex vein n.
|
|
390 |
Anatomy |
birçok balıkta optik lob altındaki bir tür oval lob |
hypoarion n.
|
|
391 |
Anatomy |
birçok kuşun bacaklarındaki ayağa yakın bir kemik çıkıntısı |
hypotarsus n.
|
|
392 |
Anatomy |
birçok amfibinin beyninin ön kısmını saran kafatası kemiği |
girdle bone n.
|
|
393 |
Anatomy |
(birçok omurgalıda) pektoral kuşak kemiği |
clavicle n.
|
|
394 |
Anatomy |
birçok hayvanda beynin optik loblarından birinde bulunan boşluk |
optocoele n.
|
|
395 |
Anatomy |
birçok etçil memelinin el bileğinde naviküler ve lunatum kemiklerinin kaynaşması ile oluşan kemik |
scapholunar n.
|
|
396 |
Anatomy |
birçok etçil memelinin el bileğinde naviküler ve lunatum kemiklerinin kaynaşması ile oluşan kemik |
scapholunar bone n.
|
|
397 |
Anatomy |
(birçok kuşta) bronşların üst bölümünde yer alan c biçimli halka |
semiring n.
|
|
398 |
Anatomy |
(birçok iki yaşamlı ve sürüngen ile bazı kuşlarda) nazal septum ve üst çene kemiği arasında yer alan küçük bir kemik |
septomaxillary n.
|
|
399 |
Anatomy |
(birçok memelide) penisin içine geri çekildiği borumsu deri kıvrımı |
sheath n.
|
|
400 |
Anatomy |
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemik |
sphenethmoid n.
|
|
401 |
Anatomy |
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemik |
sphenethmoid bone n.
|
|
402 |
Anatomy |
birçok balıkta işitsel kapsülün ön tarafında bulunan ve sfenoid kemikle bağlantılı veya ona bitişik olan kemik veya kıkırdak |
sphenotic n.
|
|
403 |
Anatomy |
birçok balıkta işitsel kapsülün ön tarafında bulunan ve sfenoid kemikle bağlantılı kemik |
sphenotic bone n.
|
|
404 |
Anatomy |
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemiğe ait veya ilişkili |
sphenethmoid adj.
|
|
405 |
Anatomy |
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemiğe ait veya ilişkili |
sphenethmoidal adj.
|
|
406 |
Anatomy |
(birçok amfibi türünde) kafatasında bulunan ve beynin ön ucunu çevreleyen kemiğe ait veya ilişkili |
sphenoethmoidal adj.
|
|
Psychology |
|
407 |
Psychology |
birçok insanın hayatını kaybettiği durumlarda kurtulanlar tarafından hissedilen suçluluk duygusu |
survivor's guilt n.
|
|
408 |
Psychology |
birçok insanın hayatını kaybettiği durumlarda kurtulanlar tarafından hissedilen suçluluk duygusu |
survivor syndrome n.
|
|
409 |
Psychology |
birçok insanın hayatını kaybettiği durumlarda kurtulanlar tarafından hissedilen suçluluk duygusu |
survivor's syndrome n.
|
|
410 |
Psychology |
birçok insanın hayatını kaybettiği durumlarda kurtulanlar tarafından hissedilen suçluluk duygusu |
survivor guilt n.
|
|
411 |
Psychology |
birçok konuyla sınırlı olan bir mani |
oligomania n.
|
|
412 |
Psychology |
birçok şeyden korkma |
polyphobia n.
|
|
Physiology |
|
413 |
Physiology |
beynin korteks dahil birçok bölgesinde oluşan nispeten yüksek genlikli beyin dalgası paterni |
theta n.
|
|
414 |
Physiology |
beynin korteks dahil birçok bölgesinde oluşan nispeten yüksek genlikli beyin dalgası paterni |
theta rhythm n.
|
|
Pathology |
|
415 |
Pathology |
(hasta) birçok kişinin bir arada bulunmasından kaynaklı hastalık durumu |
ochlesis n.
|
|
416 |
Pathology |
birçok genin kontrol ettiği kalıtsal hastalık |
polygenic disorder n.
|
|
417 |
Pathology |
birçok doku türünü enfekte eden |
pantropical adj.
|
|
Pharmaceutics |
|
418 |
Pharmaceutics |
birçok bitkide meydana gelen, beyaz renkli, kristalimsi, suda az miktarda çözünen bir alkaloit |
theobromine n.
|
|
419 |
Pharmaceutics |
birçok tıbbi ilaç ve preparatın açıklamasını sistematik biçimde içeren kitap |
dispensatory n.
|
|
420 |
Pharmaceutics |
(ağız kuruluğu, sedasyon, gastrointestinal rahatsızlık) birçok yan etkisi bulunan bir trisiklik antidepresan |
doxepin n.
|
|
421 |
Pharmaceutics |
(ağız kuruluğu, sedasyon, gastrointestinal rahatsızlık) birçok yan etkisi bulunan bir trisiklik antidepresan |
doxepin hydrochloride n.
|
|
422 |
Pharmaceutics |
(ağız kuruluğu, sedasyon, gastrointestinal rahatsızlık) birçok yan etkisi bulunan bir trisiklik antidepresan |
sinequan® n.
|
|
423 |
Pharmaceutics |
birçok hastalıkta kullanılan çok amaçlı bir ilaç |
polychrest n.
|
|
Parasitology |
|
424 |
Parasitology |
urocerata takımından olan birçok zar kanatlı türünün larvası |
wood borer n.
|
|
Gastronomy |
|
425 |
Gastronomy |
birçok çiğ sebzenin ince ince kesilip soslanmasıyla yapılan vejetaryen yemeği |
carpaccio n.
|
|
Math |
|
426 |
Math |
birçok değişken arasındaki bağıntıyı bir arada gösteren grafik |
alignment chart n.
|
|
427 |
Math |
(birçok programlama dilinde kullanılan) iki tam sayıya ait bölünme sonucunu geri getiren bir fonksiyon |
div n.
|
|
428 |
Math |
birçok açısı bulunan |
multiangular adj.
|
|
Logic |
|
429 |
Logic |
birçok unsurdan oluşan |
compound adj.
|
|
430 |
Logic |
birçok öğeden oluşan |
compound adj.
|
|
Physics |
|
431 |
Physics |
eskiden birçok doğal fenomenden sorumlu olduğu düşünülen varsayımsal bir kuvvet |
od n.
|
|
432 |
Physics |
(gaz) birçok elektronundan ayrılmış atomları olan |
degenerate adj.
|
|
433 |
Physics |
birçok pion içeren |
multipion adj.
|
|
Chemistry |
|
434 |
Chemistry |
birçok esansiyel yağda var olduğu açıklanan, sentetik olarak elde edilen sıvı monosiklik bir terpen hidrokarbonu |
terpinolene n.
|
|
435 |
Chemistry |
birçok uçucu yağda bulunan kokulu bir sıvı ester |
terpinyl acetate n.
|
|
436 |
Chemistry |
birçok organik bileşikte oluşan bir hidrokarbon radikali |
amyl n.
|
|
437 |
Chemistry |
yohimbin ile izomerik olan birçok alkaloite verilen ad |
yohimbine n.
|
|
Biology |
|
438 |
Biology |
birçok gıda kaynağını tüketebildiği için birçok habitatta gelişebilen organizma |
generalist n.
|
|
439 |
Biology |
birçok omurgasızda bulunan bir kan hücresi |
trephocyte n.
|
|
440 |
Biology |
uzun tavşan kulaklarına benzeyen birçok gövdeden oluşan, dış yüzeyi koyu kahverengi ve iç yüzeyi pembemsi-turuncu renkli bir mantar |
wynnea americana n.
|
|
441 |
Biology |
servikal mukusta spermin rahme ulaşması için geçmesi gereken birçok mikro life verilen ad |
mycele n.
|
|
442 |
Biology |
birçok bazitli mantarda görülen yumru benzeri hifa yapılı bir büyüme |
clamp n.
|
|
443 |
Biology |
birçok bazitli mantarda görülen yumru benzeri hifa yapılı bir büyüme |
clamp cell n.
|
|
444 |
Biology |
kılcal damarların iç duvarlarında yer alan, dallanan birçok hücreden her biri |
rouget cell n.
|
|
445 |
Biology |
birçok yassı kurt ve tekerlekli hayvanda gerçek yumurtalara besin olarak yumurta sarısıyla dolu hücreler üreten besin bezi |
vitellarium n.
|
|
446 |
Biology |
dünyanın birçok yerinde yaşayan organizma |
cosmopolite n.
|
|
447 |
Biology |
birçok mantar türünde görülen uzun ve ince hücresel yapı |
filament n.
|
|
448 |
Biology |
(birçok mercanda) ağız kenarından inen özel bir açıklık |
siphonoglyphe n.
|
|
449 |
Biology |
(birçok mercanda) ağız kenarından inen özel bir açıklık |
siphonoglyph n.
|
|
450 |
Biology |
(birçok geyik ve antilopta) ağdamsı bir madde salgılayan salgı bezi |
crumen n.
|
|
451 |
Biology |
(birçok trematodada) kese benzeri larva evresi |
sporocyst n.
|
|
452 |
Biology |
(birçok bakteride olduğu gibi) sıcak ortamda iyi yetişen |
thermophilic adj.
|
|
453 |
Biology |
birçok eklemi olan |
multarticulate adj.
|
|
454 |
Biology |
kabuklarının açılıp kapanmasını sağlayan yapı boyunca birçok dişi bulunan çift kabuklularla ilgili |
multarticulate adj.
|
|
455 |
Biology |
dünyanın birçok yerinde yetişen (canlı) |
cosmopolitan adj.
|
|
456 |
Biology |
birçok bölümden oluşan |
polymerous adj.
|
|
457 |
Biology |
temas eden kromomerli birçok zincirden oluşan kromozomlar ile ilgili |
polytene adj.
|
|
458 |
Biology |
(kromozomlar) temas eden kromomerli birçok zincirden oluşan |
polytene adj.
|
|
459 |
Biology |
temas eden kromomerli birçok zincirden oluşan kromozomları olan |
polytene adj.
|
|
Biochemistry |
|
460 |
Biochemistry |
proteinlerde ve birçok bitkide bulunan kristalli bir amino asit |
asparagine n.
|
|
461 |
Biochemistry |
memelilerde anjiyogenez ve kan pıhtılaşması gibi birçok biyolojik süreci düzenleyen bir glikozaminoglikan |
heparan sulfate n.
|
|
462 |
Biochemistry |
memelilerde anjiyogenez ve kan pıhtılaşması gibi birçok biyolojik süreci düzenleyip hücre yüzeylerinde ve bazal zarlarda bulunan bir glikozaminoglikan |
heparitin sulfate n.
|
|
463 |
Biochemistry |
peynir mayası ile birçok hayvanın mide suyunda bulunan ve sütü peynirleştiren bir enzim |
rennet ferment n.
|
|
Marine Biology |
|
464 |
Marine Biology |
kuzey abd ve kanada’daki birçok gölde bulunan, yaygın beyaz balıklardan daha narin olan bir amerikan beyaz balığı |
lake whiting (coregonus labradoricus) n.
|
|
465 |
Marine Biology |
birçok balığın iç kulağında bulunan iki denge taşından daha küçük olanı |
asteriscus n.
|
|
466 |
Marine Biology |
kuzey amerika'ya özgü birçok tatlı su balığından biri |
whitehorse (catostomus commersoni) n.
|
|
467 |
Marine Biology |
atlantik okyanusu'na özgü mezgit veya sarıağız benzeri birçok küçük balıktan biri |
whiting n.
|
|
468 |
Marine Biology |
balinaların üzerinde parazit olarak yaşayan coronula ve ilgili cinslerden olan birçok midye türünden biri |
whale louse n.
|
|
469 |
Marine Biology |
busycon cinsinden olan kuzey amerika'ya özgü birçok yumuşakça türünden biri |
whelk n.
|
|
470 |
Marine Biology |
birçok sölenter türünde görülen, canlının serbest yüzdüğü ve eşeysel üreme yapabildiği evre |
medusa n.
|
|
471 |
Marine Biology |
amerika'ya özgü, porichthys cinsinden olup parlak organlara sahip birçok kurbağa balığına verilen ad |
midshipman n.
|
|
472 |
Marine Biology |
amerika'ya özgü, porichthys cinsinden olup parlak organlara sahip birçok kurbağa balığına verilen ad |
singing fish n.
|
|
473 |
Marine Biology |
avrupa ve kuzey amerika'ya özgü tatlı sularda yaşayan birçok küçük diken yüzgeçli iskorpite verilen ad |
miller's thumb n.
|
|
474 |
Marine Biology |
lophiidae familyasından olan birçok balığa verilen ad |
monk n.
|
|
475 |
Marine Biology |
seriola cinsinden olup sarımsı kuyruğu olan birçok büyük deniz balığına verilen ad |
yellowtail n.
|
|
476 |
Marine Biology |
limanda cinsinden olan birçok dil balığına verilen ad |
mud dab n.
|
|
477 |
Marine Biology |
ottus cinsinden olan birçok küçük ve sivri yüzgeçli tatlı su iskorpitine verilen ad |
muddler n.
|
|
478 |
Marine Biology |
modern zarganaları ve birçok ilgili fosil balığı içeren parlak pullu bir balık takımı |
ginglymodi n.
|
|
479 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın batı kıyısına özgü, grapsidae familyasından olan birçok yengece verilen ad |
ochidore n.
|
|
Astronomy |
|
480 |
Astronomy |
birçok astronomun evrenin temelini oluşturduğuna inandığı karanlık maddeden oluşan filament ağı |
cosmic web n.
|
|
Zoology |
|
481 |
Zoology |
birçok omurgasız hayvan tarafından sonbaharda yumurtlanıp kış koşullarında hayatta kalan bir yumurta |
winter egg n.
|
|
482 |
Zoology |
neredeyse tüm kuşların ve birçok sürüngenin gözlerinde bulunan, tarak dişlerini andıran pigmentli vasküler bir zar |
marsupium n.
|
|
483 |
Zoology |
(birçok balık ve sürüngende) özel pigment hücrelerini genişleterek renk değiştirebilme |
metachrosis n.
|
|
484 |
Zoology |
birçok kuşun dış tüylerinin sapının arka tarafından çıkan bir ek tüy |
hypoptilum n.
|
|
485 |
Zoology |
birçok kuşun dış tüylerinin sapının arka tarafından çıkan ek tüyün kıllarından biri |
hyporadius n.
|
|
486 |
Zoology |
birçok planaryada ve bazı omurgasızlarda yolku salgılayan özel bir organ |
yolk gland n.
|
|
487 |
Zoology |
birçok sölenterin gelişim evresi |
hydropolyp n.
|
|
488 |
Zoology |
birçok sürüngende ikinci boyun omurunun diş şeklindeki çıkıntısına benzeyen ayrı kemik |
odontoid n.
|
|
489 |
Zoology |
birçok sürüngende ikinci boyun omurunun diş şeklindeki çıkıntısına benzeyen ayrı bir kemik |
odontoid bone n.
|
|
490 |
Zoology |
birçok memelinin göğüs kemiği ile her bir köprücük kemiğinin arasında yer alan interartiküler kıkırdak veya kemik |
omosternum n.
|
|
491 |
Zoology |
kocagözgiller familyasından olan birçok kahverengi sahil kuşuna verilen ad |
dikkop [south africa] n.
|
|
492 |
Zoology |
birçok kabuklu türünde duyarganın ikinci ekleminde bulunan düz plaka veya pul |
scaphocerite n.
|
|
493 |
Zoology |
koypu ve güney amerika'ya özgü diğer birçok türü içeren bir kemirgen familyasına ait veya ilgili |
octodont adj.
|
|
494 |
Zoology |
bütün oluşturmak için bir araya gelmiş birçok farklı bireyden oluşan (organizma, canlı) |
compound adj.
|
|
495 |
Zoology |
koloni oluşturmak için bir araya gelmiş birçok farklı bireyden oluşan (organizma, canlı) |
compound adj.
|
|
496 |
Zoology |
bir mevsimde birçok kez kuluçkaya yatan |
polygoneutic adj.
|
|
497 |
Zoology |
(birçok memeli ve kuştaki frontal kemik çıkıntısı) aşağı yönlü |
postorbital adj.
|
|
Botanic |
|
498 |
Botanic |
köklerinde parazit bulunan birçok küçük bitki |
cancer root n.
|
|
499 |
Botanic |
karanfiller, kaktüsler, etli bitkiler gibi birçok cinsi içine alan takım |
caryophyllales n.
|
|
500 |
Botanic |
karanfiller, kaktüsler, etli bitkiler gibi birçok cinsi içine alan takım |
chenopodiales n.
|
|