bring around - Turco Inglés Diccionario
Historia

bring around

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "bring around" en diccionario turco inglés : 24 resultado(s)

Inglés Turco
General
bring around v. ayıltmak
bring around v. ikna etmek
bring around v. inancından döndürmek
bring around v. düşüncesini değiştirtmek
bring around v. düşüncesinden caymasını sağlamak
bring around v. yaşama döndürmek
bring around v. hayata döndürmek
Phrasals
bring around v. kendine getirmek
bring around v. ayıltmak
bring around v. aklını başına getirmek
bring around v. (bir şeyi) belli bir yere getirmek
bring around v. (birini) belli bir yere veya bir toplantıya getirmek
bring around v. (bir konuda) görüşünü/düşüncesini değiştirmek
bring around v. (bir şeye) ikna etmek/inandırmak
bring around v. (bir şeyi) getirip vermek
bring around v. (bir şeyi) getirip dağıtmak
bring around v. (bir şeyi) gezdirmek/dolaştırmak
bring around v. (yemeği) servis etmek/getirmek
bring around v. kendine getirmek
bring around v. ayıltmak
bring around v. aklını başına getirmek
bring around v. ayıltmak
Idioms
bring around v. ayıltmak
bring around v. tekrar hatırlatmak (kötü anı vb)

Significados de "bring around" con otros términos en diccionario inglés turco: 56 resultado(s)

Inglés Turco
Phrasals
bring someone around v. (birini) misafir/ziyaretçi olarak getirmek
bring someone around v. ziyaret için (birini) getirmek
bring someone around v. kendine getirmek
bring someone around v. ayıltmak
bring someone around v. aklını başına getirmek
bring someone around v. (bir konuda) düşüncesini değiştirmek
bring someone around v. (bir şeye) ikna etmek
bring someone around v. (bir konuda) kendi düşüncesini kabul ettirmek
bring something around v. (bir şeyi) belli bir yere getirmek
bring something around v. (bir şeyi) getirip vermek
bring something around v. (bir şeyi) getirip dağıtmak
bring something around v. (bir şeyi) gezdirmek/dolaştırmak
bring something around v. (yemeği) servis etmek/getirmek
bring something crashing down (around one) v. (bir şeyi) yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) v. (bir şeyin) yıkılmasına sebep olmak
bring something crashing down (around one) v. (bir şeyi) göçürtmek
bring something crashing down (around one) v. (bir yapının) çökmesine sebep olmak
bring something crashing down (around one) v. hayatını derinden etkileyecek (bir şeye) sebep olmak
bring something crashing down (around one) v. hayatını alt üst etmek
Idioms
bring (something) crashing down (around) (one) v. yakıp yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) v. mahvetmek
bring something crashing down (around one) v. yakıp yıkmak
bring something crashing down (around one) v. mahvetmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. yere devirmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) v. yere devirmek
bring something crashing down (around one) v. yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. yıkıp geçmek
bring something crashing down (around one) v. yıkıp geçmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. darmaduman etmek
bring something crashing down (around one) v. darmaduman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) v. yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. yerle yeksan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. hâk ile yeksan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) hayatını mahvetmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) hayatını cehenneme çevirmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) hayatını yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) hayatını darmaduman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) hayatını duman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) hayatını kaydırmak
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birine) dünyayı zindan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. (birine) dünyayı zehir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) v. dünyayı (birinin) başına dar etmek
bring something crashing down (around one) v. kendi üstüne yıkılmasına neden olmak
bring something crashing down (around one) v. (birinin) hayatını mahvetmek
bring something crashing down (around one) v. (birinin) hayatını cehenneme çevirmek
bring something crashing down (around one) v. (birinin) hayatını yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) v. (birinin) hayatını darmaduman etmek
bring something crashing down (around one) v. (birinin) hayatını duman etmek
bring something crashing down (around one) v. (birinin) hayatını kaydırmak
bring something crashing down (around one) v. (birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring something crashing down (around one) v. (birine) dünyayı zindan etmek
bring something crashing down (around one) v. (birine) dünyayı zehir etmek
bring something crashing down (around one) v. dünyayı (birinin) başına dar etmek