comes - Turco Inglés Diccionario

comes

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "comes" en diccionario turco inglés : 10 resultado(s)

Inglés Turco
Politics
comes n. büyükelçinin kortejini oluşturanlar
Anatomy
comes n. artere eşlik eden toplardamar
Food Engineering
comes n. maltlık tahılda kullanılan kurutulmuş kökçükler
Astronomy
comes n. bir çift yıldızdan küçüğü
comes n. yoldaş
History
comes n. roma imparatoru'nun danışmanı
comes n. (roma imparatorluğu'nda) önde gelen subay
comes n. ortaçağ avrupasında askerlik görevi yapan soylu hizmetkar
Religious
comes n. roma katolik kilisesi'nde kullanılan bir dua kitabı
Music
comes n. füg, kanon müzikte ilk sesten sonra giren ses

Significados de "comes" con otros términos en diccionario inglés turco: 349 resultado(s)

Inglés Turco
Proverb
tomorrow never comes yarın asla gelmez
Tomorrow never comes now that the European Commission has proposed to subsidise shipbuilding again.
Avrupa Komisyonu gemi inşasını yeniden sübvanse etmeyi önerdiğine göre yarın asla gelmeyecek.

More Sentences
Colloquial
safety comes first expr. güvenlik önce gelir
ROAD SAFETY COMES FIRST Obey all local laws.
YOL GÜVENLİĞİ ÖNCE GELİR Tüm yerel yasalara uyun.

More Sentences
General
take the chance that comes one's way v. fırsat ayağına gelmek
morning comes v. sabah olmak
when the time comes adv. zaman geldiğinde
Phrasals
when (one's) boat comes in expr. paraya kavuştuğunda
when (one's) boat comes in expr. köşeyi döndüğünde
when (one's) boat comes in expr. talihi/şansı döndüğünde
when (one's) boat comes in expr. bir düze çıkayım
when (one's) ship comes in expr. köşeyi döndüğünde
when (one's) ship comes in expr. bir düze çıkayım
when (one's) ship comes in expr. paraya kavuştuğunda
when (one's) ship comes in expr. talih yüzüne güldüğünde
when (one's) boat comes in expr. talih yüzüne güldüğünde
when (one's) ship comes in expr. talihi/şansı döndüğünde
Phrases
as soon as one comes expr. ayağının tozuyla
when it comes to the push expr. sorun ciddileşirse
it all comes to this that expr. neticesi şudur ki
when it comes to expr. söz konusu olduğunda
as it comes expr. (içki vb) sen nasıl hazırlarsan (öyle olsun)
when it comes to expr. denince
when it comes to expr. denilince
when it comes to expr. söz konusu olunca
nothing comes from nothing expr. hiçbir şey yoktan var olmaz
out of nothing comes nothing expr. hiçbir şey yoktan var olmaz
trouble never comes alone expr. sorunlar üst üste gelir
trouble never comes alone expr. aksilikler üst üste gelir
true strength comes from within expr. gerçek güç kişinin içinden gelir
real strength comes from within expr. gerçek güç kişinin içinden gelir
(one's) boat comes in expr. voliyi vurduğunda
(one's) boat comes in expr. parayı bulduğunda
(one's) boat comes in expr. talih yüzüne güldüğünde
(one's) boat comes in expr. köşeyi döndüğünde
bend over, here it comes again expr. daha dur, arkası var
bend over, here it comes again expr. hazır mısın, işte tekrar geliyor
bend over, here it comes again expr. hazırlıklı ol, bir dalga daha geliyor
bend over, here it comes again expr. biraz daha sık dişini, henüz/daha bitmedi
bend over, here it comes again expr. hazırlan, sana bir görev/iş daha çıktı
after saturday comes Sunday [rare] expr. cumartesiden sonra pazar gelir
when it comes to the point expr. işler o noktaya geldiğinde
when it comes to the point expr. seçmek zorunda kalındığında
if it comes to the point expr. işler o raddeye vardığında
when it comes to the point expr. işler o raddeye vardığında
if it comes to the point expr. belli bir noktaya gelindiğinde
when it comes to the point expr. belli bir noktaya gelindiğinde
if it comes to the point expr. işler o noktaya geldiğinde
after saturday comes Sunday [rare] expr. yahudilerden sıra hıristiyanlara gelecek
if it comes to the point expr. seçmek zorunda kalındığında
when it comes to the point expr. böyle bir şeyle karşılaşıldığında
if it comes to the point expr. böyle bir şeyle karşılaşıldığında
after saturday comes Sunday [rare] expr. ilkin yahudiler sonra hıristiyanlar öldürülecek anlamında söz
all is fish that comes to his net expr. en ufak şeyden verim alabilir
all is fish that comes to his net expr. olmadık şeylerden bir şey çıkarabilir
all is fish that comes to his net expr. her şeyden faydalanabilir/yarar sağlayabilir
with great (something) comes great (something else) expr. büyük (bir şey) yanında büyük (bir şeyi) getirir
with great (something) comes great (something else) expr. büyük (bir şey) yanında büyük (bir şeyle) gelir
when it comes to number expr. sayılar söz konusu olduğunda
when destiny comes calling expr. kader gelip çattığında
Proverb
when poverty comes in at the door, love flies out at the windows yokluk kapıdan girince aşk pencereden uçar
all is grist that comes to his mill ekmeğini taştan çıkarır
everything comes to him who waits tekkeyi bekleyen çorbayı içer
everything comes to him who waits sabreden derviş muradına ermiş
everything comes to him who waits sabır eyle işine hayır gelsin başına
everything comes to him who waits sabrın sonu selamettir
March comes in like lion and goes out like a lamb mart aslan gibi gelir kuzu gibi gider
when poverty comes in at the door love flies out of the window yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar
when poverty comes in at the door love flies out at the window yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar
what goes around comes around ne ekersen onu biçersin
march comes in like a lion and goes out like a lamb mart soğuk başlar ama sıcak biter
march comes in like a lion and goes out like a lamb mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
everything comes to him who waits sabrın sonu selamet
everything comes to him who waits sabırla koruk üzüm olur
everything comes to him who waits sabırla koruk üzüm dut yaprağı ipek olur
pride comes before a fall fazla gurur insanın gözünü kör eder
pride comes before a fall fazla gurur başarısızlık getirir
christmas comes but once a year noel yılda bir kere olur/gelir
appetite comes with eating iştah yedikçe açılır
whatever goes around comes around ne ekersen onu biçersin
whatever goes around comes around etme bulma dünyası
when the wolf comes in at the door, love creeps out of the window yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden kaçar
nothing comes of nothing hiç bir şey durduk yere ortaya çıkmaz
nothing comes of nothing ateş olmayan yerden duman çıkmaz
nothing comes of nothing hiçbir şey durup dururken (durduk yere) olmaz
youth comes but once gençlik bir kere yaşanır
what goes around comes around keser döner sap döner gün gelir hesap döner
what goes around comes around eden bulur
what goes over the devil's back comes under his belly inleme ölürsün
what goes over the devil's back comes under his belly inleyen ölür
what goes over the devil's back comes under his belly ne ekersen onu biçersin
what goes over the devil's back comes under his belly eden bulur
what goes over the devil's back comes under his belly etme bulursun
all is fish that comes to his net yoluna çıkan her şeyden istifade etmesini bilmelisin
all is fish that comes to his net elinin altındakilerle bir şeyi başarma becerisini ifade eden atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly kim ne ederse kendine eder
what goes over the devil's back comes under his belly iyilik eden iyilik bulur kötülük eden kötülük bulur
what goes over the devil's back comes under his belly alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste
after the storm comes a calm her fırtınanın ardından bir güneş doğar
after a storm comes a calm her fırtınanın ardından bir güneş doğar
all is grist that comes to the mill hayatta edinilen her türlü tecrübe işe yarar
all is grist that comes to the mill ekmeğini taştan çıkarmak
after the storm comes a calm her fırtınanın ardından bir güneş doğar
after a storm comes a calm her fırtınanın ardından bir güneş doğar
all is grist that comes to the mill ekmeğini taştan çıkarmak
all is grist that comes to the mill hayatta edinilen her türlü tecrübe işe yarar
pride comes before the fall fazla özgüven başarısızlık getirir
pride comes before a fall fazla gurur/özgüven çöküşe neden olur
pride comes before the fall fazla gurur/özgüven çöküşe neden olur
pride comes before a fall fazla özgüven başarısızlık getirir
pride comes before the fall fazla özgüven insana hata yaptırır
pride comes before a fall fazla özgüven insanın önünde engel oluşturur
pride comes before a fall fazla gurur insanın gözünü kör eder
pride comes before the fall fazla özgüven insanın önünde engel oluşturur
pride comes before a fall fazla özgüven insana hata yaptırır
pride comes before the fall fazla gurur insanın gözünü kör eder
who comes uncalled, sits unserved Davetsiz gelen döşeksiz oturur
after rain comes sunshine her gecenin bir sabahı vardır
Colloquial
one's lucky number comes up v. şansı açılmak
one's lucky number comes up v. şansı yüzüne gülmeye başlamak
worse comes to worst expr. en kötü şartlarda
here comes one expr. işte bir tane geliyor
say the first thing that comes into your mind expr. aklına gelen ilk şeyi söyle
safety comes first expr. güvenlik her şeyden önce gelir
whoever he is and wherever he comes from expr. her kim ise ve nereden geliyorsa
love comes first expr. her şeyin başı sevgi/aşk
love comes first expr. önce sevgi gelir
love comes first expr. önce aşk gelir
bohIca (bend over, here it comes again) expr. ne yapacaksın (mecbur)
bend over, here it comes again expr. el mecbur
bohIca (bend over, here it comes again) expr. el mecbur
bend over, here it comes again expr. kaçınılmaz sorunlara ya da sıkıntılara hazırlıklı ol
bend over, here it comes again expr. sorun henüz bitmedi
bend over, here it comes again expr. bu kadarla bitmiyor
bohIca (bend over, here it comes again) expr. kaçınılmaz sorunlara ya da sıkıntılara hazırlıklı ol
bend over, here it comes again expr. dahası var
bend over, here it comes again expr. dahası da var
bend over, here it comes again expr. napacakasın (mecbur)
as it comes [uk/australia] expr. nasıl olursa
as it comes [uk/australia] expr. nasıl olduğu önemli olmayan
as it comes [uk/australia] expr. herhangi bir
if worst comes to worst expr. en kötü ihtimalle/ihtimalde
if worse comes to worst expr. daha kötüsü olursa
if worse comes to worst expr. çok gerekli olursa
if worst comes to worst expr. daha kötüsü olursa
if worst comes to worst expr. çok gerekli olursa
if worse comes to worst expr. işler hepten kötüleşirse
if worse comes to worst expr. işler tamamen kötüye giderse
if worst comes to worst expr. işler hepten kötüleşirse
if worse comes to worst expr. en kötü ihtimalle/ihtimalde
if worst comes to worst expr. işler tamamen kötüye giderse
Idioms
after the storm comes a calm n. fırtına sonrası sükunet
after the storm comes a calm n. fırtına sonrası sakinlik
if push comes to shove n. bıçak kemiğe dayanırsa
when push comes to shove n. bıçak kemiğe dayanırsa
comes with the territory n. bir işin olmazsa olmazı
comes with the territory n. bir işin/durumun doğal bir parçası
comes with the territory n. bir durumun ayrılmaz bir parçası
comes with the territory n. durumun gereği
eat until it comes out of one's ears v. tıka basa yemek
cross a bridge before one comes to it v. bir şeyin olacağından endişe etmek
cross that bridge before one comes to it v. bir şeyin olacağından endişe etmek
cross a bridge before one comes to it v. (bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek
cross that bridge before one comes to it v. (bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek
take each day as it comes v. günü birlik yaşamak
something comes into your head v. aklına gelmek
take something as it comes v. olduğu gibi kabul etmek
the curtain comes down on something v. (bir dönem) bitmek/sona ermek
(one's) number comes up v. piyango vurmak
(one's) number comes up v. şansı dönmek
(one's) number comes up v. talihi dönmek
(one's) number comes up v. şans yüzüne gülmek
hang up (one's) fiddle when (one) comes home v. eve gelince tüm neşesini yitirmek
hang up (one's) fiddle when (one) comes home v. ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
do what comes naturally v. sevişmek
hang up (one's) fiddle when (one) comes home v. eve gelince kendini kapatmak
do what comes naturally v. seks yapmak
do what comes naturally v. cinsel ilişkiye girmek
hang up (one's) fiddle when (one) comes home v. eve gelince hiçbir şey yapacak hali kalmamak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home v. eve gelince pestili çıkmak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home v. eve gelince hali kalmamak
cross a bridge when one comes to it v. sorunları öngörmemek
cross a bridge when one comes to it v. sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
cross a/that bridge before (one) comes to it v. bir şeyin olacağından endişe etmek
cross that bridge when (one) comes to it v. sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
cross that bridge when (one) comes to it v. o zaman geldiğinde düşünmek
cross that bridge when one comes to it v. o zaman geldiğinde düşünmek
cross a/that bridge before (one) comes to it v. (bir şey olmadan önce) yersiz yere ve aşırı endişelenmek
cross a/that bridge before (one) comes to it v. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapmak
cross that bridge when one comes to it v. sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
cross that bridge when one comes to it v. zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
cross a/that bridge before (one) comes to it v. vaktinden önce/erkenden telaş yapmak/karar almak
cross a/that bridge before (one) comes to it v. bir şey daha olmadan telaşına kapılmak
cross that bridge when (one) comes to it v. zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
(one's) boat comes in adv. başarılı olunduğu zaman
(one's) boat comes in adv. paraya kavuştuğu zaman
(one's) boat comes in adv. talih kuşu konduğunda
(one's) boat comes in adv. voliyi vurduğu zaman
(one's) boat comes in adv. köşeyi döndüğünde
(one's) boat comes in adv. talih yüzüne güldüğünde
(one's) boat comes in adv. kaderin çemberini kırdığı zaman
the crunch comes expr. işin zor yanı ortaya çıkıyor
when it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelinirse
if it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelinirse
when it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelindiğinde
if it comes to the crunch expr. en zor aşamaya gelindiğinde
when the time comes expr. zamanı gelince
when the crunch comes expr. zor zamanlar başladığında
the crunch comes expr. zorluklar başlıyor
when one's ship comes in expr. zengin olduğunda
when one's ship comes in expr. köşeyi döndüğünde
if the worst comes to the worst expr. hepten kötülediğinde
if the worst comes to the worst expr. işler tamamen kötüye gittiğinde
when one's ship comes home expr. çok zengin olunca
when one's ship comes in expr. çok zengin olunca
if the worst comes to the worst expr. daha kötüsü olursa ne yaparsın
if the worst comes to the worst expr. en kötüsü
what comes around goes around expr. etme bulma dünyası
worse comes to worst expr. en kötü ihtimalle
(if) worse comes to worst expr. en kötü ihtimalle
(if) worse comes to worst expr. işler hepten kötüleşirse
if push comes to shove expr. en olmadı (öyle yaparız)
when push comes to shove expr. en olmadı (öyle yaparız)
when the crunch comes expr. iş ciddiye bindiğinde
when it comes to the crunch expr. iş ciddiye bindiğinde
what goes around comes around expr. ne ekersen onu biçersin
nothing comes without a price expr. her şeyin bir bedeli vardır
if push comes to shove expr. iş o raddeye gelirse
when push comes to shove expr. iş o raddeye gelirse
when push comes to shove expr. iş o noktaya gelirse
if push comes to shove expr. iş o noktaya gelirse
when it comes right down to it expr. her şey göz önüne alındığında
the hair comes out and the gloves come off expr. takke düştü kel göründü
when crunch time comes expr. işler sarpa sardığında
bend over, here it comes again expr. dahası da var
bend over, here it comes again expr. daha dur, bu kadarla bitse iyi
when (one's) boat comes in expr. köşeyi döndüğünde
what it (all) comes down to expr. esas mesele
what it (all) comes down to expr. geriye kalan tek şey
what it (all) comes down to expr. işin özü
when (one's) boat comes in expr. talih yüzüne güldüğünde
what it (all) comes down to expr. asıl mesele
when (one's) boat comes in expr. zengin olduğunda
after saturday comes sunday expr. (aşırı islamcılara atfedilen arapça deyiş) önce yahudilerin, sonra hristiyanların kellesi gidecek
(if) worse comes to worst expr. çok gerekli olursa
what it (all) comes down to expr. meselenin özü
(one's) ship comes in expr. (biri) zengin olduğu zaman
(one's) ship comes in expr. (biri) köşeyi döndüğü zaman
(one's) ship comes in expr. (biri) başarılı olduğu zaman
(one's) ship comes in expr. (biri) düze çıktığı zaman
(one's) ship comes in expr. (biri) paraya kavuştuğu zaman
always turns up (comes back) like a bad penny expr. kapıdan kovsan bacadan girer
always turns up (comes back) like a bad penny expr. istenmeyen kişi zamansız çıkagelirmiş
always turns up (comes back) like a bad penny expr. tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır
it all comes out in the wash expr. her şey yoluna girer
it all comes out in the wash expr. normale döner
it all comes out in the wash expr. hiçbir şey gizli kalmaz
it all comes out in the wash expr. her şey gelip geçer
it all comes out in the wash expr. her şey açığa/temize çıkar
it all comes out in the wash expr. hep böyle gitmez
it all comes out in the wash expr. zamanla düzelir
when your ship comes in expr. düze çıkınca
when it comes to something/to doing something expr. (bir şey/bir şey yapmak) söz konusu olduğunda
when ship comes in expr. talihi/şansı döndüğünde
when your boat comes in expr. parayı bulunca
when your boat comes in expr. zengin olduğunda
when your ship comes in expr. köşeyi döndüğünde
when it comes to something/to doing something expr. (bir şey/bir şey yapmak) söz konusu olunca
when ship comes in expr. talih yüzüne güldüğünde
when my ship comes in expr. köşeyi döndüğümde
when it comes to something/to doing something expr. (bir şeye/bir şey yapmaya) gelince
when it comes to (someone or something) expr. (biri/bir şey) söz konusu olunca
when your ship comes in expr. çok zengin olunca
when your boat comes in expr. köşeyi döndüğünde
when your ship comes in expr. parayı bulunca
when it comes to (someone or something) expr. (biri/bir şey) denilince/denince
when ship comes in expr. düze çıkınca
when ship comes in expr. köşeyi döndüğünde
when my ship comes in expr. zengin olduğumda
when your boat comes in expr. düze çıkınca
when ship comes in expr. paraya kavuştuğunda
when your boat comes in expr. çok zengin olunca
when it comes to (someone or something) expr. (birine/bir şeye) gelince
when my ship comes in expr. çok zengin olunca
when it comes to (someone or something) expr. (biri/bir şey) söz konusu olduğunda
when your ship comes in expr. zengin olduğunda
Speaking
first comes health n. her şeyin başı sağlık
it comes to the same thing expr. aynı kapıya çıkar
here comes expr. karşınızda
when it comes to money expr. iş paraya geldiğinde
when it comes to money expr. konu para olduğunda
if it comes to that expr. iş oraya gelirse
if it comes to that expr. eğer iş oraya varırsa
if it comes to that expr. eğer öyleyse
when the time comes expr. sırası gelince
when the time comes expr. zamanı gelince
when the time comes expr. vakti gelince
as soon as he/she comes expr. gelir gelmez
when push comes to shove expr. bıçak kemiğe dayandığında
what goes around comes around expr. ne ekersen onu biçersin
the first thing that comes to mind expr. ilk akla gelen şey
the first thing that comes to mind expr. ilk akla gelen
when it comes right down to it expr. gerçekten düşününce
misfortune never comes alone expr. aksilikler üst üste gelir
when the time comes expr. zamanı geldiğinde
when the time comes expr. sırası geldiğinde
when monday comes expr. pazartesi geldiğinde/olduğunda
when it comes to money expr. iş paraya gelince
when it comes to money expr. konu paraya gelince
when it comes to money expr. iş para konusuna gelince
what if he comes back? expr. ya geri gelirse?
the moment the sun comes up expr. güneş doğar doğmaz
when push comes to shove expr. işin şakası kalmayınca
when push comes to shove expr. iş ciddileşince
when push comes to shove expr. işler ciddiye binince
he comes and goes a lot expr. sık sık gelip gider
the only thing that comes out of this conversation expr. bu muhabbetten çıkarılacak tek sonuç
the only thing that comes out of this conversation expr. bu muhabbetten çıkacak tek sonuç
mom knows best when it comes to making a decision expr. bir karar vermeye gelince annem en iyisini bilir
when it comes to finance expr. iş finansa geldiğinde
health comes first expr. önce sağlık gelir
health comes first expr. her işin başı sağlık
health comes first expr. her şeyin başı sağlık
when it comes to creativity expr. iş yaratıcılığa geldiğinde
the sun comes up in three hours expr. üç saate kadar güneş doğacak
the sun comes up in three hours expr. güneş üç saat içinde doğacak
he never comes to see me expr. beni görmeye hiç gelmez
one goes another comes expr. biri gider biri (diğeri) gelir
when he comes for you expr. senin için geldiğinde
what comes after this? expr. bundan sonra ne geliyor?
this is what it comes to expr. işte olayın geldiği nokta bu
when he comes home expr. o, eve geldiğinde
when she comes home expr. o, eve geldiğinde
...that comes to my mind expr. aklıma gelen
the water comes out brown expr. (musluktan) su kahverengi akıyor
if tomorrow never comes expr. yarına çıkamazsam
he never comes late expr. asla geç gelmez
when we say paris the first thing that comes to our mind is the eiffel tower expr. paris denilince akla ilk eyfel kulesi gelir
when we say paris the first thing that comes to our mind is the eiffel tower expr. paris denince akla ilk eyfel kulesi gelir
nothing comes to my mind expr. aklıma hiçbir şey gelmiyor
when it comes to talking about the qualities of a good friend expr. iyi bir arkadaşın nitelikleri hakkında konuşmaya gelince
Textile
thread comes unthreaded n. iplik deliğinden geçmiyor
Marine
the anchor comes home expr. çapa gemiye çekiliyor
Anatomy
vena comes n. artere eşlik eden damar
Education
a paper given to a student who comes to class late n. geç kağıdı
Slang
do what comes naturally v. malum şeyi yapmak
do what comes naturally v. seks yapmak
do what comes naturally v. mercimeği fırına vermek
do what comes naturally v. sevişmek
do what comes naturally v. işi pişirmek
what goes around comes around expr. bugün yediğin hurmalar yarın kıçını tırmalar