Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Historia
davada
Significados de
"davada"
en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
Politics
1
Politics
davada
dawwada
n.
2
Politics
davada
dawada
n.
3
Politics
davada
duwwud
n.
Significados de
"davada"
con otros términos en diccionario inglés turco: 53 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
davada yakışık almayan ıslah
departure
n.
2
General
davada nihai karar öncesi geçici nitelikte (tedbir)
provisional
adj.
Phrases
3
Phrases
huzurdaki davada
in the case before the court
n.
4
Phrases
mahkemenin huzurundaki davada
in the case before the court
expr.
5
Phrases
(mahkeme) huzurdaki davada
in the case before the court
expr.
Idioms
6
Idioms
davada bulunmak
meet the case
v.
7
Idioms
davada delilleri ve iddiaları sunmayı tamamlamak
rest your case
v.
Speaking
8
Speaking
bu davada kaç kişi çalışıyor?
how many people are working on this case?
expr.
Law
9
Law
davada kar ortaklığı
champerty
n.
10
Law
ayni bir ihtilafa dair davada verilen karar
judgement in rem
n.
11
Law
ayni bir ihtilafa dair davada verilen karar
judgment in rem
n.
12
Law
bir davada karşı tarafa yardımcı olan kanıt sunan tanık
hostile witness
n.
13
Law
bir gayri-reşit adına dava açmak ve onu davada temsil etmek üzere mahkeme tarafından atanan vasi
guardian ad litem
n.
14
Law
bir tanığın taraf tuttuğu, taraflardan birine düşmanlığı, davada kişisel ilişkisi veya kötü şöhret sahibi olması nedeniyle ifadesinin gerçeğe aykırı olduğunu iddia etme
impeachment of a witness
n.
15
Law
bir davada karşı tarafa yardımcı olan kanıt sunan tanık
adverse witness
n.
16
Law
bir davada davalıyı temsilen kullanılan hayali isim
richard roe
n.
17
Law
bir özel davada davalının mahkemede hazır bulunmasını tekeffül eden kefil
bail below
n.
18
Law
bir davada davalının yargılama neticesinde mahkum olması halinde mahkeme masraflarını ve mahkum olduğu ücreti ödeyeceğini aksi takdirde onun yerine ödemede bulunacağına dair kefalette bulunan kimse
bail above
n.
19
Law
bir kimsenin çıkarı olduğu davada kendini yargılayamaması
nemo judex in causa sua
n.
20
Law
bir kimsenin çıkarı olduğu davada kendini yargılayamaması
nemo judex in sua causa
n.
21
Law
davada olması gereken birinin dava dışı bırakılması
non-joinder
n.
22
Law
davada sonuca bağlanamama
under judgment
n.
23
Law
davacı ve davalının aynı davada birleştirilmesi
joinder in issue
n.
24
Law
davada haklı çıkan taraf
prevailing party
n.
25
Law
davada herhangi bir çıkarı olmadığı halde kanuni usullere uygunluğu sağlamak için davacı olan kimse
nominal plaintiff
n.
26
Law
davada olması gereken birinin dava dışı bırakılması
nonjoinder
n.
27
Law
davada tanık durumunda bulunan kimse
prosecuting witness
n.
28
Law
davada sonuca bağlanamama
sub-judice
n.
29
Law
davada yapılan itiraz
demurrer
n.
30
Law
ilgisinin bulunmadığı bir davada taraflardan birine yardım etme
champerty
n.
31
Law
ilgisinin bulunmadığı bir davada taraflardan birine yardım etme
maintenance
n.
32
Law
ilgisinin bulunmadığı bir davada taraflardan birine yardım etme
champarty
n.
33
Law
kişinin davada masum olduğunu iddia etmemesi ya da suçlu olduğunu kabul etmemesi
no contest
n.
34
Law
mahkeme kararının kanuna aykırı veya hükümsüz olduğunun başka bir davada dolaylı olarak iddia edilmesi
collateral impeachment
n.
35
Law
(davada) taraf
litigant
n.
36
Law
davada tarafsız kişi veya oluşumların taraflardan birine kanuna aykırı olarak yaptığı para yardımı
maintenance
n.
37
Law
üçüncü tarafın davada iyi niyeti olmaksızın davacıya yardım sağlaması
maintenance
n.
38
Law
eşin daha sonradan davada gerekçe olarak kullanılacak davranışlara onay vermesi
connivence
n.
39
Law
davacı tarafından bir davada sunulan olguların beyanı
condescendence [scotland]
n.
40
Law
(davada) yeminsiz beyan
suggestion
n.
41
Law
(davada) ilk konuşan olmak
open
v.
42
Law
(davada veya yasal işlemde) taraf olarak yer almak
implead
v.
43
Law
önceki kararın bir diğer davada uygulanamazlığını öne sürmek
distinguish
v.
44
Law
davada yapılan savunma ile ilgili
causidical
adj.
45
Law
davada kullanılan
trial
adj.
46
Law
davada kanıt olarak gösterilebilir
pleadable
adj.
47
Law
görülmekte olan davada
in the instant case
expr.
48
Law
davada ispat yükümlülüğü bulunan tarafın kanıt sunma aşaması
in chief
expr.
Politics
49
Politics
davada taraf olma
being a party to the legal proceedings
n.
50
Politics
davada taraf olmak
be a party to the legal proceedings
v.
Archaic
51
Archaic
dilekçe vermede, davada aciliyet
instance
n.
52
Archaic
dilekçede, davada baskı uygulama
instance
n.
53
Archaic
davada söylenti ile ileri sürülen iddialar
parol
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of davada
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy