do well - Turco Inglés Diccionario
Historia

do well

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "do well" en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
do well v. becermek
General
do well v. durumu iyi olmak
do well v. iyi etmek

Significados de "do well" con otros términos en diccionario inglés turco: 136 resultado(s)

Inglés Turco
General
never-do-well n. serseri
never-do-well n. işe yaramaz kimse
ne'er-do-well n. beceriksiz
never-do-well n. beceriksiz
ne'er-do-well n. hiçbir işi beceremeyen (kimse)
ne'er-do-well n. serseri
well-to-do family n. varlıklı aile
well-to-do man n. zengin adam
do well and easily v. döktürmek
do well in the exam v. sınavda başarılı olmak
do well in the exam v. sınavda iyi yapmak
do something well-timed v. isabet etmek
not do as well as expected at the box office v. gişede umduğunu bulamamak
not do as well as expected at the box office v. gişede beklediğini bulamamak
Phrases
it's never too late to do well expr. iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir
Proverb
if you want a thing done well do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want a thing done well do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want a thing done well/right, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want a thing done well/right, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want a thing done well/right, do it yourself bir şey iyi/doğru yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want it done well, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want it done well, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want it done well, do it yourself bir iş iyi yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want something done well, do it yourself bir iş iyi yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well/right, do it yourself bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın
if you want something done well/right, do it yourself kendi ununu kendin öğüt
if you want something done well/right, do it yourself bir şey iyi/doğru yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın
Colloquial
do-well by v. gerçek değerini vermek
do-well by v. hakkını vermek
can't very well (do something) v. gidip de (bir şeyi) yapamamak
can't very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) yersiz olmak
can't very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) pek de doğru/uygun olmamak
can't very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) mantıklı olmamak
can't very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) mümkün olmamak
couldn’t very well (do something) v. gidip de (bir şeyi) yapamamak
couldn’t very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) yersiz olmak
couldn’t very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) pek de doğru/uygun olmamak
couldn’t very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) mantıklı olmamak
couldn’t very well (do something) v. (bir şeyi yapmak) mümkün olmamak
do well for (oneself) v. işleri iyi olmak
do well for (oneself) v. iyi kazanmak
do well for (oneself) v. başarılı olmak
do well out of (someone or something) v. (bir işten) iyi para yapmak
do well out of (someone or something) v. (bir işten) iyi kâr etmek
do well out of (someone or something) v. (birinden veya bir işten) iyi para kazanmak
be (just) as well (to do something) v. (bir şeyi yapmak) akıllıca olmak
be (just) as well (to do something) v. (bir şeyi yapmakta) yarar olmak
be (just) as well (to do something) v. (bir şeyi yapmak) mantıklı olmak
be (just) as well (to do something) v. (bir şeyi yapmak) iyi olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. yeri güzel, uygun, iyi olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. yeri rahat, elverişli, yakın olmak
do well by (one) v. (birinin) hakkını vermek
do well by (one) v. (birine) gerçek değerini vermek
do well by (one) v. (birine) gereken saygıyı göstermek
do well by (one) v. (birine) hak ettiği saygıyı göstermek
do well by (one) v. (birine) hak ettiği şekilde iyi davranmak
do well by somebody v. birine cömert davranmak
do well by somebody v. birine eli açık davranmak
do well out of somebody/something v. birinden/bir işten iyi para kazanmak
do well out of somebody/something v. birinden/bir işten iyi kar etmek
do well to do something v. bir şeyi yapmak iyi olmak
do well to do something v. bir şeyi yapmak mantıklı olmak
do well to do something v. bir şeyi yapmak akıllıca olmak
well do it then expr. öyleyse yap da görelim
well do it then expr. yap o halde
can’t/couldn’t very well do something expr. (bir şey yapmak) abes olmak
can’t/couldn’t very well do something expr. yersiz olmak
can’t/couldn’t very well do something expr. (bir şey yapmak) hiç de mantıklı olmamak
(well) what do you know expr. bil bakalım, (dolapta) ne var
(well) what do you know expr. bil bakalım, ne oldu
(well) what do you know expr. bak sen şu işe
(well) what do you know expr. vay be
you know as well as I do expr. senin de bildiğin gibi
you know as well as I do expr. ikimiz de biliyoruz ki
you know as well as I do expr. sen de biliyorsun ki
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
can't/couldn't very well do something expr. bir şey yapılmasa iyi olur
can't/couldn't very well do something expr. bir şeyin yapılması doğru olmaz
Idioms
ne’er-do-well n. beceriksiz ve işe yaramaz kimse
do well by doing good v. başkalarına iyilik yaparak/yardımcı olarak toplumda yer edinmek
do well by doing good v. doğru/iyi/yararlı işler yaparak sosyal ve parasal başarı kazanmak
do well for yourself v. başarılı olmak
can't very well (do something) v. (yapması) uygun olmamak
can't very well (do something) v. (yapması) mantıklı olmamak
can't very well (do something) v. (yapması) doğru olmamak
can't very well (do something) v. (yapması) münasip olmamak
couldn’t very well do something v. (yapması) uygun olmamak
couldn’t very well do something v. (yapması) mantıklı olmamak
couldn’t very well do something v. (yapması) doğru olmamak
couldn’t very well do something v. (yapması) münasip olmamak
can't very well do something v. (yapması) uygun olmamak
can't very well do something v. (yapması) mantıklı olmamak
can't very well do something v. (yapması) doğru olmamak
can't very well do something v. (yapması) münasip olmamak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. avantajlı, iyi bir konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. ideal, elverişli bir konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. konumu iyi, uygun olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. yeri iyi, uygun olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. iyi, uygun yerde olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. iyi, uygun bir konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. iyi, uygun konumlandırılmış olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something v. iyi yere dükkan açmış olmak
well-to-do adj. müreffeh
well-to-do adj. rahatı yerinde
well-to-do adj. tuzu kuru
well-to-do adj. varlıklı
well-to-do adj. zengin
(well) worth your while (to do something) adj. (bir şey yapmak) harcadığı zamana değer
(well) worth your while (to do something) adj. (bir şey yapmak) ayırdığın zaman değer
well-to-do expr. hali vakti yerinde
(one) would do well to (do something) expr. (bir şeyi) yapsan iyi olur
Speaking
how well do you know your friend? expr. arkadaşını ne kadar iyi tanıyorsun?
how well do they know each other? expr. birbirlerini ne kadar iyi biliyorlar/tanıyorlar?
do you cook well? expr. güzel yemek yapar mısın?
when things do not go well expr. işler iyi gitmediğinde
do you cook well? expr. iyi yemek yapar mısın?
how well do you know him? expr. onu ne kadar iyi tanıyorsun?
how well do you know her? expr. onu ne kadar iyi tanıyorsun?
you might as well do something expr. (boş boş durmaktansa) bir şeyler yapsan iyi olur
Sport
do jolly well v. çok iyi yapmak
Cinema
do well at the box office n. iyi bir gişe yapmak
do well at the box office v. gişe yapmak
Slang
neer-do-well n. hiçbir faydalı işe yaramayan lüzumsuz kimse
ne'er-do-well n. gereksiz ve işe yaramayan tip