düşüren - Turco Inglés Diccionario
Historia

düşüren



Significados de "düşüren" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
General
düşüren step-down adj.
düşüren louring adj.
düşüren demissionary adj.
Technical
düşüren step-down adj.

Significados de "düşüren" con otros términos en diccionario inglés turco: 165 resultado(s)

Turco Inglés
General
küçük düşüren depreciator n.
kendini gülünç duruma düşüren exhibitioner n.
küçük düşüren davranış affront n.
dalış tüplerinin yüksek basıncını dalgıçların nefes alabilecekleri makul basınca düşüren bir supap regulator n.
tuzağa düşüren kimse decoy n.
takattan düşüren enervator n.
küçük düşüren degrader n.
tuzağa düşüren ensnarer n.
tuzağa düşüren kişi decoyer n.
dostları birbirine düşüren kimse alienator n.
solucan düşüren anthelminthic n.
tuzağa düşüren snarer n.
küçük düşüren humiliator n.
küçük düşüren debaser n.
güçten düşüren hastalık decline n.
bir olay üzerine manzum şekilde ebced hesabıyla tarih düşüren kişi historian n.
fiyat düşüren kimse reducer n.
değer düşüren kimse cheapener n.
itibar düşüren kimse cheapener n.
tuzağa düşüren kimse trammeler n.
düşüren kimse underminer n.
sürekli diğer insanları güç duruma düşüren veya utandıran kimse enfant terrible n.
zayıf düşüren şey enfeebler n.
güçten düşüren şey weakener n.
harika görünüp aslında aldananları gülünç duruma düşüren şaka mare's-nest n.
zeka düşüren şey witworm [obsolete] n.
tuzağa düşüren şey meshes n.
dehşete düşüren şey horrification n.
küçük düşüren şey mortification n.
küçük düşüren şey mortifier n.
tuzağa düşüren şey lure n.
tuzağa düşüren kimse lure n.
tuzağa düşüren şey lurer n.
tuzağa düşüren kimse lurer n.
sık sık bir şeyleri düşüren kimse butter-fingered n.
bir şeyin değerini düşüren kimse depreciator n.
kıymeti düşüren kimse depreciator n.
kıymet düşüren şey depreciator n.
dehşete düşüren şey heartstopper n.
konuşmacıyı zor duruma düşüren kimse heckle n.
gölge düşüren kimse overshadower n.
küçük düşüren davranış confrontment [obsolete] n.
ümitsizliğe düşüren kadın disenchantress n.
gözden düşüren şey disgrace n.
küçük düşüren davranış dishonour [uk] n.
küçük düşüren davranış dishonor [us] n.
dehşete düşüren sonuç dismay [obsolete] n.
umutsuzluğa düşüren durum dismay [obsolete] n.
gözden düşüren kimse disparager n.
düşüren şey downer n.
zayıf düşüren etki palsy n.
elden ayaktan düşüren şey palsy n.
erkekleri tuzağa düşüren fettan kadın femme fatale n.
tuzağa düşüren kimse roper n.
gölge düşüren kimse fouler n.
hileyle tuzağa düşüren kimse spider n.
hayrete düşüren şey surprise party n.
leke düşüren (itibara vb) defamatory adj.
insanı hayrete düşüren amazing adj.
dehşete düşüren appalling adj.
kendini gülünç duruma düşüren exhibitory adj.
hayrete düşüren stupendous adj.
dehşete düşüren horrible adj.
kendini küçük düşüren abject adj.
leke düşüren defamatory adj.
hayranlıkla hayrete düşüren awesome adj.
elden ayaktan düşüren debilitating adj.
hayrete düşüren astounding adj.
hayrete düşüren surprising adj.
hayrete düşüren amazing adj.
hayrete düşüren shocking adj.
küçük düşüren derogatory adj.
küçük düşüren disparaging adj.
küçük düşüren derogative adj.
küçük düşüren abject adj.
tuzağa düşüren captious adj.
kuvvetten düşüren enervative adj.
vücudun bağışıklığını düşüren virulent adj.
küçük düşüren ludificatory adj.
mod düşüren depressant adj.
küçük düşüren derisive adj.
karakter veya saygınlığa gölge düşüren derogatory adj.
küçük düşüren diminutive adj.
gözden düşüren disgracive [obsolete] adj.
dehşete düşüren dismayful adj.
hayrete düşüren dumfounding adj.
elden ayaktan düşüren paralyzing adj.
hayrete düşüren fearful adj.
cezaevine düşüren penitentiary adj.
herkesi telaşa düşüren scare adj.
dehşete düşüren schrecklich adj.
kendini küçük düşüren self-abasing adj.
kendini küçük düşüren self-deprecatory adj.
ikileme düşüren dilemmatic adj.
elden ayaktan düşüren bir şekilde paralysingly adv.
elden ayaktan düşüren bir şekilde paralyzingly adv.
Phrasals
görüş mesafesini düşüren hava şartları altında kalmak sock in v.
görüş mesafesini düşüren hava şartları içerisinde kalmak sock in v.
Colloquial
kendini ele veren/maskesini düşüren şey a dead giveaway n.
hayrete düşüren şey gasper n.
Idioms
nefsine yenik düşüren her şey the world, the flesh, and the devil n.
itibarına gölge düşüren leke süren şey a blot on the escutcheon [uk] n.
ismine/ailesinin adına leke süren/gölge düşüren şey a blot on the escutcheon [uk] n.
itibarına gölge düşüren leke süren şey a blot on the escutcheon [uk] n.
ismine/ailesinin adına leke süren/gölge düşüren şey a blot on the escutcheon [uk] n.
ismine/ailesinin adına leke süren/gölge düşüren şey a blot on one's escutcheon [uk] n.
itibarına gölge düşüren leke süren şey a blot on one's escutcheon [uk] n.
ismine/ailesinin adına leke süren/gölge düşüren şey a blot on one's escutcheon [uk] n.
ele veren/maskesini düşüren şey dead giveaway n.
gölge düşüren bir konu sour note n.
insanı hayrete düşüren hikayeler anlatmak beat banagher [obsolete] v.
Trade/Economic
kart sahibinin hesabından alışveriş tutarını doğrudan düşüren kart debit card n.
Technical
basınç düşüren decompressor n.
hidrolik sisteminde tazyik düşüren supap debooster valve n.
tekerlekleri kazıklatmadan ve kaydırmadan hızını düşüren fren anti-skid brake n.
Electric
alternatif akımın gerilimini düşüren bir cihaz adapter n.
Mechanic
hızı ikiye bir oranında düşüren veya artıran bir dişliye ait two-to-one adj.
hızı ikiye bir oranında düşüren veya artıran bir dişliyle ilgili two-to-one adj.
Medical
bağırsak kurdunu düşüren ilaç taeniafuge n.
bağırsak kurdunu düşüren ilaç teniafuge n.
hastayı güçten düşüren baş ağrıları debilitating headaches n.
(ilaç gibi) kan basıncını düşüren madde depressor n.
akciğer vereminin hastayı güçten düşüren evresi consumption n.
kan basıncını düşüren antihypertensive adj.
zayıf düşüren tabetic adj.
kan şekerini düşüren hypoglycaemic [uk] adj.
kan basıncını düşüren hypotensive adj.
Psychology
kişiyi yorgun ve elden ayaktan düşüren bir duygusal rahatsızlık nervous exhaustion n.
Physiology
yağ oranını düşüren antifat adj.
Pathology
hastayı güçten düşüren kas gerilmesi kaynaklı bozukluk repetetive strain injury n.
kan şekerini düşüren hypoglycemic [us] adj.
Pharmaceutics
kan basıncını düşüren ilaçlar rauwolfia alkaloids n.
kan basıncını düşüren antihipertansif bir ilaç markası normodyne® n.
sabit doz atenolol ve diüretikten oluşan, kan basıncını düşüren bir ilaç tenoretic® n.
kan basıncını düşüren ilaç antihypertensive n.
kan basıncını düşüren ilaç antihypertensive drug n.
kan basıncını düşüren ilaçlar antihypertensive drugs n.
kan basıncını düşüren ve kalp krizinden sonra verilen ace inhibitörü türünde bir ilaç (ticari marka) zestril® n.
kan damarlarını genişleterek kan basıncını düşüren ilaçlar vasodilators n.
hidroklorotiazit gibi idrar söktürücüleri içeren ve kan basıncını düşüren bir ilaç markası maxzide® n.
kompleks karbonhidratların bağırsakta parçalanmasını engelleyerek kan şekerini düşüren ve tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan bir ilaç miglitol n.
merkezi sinir sistemine etki ederek kan basıncını düşüren antihipertansif bir ilaç wytensin® n.
kan şekerini düşüren madde hypoglycaemic [uk] n.
kan şekerini düşüren ajan hypoglycaemic [uk] n.
kan şekerini düşüren madde hypoglycemic [us] n.
kan şekerini düşüren ajan hypoglycemic [us] n.
kandaki trigliserit seviyesini düşüren bir ilaç markası lopid® n.
kandaki trigliserit seviyesini düşüren bir ilaç gemfibrozil n.
kandaki düşük yoğunluklu lipoprotein konsantrasyonunu düşüren bir ilaç gemfibrozil n.
insülin direncini düşüren oral bir ilaç pioglitazone n.
ateş düşüren febrifuge adj.
Chemistry
yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan, kan basıncını düşüren bir ilaç aldomet® n.
yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan, kan basıncını düşüren bir ilaç methyldopa n.
yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan, kan basıncını düşüren bir ilaç alpha methyl dopa n.
Biology
hastalığa direnci düşüren abiotrophic adj.
Botanic
ürün verimliliğini düşüren bir tarla bitkisi fireball n.
ürün verimliliğini düşüren bir tarla bitkisi firebush n.
ürün verimliliğini düşüren bir tarla bitkisi fire-bush n.
böcekleri tuzağa düşüren insectivorous adj.
Hunting
toplu tabancalarda horozu kuran düşüren ateşleme iğnesi hizasından yukarı iten tetik sistemi trible action n.
taşıdığı avı yarı yolda düşüren köpek dropper n.
Tennis
topu filenin dibine düşüren kısa vuruş dink n.
Baseball
topu düşüren oyuncu muffin n.
Slang
burun düşüren osuruk cheezer n.
kendini komik duruma düşüren tip assclown n.