ettiren - Turco Inglés Diccionario

ettiren

Significados de "ettiren" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
Linguistics
ettiren causer n.

Significados de "ettiren" con otros términos en diccionario inglés turco: 103 resultado(s)

Turco Inglés
General
rezervasyonunu iptal ettiren müşteriden alınan bedel cancellation charge n.
tahliye ettiren kişi dispossessor n.
kabul ettiren establisher n.
beraat ettiren exonerator n.
icap ettiren entailer n.
emekten tasarruf ettiren (makine vb) laboursaver n.
kanal teknesini ayağıyla hareket ettiren kimse legger n.
kardan ziyade zarar ettiren şey money-loser n.
hareket ettiren şey movent n.
başlamış eylemi devam ettiren kimse mover n.
başlamış eylemi devam ettiren şey mover n.
acele eden/ettiren hastener n.
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam roll back n.
kabul ettiren şey ingratiation n.
kabul ettiren şey ingratiation n.
rahat ettiren kadın comfortress n.
döner matkap ucunu hareket ettiren çubuk drill rod n.
kar ettiren şey prospect n.
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet pushback n.
neslini devam ettiren hayvan survivor n.
devam ettiren continuing adj.
beraat ettiren exculpatory adj.
ifraz ettiren excretive adj.
hareket ettiren locomotive adj.
emekten tasarruf ettiren laboursaving adj.
hareket ettiren driving adj.
en çok getiren/kar ettiren top-grossing adj.
emekten tasarruf ettiren labour-saving adj.
rahat ettiren amenity adj.
tövbe ettiren attritive adj.
kendini idame ettiren self-sustaining adj.
hareket ettiren motory adj.
hareket ettiren locomotory adj.
itiraz ettiren objectionable adj.
isyan ettiren objectionable adj.
beraat ettiren disculpatory adj.
pırpır ettiren palpitant adj.
devam ettiren continuant adj.
tahmin ettiren precursive adj.
isabet ettiren scoring adj.
Colloquial
kablolu yayın aboneliğini iptal ettiren kişi cord cutter n.
Idioms
gözleri bayram ettiren şey a sight for sore eyes n.
gözleri bayram ettiren şey sight for sore eyes n.
gözleri bayram ettiren şey a sight for sore eyes n.
gözleri bayram ettiren kimse/şey olmak be a sight for sore eyes v.
Trade/Economic
hisse senedini sorumsuz bir şahsa tescil ettiren hissedar nonregistered stockholder n.
sigorta ettiren insurant n.
sigorta ettiren policy owner n.
tescil ettiren registrant n.
sigorta ettiren policyholder n.
Law
beraat ettiren acquitter n.
ipotek ettiren mortgagor n.
kiracıyı tahliye ettiren ejector n.
şahitlere yemin ettiren görevli commissioner for oath n.
Industry
dolgu malzemesini hareket ettiren işçi filler n.
dolgu malzemesini hareket ettiren işçi backfiller n.
hareket ettiren kimse bucker n.
Insurance
sigorta ettiren insurant n.
sigorta ettiren insurance taker n.
sigorta ettiren policy owner n.
Technical
malzemeleri eğimde yerçekimiyle aşağı hareket ettiren konveyör toboggan n.
valf hareket ettiren mekanizma valve gear n.
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam rollback n.
küçük çark milini hareket ettiren yay fiddle bow n.
(kamerada) filmi hareket ettiren diş shuttle n.
saat sarkacını hareket ettiren çatallı çubuk crutch n.
Electric
disk kaydında kesici ucu elektrik girişine göre hareket ettiren bir cihaz cutter n.
Mechanic
bir tür mil ile kaldırılarak vanayı hareket ettiren dikey çubuk lifting rod n.
Textile
boya teknesinde deri işlenirken boyaya daldırılan kısmı hareket ettiren döner çarklı tekerlek paddle wheel n.
boya teknesinde deri işlenirken boyaya daldırılan kısmı hareket ettiren döner çarklı tekerlek paddlewheel n.
Automotive
dişliyi hareket ettiren parka tumbler n.
Railway
arkadakileri hareket ettiren ilk tekerlek seti driver n.
lokomotifi hareket ettiren şaftın kovanı driving box n.
Marine
kürek çekerken vücudun kürekleri hareket ettiren kısımları oarage n.
kaptan köşkündeki dümenin hareketi ile geminin kıç tarafındaki dümen donanımını hareket ettiren hidrolik mekanizma telemotor n.
Medical
göz küresini dışa doğru hareket ettiren kas abducens muscle n.
Anatomy
gözü hareket ettiren ve gözün dış kaslarını besleyen sinir nervus oculomotorius n.
omuz bölgesinde yer alan, omuz ve kolları hareket ettiren iki kastan her biri teres n.
omuz bölgesinde yer alan, omuz ve kolları hareket ettiren iki kastan her biri teres muscle n.
yüzdeki motor ve çiğneme kaslarını hareket ettiren ana duyu siniri trigeminal n.
yüzdeki motor ve çiğneme kaslarını hareket ettiren ana duyu siniri fifth cranial nerve n.
yüzdeki motor ve çiğneme kaslarını hareket ettiren ana duyu siniri nervus trigeminus n.
yüzdeki motor ve çiğneme kaslarını hareket ettiren ana duyu siniri trigeminus n.
yüzdeki motor ve çiğneme kaslarını hareket ettiren ana duyu siniri trigeminal nerve n.
yüzdeki motor ve çiğneme kaslarını hareket ettiren ana duyu siniri trigeminus nerve n.
göz küresinin üst kısmında bulunup gözü aşağı ve yana hareket ettiren uzun ve ince bir kas oblique n.
göz küresinin üst kısmında bulunup gözü yukarı ve yana hareket ettiren kısa bir kas oblique n.
Psychology
nesneleri zihinsel ya da ruhsal güçle hareket ettiren telekinetic adj.
Physiology
kılları hareket ettiren pilomotor adj.
Social Sciences
samoa'da kuşaklar boyunca varlığını devam ettiren aile aiga n.
samoa'da kuşaklar boyunca varlığını devam ettiren aile ainga n.
Linguistics
aracı ettiren mediating causer n.
üst-ettiren top causer n.
üst-ettiren super causer n.
üst-ettiren primary causer n.
History
(orta çağ'ın sonlarında) zorla hristiyan olup kendi inancını gizlice devam ettiren ispanyol veya portekizli yahudi converso n.
Religious
beraat ettiren absolutory adj.
Military
top arabasının üzerinde arabayı ileri-geri hareket ettiren kanca draught hook n.
Cinema
motor sistemiyle çalışan kuklaları hareket ettiren teknoloji animatronics n.
motor sistemiyle çalışan kuklaları hareket ettiren teknolojiye ait veya ilgili animatronic adj.
motor sistemiyle çalışan kuklaları hareket ettiren teknolojiyle çalışan animatronic adj.
Printery
bazı baskı makinelerinde merdaneyi hareket ettiren çelik çubuk chill n.
(ulusal acil durum zamanında) banknot ayırt ettiren işaret overprint n.