holes - Turco Inglés Diccionario
Historia

holes

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "holes" en diccionario turco inglés : 11 resultado(s)

Inglés Turco
General
holes n. boşluklar
holes n. oyuklar
holes n. çukurlar
holes n. içi dolu oyuklar
holes n. su kütlesindeki derin yerler
holes n. madenler
holes n. kuyular
holes v. hole - holes
Technical
holes n. duvar delikleri
holes n. n tipi silikon
Computer
holes n. yuva

Significados de "holes" con otros términos en diccionario inglés turco: 110 resultado(s)

Inglés Turco
General
double holes n. çift delik
black holes n. kara delikler
bullet holes n. kurşun delikleri
road with holes n. çukurlu yol
riddle with holes v. delik deşik etmek
pick holes in v. ince eleyip sık dokumak
pick holes in v. bir savı çürütmek
pick holes in v. kusur bulmak
put bullet holes through the windshield v. arabanın ön camına kurşun delikleri açmak
full of holes adj. delik deşik
full of holes adj. geçersiz
having holes adj. delikli
Colloquial
pop in some holes v. birkaç delik açmak
pick holes in v. yanlışları bulmak
pick holes in v. yanlışları ortaya çıkarmak
Idioms
more holes than Swiss cheese [us] n. iler tutar yanı/yeri olmama
more holes than Swiss cheese [us] n. her tarafı dökülme
more holes than Swiss cheese [us] n. hiçbir güvenilir tarafı olmama
more holes than Swiss cheese [us] n. neresinden tutsan elinde kalma
shot full of holes n. paramparça
have more holes than swiss cheese [us] v. İsviçre peynirinden daha fazla deliği olmak
have more holes than swiss cheese [us] v. iler tutar yanı/yeri olmamak
have more holes than swiss cheese [us] v. her tarafı dökülmek
have more holes than swiss cheese [us] v. hiçbir güvenilir tarafı olmamak
have more holes than swiss cheese [us] v. neresinden tutsan elinde kalmak
pick holes in an argument v. bir tartışmada karşıdakinin bütün yanlışlarını tek tek bulup söylemek
pick holes in v. hata bulmak
be shot full of holes v. mahvolmak
pick holes in v. kusur bulmak
be shot full of holes v. paramparça olmak
shot full of holes v. sarhoş olmak
shot full of holes v. zil zurna sarhoş olmak
shoot full of holes v. delik deşik etmek
shoot full of holes v. birçok kez vurmak
shoot full of holes v. defalarca vurmak
shoot full of holes v. bir tezdeki, argümandaki, iddiadaki kusurları araştırıp bulmak/göstermek
shoot full of holes v. bir tezi, argümanı, iddiayı çürütmek
pick holes in something v. bir şeyde küçük delikler açmak
pick holes in something v. bir şeyi delmek
pick holes in something v. bir şeyde delikler açmak
be full of holes v. sağlıklı olmamak
be full of holes v. sağlam olmamak
be full of holes v. eksiklerle dolu olmak
be full of holes v. zayıf olmak
be full of holes v. çürük olmak
be full of holes v. akla yatkın olmamak
be full of holes v. kusurlu olmak
pick holes v. ince eleyip sık dokumak
pick holes v. kusur bulmak
pick holes v. eleştirmek
pick holes v. hata bulmak
pick holes in (something) v. (bir şeyi) didik didik etmek
pick holes in (something) v. (bir şey) hakkında kılı kırk yarmak
pick holes in (something) v. (bir şeyin) ıncığını cıncığını çıkarmak
pick holes in (something) v. (bir şeyin) negatif yönlerine odaklanmak
pick holes in (something) v. (bir şeyi) kılı kırk yararcasına eleştirmek
pick holes in (something) v. (bir şeyi) acımasızca eleştirmek
full of holes adj. çürütülebilir (plan)
full of holes adj. eksiklerle dolu (argüman)
full of holes adj. zayıf (plan)
full of holes adj. çürük
full of holes adj. akla yatkın değil
full of holes adj. kusurlu
full of holes adj. derme çatma
full of holes adj. zayıf
full of holes adj. çatlak
full of holes adj. bölük pörçük
shot full of holes expr. çürütülmüş (fikir)
eyes like two burnt holes in a blanket expr. gözlerin çevresindeki koyu halkalar
shot full of holes expr. kafayı bulmuş
shot full of holes expr. mahvolmuş
Speaking
why do the cards have holes in them? expr. kartların üzerinde niye delik var?
why do the cards have holes in them? expr. kartların üzerinde neden delik var?
the theory has a few holes in it expr. teoride bazı açıklar var
Technical
connection pins and eye-holes n. bağlantı pimleri ve göz açıklıkları
punching holes in steel sheets n. çelik plakalara zımba ile delik açılması
punching holes in steel sheets n. çelik plakalara zımba ile delik açma
tables of standard tolerance grades and limit deviations for holes and shafts n. delikler ve miller için esas tolerans nitelikleri ve sınır sapmalarına ait çizelgeler
control holes n. denetim delikleri
drainage holes n. drenaj delikleri
gas holes n. gaz gözenekleri
weep holes in a retaining wall n. istinat duvarında barbakanlar
blacking holes n. kararmış döküm gözenekleri
blacking casting holes n. karbonlu döküm gözenekleri
cover plate holes n. kaplama delikleri
conical holes n. konik delik
core holes n. maça delikleri
simplified representation of centre holes n. merkez deliklerinin sadeleştirilmiş gösterilişi
weep holes n. nem kaçış delikleri
limber holes n. oluk delikleri
cylinder head bolt holes n. silindir kapak cıvata delikleri
fixing holes n. tespit delikleri
triangular top plate with three fixing holes n. üç tespit deliği olan üçgen üst plaka
grouting holes fan type n. yelpaze tipi enjeksiyon delikleri
Computer
control holes n. denetim delikleri
designation holes n. tanıtma delikleri
Textile
embroidering small holes on the fabric surface n. ciğerdeldi
motor mounting holes n. motor bağlantı delikleri
button with holes n. (çok) delikli düğme
Automotive
piston pin lubricating holes n. piston pimi yağlama delikleri
piston oil drain holes n. piston yağ dönüş delikleri
cylinder head oil holes n. silindir kafası yağ delikleri
Mining
row of holes n. delik dizisi
blasting holes n. patlama delikleri
Medical
testing for freedom from holes n. delik bulunmaması deneyi
Gastronomy
ladle with draining holes n. delikli kepçe
Astronomy
black holes  n. kara delikler 
Military
come in at the hawse holes v. deniz kuvvetlerine en düşük rütbeden girmek
British Slang
eyes like piss holes n. yorgun/çökmüş gözler
Star Wars
knot holes n. budak delikleri