its own - Turco Inglés Diccionario
Historia

its own

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "its own" con otros términos en diccionario inglés turco: 108 resultado(s)

Inglés Turco
General
rotation of the earth around its own axis n. dünyanın kendi etrafında dönmesi
rotation of the earth around its own axis n. dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi
come into its own v. hakkını kazanmak
come into its own v. yerine gelmek
go away on its own v. (acı/ağrı) kendiliğinden geçmek
go away on its own v. (acı/ağrı) kendi kendine geçmek
simply in a class of its own adv. sadece kendi türünde
on its own adv. başlı başına
with its own initiative adv. kendi inisiyatifinde olmak üzere
at its own discretion adv. kendi takdirine bağlı olarak
for its own sake adv. kendi iyiliği için
for its own sake adv. onun iyiliği için
for its own sake adv. kendi için
at its own expense adv. kendi harcamasında
at its own expense adv. masrafları kendi karşılayarak
at its own expense adv. masrafları kendine ait olmak üzere
in its own right adv. alın teriyle kazanarak
Phrases
no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr. bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin
that tells its own tale expr. bu yeter
every supply creates its own demand expr. her arz kendi talebini yaratır
each day brings its own bread expr. her yeni gün kendi ekmeğini getirir
that tells its own tale expr. izaha gerek yok
the victim of its own success expr. kendi başarısının kurbanı
on its own behalf expr. kendi nam ve hesabına
Proverb
the beacon does not shine on its own base n. mum dibine ışık vermez
every horse thinks its own pack heaviest herkes kendi işinin zor olduğunu düşünür
every horse thinks its own pack heaviest herkes kendi yolunun dikenli olduğunu düşünür
every tub must stand on its own bottom her koyun kendi bacağından asılır
let every tub stand on its own bottom her koyun kendi bacağından asılır
it's an ill bird that fouls its own nest sadece aptal bir insan yaşadığı yeri çöplüğe çevirip berbat eder
every horse thinks its own pack heaviest herkes kendi derdinin en büyük olduğunu düşünür
virtue is its own reward erdemin kendi bir ödüldür
every bird flies with its own wings her kuş kendi kanatlarıyla uçar
every bird flies with its own wings her kuş kendi kanadıyla uçar
it is a wise child that knows its own father babanın kim olduğundan asla emin olamazsın
it is a wise child that knows its own father çocuğun akıllısı tanır babasını
it is a wise child that knows its own father kişinin gerçek babasını kesin olarak bilmesi zordur
It is a wise child that knows its own father asla gerçek babanın kim olduğunu kesin olarak bilemezsin
virtue is its own reward erdemin kendi bir ödüldür
virtue is its own reward erdemin kendisi bir ödüldür
Colloquial
in its own right expr. kendi çapında
in its own right expr. özünde
in its own right expr. kendi içinde
in his, her, its, (own) way expr. kendi yolundan
in his, her, its, (own) way expr. kendi bildiği gibi
in his, her, its, (own) way expr. kendine göre
in his, her, its, (own) way expr. kendince
Idioms
a life of its own n. kontrol edilemeyecek noktaya gelen durum
(have) a life of its own n. bir şeyin kendi kendine harekete geçmesi
a life of its own n. kontrolden çıkan durum
a mind of its own n. başına buyruk olma
a mind of its own n. kendi kafasına/isteğine göre (hareket etme)
a mind of its own n. kendi fikri olma
tell its own tale v. aşikar/apaçık belli olmak
tell its own story v. aşikar/apaçık belli olmak
judge something on its own merits v. bir olayı/durumu kendi içinde değerlendirmek
judge something on its own merit v. bir olayı/durumu kendi içinde değerlendirmek
come into its own v. kendini göstermek
come into its own v. ortaya çıkmak
come into its (or one's) own v. ortaya çıkmak
come into its (or one's) own v. kendini göstermek
come into its own v. kendini göstermek
come into its own v. ortaya çıkmak
take on a life of its own (no longer be controlled by anyone) v. (artık) kontrol edilemeyecek düzeye/duruma gelmek
stand on its own v. kendi ayakları üzerinde durmak
stand on its own v. kendi yağıyla kavrulmak
stand on its own v. kendini idare edebilmek
stand on its own v. bağımsız olmak
stand on its own v. kimseye/hiçbir şeye bağımlı olmamak
stand on its own v. bağımsız bir değeri olmak
stand on its own v. kendi içerisinde/etrafındakilerden bağımsız bir değeri olmak
be in a class of its own v. diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
be in a class of its own v. eşsiz olmak
be in a class of its own v. benzersiz olmak
come into its/your own v. hakkını kazanmak
come into its/your own v. karşılığını görmek
come into its/your own v. karşılığını elde etmek
come into its/your own v. mükafatını görmek/almak
come into its/your own v. yerine gelmek/ulaşmak
come into its/your own v. kendini göstermek
have a mind of its own v. kendi düşüncesine sahip olmak
have a mind of its own v. kendi fikrine sahip olmak
have a mind of its own v. kendine özgü bir düşünüş tarzı olmak
have a mind of its own v. kendi kafasına göre hareket etmek/çalışmak
judge on its own merits v. kendi içinde değerlendirmek
in a league of its own expr. benzersiz
in a league of its own expr. eşsiz
in a league of its own expr. en iyisi
in a league of its own expr. en üstünü
in a league of its own expr. türünün en iyi örneği
in a class of its own expr. türünün en iyisi
in a class of its own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class of its own expr. alanında tek
in a class of its own expr. eşsiz, benzersiz
in a class of its own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a league of its own expr. türünün en iyisi
in a league of its own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a league of its own expr. alanında tek
in a league of its own expr. eşsiz, benzersiz
in a league of its own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
Trade/Economic
work performed by the undertaking for its own purposes and capitalized n. işletmenin kendi kullanımı için üretilen ve aktifleştirilen varlıklar
at its own cost n. masrafları kendisine ait olmak üzere
acting on its own behalf adj. kendi adına hareket eden
Law
on its own motion expr. kendiliğinden
on its own motion expr. resen
Technical
measurement of peel adhesion from stainless steel or from its own backing n. paslanmaz çelik plakadan ve kendi üzerinden ayrılma dayanımı tayini
Gastronomy
braised lamb meat cubes browned in its own fat n. kavurma
vegetables and meat cubes first fried and then cooked in its own gravy, shaken at intervals n. silkme