kaldıran - Turco Inglés Diccionario

kaldıran

Significados de "kaldıran" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
General
kaldıran erecter n.
kaldıran erector n.
kaldıran rearer n.
kaldıran lifting adj.

Significados de "kaldıran" con otros términos en diccionario inglés turco: 88 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
baş kaldıran insubordinate adj.
General
bir izni kaldıran otorite withdrawer n.
ortadan kaldıran deletory n.
kriko ile kaldıran jacker n.
sisi ortadan kaldıran aygıt defogger n.
rafa kaldıran shelver n.
organı kaldıran kas erector n.
yürürlükten kaldıran abrogator n.
yürürlükten kaldıran kimse abolisher n.
ekonomik bir süreci ortadan kaldıran veya devam etmesini engelleyen özel bir durum margin n.
yürürken veya koşarken ayağını yerden kaldıran at high stepper n.
(bir şeyi) kenara kaldıran kimse mislayer n.
yürürlükten kaldıran kimse repealer n.
ortadan kaldıran kimse ridder n.
ortadan kaldıran şey ridder n.
yürürlükten kaldıran kimse overturner n.
ortadan kaldıran kimse driver n.
kendini ortadan kaldıran kimse self-destroyer n.
alışılmışa baş kaldıran kimse solecist n.
ortadan kaldıran veya zayıflatan şey solvent n.
vagonları manivela kolu ile kaldıran maden işçisi spotter n.
baş kaldıran rebel adj.
baş kaldıran insurgent adj.
şüpheleri ortadan kaldıran conclusive adj.
baş kaldıran rebellious adj.
yürürlükten kaldıran abolitionary adj.
yürürlükten kaldıran abolitional adj.
tıkanmayı ortadan kaldıran ecphractic adj.
ayağa kaldıran upstirring adj.
baş kaldıran riotous adj.
saf inancı ortadan kaldıran disillusioning adj.
baş kaldıran pandemonian adj.
kendini ortadan kaldıran self-destruct adj.
içini kaldıran sick-making adj.
(kötü bir şeyi) ortadan kaldıran anlamı veren son ek -buster suf.
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek -clast suf.
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek -clastic suf.
Colloquial
sürekli kadeh kaldıran kimse heister n.
(bir şeyin) örtüsünü kaldıran kimse unveiler n.
Trade/Economic
aralarındaki gümrükleri kaldıran fakat dışa karşı ortak tarifeyi öngörmeyen bir iktisadi birleşme hareketi european free trade association n.
tekelleri ortadan kaldıran trustbuster n.
Law
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkını ortadan kaldıran muafiyet testimonial immunity n.
bir eylemin suç olma özelliğini kaldıran neden matter in extenuation n.
bir sınırlama veya ehliyetsizliği kaldıran kanun enabling statute n.
cezayı kaldıran sebepler circumstances which allow exemption from punishment n.
davacının şikayet hakkını kaldıran yasal mazeret contramandatum n.
gizliliği kaldıran bilgi veya belgeler information or document that are no more confidential n.
nedensellik bağlantısını ortadan kaldıran neden intervening cause n.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity n.
amme senedini ortadan kaldıran, geçersiz kılan veya değiştiren gizli yazı counter deed n.
yürürlükten kaldıran abrogative adj.
yürürlükten kaldıran revocatory adj.
Politics
hukuka aykırılığı ortadan kaldıran durum enabling act n.
avrupa içerisindeki sınır kontrollerini ortadan kaldıran 1985 tarihli anlaşma schengen convention n.
Industry
kaldıraçla su kanalındaki kütükleri kaldıran işçi herder n.
elektrikli küreklerle kiri ve kömürü kaldıran maden işçisi groundman n.
Technical
vincin yükü kaldıran ve indiren kolu jib n.
palet tırnağını kaldıran kancalı bir cihaz anchor lift n.
kireç uygulamasının etkisini ortadan kaldıran ve deriyi yumuşatan alkali bir çözelti bate n.
binaları ortadan kaldıran kimse wrecker n.
binaları ortadan kaldıran kimse housewrecker n.
Telecom
abone hatlarındaki sorunun yerini saptayan, testten geçiren ve ortadan kaldıran çalışan dispatcher n.
Textile
armürlü tezgahlarda koşum takımını kaldıran mekanizma jack n.
kumaştaki iplik, düğüm gibi kusurları ortadan kaldıran kimse burler n.
Railway
hız sınırı kaldıran pano speed limit termination indicator n.
Aeronautic
uçağın kanat ve dümenini etkileyerek onu kaldıran kuvvet lift n.
Marine
çapa kaldıran matafora davit n.
Medical
engelleri kaldıran deobstruent adj.
Anatomy
bir organı kaldıran kas elevator n.
kaburgaları kaldıran kas scalene muscle n.
kaburga kaldıran kas musculus scalenus n.
Physiology
kaldıran (kas hareketi) attollent adj.
Pharmaceutics
hareketten kaynaklı mide bulantısını ortadan kaldıran anti-motion-sickness adj.
Physics
dolanıklığı ortadan kaldıran cihaz disentangler n.
dolanıklığı ortadan kaldıran sistem disentangler n.
Agriculture
toprakla doldurulduğunda kepçeyi yerden kaldıran bir tür sürüklemeli kazıyıcı fresno n.
toprakla doldurulduğunda kepçeyi yerden kaldıran bir tür sürüklemeli kazıyıcı fresno scraper n.
Forestry
ormandaki kütükleri elektrikli kablolarla kaldıran teçhizatı kuran kimse rigger n.
Social Sciences
toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıran şey leveler n.
toplumsal eşitsizliği ortadan kaldıran şey leveller n.
Religious
engelleri ortadan kaldıran hindu tanrısı ganesa n.
engelleri ortadan kaldıran hindu bilgelik tanrısı ganesh n.
engelleri ortadan kaldıran hindu bilgelik tanrısı ganesha n.
hükmü ortadan kaldıran diriment [rare] adj.
Environment
(tünel, hendek kazısında) toprağı kaldıran destek poling n.
Military
(gemiyi, nükleer reaktörü) kullanımdan kaldıran kimse decommissioner n.
Art
sanatta geleneksel kurallara baş kaldıran kimse fauve n.
Engineering
çapı 10 mikrondan az olan partikülleri ortadan kaldıran mühendislik filtrelemesi ultra filtration n.