korunaklı - Turco Inglés Diccionario
Historia

korunaklı



Significados de "korunaklı" en diccionario inglés turco : 10 resultado(s)

Turco Inglés
General
korunaklı sheltering adj.
korunaklı safeguarded adj.
korunaklı sheltered adj.
korunaklı bulletproof adj.
korunaklı covert [rare] adj.
korunaklı shaded adj.
korunaklı sicker [scotland] adj.
korunaklı fortresslike adj.
korunaklı sure [obsolete] adj.
Archaic
korunaklı covert adj.

Significados de "korunaklı" con otros términos en diccionario inglés turco: 66 resultado(s)

Turco Inglés
General
kazalara karşı korunaklı ortam forgiving environment n.
korunaklı olma harborage n.
ocak veya şömine önünde yer alan korunaklı bir alan logie [scotland] n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bell cot n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bell cote n.
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan bellcote n.
genellikle tepede yer alan korunaklı maori köyü pa n.
genellikle tepede yer alan korunaklı maori köyü pah n.
korunaklı ve izole çevre cocoon n.
korunaklı yer scug [scotland] n.
mısır tapınağında korunaklı iç mabet sekos n.
korunaklı ev/bina bunker house n.
gerçeklerden kopuk ve korunaklı durum ivory tower n.
aşırı korunaklı olma supersafety n.
kale gibi korunaklı bir yere koymak castle v.
korunaklı yapmak bulletproof v.
korunaklı bir yere yerleştirmek couch v.
(asker) korunaklı bir yere konuşlanmak intrench v.
aşırı korunaklı overprotected adj.
zırhlı ve korunaklı ironclad adj.
hasara karşı korunaklı conservable adj.
ateşlemeye karşı korunaklı shotproof adj.
gerçeklikten uzak ve korunaklı ivory adj.
hayatın gerçeklerinden kopuk ve korunaklı ivory-tower adj.
aşırı korunaklı supersafe adj.
Phrasals
(bir şeyi) korunaklı bir şeyin içinde muhafaza etmek enclose (something) (with)in (something) v.
(bir şeyi) korunaklı bir şeyin/alanın içinde tutmak enclose (something) (with)in (something) v.
(bir şeyi) bir kutuya/korunaklı bir şeyin içine kapatmak enclose (something) (with)in (something) v.
bir deniz aracını ve ekipmanlarını fırtınaya karşı korumaya almak/korunaklı duruma getirmek snug down v.
korunaklı hale getirmek bed down v.
korunaklı bir şeyin/alanın içinde tutmak enclose in v.
kutuya/korunaklı bir şeyin içine kapatmak enclose in v.
Colloquial
bir fırının ya da şöminenin önündeki korunaklı alan killogie [scotland] n.
Idioms
korunaklı bir yaşam sürmek live in cotton wool v.
bir şeyi korunaklı bir şekilde kaldırmak lay something up in lavender v.
bir şeyi korunaklı bir şekilde depolamak lay something up in lavender v.
bir şeyi korunaklı bir şekilde saklamak lay something up in lavender v.
korunaklı bir yerde durmak/kalmak keep under cover v.
korunaklı bir yere sığınmak keep under cover v.
istiridye gibi korunaklı close as a clam adj.
kimsenin ilişemeyeceği kadar güvenli/korunaklı close as a clam adj.
istiridye gibi korunaklı close as a clam adj.
kimsenin ilişemeyeceği kadar güvenli/korunaklı close as a clam adj.
Technical
korumalı/korunaklı kaçak mesafesi protected creepage distance n.
(gemiyi, binayı) fare ve sıçanlara karşı korunaklı hale getirmek ratproof v.
havaya karşı korunaklı weatherproof adj.
Informatics
korunaklı donatım sheltered equipment n.
Construction
cereyana karşı korunaklı (yapı) draughtproof adj.
Marine
korunaklı alan (kara alanı) lee n.
korunaklı suda fırtına storm mooring on berth n.
korunaklı taraf lee ward n.
korunaklı su alanı sheltered area of water n.
liman korunaklı alanı harbor shelter n.
sızdırmaya karşı korunaklı ekran seep-proof screen n.
kısmen korunaklı demirleme yeri road n.
Mining
madende korunaklı iskelet flake n.
Marine Biology
kuzey amerika'nın atlantik kıyısının korunaklı bölümlerinde yaşayan, gövdesinde gümüş grisi ve siyah şeritler bulunan küçük bir yıllık balığı mummichog (fundulus heteroclitus) n.
kuzey amerika'nın atlantik kıyısının korunaklı bölümlerinde yaşayan, gövdesinde gümüş grisi ve siyah şeritler bulunan küçük bir yıllık balığı mummachog (fundulus heteroclitus) n.
kuzey amerika'nın atlantik kıyısının korunaklı bölümlerinde yaşayan, gövdesinde gümüş grisi ve siyah şeritler bulunan küçük bir yıllık balığı mummychog (fundulus heteroclitus) n.
Breeding
nesli tükenmekte olan hayvanların korunaklı bölgelerde yetiştirilmesi programı captive breeding program n.
Social Sciences
kuzey amerika kızılderililerinin yaşadığı kırsal ve korunaklı yerleşim alanı rancheria n.
kuzey amerika kızılderililerinin yaşadığı kırsal ve korunaklı yerleşim alanı rancherie n.
Environment
nesli tükenmekte olan hayvanların korunaklı bölgelerde yetiştirilmesi programı captive breeding program n.
Geography
kuzey amerika'da anakara ve kıyıya yakın adalar arasındaki kanalları takip eden korunaklı deniz yolu inside passage n.
dover boğazı'nda bulunan korunaklı bir doğal liman downs n.
Archaic
ateşlemeye karşı korunaklı shot-free adj.