look in - Turco Inglés Diccionario
Historia

look in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "look in" en diccionario turco inglés : 13 resultado(s)

Inglés Turco
Phrasals
look in v. sosyalleşmek için birilerini aramak
look in v. sosyalleşmek için birileriyle dışarı çıkmak
look in v. bakışını (bir şeyin içine) yönlendirmek
look in v. (iç kısmına) göz atmak
look in v. birini görmek için içeri girmek
look in v. kısa ziyarette bulunmak
look in v. birine bakıp çıkmak
look in v. ziyaret etmek
look in v. televizyon izlemek
Computer
look in expr. arama yeri
look in expr. arama konumu
look in expr. bak
look in expr. konum

Significados de "look in" con otros términos en diccionario inglés turco: 162 resultado(s)

Inglés Turco
General
look-in n. kısa ziyaret
look-in n. hızlıca bakma
look-in n. şöyle bir bakma
look-in n. seçilme ihtimali
look-in n. katılma ihtimali
look-in n. pay
look-in n. hisse
look-in n. başarı şansı
look in on v. kısa bir ziyaret yapmak
look up in v. araştırmak (sözlükte)
look at something in perspective v. bir şeye geniş bir açıdan bakmak
look for a needle in a haystack v. saman yığınında iğne aramak
look in a mirror v. aynaya bakmak
look for a needle in a haystack v. olanaksız şeyi bulmaya çalışmak
look someone in the face v. birinin yüzüne bakmak
look someone in the eye v. gözlerine bakmak
look in (through) the window v. pencereden bakmak
look good in a picture v. resimde güzel çıkmak
look beautiful in a picture v. resimde güzel çıkmak
look in the pink v. yanakları al al olmak
look in the pink v. yanaklarından kan damlamak
look for a needle in a haystack v. samanlıkta iğne aramak
look bad in a photo v. fotoğrafta kötü çıkmak
look bad in a picture v. resimde kötü çıkmak
look bad in a picture v. fotoğrafta kötü çıkmak
look good in a photo v. fotoğrafta iyi çıkmak
look bad in a photo v. resimde kötü çıkmak
look good in a photo v. resimde iyi çıkmak
look up in the dictionary v. sözlüğe bakmak
look for the answers in science v. cevaplarını bilimde aramak
look for excitement in wrong places v. yanlış yerlerde heyecan aramak
look upon education as an investment in the future v. eğitimi geleceğe yatırım olarak görmek
look at something in a positive light v. bir şeye iyi/olumlu açıdan bakmak
look good in v. (bir kıyafetin) içinde iyi görünmek
Phrasals
look in on somebody v. birine uğramak
look in on somebody v. birini ziyaret etmek
look around in v. bir yere bakmak/bakınmak
look in on someone v. birini ziyaret etmek (özellikle hasta veya yardıma ihtiyacı varsa)
look around (in) some place v. bir yeri aramak
look around (in) some place v. bir yerde aramak
look around (in) some place v. bir yerde etrafa bakınmak
look in on (someone or something) v. (birine/bir şeye) uğramak/bakmak
look in on (someone or something) v. (birine/bir şeye) kapıdan bir bakmak
look in on (someone or something) v. uğrayıp (birini/bir şeyi) kontrol etmek
look in on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) uzaktan kontrol etmek
Proverb
never look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
do not look a gift horse in the mouth misafir umduğunu değil bulduğunu yer
don't look a gift horse in the mouth bedava gelen şeyde kusur aranmaz
don't look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
Colloquial
look in [uk/austraila] n. fırsat
look in [uk/austraila] n. imkan
look in [uk/austraila] n. şans
look for someone in the wrong place v. birisini yanlış yerde aramak
look at what the cat dragged in! expr. aman da kimleri görüyorum!
look at what the cat dragged in! expr. bak sen kimler gelmiş!
look in my eyes expr. gözlerime bak
you look done in expr. bitap görünüyorsun
Idioms
look a gift horse in the mouth v. bulup da bunamak
look in the face v. yüzleşmek
look in the face v. düello için karşı karşıya gelmek
look someone in the eye v. birisinin gözlerinin içine bakmak
look in the face v. bön bön suratına bakmak
look like something the cat dragged in v. çok pis görünmek
look someone in the face v. dik dik bakmak
look straight in the eye v. dik dik bakmak
look in the face v. dik dik bakmak
look right in the eye v. dik dik bakmak
look straight in the eye v. gözünü dikip bakmak
look someone in the eye v. güvensizlik sergilemeden biriyle dürüst bir şekilde konuşmak
look right in the eye v. gözünün içine dik dik bakmak
look straight in the eye v. gözlerine bakmak
look right in the eye v. gözlerine bakmak
look somebody in the eye/eyes v. gözlerinin içine bakmak
look for a needle in a meadow v. halep yolunda deve izi aramak
look someone in the face v. gözünü dikip bakmak
look as if butter wouldn't melt in one's mouth v. hissiz görünmek
look straight in the eye v. gözünün içine dik dik bakmak
look for a needle in a bottle of hay v. havanda su dövmek
look right in the eye v. gözünü dikip bakmak
look in the face v. gözünü dikip bakmak
look for a needle in a bottle of hay v. samanlıkta iğne aramak
look for a needle in a haystack v. samanlıkta iğne aramak
not get a look in v. şansı olmamak
look as if butter wouldn't melt in one's mouth v. soğuk görünmek
look as if butter wouldn't melt in one's mouth v. suçlu olduğu halde masum görünmek
look like something the cat dragged in v. üstü başı perişan görünmek
look like something the cat brought/dragged in v. üstü başı pejmürde/dökülüyor/dağınık/yırtık pırtık vs. olmak
look like something the cat brought in v. üstü başı perişan görünmek
look someone in the face v. birinin gözüne bakmak
look someone in the face v. birinin gözünün içine bakmak
look someone in the face v. birinin yüzüne bakmak
look someone in the face v. direkt birinin yüzüne bakmak
look someone in the face v. birinin doğrudan yüzüne bakmak
look someone in the eye v. dürüstçe birinin yüzüne/gözüne bakmak
look someone in the eye v. birinin gözünün içine bakmak
look someone in the eye v. birinin gözünün içine baka baka
(be unable to) look somebody in the eye(s)/face v. utançtan birinin yüzüne/gözüne bakamamak
look babies in the eyes v. birinin gözüne şefkatle/sevgiyle bakmak
look babies in the eyes v. karşısındakinin gözlerine sevgiyle/aşkla bakmak
look babies in the eyes v. sevgiyle/aşkla bakışmak
look babies in the eyes v. birbirlerinden gözlerini alamamak
look babies in the eyes v. birbirlerinden gözlerini ayıramamak
look/stare you in the face v. gözünün önünde olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
look/stare you in the face v. açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
not have a look in [uk] v. şansı olmamak
not have a look in [uk] v. sıra gelmemek
get a look in [uk/australia] v. şansı/fırsatı olmak
get a look in [uk/australia] v. şans/fırsat elde etmek/yakalamak
get a look in [uk/australia] v. kendini gösterme şansı olmak/yakalamak
look (one) in the eye v. (birinin) gözlerine bakmak
look (one) in the eye v. (birinin) gözlerinin içine bakmak
look (one) in the eye v. dürüstçe (birinin) yüzüne/gözüne bakmak
look (one) in the eyes v. (birinin) gözlerine bakmak
look (one) in the eyes v. (birinin) gözlerinin içine bakmak
look (one) in the eyes v. dürüstçe (birinin) yüzüne/gözüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) gözüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) gözünün içine bakmak
look (one) in the face v. direkt (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face v. (birinin) doğrudan yüzüne bakmak
look as if butter wouldn't melt in mouth v. suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth v. hissiz görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth v. soğuk görünmek
look as if butter wouldn't melt in mouth v. görünürde masum/kibar olmak
look as if butter wouldn't melt in mouth v. masummuş/kibarmış gibi görünmek
look as if butter wouldn't melt in your mouth v. suçlu olduğu halde masum görünmek
look as if butter wouldn't melt in your mouth v. görünürde masum/kibar olmak
look as if butter wouldn't melt in your mouth v. masummuş/kibarmış gibi görünmek
look like the cat dragged in v. çok pis görünmek
look like the cat dragged in v. üstü başı perişan görünmek
look like the cat dragged in v. üstü başı pejmürde/dağınık/yırtık pırtık olmak
look somebody in the eye/face v. birinin gözlerinin içine bakmak
look somebody in the eye/face v. birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face v. direkt birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face v. birinin doğrudan gözüne/yüzüne bakmak
look what the cat dragged in! expr. aman da kimler gelmiş!
look at what the cat dragged in! expr. aman da kimler gelmiş!
must not look a gift-horse in the mouth expr. armağana paha biçilmez
a look in the rear-view mirror expr. geçmişe bir bakış
don't look a gift horse in the mouth expr. hediye atın dişine bakılmaz
look like something the cat's ragged in expr. pejmürde bir halde
don't look a gift horse in the mouth expr. üzümünü ye bağını sorma
I'll look you up when I'm in town expr. (bir daha) şehre gelince/geldiğimde, seni ararım
look me up when you're in town expr. (bir daha şehre) geldiğinde/uğradığında beni ara
Speaking
I can't look at myself in the mirror expr. aynada kendime bakamıyorum
look what the cat dragged in! expr. aman da kimleri görüyorum!
never look back in regret expr. asla geçmişe pişmanlıkla/pişmanlık içinde bakma
never look back in regret expr. asla yaptıklarından pişmanlık duyma/pişman olma
look what the cat's dragged in! expr. bak sen kimler gelmiş!
look what the cat dragged in! expr. bak sen kimler gelmiş!
don't look a gift horse in the mouth expr. bahşiş atın dişine bakılmaz
I look at what is happening in the world expr. dünyada olanlara baktıkça
you look great in that dress expr. elbisenin içinde şahane görünüyorsun
never look back in regret expr. geçmişinden asla pişmanlık duyma
look in front of you expr. önüne bak
do I look like I have any interest in dating her? expr. ona en ufak bir ilgi duyuyor gibi bir halim mi var?
you look very handsome in it expr. seni çok yakışıklı gösteriyor
just look me in the eye and say you're sorry expr. sadece gözlerimin içine bak ve benden özür dile
Computer
look in field n. aranacak konum
look in field expr. aranan alan
look in favorites expr. sık kullanılanlar'a bak
Football
look-in n. (amerikan futbolunda) kısa diyagonal pas