Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | necklace n. | kolye | ||
Mary took off her necklace. Mary kolyesini çıkarmış. More Sentences |
||||
General | ||||
General | necklace n. | gerdanlık | ||
The necklace looks great on you. Gerdanlık senin üzerinde harika görünüyor. More Sentences |
||||
General | necklace n. | kolye gibi birbirine zincirleme bağlanmış bir dizi benzer şey | ||
General | necklace v. | kolye takmak | ||
General | necklace v. | kolyeyi andıracak şekilde zincir oluşturmak | ||
Architecture | ||||
Architecture | necklace n. | boğmuk |