satan - Turco Inglés Diccionario
Historia

satan



Significados de "satan" en diccionario turco inglés : 2 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
satan n. şeytan
General
satan n. iblis

Significados de "satan" en diccionario inglés turco : 2 resultado(s)

Turco Inglés
General
satan selling adj.
Trade/Economic
satan seller n.

Significados de "satan" con otros términos en diccionario inglés turco: 7 resultado(s)

Inglés Turco
General
satan-worshipping witch n. şeytana tapan cadı
acolyte of satan n. şeytanın yardımcısı/çırağı
Colloquial
mother of satan n. aseton peroksit
Politics
great satan n. kötü olarak algılanan yapılanma
great satan n. radikal islamcıların abd için kullandığı bir ifade
Textile
satan [obsolete] n. saten
Religious
satan lucifer n. şeytan

Significados de "satan" con otros términos en diccionario inglés turco: 315 resultado(s)

Turco Inglés
General
gazetelere makale ve haber satan ajans syndicate n.
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan takeaway n.
özellikle irlanda ve iskoçya'da izinsiz alkollü içecek satan yer shebeen n.
alkol satan küçük kafe estaminet n.
teçhizat yapan veya satan kimse outfitter n.
toptan mal satan tüccar jobber n.
kum satan çocuk sandboy n.
şifalı bitkiler satan kimse herbalist n.
kümes hayvanlarının etini satan kasap poulterer n.
erkek giyimi satan mağaza haberdasher n.
satan taraftarı diabolist n.
döviz alıp satan kimse moneychanger n.
kümes hayvanlarını yetiştirip satan kimse poulterer n.
çalıntı mal alıp satan kimse fence n.
mum satan kimse chandler n.
hafif yemek satan yer snackette n.
alet edevat satan dükkan toolshed n.
cam eşya satan kimse glassman n.
askerlere yiyecek satan satıcı sutler n.
yiyecek satan kimse provisioner n.
en çok satan kitaplar bestseller n.
çok satan yayınlar best sellers n.
ok yapan ve satan kimse fletcher n.
şifalı bitkiler satan kimse herborist n.
her türlü marka bira satan bar free house n.
hazır yiyecek satan lokanta fast-food restaurant n.
çiçekçi (sokakta çiçek satan) flower-seller n.
dergi satan büfe bookstall n.
kitap satan büfe bookstall n.
eski elbiseler satan kimse old clothes-man n.
ok ve yay yapan ve satan bowyer n.
özellikle ispanyolca konuşulan ülkelerde hizmet veren şarap ve meyve-sebze satan dükkan bodega n.
çok satan yazar best-selling writer n.
çok satan yazar best-selling author n.
hazır yiyecek satan dükkanda görevli deli assistant n.
en çok satan kitap best seller n.
ucuz mal satan seyyar satıcı cheap jack n.
indirimli ürünler satan dükkan discount store n.
en çok satan ürünler most selling products n.
en çok satan ürünler best-selling products n.
en çok satan ürün top seller n.
tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri parlour n.
tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri parlor n.
(yiyecek vb satan) sokak satıcısı food stall n.
eski eşya alıp satan kimse ragman n.
(avustralya) tavşan avlayan ve satan kişi rabbiter n.
başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan take-away n.
mum yapan veya satan kimse candlemaker n.
kasket/şapka yapıp satan capper n.
(eski dönemlerde) tahıl alıp satan lisanslı satıcı badger n.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheapjack n.
ucuz mal satan dükkan ya da seyyar satıcı cheap-jack n.
çalım satan kimse namedropper n.
ufak tefek hediyelik eşyalar satan dükkan novelty shop n.
abd'de ikinci el mal satın alıp latin amerika'da satan kimse transmigrante n.
işkembe satan kasap tripeman n.
şekerleme satan dükkan ates n.
çalım satan kimse attitudinarian n.
çalım satan kimse posturer n.
çalım satan kimse attitudinizer n.
elektronik aletler üreten ve satan şirket electronics company n.
sebze satan kadın kalewife n.
lahana satan kadın kalewife n.
mücevher alıp satan firma jewelry dealer n.
bıçak satan kimse knifer n.
ölümcül hastalık sebebiyle hayat sigortası poliçesini satan ya da satmaya hazırlanan kimse viator n.
kadın şapkası satan kimse man milliner n.
bir mağazanın 38 ila 44 bedenlerinde kadın kıyafeti satan bölümü woman's n.
zor satan şey hard sell n.
göstericileri kullanarak kalabalığın ilgisini çekip kocakarı ilaçları satan seyyar satıcı medicine man n.
kitapçık satan işportacı mercury [obsolete] n.
safkan hayvanları yavrulatıp satan bir işletme mill n.
yün alıp satan tüccar woolman [obsolete] n.
ot satan kadın herb-woman n.
bitki satan kadın herb-woman n.
şifalı ot satan kadın herb-woman n.
kendi birasını yapıp satan mekan brewpub n.
tahıl ve tuz satan seyyar satıcı brinjarry [india] n.
dökme demir mutfak gereçleri, toprak çanak çömlek gibi satan bir marka hollow ware® n.
sahte ürünler satan kimse huckster n.
çeşitli süslü giyim ürünleri alıp satan kadın miscellany madam n.
modaya uygun kadın elbiseleri ve şapkaları yapan ve satan kimse modist n.
mozaik satan kimse mosaicist n.
(eskiden) kamusal alanlarda sahte ilaçlar satan kimse mountebank n.
palmiye ağaçlarından şaraplık sıvı toplayıp satan kimse lick-spigot n.
bahçe malzemeleri satan dükkan garden centre n.
atları ve besi hayvanlarını sergileyip açık arttırmayla satan kimse ringman n.
atları ve besi hayvanlarını satan mezatçıya yardımcı olan adam ringman n.
tereyağı satan kadın butter wife n.
balık ve patates kızartması satan yer chip shop [uk] n.
ıvır zıvır satan dükkan odditorium n.
yağ satan kimse oilman n.
bitkisel yağ ve yağda saklanan gıda satan perakendeci oilman [obsolete] n.
ucuz içki satan yer one-armed bandit [us] n.
alkollü içecekleri şişe olarak da satan taverna rum shop [caribbean] n.
rom satan kimse rumseller n.
bilgisayar üretip satan işletme computer business n.
korse, sütyen gibi malzemeler dikip satan kimse corsetiere n.
viski kadehiyle içki satan kimse dramseller n.
bardakla içki satan kimse dramseller n.
bahis sonuçlarını doğaüstü yollarla öğrendiğini iddia edip bunları bahisçilere satan kimse dreamer n.
ilaç satan kimse drugster [obsolete] n.
(özellikle kaçak getirilmiş gibi yapılan ucuz ve gösterişli mallar satan) seyyar satıcı dudder [dated] [uk] n.
süs eşyaları satan dükkan fancy store n.
önceden yazılmış makaleleri etik olmayan şekilde öğrencilere satan kuruluş paper mill n.
gazete satan adam paperboy n.
gazete satan genç kız papergirl n.
antika ve koleksiyon ürünleri satan kimse picker n.
kumaş paçavrası alıp satan kimse piece broker n.
(yazı, görsel) pornografik ürün satan kimse porn merchant n.
seks ürünleri satan dükkan porn shop n.
kahve ve yiyecek satan büfe coffee stall n.
et satan kimse flesher [scotland] n.
bostan meyveleri yetiştirip satan kimse orchardman n.
pasta ve meşrubat satan küçük dükkan parlour [uk] n.
gravür satan kimse print seller n.
yavaş satan kitap plug n.
sır satan kimse secretist n.
kaçak içki satan mekan işletmecisi shebeener n.
caka satan kimse showboater [us] n.
yasak saatlerde içki satan yer sly grog [dated] [australia] n.
çalım satan airy adj.
düşük kalite sanat eserleri satan low brow adj.
çok satan best-selling adj.
indirimli mal satan cut-price adj.
indirimli mal satan cut-rate adj.
en çok satan best selling adj.
çok satan bestselling adj.
ucuza satan cheap adj.
ürün yelpazesindeki ucuz ürünleri satan işletme broadline adj.
ahlak satan pudibund adj.
yok satan selling adj.
yavaş satan slow-moving adj.
Colloquial
ruhsatsız içki satan müessese booze can n.
yasadışı içki satan mekan booze can n.
ucuz satan yer thrift store n.
ucuz satan yer thrift shop n.
reçeteli veya reçetesiz satılan ilaçları satan/çalan/uyuşturucu olarak kullanan kişi drugstore cowboy n.
bozuk/çürük yiyecekler satan mekan ptomaine domain n.
çok satan şey/ürün hot item n.
bozuk/çürük yiyecekler satan mekan ptomaine palace n.
kokuşmuş yiyecekler satan mekan ptomaine palace n.
içki satan dükkan filling station n.
ucuz ürünler satan mağaza five-and-ten [us] n.
balık ve patates kızartması satan yer chippy [uk] n.
içki satan dükkan leeky store n.
(ingiltere'de) 300.000 adetten daha fazla satan albüm platinum disc n.
(ingiltere'de) 600.000 adetten daha fazla satan şarkı platinum disc n.
(abd'de) bir milyon adet satan albüm veya şarkı platinum disc n.
evden eve gezip sebze meyve satan hintli seyyar satıcı sammy [south africa] n.
para için prensiplerini veya değerlerini satan kimse sellout n.
kalitesiz likör satan yer shypoo n.
(evi satan kişi) satış tamamlanmadan önce anlaşmadan çekilerek potansiyel alıcıyı sıkıntıya düşürmek gazang v.
caka satan la-de-da adj.
stokta kalanları satan close out adj.
büyük indirimle satan close out adj.
çok satan hot-selling adj.
uyuşturucu satan/kullanan in action expr.
Idioms
yok satmış/satan mal ya da marka big hitter n.
alan razı satan razı willing buyer willing seller n.
alan memnun satan memnun willing buyer willing seller n.
sağlığa yararlı mucizevi ürünler satan sahtekar kimse a snake-oil salesman n.
ucuz ürünler satan mağaza five and ten n.
İlaç satan, çalan ya da ilaçlarla kafa bulan kişi drugstore cowboy [us/south africa] n.
caka satan on (one's) high horse adj.
caka satan on high horse expr.
Speaking
kendini ağırdan satan cool-looking adj.
Trade/Economic
(satın alınmış malı) tekrar satan kimse regrater n.
perakende satan kimse regrater n.
çeşitli köpük ve lastik oyuncakları satan bir ticari oyuncak markası nerf® n.
borsada kendi adına hisse alıp satan kimse trader n.
başkaları adına menkul değerler alıp satan kişi broker n.
borsada fiyatların düşeceğini tahmin ederek menkul değer satan kimse bear n.
borsada kendi adına menkul değer alıp satan tacir floor trader n.
bir dizi birbirinden ilgisiz mallar üreten ve satan firmalardan oluşan büyük şirket conglomerate n.
bir şirketin satışı sonrasında şirketi satan ile alan arasında imzalanan ve satışı yapan tarafın sektörde belirli bir süre faaliyet göstermeyeceğini şart koşan anlaşma non-compete agreement n.
bir şirketin satışı sonrasında şirketi satan ile alan arasında imzalanan ve satışı yapan tarafın sektörde belirli bir süre faaliyet göstermeyeceğini şart koşan anlaşma noncompete agreement n.
çalıntı eşya alıp satan kişi fence n.
çeşitli mallar satan perakendeci mağazalar general merchandise stores n.
çok çeşitli gıda maddeleri ve gıda dışı maddeler satan superstore n.
erkek giyim eşyası satan mağaza haberdasher n.
farklı türdeki pek çok malı satan büyük mağaza department store n.
gazete satan news vender n.
gözlük satan lens maker n.
gözlük satan optician n.
giyim eşyası satan bölüm outfitting department n.
gemi levazımı satan kimse ship chandler n.
giyim eşyası satan şube outfitting department n.
hizmetlerini bireysel anlaşma veya sözleşmeye göre satan taşıma firması contract carrier n.
her malı satan tüccar universal provider n.
ipoteği mülkü satan mal sahibince finanse edilen kredi carryback loan n.
ihraç ettiği katılma belgelerini yatırımcının talebi halinde geri alan ve yeniden satan buna bağlı olarak da tedavüldeki pay sayısı sürekli olarak değişen yatırım şirketi open end investment company n.
imalatçıdan mal alıp perakendeciye satan aracı jobber n.
içecek satan iş yeri wet outlet n.
ipoteği mülkü satan mal sahibince finanse edilen kredi a seller carryback n.
ipoteği mülkü satan mal sahibince finanse edilen kredi seller's second n.
imalatçıya yarı mamul ürün satan aracı supply house n.
kürk satan dükkan furrier n.
menkul değerler alıp satan kişi broker n.
opsiyon satan kişi veya kuruluş writer n.
postayla sipariş alıp bu siparişleri postayla satan kuruluş mail order house n.
pahalı mal veya hizmet satan kişi veya kuruluş clip-joint n.
sanayi ürünleri satan mağaza industrial magazine n.
satan kişi veya kurum seller n.
sadece tek tip ürün satan mağaza specialty store n.
sadece tek çeşit mal satan perakende satış mağazası single line store n.
sigorta ürünleri satan banka bancassurer n.
süt ve süt ürünleri satan dükkan milk bar n.
toptan mal alıp satan kimse wholesaler n.
tasfiyesi gereken malları satan mağaza outlet store n.
ucuz fiyatla birçok mal satan mağazalar variety stores n.
ana faaliyet alanını sürdürmek için büyük bir konglomera devralan ve iştiraklerin bazılarını devralma işlemini finanse etmek için satan kişi veya kuruluş unbundler n.
başkalarından daha ucuza satan satıcı underseller n.
belirli bir ürünü satan dükkan market n.
çıra satan kimse woodman [uk] n.
bira üreticisinin sahibi olduğu ve öncelikli olarak bu üreticinin biralarını satan barda servis edilen üretici dışı bira guest beer n.
kısa vadeli kazançlar için yüksek riskli hisse senedi alıp satan para yöneticisi gunslinger n.
(fransızca) kadın giysileri satan kadın vendeuse n.
imalathaneden çıkan ürünleri perakende olarak satan dükkan mill outlet n.
imalathaneden çıkan ürünleri perakende olarak satan dükkan mill store n.
(özellikle farmasötik ilaçlar için) yerel üreticiden daha ucuza mal satan satıcıdan yapılan ithalat parallel importing n.
sıcak yiyecek ve içecek satan seyyar minibüs pie cart [new zealand] n.
ticari malları stoklayıp konsiye olarak satan perakende satış mağazası consignment store n.
bilinen ve çok satan marka power brand n.
(barbados'ta) mesai saatleri sonrası ev eşyaları satan küçük dükkan first aid n.
pasta ve meşrubat satan küçük dükkan parlor n.
ucuz fiyatlı mal satan off-price adj.
düşük fiyatlı mal satan off-price adj.
tek bir markanın ürünlerini satan perakende satış noktasına ait veya ilişkin solus adj.
yalnızca tek bir şirketin ürünlerini satan (perakende satış yeri) solus adj.
Law
benzer ürünler satan az sayıdaki alıcı oligopsony n.
alkol satan işletmeleri sarhoş müşterilerinin verdiği hasardan sorumlu tutan (yasa) dramshop adj.
Politics
(abd'de) savunma lojistik ajansı'na bağlı olup devletin yeniden kullanılabilir durumdaki üretim fazlasını kaydeden, değerlendiren ve satan kurum defense reutilization and marketing service n.
(abd'de) savunma lojistik ajansı'na bağlı olup devletin yeniden kullanılabilir durumdaki üretim fazlasını kaydeden, değerlendiren ve satan kurum drms (defense reutilization and marketing service) abrev.
Media
komisyon karşılığında reklam alanı satan kimse space broker n.
komisyon karşılığında reklam alanı satan kimse spacebroker n.
Technical
ilaç satan kişi druggist n.
iki yaşındaki koyun postu veya yünü satan bir marka hog of wool® n.
Textile
özellikle blucin satan bir giyim markası levi's® n.
moda ürünler satan kimse fashionmonger n.
moda ürünler satan kimse fashion-monger n.
Construction
bir bira üreticisinin sahibi olduğu ve öncelikli olarak bu üreticinin biralarını satan pub tied house n.
Woodworking
abanoz ya da diğer dekoratif ağaçları oyan veya satan kimse ebonist n.
Railway
trende gazete, şeker gibi ürünler satan çocuk trainboy n.
Marine
gemi malzemeleri satan kişi ship chandler n.
gemilere erzak satan kimse ship chandler n.
gemi levazımı satan kimse ship chandler n.
gemilere erzak satan kimse ship's chandler n.
Petrol
kiralık yerleri alıp petrol şirketlerine satan kimse leaser n.
kiralık yerleri alıp petrol şirketlerine satan kimse leaseman n.
kiralık yerleri alıp petrol şirketlerine satan kimse landman n.
kiralık yerleri alıp petrol şirketlerine satan kimse lease hound n.
Medical
dünya çapında 1 milyar dolardan fazla satan ilaçlar için kullanılan terimdir Blockbuster n.
Pharmaceutics
imatinibin mesilat formunu satan bir ilaç markası gleevec® n.
ilaç satan kimse pharmacopolist n.
farmasötik ürün satan kimse pharmacopolist n.
Gastronomy
bira üreticisinin sahibi olduğu ve öncelikli olarak bu üreticinin biralarını satan barda servis edilen üretici dışı bira guest-beer n.
katlı pasta satan kadın wafer woman n.
mutfak malzemeleri satan dükkan cook shop [uk] n.
et satan kimse fleshmonger n.
Agriculture
torf satan kimse peatman n.
Breeding
koç satan kimse tupman n.
Forestry
palmiye ağaçlarından şaraplık sıvı toplayan ve satan kimse tapster n.
Fishery
(gıda olarak) balık satan kimse fishmonger [uk] n.
balık satan kadın fishwoman n.
Religious
dinsel görevleri satan kimse simoniac n.
dinsel görevleri satan kimse simonist n.
dinsel görevleri satan kimse simoniacal adj.
dinsel görevleri satan simoniacal adj.
dinsel görevleri satan simonial adj.
Military
askerlere yiyecek satan erkek satıcı vivandier n.
askerlere yiyecek satan kadın satıcı vivandière n.
yasadışı uyuşturucu üretip satan ulusal ve uluslararası örgütlerle mücadeleyi koordine etmek üzere tasarlanmış bir kuruluş organized crime drug enforcement task force n.
Music
haftanın en çok satan pop müzik albümleri/videoları/şarkıları the charts n.
(ingiltere'de) 250.000 adet satan albüm gold disc n.
(ingiltere'de) 500.000 adet satan müzik parçası gold disc n.
(abd'de) 1 milyon adet satan albüm gold disc n.
(abd'de) 500.000 adet satan müzik parçası gold disc n.
(britanya'da) altmış bin satan albüm silver disc n.
(britanya'da) iki yüz bin satan tekli silver disc n.
Librarianship
eski ya da nadir bulunan kitapları alıp satan antiquarian adj.
Mythology
(alman efsanesinde) güç ve bilgi için ruhunu şeytana satan büyücü ve simyacı faust n.
Archaic
içki ve şarap satan dükkan cabaret n.
şarap ve içki satan dükkan cabaret n.
ingiltere'deki ilçelerin parlamento koltuklarını satın alan veya satan kimse boroughmonger n.
balık satan kimse rippier n.
istiridye satan genç kız oyster wench n.
dinsel görevleri satan simonious adj.
Slang
çalım/fiyaka satan bougie n.
al-götür yiyecekleri satan dükkan milk bar n.
balık satan kimse fisho n.
eski ev veya gemileri alıp satan kimse knacker n.
ucuz elbiseler satan hayır kurumu mantığıyla çalışan dükkan oxfam n.
yaşlanmış atları alıp satan kimse knacker n.
alkollü içecek satan yer happy shop n.
yasa dışı alkol satan kuruluş juice joint [dated] n.
el altından alkol satan mekan juice joint [dated] n.
içki satan dükkan liq n.
alkol satan dükkan oasis n.
sokak aralarında/köşelerinde uyuşturucu satan torbacı street pusher n.
köşe başlarında uyuşturucu satan torbacı street pusher n.
nijerya sokak yemeği yapıp satan kadın mama put n.
yasadışı uyuşturucuları kullanım amaçlı eşyalar satan dükkan head shop n.
dükkan dışında tüketim için içki satan dükkan offie [uk] n.
kamusal alanlarda sahte ilaçlar satan kimse operator [obsolete] n.
sahte tedaviler/çözümler/ilaçlar satan/pazarlayan kimse snake oil salesman n.
işe yaramaz tedaviler/çözümler/ilaçlar satan/pazarlayan kimse snake oil salesman n.
(imitasyon takı gibi) ucuz ve gösterişli ürünler satan bir seyyar satıcı duffer n.
çalıntı mal alıp satan kimse placer n.
kalitesiz mallar satan kimse schlockmeister n.
dandik mallar alıp satan tüccar shlockmeister n.
dandik mallar alıp satan tüccar schlockmeister n.
uyuşturucu satan on the street expr.
British Slang
çalıntı eşyalar satan kimse fence n.
Modern Slang
kitapları havaalanlarında çok satan yazar airport novelist n.