steal - Turco Inglés Diccionario
Historia

steal

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "steal" en diccionario turco inglés : 34 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
steal v. aşırmak
steal v. hırsızlık yapmak
steal v. çalmak
General
steal n. çalma
steal n. hırsızlık
steal n. çalıntı eşya
steal n. kelepir
steal n. konuşma dili
steal v. iyi etmek
steal v. uğrulamak
steal v. süzülmek
steal v. hırsızlama yapmak
steal v. zula etmek
steal v. çaktırmadan yapmak
steal v. tırtıklamak
steal v. kaparozlamak
steal v. hırsızlık yapmak
steal v. gizlice koymak
steal v. kaldırmak
steal v. yürütmek
steal v. çarpmak
steal v. para veya eşya çalmak
steal v. kaçırmak
steal v. hırsızlık etmek
steal v. çalmak
steal v. gizlice veya dikkati çekmeden yapmak
steal v. afırmak
Irregular Verb
steal v. stole - stolen
Colloquial
steal v. hacılamak
Trade/Economic
steal v. hırsızlık yapmak
Law
steal v. çalmak
Basketball
steal n. top çalma
Slang
steal v. cebellezi etmek
steal v. dızlamak

Significados de "steal" con otros términos en diccionario inglés turco: 199 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
steal someone's heart v. kalbini çalmak
General
steal by snatching n. kapkaç
steal a car v. araba çalmak
steal one's heart v. birini tavlamak
steal into v. gizlice koymak
steal cars v. araba çalmak
steal out of v. sessizçe sıvışmak
steal away from v. sessizçe sıvışmak
steal into v. gizlice sokulmak
steal one's heart v. tavlamak (birini)
steal something v. bomba patlatmak
steal a wallet v. cüzdan çalmak
steal one's heart v. gönlünü çalmak
steal one's heart v. kalbini fethetmek
steal someone's time v. vakit çalmak
steal someone's time v. vaktini çalmak
steal time v. zaman çalmak
steal milk v. süt çalmak
steal something v. bir şeyi çalmak/aşırmak
steal a role v. rol çalmak
steal biscuits v. bisküvi çalmak
steal money from someone's bag v. birinin çantasından para çalmak
steal money from someone's pocket v. birinin cebinden para çalmak
steal a base v. kale çalmak
steal fruit from a garden v. bahçeden meyve çalmak
steal a vehicle v. bir araç/araba çalmak
steal time v. zamandan çalmak
steal a march v. gizli bir şekilde ilerlemek
steal a march v. gizli bir şekilde üstünlük sağlamak
Phrasals
steal something off someone v. birinden bir şey çalmak
steal a glance at someone v. birine gözünün ucuyla bakmak
steal from someone v. birinden çalmak
steal up on someone v. birine sessizce/sinsice yaklaşmak
steal something from someone v. birinden bir şey çalmak
steal away from someone v. birinin elinden kaçmak/sıvışmak
steal from someone v. birini soymak
steal out of some place v. sinsice bir yerden kaçmak/sıvışmak
steal down v. sıvışmak
steal over someone v. (bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek
steal away v. sessizce sıvışmak
steal away v. çaktırmadan çıkmak/gitmek/kaçmak
steal away v. çalmak
steal away v. elinden almak
steal away v. haksız bir şekilde/haince almak
steal from v. -den çalmak
steal from v. -i soymak
steal from (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çalmak
steal from (someone or something) v. (birini/bir şeyi) soymak
steal off v. -den çalmak
steal off v. -i soymak
steal off (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) çalmak
steal off (someone or something) v. (birini/bir şeyi) soymak
steal over v. (bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek
steal over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yavaş yavaş kaplamak
steal over (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) her tarafını sarmak
steal over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ele geçirmek
steal over (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kuşatmak
steal up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
steal up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
steal up on (someone) v. (birine) fark ettirmeden olmak
steal up on (someone) v. (birine) fark ettirmeden gelip çatmak
steal up on (someone) v. (biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek
Colloquial
a steal n. kelepir şey
a steal n. sudan ucuz şey
a steal n. ölü fiyatına satılan şey
a steal n. yok pahasına satılan şey
a steal n. ölü eşek fiyatına satılan şey
steal one’s money all away v. birisinin tüm parasını çalmak
be a steal [us] v. ucuza gelmek
be a steal [us] v. kelepir olmak
beg, borrow, and steal v. istenene ulaşmak için her şeyi yapmak
that's a steal expr. çok ucuz
that's a steal expr. çalan vermez
that's a steal expr. sudan ucuz
it's a steal! expr. sudan ucuz!
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. çok cimri
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. çok pinti
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. eli sıkı
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. eli cebine gitmeyen
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. günahını vermeyen
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. cebinde akrep olan
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. üç kuruşun/üçün beşin hesabını yapan
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. üç kuruşa tamah eden
Idioms
be a steal v. ucuza kapatmak
be a steal v. ucuza almak
steal (one) blind v. soyup soğana çevirmek
steal (one) blind v. ne var ne yok çalmak
steal (one) blind v. donuna kadar soymak
steal someone blind v. soyup soğana çevirmek
steal someone blind v. ne var ne yok çalmak
steal someone blind v. donuna kadar soymak
steal (someone's) clothes [uk] v. (birinin) fikirlerini sahiplenmek
steal (someone's) clothes [uk] v. (birinin) fikirlerini/projelerini çalmak
steal (someone's) clothes [uk] v. (başkasının) taktiklerini çalmak
steal someone's heart (away) v. aklını çelmek
steal someone's heart (away) v. aşık etmek
steal someone's heart v. birinin gönlünü çalmak
steal someone's heart v. birinin kalbini çalmak
steal a march on v. baskın çıkmak
steal someone's thunder v. başkasının yaptığı işi/eseri kendi işi/eseri gibi göstermek
steal a march on somebody v. birinden önce davranıp avantaj kazanmak
steal someone's thunder v. dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek
steal a glance v. göz ucuyla bakmak
steal someone's thunder v. gölgede bırakmak
steal a march on v. erken davranarak avantaj sağlamak
steal a march on v. erken davranıp bir adım öne geçmek
steal a march on v. erken davranarak ileri geçmek
steal someone's heart (away) v. kalbini çalmak
beg, borrow, or steal v. ne gerekirse yapmak
steal someone's heart v. kalbini çalmak
steal someone's thunder v. otoritesini/yetkisini sarsmak
steal the show v. parsayı toplamak
steal someone's heart (away) v. sevdalandırmak
steal the spotlight v. tüm ilgiyi üzerine çekmek
steal the show v. tüm ilgiyi üzerine çekmek
steal the show v. (bir oyunda vb) tüm dikkatleri üzerine çekmek
steal the spotlight v. (bir oyunda vb) tüm dikkatleri üzerine çekmek
steal a look (at someone or something) v. (birine veya bir şeye) bir bakış atmak
steal a look (at someone or something) v. (birine veya bir şeye) kısa süreliğine bakmak
steal a look (at someone or something) v. (birine veya bir şeye) gözü kaymak
steal a glance (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) göz ucuyla bakmak
steal a glance (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) bir an bakıp geri dönmek
steal a glance (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) hızlıca bir bakış atmak
steal a glance (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) çaktırmadan bir bakış atmak
steal a glance (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) çaktırmadan göz ucuyla bakıvermek
steal a look (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) göz ucuyla bakmak
steal a look (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) bir an bakıp geri dönmek
steal a look (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) hızlıca bir bakış atmak
steal a look (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) çaktırmadan bir bakış atmak
steal a look (at somebody/something) v. (birine/bir şeye) çaktırmadan göz ucuyla bakıvermek
steal a march over (someone or something) v. (birine/bir şeye) baskın çıkmak
steal a march over (someone or something) v. erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
steal a march over (someone or something) v. erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek
steal a march over (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek
steal a march over (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
steal a march over (someone or something) v. bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek
steal a march over (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek
steal a march upon (someone or something) v. (birine/bir şeye) baskın çıkmak
steal a march upon (someone or something) v. erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
steal a march upon (someone or something) v. erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek
steal a march upon (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek
steal a march upon (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
steal a march upon (someone or something) v. bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek
steal a march upon (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek
steal the march over (someone or something) v. (birine/bir şeye) baskın çıkmak
steal the march over (someone or something) v. erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
steal the march over (someone or something) v. erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek
steal the march over (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek
steal the march over (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
steal the march over (someone or something) v. bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek
steal the march over (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek
steal the march upon (someone or something) v. (birine/bir şeye) baskın çıkmak
steal the march upon (someone or something) v. erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
steal the march upon (someone or something) v. erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek
steal the march upon (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek
steal the march upon (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
steal the march upon (someone or something) v. bir hamleyle (birinden/bir şeyden) avantajlı konuma geçmek
steal the march upon (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek
steal a kiss v. hızlıca bir öpücük kondurmak
steal a kiss v. bir öpücük kondurmak
steal a kiss (from somebody) v. (birini) öpüvermek
steal a kiss (from somebody) v. (birine) bir buse kondurmak
steal a kiss (from somebody) v. (birini) birden/aniden öpüvermek
steal a kiss (from somebody) v. (birini) gizlice öpmek/öpüvermek
steal a kiss (from somebody) v. (birine) gizlice bir öpücük vermek/kondurmak
beg, borrow, or steal [cliché] v. altından girip üstünden çıkmak
beg, borrow, or steal [cliché] v. her ne şekilde/ne yoldan olursa olsun yapmak/elde etmek
beg, borrow, or steal [cliché] v. her yolu denemek
steal a glance at v. -e gözünün ucuyla bakmak
steal a glance at v. -e bir an bakıp geri dönmek
steal a glance at v. -e bir an bakıp geri dönmek
steal a glance at v. '-e çaktırmadan bir bakış atmak
steal a glance at v. '-e çaktırmadan göz ucuyla bakıvermek
steal a march on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) baskın çıkmak
steal a march on (someone or something) v. erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
steal a march on (someone or something) v. erken davranıp (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek
steal a march on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
steal a march on (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek
steal the march on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) baskın çıkmak
steal the march on (someone or something) v. erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
steal the march on (someone or something) v. erken davranıp (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek
steal the march on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
steal the march on (someone or something) v. bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek
steal thunder v. başkasının yaptığı işi/eseri kendi işi/eseri gibi göstermek
steal thunder v. dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek
steal thunder v. gölgede bırakmak
steal thunder v. otoritesini/yetkisini sarsmak
steal someone's thunder v. (eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak
steal someone's thunder v. (eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak
he who will steal the eggs, will steal the hen. expr. azı çalan çoğu da çalar
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. çok cimri
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. pintinin önde gideni
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. canını alırsın parasını alamazsın
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. günahını vermez
Speaking
he tends to steal expr. o hırsızlık yapma eğilimindedir
we didn't steal it expr. onu çalmadık
Medical
steal phenomene n. çalma fenomeni
coronary steal phenomenon n. koroner çalma olayı
coronary steal n. koroner çalma