tükenme - Turco Inglés Diccionario
Historia

tükenme



Significados de "tükenme" en diccionario inglés turco : 14 resultado(s)

Turco Inglés
General
tükenme exhaustion n.
tükenme failure n.
tükenme exhaust n.
tükenme being exhausted n.
tükenme languorousness n.
tükenme yield n.
tükenme depletion n.
tükenme extinction n.
tükenme exantlation n.
tükenme pining n.
tükenme consumption n.
tükenme coming to an end n.
Trade/Economic
tükenme depletion n.
Biochemistry
tükenme exhaustion n.

Significados de "tükenme" con otros términos en diccionario inglés turco: 59 resultado(s)

Turco Inglés
General
nesli tükenme extinction n.
soyu tükenme extinction n.
giderek tükenme gradual depletion n.
bitip tükenme exantlation n.
yorgunluktan tükenme bleareyedness n.
nesli tükenme obliteration n.
soyu tükenme obliteration n.
nesli tükenme oblivion n.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be on the brink of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak be on the verge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak be on the brink of extinction v.
soyu tükenme tehlikesinde olmak be on the edge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak be on the edge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be in danger of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be on the edge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesinde olmak be on the verge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesinde olmak be in danger of extinction v.
soyu tükenme tehlikesinde olmak be on the brink of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be on the verge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak be in danger of extinction v.
(soyu/soyları) tükenme tehdidi altında olmak be under the threat of extinction v.
nesli tükenme tehlikesinde olan threatened with extinction adj.
soyu tükenme riskiyle karşı karşıya olan endangered adj.
soyu tükenme riskiyle karşı karşıya olan endangered adj.
nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan endangered adj.
nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan endangered adj.
Trade/Economic
amortisman ve tükenme amortization and depletion n.
birikmiş tükenme payları accumulated depletion n.
birikmiş tükenme payı accumulated depletion n.
birikmiş tükenme payları accumulated depreciation n.
dönemin tüm amortisman giderleri ile itfa ve tükenme payları all depreciation, amortisation and depletion expenses of current year n.
itfa ve tükenme payları amortisation and depletion expenses n.
tükenme payları amortisation n.
tükenme payları amortization n.
tükenme karşılıkları depletion allowances n.
tükenme karşılığı reserve for depletion n.
tükenme sonrası maliyet depleted cost n.
tükenme indirimi depletion allowances n.
yüzdelik tükenme percentage depletion n.
Law
tükenme ilkesi principle of exhaustion n.
Technical
yanma tükenme hızı burnout velocity n.
yanıp tükenme burn-out n.
tükenme miktarı depletion n.
tükenme ölçütü depletion n.
Construction
soyu tükenme extinction n.
Automotive
fren servosu tükenme noktası booster vacuum runout point n.
ozon tükenme potansiyeli ozone depletion potential n.
Medical
tükenme sendromu wasting syndrome n.
tükenme sendromu burnout syndrome n.
Psychology
duygusal tükenme emotional exhaustion n.
Biology
soyu tükenme tehlikesi altında olan tür an endangered species n.
soyu tükenme tehlikesi altında olan tür an endangered species n.
Zoology
batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan mhorr n.
batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan nanger dama n.
batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan gazella dama n.
Environment
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmak endanger v.
nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olmayan unendangered adj.
Military
yakıt tükenme noktası ağırlığı burnout weight n.
Sport
(yarış atını) tükenme noktasına kadar zorlamak pinch [uk] v.